Bu
satırları yazdığım sırada, bir kadeh şarabın yardımıyla soğukkanlılığımı
korumaya çalışırken, Twitter bir tür tartışmaya tanık oluyordu.[1] Bu “tartışma”,
Google’ın geliştirdiği LaMDA (Diyalog Uygulamaları için Dil Modeli) adlı büyük
bir dil modeli sisteminin[2] belirli bir “bilinçlilik” seviyesine ulaştığına
inanan veya en azından bunu iddia eden kişilerle fikre itiraz edenler arasında
cereyan ediyordu. İtiraz edenlerin elinde, kendi konumlarını meşrulaştıracak birçok
gerçek mevcuttu. Bu gerçeklerin en önemlisi de büyük dil modellerinin (ya da
meslekte bilindiği adıyla LLM’lerin) ayrıntılı örüntü eşleme sistemleri, bilgisayar
işlemlerine has basit numaralar veya araştırmacılar Emily M. Bender ve Timnit
Gebru’nun adlandırdığı gibi “rastgele konuşan papağanlar”[3] olmaları, örüntü
eşleme için yazılım aracılığıyla uygulamalı matematik, olasılık ve en önemlisi
kelimelerimizi kullanarak, internetten çekilip bize geri gönderilerek konuşma
yanılsaması yaratmalarına dair o basit gerçekti.
Dünya
aklı başında bir yer olsaydı, bu tartışmada gerçekler galip çıkardı. Ama böyle
bir dünyada yaşamıyoruz. Bizim dünyamızda, teknolojiye safça bağlanma, bilim
kurgu fikirleri ve en önemlisi, kasıtlı yanlış bilgilendirme, birleşerek,
belirli bir dili ve anlayışı dayatıyor: bu dil bize “düşünen makineler çağı
başladı (ya da sadece bir silikon öpücüğü uzağımızda). Emeğe dair bildiğimiz
her şey değişmek üzere” diyor.
Yapay
Zekâ Efsanesi ve Mülk Sahibi Sınıf
Yapay
Zekâ (YZ) uzun zamandır bilim kurgunun konusu. Bugün bu kurgunun gerçeğe
dönüşeceği bir dünyaya her zamankinden daha yakın olduğumuz söyleniyor.
Gelişmiş kapitalist dünyanın büyük bir bölümünde, bir gazetecinin, iş dünyası
liderinin veya politikacının YZ’nin yaşam tarzımızı nasıl kökten
değiştireceğine dair cesur tahminlerde bulunmadığı bir gün bile geçmiyor. Oysa
bu bir yalan. Hatta bundan daha fazlası: YZ Endüstriyel Kompleksi (YZEK) olarak
adlandırabileceğimiz oluşum tarafından gerçekleştirilen kasıtlı bir aldatmaca
bu.
Bu
noktada söz konusu kompleksin, araştırmacıların ve pratikte faal olan teknoloji
uzmanlarının çalışmalarından farklı olarak ele alınması gerekiyor. Aslında bu
kompleks, pazarlama alanına has reklâmlar, medyadaki abartılar ve kapitalist
faaliyetler yoluyla gerçekleştirilen, hem teknik kapasite eksikliğini gizlemek
hem de insan emeği ve yeteneğinin değerini azaltmak için tasarlanmış karmaşık
bir propaganda kampanyası olarak anlaşılmalı. Daha özlü bir ifadeyle, YZEK,
makinedeki biliş imkânının şu anda veya yakın gelecekte insana has yeteneklerden
üstün olduğu fikrini yayma çabasıdır.
“Radyolog
Eğitimini Sonlandırın”
Bugün
aslında elimizde, belirli bir anlama sahip, “yapay zekâ” olarak
adlandırılabilecek bir şey yok. Neticede henüz kesin olarak tanımlamadığımız
bir şeyi nasıl geliştirebiliriz?[4] Dahası, devletin ve endüstrinin en üst
kademelerinde, esasen (şimdilik) bol miktarda depolama ve hesaplama gücüyle
desteklenen örüntü eşleme pratiğinin[5] gerçekte belirli sınırlara sahip olduğu
görülmüştür.
“Yapay
zekâ” alanına tahsis edilmiş üniversite bölümlerinin ve şirket departmanlarının
varlığı, yapay zekânın var olduğu anlamına gelmez. Aksine bu tür oluşumlar,
bilgisayar bilimci John McCarthy tarafından 1956’da ortaya atıldığından beri
özlem duyulan terimin fazlasıyla reklâm edildiğinin, bilgi kırıntılarıyla beslendiğinin
kanıtı. Dolayısıyla, yatırım sermayesi ve keriz müşterileri avlamak için yoğun
çaba harcayan Silikon Vadisi’nin çabalarıyla oluşturulmuş abartılı yaklaşımları
elekten geçirdiğimizde, elimizde bilgisayar gücüyle neler mümkün olduğuna dair
genel algıları şekillendirmeyi amaçlayan propaganda kalıyor.
Örnek
olarak, bilgisayar bilimci Geoffrey Hinton’ın 2016 tarihli “Radyolog eğitimini
hemen sonlandırmalıyız” açıklamasını ele alalım.[6] Yazının yazıldığı günden beri
yapılan kapsamlı araştırmalar, bunun en hafif tabirle erken bir açıklama
olduğunu ortaya koydu.[7] Bunu, alanında uzman, hevesli bir bilim insanının
geçici ve utanç verici bir aşırılığı olarak görmek kimilerine cazip gelebilir.
Ancak gelin, daha derinlere inelim ve bu gereğinden fazla mesaj verme merakının altında
yatan siyasi ekonomiye dair sorular soralım.
Radyologluk,
masraflı bir iştir ve ABD’de oldukça talep görmektedir.[8] Bu alandaki işgücü
kıtlığı, genellikle daha yüksek ücretlere ve daha iyi çalışma koşullarına yol
açar ve bazılarının “işçi aristokrasileri” olarak adlandırdığı yapıyı meydana
getiren maddi koşulları oluşturur. Geçmişte bu tür kıtlık durumları, teknoloji
çağının ilk on yıllarında yaygın olan cömert ikramiyeler gibi, çalışanlara
eğitim ve teşvikler sağlanması yoluyla gideriliyordu. Bu durum otomasyon
kullanılarak aşılabilirse, radyologlar tarafından gerçekleştirilen vasıflı
işgücünün değeri düşecek, kıtlık sorunu çözülürken, işverenlerin kalan personel
üzerindeki gücü artacaktır.
Gerçekte
varolan beceri imkânlarından bağımsız olarak, otomatik radyoloji fikri, mülk
sahibi sınıfı için cazip bir fikirdir, çünkü emeğin gücünü zayıflatma denilen işleyiş, işgücü
maliyetini düşüren, ayrıca gelişime açık haliyle, kârlılığı artırma vaadinde
bulunur. Bu işin reklâm edildiğini söylüyorum, çünkü algoritma temelli
sistemlerin pazarlanan kapasitesiyle gerçeklik arasında büyük bir uçurum söz
konusu. Bu uçurum, genel nüfusu emeklerinin makinelerle değiştirilebileceğine
ikna etmek gibi daha büyük bir hedef açısından önemsizdir. En önemli sonuç,
mümkün olsa bile uzak bir hedef gibi görünen düşünen makineler değil, bu
sistemler aracılığıyla hayatlarını sürdürmeye zorlanan insanlardan daha iyi
olduğu söylenen kaba otomatik sistemlerden oluşan bir labirente tabi tutulan
moralsiz bir nüfustur.
Gerçek
Tehlike Nerede?
Stephen
Hawking’den Musk’a kadar farklı isimlerden, teknoloji medyası uzmanları ve
sektör figürlerinden oluşan bir grup, bir ikazda bulunuyor: İnsanlık, üstün
makine zekâsının yakın zamanda ortaya çıkmasıyla tehlike altında. Bu görüşe
iman edenler, söz konusu zekânın, tıpkı Terminatör film serisindeki
Skynet gibi, dünyayı kuşatıp insanın yerini alacağını söylüyorlar. Kapitalizmin
hizmetinde olan bu zekânın, arabalarımızı ve kamyonlarımızı kullanacağını,
doktorların ve aşçıların yerini alacağını, hatta mülksüzlerle sahte bir samimi
ilişki kuracağını iddia ediyorlar.
Oysa
bu söylenenler, yalan yanlış bir hikâyeden ibarettir. Asıl tehdit, Žižek’in
2003 tarihli “Irak Savaşı’nda Gerçek Tehlike Nerede?”[9] başlıklı makalesinde
ortaya koyduğu bakış açısıyla anlaşılabilir. O yazıda Žižek, Avrupa’daki sağcı
söylemle solun ona yönelik tepkisi arasındaki ilişki konusunda şunları
söylüyordu:
“Gerçek tehlikeyi, en iyi,
Avrupa’daki popülist sağın bugün gerçekte oynadığı role bakarak anlayabiliriz: popülist
sağ bugün, sadece muhafazakâr partiler değil, ‘sosyalist’ hükümetlerin de fiili
politikalarına sessizce kattıkları dış tehdit, göçü sınırlama zorunluluğu gibi belirli
konu başlıklarını gündeme getirme rolünü üstleniyorlar.”
Yapay
zekâ propagandası yapan söylem de benzer bir işlev görüyor; teknoloji
endüstrisi, “yaratıcı zekâ” hikâyesini zihinlere dayatmak suretiyle, tüm
tartışmanın sahasını değiştirmeye çalışıyor. Bu noktada bilgisayar işlemlerinin,
hesaplama pratiğinin politik ekonomisinin üzerini örtüyor, herkesi gelişmekte olan
makine özerkliğiyle tanımlı bilim kurgu efsanelerine kul etmeye çalışıyor. Bu
kurguya direnmemiz ve gözlerimizi endüstrinin gerçek hedeflerine odaklamamız, bugün
hayati önem taşıyor.
Yalana
iman etmenin, vehimlere kapılmanın risklerinin çok yüksek olduğu görülmeli.
Dwayne Monroe
16 Haziran 2022
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Emily Bender, “AI Hype”, 11 Haziran 2022, X.
[2]
Eli Collins ve Zoubin Ghahramani, “LaMDA”, 18 Mayıs 2021, Blog.
[3]
Emily Bender vd., “On the Dangers of Stochastic Parrots: Can Language Models Be
Too Big”, 1 Mart 2021, ACM.
[4]
François Chollet, “On the Measure of Intelligence”, 5 Kasım 2019, Arxiv.
[5]
Vyacheslav Efimov, “Introduction to Ranking Algorithms”, 16 Ağustos 2023, TDS.
[6]
Geoff Hinton: On Radiology, 24 Kasım 2016, Youtube.
[7]
Karoline Freeman vd., “Use of Artificial İntelligence For İmage Analysis in
Breast Cancer Screening Programmes: Systematic Review of Test Accuracy”, 21
Temmuz 2021, BMJ.
[8]
Marty Stempniak, “American College of Radiology Backs Bipartisan Push to
Address ‘Alarming’ Resident Physician Shortages”, 5 Nisan 2021, RB.
[9]
Slavoj Zizek, “The Iraq War: Where is The True Danger?”, 13 Mart 2003, Lacan.


0 Yorum:
Yorum Gönder