02 Kasım 2025

Korona Geri Döndü



Tekrar deniyorlar: ProSieben isimli televizyon kanalı, yeni koronavirüs varyantının sebep olduğu vakaların arttığından, Frankfurter Rundschau kanalı ise “Frankenstein varyantı”nın jilet kesiği gibi acıttığından bahsediyor. Robert Koch Enstitüsü’nün bulaş sayısının arttığını söylediği günlerde eczaneler, insanları “uzun aşılanma süreci”ne katılmaya davet ediyor. Almanya’nın en büyük kitle örgütü Alman Otomobil Kulübü (ADAC), “ülkede Stratus XFG ismini taşıyan yeni bir varyantın yayıldığını” söylüyor. Rheinische Post gazetesi ise net bir dille şu manşeti atıyor: “Korona geri döndü: Şimdi enfeksiyon dalgası gerçekten başlıyor.”

Tek Halk, Tek Virüs, Tek Liderlik!

İstedikleri tam da bu: Tek halk, tek virüs, tek liderlik! Çünkü ilaç endüstrisine muazzam kârlar sağlamanın yanında bu paniğe yol açan virüs, muktedirlerin çıkarları doğrultusunda güvensiz bir nüfus yaratıyor.

Viyana Üniversitesi’nin kısa süre önce yaptığı bir araştırmaya göre, Avusturya’da ankete katılan aşılanmamış kişilerin %66’sı, Ukrayna’daki savaştan ABD’yi sorumlu tutuyor. Öte yandan, en az bir kez COVID-19 aşısı olanlarsa genellikle savaştan Rusya’yı sorumlu tutuyor. Bu, katılımcıların %88’ine denk geliyor.

Aşı Sizi İtaatkar Kılar

Anlaşılan o ki aşı, itaati teşvik ediyor. Öldürücü olduğuna vehmedilen bir virüsten korkanlar, devletin kanatları altına daha çabuk sığınıyorlar, bu insanlar daha kolay maniple ediliyorlar.

Korona rejimi zamanlarını hatırlayan herkes, grip virüsünün kötü yan etkilerini bilir. Bu yan etkilerden biri de muhbir vatandaş imalatıdır. O günlerde şu türden ihbarlar sıklıkla yapılıyordu: “Komşu, karantina sırasında parti yapıyor”, “komşu, maskesini doğru takmıyor”, “komşu, güvenli mesafeyi korumuyor.”

Panik Rejimindeki Boşluklar

Almanların çoğu, hâlâ Kiev’e yapılan Alman silah sevkiyatının çok ileri gittiğine inanıyor. Demek ki panik rejiminde belirli boşluklar mevcut.

Ruslar korkuyu körükleyemezse, virüse başvurmak zorunda kalacaklar: asıl mesele, korku yoluyla disiplin sağlamak.

Kitleler, karmaşık muhakeme sürecinden çok korku faktörüyle daha hızlı ve daha etkili bir şekilde kontrol altına alınabiliyorlar.

Bu anlamda, mevcut virüsün “Frankenstein versiyonu”, yönetim sistemine mükemmelen uyuyor.

Kusursuz İşleyen Bir Mekanizma Olarak Medya

Medya denilen mekanizma, korku faktörünü kusursuz bir biçimde yayıyor. Bu mekanizmayla mücadele etmek için sağduyunun yanında bizi tecrite mecbur eden koşulları aşmak gerekiyor.

İnsanlar eylemler düzenliyorlar. Gösterilere katılıyorlar. Sürekli bu gösterilerin ve eylemlerin faydalı olup olmadıkları tartışılıyor.

Esasında muktedirler, direnişçilerin eylemlerine nadiren anında tepki geliştirirler. Buna karşılık, aynı fikirde olan başka insanlarla tanışan eylemciler, bu eylemler sayesinde yalnız olmadıklarını keşfederler, egemen sınıfın tecrit etme stratejisini kırıyorlar.

Direniş, pratik aklın anasıdır.

Uli Gellermann
7 Ekim 2025
Kaynak

0 Yorum: