Tekrar
deniyorlar: ProSieben isimli televizyon kanalı, yeni koronavirüs
varyantının sebep olduğu vakaların arttığından, Frankfurter Rundschau kanalı
ise “Frankenstein varyantı”nın jilet kesiği gibi acıttığından bahsediyor. Robert
Koch Enstitüsü’nün bulaş sayısının arttığını söylediği günlerde eczaneler,
insanları “uzun aşılanma süreci”ne katılmaya davet ediyor. Almanya’nın en büyük
kitle örgütü Alman Otomobil Kulübü (ADAC), “ülkede Stratus XFG ismini taşıyan
yeni bir varyantın yayıldığını” söylüyor. Rheinische Post gazetesi ise net
bir dille şu manşeti atıyor: “Korona geri döndü: Şimdi enfeksiyon dalgası
gerçekten başlıyor.”
Tek
Halk, Tek Virüs, Tek Liderlik!
İstedikleri
tam da bu: Tek halk, tek virüs, tek liderlik! Çünkü ilaç endüstrisine muazzam
kârlar sağlamanın yanında bu paniğe yol açan virüs, muktedirlerin çıkarları
doğrultusunda güvensiz bir nüfus yaratıyor.
Viyana
Üniversitesi’nin kısa süre önce yaptığı bir araştırmaya göre, Avusturya’da
ankete katılan aşılanmamış kişilerin %66’sı, Ukrayna’daki savaştan ABD’yi
sorumlu tutuyor. Öte yandan, en az bir kez COVID-19 aşısı olanlarsa genellikle
savaştan Rusya’yı sorumlu tutuyor. Bu, katılımcıların %88’ine denk geliyor.
Aşı
Sizi İtaatkar Kılar
Anlaşılan
o ki aşı, itaati teşvik ediyor. Öldürücü olduğuna vehmedilen bir virüsten
korkanlar, devletin kanatları altına daha çabuk sığınıyorlar, bu insanlar daha
kolay maniple ediliyorlar.
Korona
rejimi zamanlarını hatırlayan herkes, grip virüsünün kötü yan etkilerini bilir.
Bu yan etkilerden biri de muhbir vatandaş imalatıdır. O günlerde şu türden ihbarlar
sıklıkla yapılıyordu: “Komşu, karantina sırasında parti yapıyor”, “komşu,
maskesini doğru takmıyor”, “komşu, güvenli mesafeyi korumuyor.”
Panik
Rejimindeki Boşluklar
Almanların
çoğu, hâlâ Kiev’e yapılan Alman silah sevkiyatının çok ileri gittiğine
inanıyor. Demek ki panik rejiminde belirli boşluklar mevcut.
Ruslar
korkuyu körükleyemezse, virüse başvurmak zorunda kalacaklar: asıl mesele, korku
yoluyla disiplin sağlamak.
Kitleler,
karmaşık muhakeme sürecinden çok korku faktörüyle daha hızlı ve daha etkili bir
şekilde kontrol altına alınabiliyorlar.
Bu
anlamda, mevcut virüsün “Frankenstein versiyonu”, yönetim sistemine mükemmelen uyuyor.
Kusursuz
İşleyen Bir Mekanizma Olarak Medya
Medya
denilen mekanizma, korku faktörünü kusursuz bir biçimde yayıyor. Bu mekanizmayla
mücadele etmek için sağduyunun yanında bizi tecrite mecbur eden koşulları aşmak
gerekiyor.
İnsanlar
eylemler düzenliyorlar. Gösterilere katılıyorlar. Sürekli bu gösterilerin ve
eylemlerin faydalı olup olmadıkları tartışılıyor.
Esasında
muktedirler, direnişçilerin eylemlerine nadiren anında tepki geliştirirler. Buna
karşılık, aynı fikirde olan başka insanlarla tanışan eylemciler, bu eylemler
sayesinde yalnız olmadıklarını keşfederler, egemen sınıfın tecrit etme stratejisini
kırıyorlar.
Direniş,
pratik aklın anasıdır.
Uli Gellermann
7 Ekim 2025
Kaynak


0 Yorum:
Yorum Gönder