Almanya
Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) eski Federal Meclis üyesi ve gazeteci
Jürgen Todenhöfer, şu anda Ortadoğu’yu dolaşıyor. Ne tutuklandı ne de dairesi
arandı; bu yolculuk esnasında Hamas’la görüştü ve önde gelen bir isimle
röportaj yaptı.
İngiliz
medyası, Jürgen Todenhöfer'in Alman yetkililer tarafından tutuklandığını iddia
eden asılsız bir haber yayınladı. Bu haber asılsızdı zira Todenhöfer'in evine
henüz baskın yapılmamıştı. Ancak cezai işlem devam ediyor ve mahkeme,
Todenhöfer'in Perşembe günü duyurduğu gibi, dijital cihazlara el koymak için
evinde, ofisinde ve arabasında arama yapılmasına karar verdi.
Todenhöfer'in
tutuklanması zor çünkü Almanya’da bile değil. Üç gün önce sosyal medya
kanallarında Hamas lideri Besim Naim ile bir röportaj paylaşmıştı. Katar’a
atılan İsrail roketleri de Naim’i hedef almıştı. Todenhöfer’in ona sorular
yöneltme ihtimali yüksek, zira o, Filistin yanlısı tutumları herkesçe bilinen
bir siyasetçi.
Örgütün
silahsızlandırılması, Trump’ın planı kapsamında hâlen daha tartışılıyor,
kırılgan bir nitelik arz eden ateşkes ağır aksak ilerliyor. Todenhöfer, Hamas’a
silahsızlanma meselesini sormadı. Gene de bu, ateşkesten bu yana bir Alman
gazetecinin Hamas’la yaptığı ilk röportaj. Taz gazetesi, Hamas’la
en son Temmuz ayında röportaj yapmıştı.
Todenhöfer,
Hamas'la yaptığı iki saatlik görüşmeyi X hesabında tüm ayrıntılarıyla şu
şekilde aktardı:
Dr.
Besim, Başkan Trump’ın sözü haricinde güvenlik konusunda hiçbir güvence
almamalarına rağmen, her gün yaklaşık 100 Filistinlinin ölümüne son vermek adına,
ateşkes ve rehine değişimi konusunda anlaştıklarını açıkladı.
Hamas,
iktidarı bağımsız bir uzmanlar hükümetine devretmeye hazır. Uluslararası bir kayyımın
ya da yenilenecek bir İngiliz mandası idaresinin denetimini hiçbir şekilde kabul
etmeyecek.
Daha
uzun süreli, uluslararası güvenceli bir ateşkese ve 1967 sınırları içinde iki
devletli bir çözüme hazırlar. Bu çözüm, İsrailli yerleşimcilerin
silahsızlandırılmasını gerekli kılıyor.
İsrail’in
savaşı sadece Gazze halkına değil, İsrail’in küresel itibarına da ciddi zarar
verdi. Üstelik, söylendiği gibi 2.000 değil bunun en az üç katı İsrail askeri
öldürüldü.
Hamas’ın
Yahudilerle bir sorunu bulunmadığını, antisemitik olmadıklarını söyledi.
Filistinliler de Sami kökenli. Asıl sorun, işgalcilerin dini değil, İsrail’in
Filistin’deki yasadışı işgalidir.
İsrail,
7 Ekim hakkında (benim her zaman kınadığım) birçok yalan yaymıştı. Hamas, ilk
günden itibaren bağımsız bir BM soruşturma komisyonunu kabul etmeye hazırdı. Bu
komisyonun doğru bulguları üzerinden tüm sorumluluğu üstleneceklerdi. Ancak,
uzun süredir çürütülmeyen bebek yalanı gibi İsrail propaganda aygıtına ait çok
sayıda asılsız ait yalan için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Hamas
liderleriyle görüşmelere devam etme konusunda anlaştık. Dr. Besim, İsrail
tarafıyla da görüştüğümü biliyor. Yakında tekrar İsrail’e gitmeyi planlıyorum.
Besim,
oğlum Frederic ve benim aramda geçen yaklaşık iki saatlik sohbetin 12 maddede
özetlenmiş hali aşağıda:
1.
Hamas'ın ateşkes gerekçesi:
Dr.
Besim, Hamas’ın 8 Ekim’den bu yana temel amacının “bu savaşı sonlandırmak”
olduğunu belirtti. Böyle bir anlaşmayı kabul etme kararını ölümle sıtma
arasındaki bir tercih olarak nitelendirdi. Her gün yaklaşık 100 Filistinlinin
öldürülmesine son vermek pragmatik bir adımdı. İsrail liderliğine karşı büyük
bir güvensizlik olduğunu kabul etti: “İsrail’in çatışma sürecinin yeniden
tırmanmasına mani olacak herhangi bir ciddi güvence dile getirdiğini
söyleyemem. [...] Ancak Trump’ın vaatlerine, kişisel müdahalelerine ve bazı Arap
ve İslam devletlerinin müdahalelerine dayanarak, savaşı önleme hedefimize
ulaşma şansımız var.” Her şeyden önce, Trump’ın sözüne güveniyorlar.
2.
Hamas açısından Netanyahu’nun siyasi saikleri:
Dr.
Besim’e göre, “Başbakan Netanyahu’nun siyasi olarak hayatta kalabilmesi için
savaşa kişisel olarak ihtiyacı var”, çünkü savaş sona ererse hukuki ve siyasi
bir yıkımla karşı karşıya kalacaktı. Besim, Netanyahu’nun beyan ettiği savaş
hedeflerine ulaşamadığını, kendisinin uzun süredir varlığını koruyan bir
yayılmacı ideolojiyle hareket ettiğini dile getirdi. Kanıt olarak, Netanyahu’nun
Güneşin Altında Bir Yer (1992) adlı kitabını gösterdi ve bu kitabın “Büyük
İsrail” hedefini desteklediğini savundu.
3.
Besim, savaş sonrası Gazze için geliştirilen kapsamlı planla ilgili görüşü:
Hamas’ın
“Gazze yönetimini bağımsız bir teknokrat kuruma veya hükümete devretmeye hazır
olduğunu” açıkladı. Ancak Gazze’nin geleceğinin Batı Şeria’dan ayrı
tutulamayacağını, “tüm Filistinliler tarafından birlikte” kararlaştırılması
gerektiğini vurguladı. “Uluslararası vesayet veya manda”nın her türlüsünü kesin
bir dille reddettiklerini söyleyen Besim Naim, “yeni bir İngiliz mandasını hiçbir
Filistinli kabul edemez” dedi.
4.
İki devletli çözüm ve uzun vadeli ateşkesin koşulları:
Dr.
Besim, uluslararası hukuk kapsamında yasadışı işgallere karşı silahlı direniş
hakkını savunurken, barışa giden olası bir yola da işaret etti. Hamas, “1967
sınırları içerisinde bir devlet kurulması” fikrini ve “uluslararası
garantilerle beş ila on yıllık” uzun vadeli bir ateşkesi kabul etmeye hazır.
Ancak bunun koşulu, “Filistinlilerin kendi egemen devletlerine kavuşması.” Dr.
Besim, aynı zamanda, adil bir çözüm için yasadışı İsrail yerleşimlerinin “kaldırılması”
gerektiğini vurguladı.
5.
Çatışmanın niteliği ve direnişin kökenleri hakkında:
Dr.
Besim, çatışmanın dini değil siyasi olduğunu söyledi: “Bizim sorunumuz hiçbir
zaman Yahudiler veya Musevilik olmadı. Bizim sorunumuz işgaldir.” Direnişin,
çözülmemiş siyasi sorunların kaçınılmaz bir sonucu olduğunu, Hamas “ezilse”
bile, Filistinliler kendi devletlerine sahip olmadığı sürece yeni bir hareketin
ortaya çıkacağını savundu.
6.
İnsani kriz ve misilleme döngüsü hakkında:
Dr.
Besim, Gazze’de felâket boyutuna ulaşan insani durumu anlattı ve yaşanan
muazzam kişisel acıların, içten içe öfke dolu yeni bir nesil yarattığı
konusunda uyarıda bulundu. Ebeveynlerinin vurulmasına tanık olan dört yaşındaki
bir çocuğun hikâyesini aktaran Besim, böyle bir çocuğun “normal bir insan” olup
olamayacağını sordu. Bu tür deneyimlerin “derinden buruk ve çaresiz"
binlerce yeni insan yarattığı konusunda uyardı.
7.
Netanyahu’nun başarısızlığı ve İsrail’in dünyadaki itibarı hakkında:
“Zora
başvurmasına rağmen Filistinlileri topraklarından kovmayı başaramadı. Evet,
Hamas’ı zayıflattı, [...] birçok liderini ve savaşçısını öldürdü, [...] ama
Hamas bölgeyi kontrol etmeye devam ediyor. Ben bir İsrailli olsaydım, onu
sadece başarısızlığından dolayı değil, İsrail Devleti’ne ihanetinden dolayı da mahkûm
ederdim. [...] Planlarını gerçekleştirmek için binlerce Filistinliyi öldürdü,
Gazze’nin büyük bir kısmını yerle bir etti ve soykırım yaptı. [...] İsrail’in
itibarı tümüyle yerle bir oldu, İsrail’in geliştirdiği söylem zeminsiz kaldı.”
8.
İsrail’in kayıpları hakkında:
Hamas,
İsrail’in Gazze’de yaklaşık 2.000 İsrail askerinin öldürüldüğüne dair
açıklamasına inanmıyor. “Bu sayının en az üç katının öldürüldüğüne inanıyorum.
Bazen sayının daha da yüksek olduğunu duyuyoruz.”
9.
7 Ekim saldırısının tasnif edilmesi:
Dr.
Besim, 7 Ekim operasyonunu, 17 yıldır “insanlık dışı bir kuşatma" altında
olan Gazze’nin “hapishane kapılarını kırma”yı amaçlayan bir “savunma eylemi”
olarak nitelendirdi. Saldırıyı, Oslo Anlaşmaları ve İsrail’in devam eden toprak
ilhaklarının ardından 30 yıl süren başarısız barış sürecine bir cevap olarak
nitelendirdi.
10.
7 Ekim’e dair resmi değerlendirmenin eleştirisi:
Dr.
Besim, saldırının başından itibaren İsrail ordusunun, yakalanmayı her ne
pahasına olursa olsun engellemeyi amaçlayan “Hannibal Doktrini”ni uyguladığını
iddia etti. Nova Festivali ve kibbutz gibi yerlere yönelik hava saldırılarının
ve yıkımın boyutunun, Hamas’ın hafif silahlarının erişemeyeceği kadar büyük
olduğunu savundu. Bu da, o günkü kayıpların çoğunun İsrail ateşiyle meydana
geldiğini ortaya koyuyordu. Besim’e göre, “Tüm bunlara Kalaşnikovlar ve el
bombaları sebep olmuş olamazdı.”
11.
Bağımsız soruşturma çağrısı:
7
Ekim’de bebeklerin yakıldığı iddiaları gibi korkunç vahşet iddialarına cevap
olarak Dr. Besim, Hamas’ın “ilk günden itibaren” Birleşmiş Milletler bünyesinde
“bağımsız ve tarafsız bir soruşturma komisyonu” kurulmasına hazır olduğunu
söyledi. Hamas’ın kanıtlanmış suçlara dair her türden sorumluluğu kabul etmeye
hazır olduğunu açıkladı. Ancak, “büyük yalanlar” yaydığını düşündüğü İsrail
medyası haberlerine güvenmeyi reddettiğini açıkladı.
12.
Batı’ya yönelik ikiyüzlülük suçlaması:
Dr.
Besim’in en büyük hayal kırıklığı, Batı dış politikasındaki çifte standartlardı.
Almanya’nın İsrail’e verdiği “sarsılmaz, körü körüne desteği” sert bir dille
eleştirdi. Batı’nın Filistin silahlı direnişini yaygın bir şekilde kınamasıyla,
Batı’nın Ukrayna’nın Rusya’ya karşı direnişine yönelik övgü ve askeri desteğini
kıyaslayan Besim, “Bu çifte standartın ikiyüzlü olduğunu” söyledi.
23 Ekim 2025
Kaynak


