30 Haziran 2024

,

Fırtına



Yel değirmenlerini karşısına alacak birey değil, yel değirmenlerini kuşatacak insanları yetiştirecek politik hat yok, aranıyor.

Şimdi; değirmene karşı olan her "aykırı/muhalif" birey/ler toplamı sadece söylem geliştiriyor, eylem geliştirenler de değirmenin kollarının ve sütununun renkli olmasını istiyor. Söylem, hayatı değiştirmediği için geliştirilen eylem de sözün meydanda sınırlı insan sayısıyla söylenmesinden öteye geçmiyor. Özünde basın açıklamasından öteye geçilmeyen durum yaşanıyor. Yani durum kötüdür.

Kolektife ve emeğe işaret etmeyen her aykırı rüzgârın esmesi için uygun hava hattı egemenler ve burjuvazi tarafından oluşturuluyor. O rüzgâr estirilmezse o yel değirmenlerinin de kolları dönüp “üretim/sömürü” çarklarını çevirmeyecek.

Sadece rüzgâr esiyor/estiriliyor, fırtınanın kopmaması için değirmen sahipleri rüzgâra sadece müsaade etmiyor çünkü onun esmesi demek kendi varlıklarını sürdürmeleri anlamını taşıyor.

Rüzgârı eken fırtınayı biçmiyor. Fırtına koparsa o değirmen de kalmayacak.

Yeryüzünde her gün hatta her saat sayısız deprem oluyor, kendini hissettirmiyor. Bu küçük depremlerin asıl büyük depremlerin gerçekleşmemesi için bir tür enerji boşaltımı sağladığı iddia ediliyor, yani bu küçük depremlere “ihtiyaç” var. Artçılar için de aynı kâr/zarar hesabı geçerli. O yüzden fırtınadansa rüzgârın esmesi “gerekiyor”, değirmen işlemeli.


Hiç mi esinti olmasın, o zaman sıcak bunaltmaz mı? Esintidense sıcak kavurmalı ki fırtına koparılabilsin. Rüzgârın ara ara getirdiği hafif esinti, her seferinde bir umut yanılsaması oluşturmasın ki sınıf ve kitleler harekete geçebilsin. Her esintide fırtınanın esin kaynağı aranmasın.

Ezilen ve sömürülenler olarak bizim rüzgârın getirdiği esintilere değil, hava akımını kendine toplayıp sürekli işleyen değirmeni işlemez hale getirecek fırtınaya ihtiyacımız var. O zaman kimse/ler koluna/görünür uzvuna Don Kişot dövmesi yaptıramaz.

Değirmen sahipleri Don Kişot’ları arıyor, Spartaküsleri değil. Don Kişotlar değil, Son Spartaküsler olacağız, mücadeleyi büyütmekten başka çaremiz yok.

S. Adalı
30 Haziran 2024

0 Yorum: