13 Haziran 2024

,

Halkın Profesörü

Giriş

Walter Rodney’nin çalışmalarının bugün hâlen daha geçerli olduğunu söyleyen son kitabında Kerim F. Hirci, “Hâkim ideoloji, geçmişin birçok ilerici aydınına ve eylemcisine yaptığı gibi bugün de Rodney’yi hafızanın en derin, en ulaşılmaz çukurlarına fırlatıp atmak için uğraşıyor. Eskiden herkesin bildiği bir isim, bugün Afrika ve Karayipler’de gençler için yok hükmünde, yabancı biri” tespitinde bulunuyor.[1] Bu tespitine ABD’yi de eklemek gerekiyor. Oysa Walter Rodney’nin sosyalist harekete yaptığı teorik ve pratik katkılar, bizi hayat hikâyesiyle ve önemli metinleriyle ilgilenmemizi gerekli kılacak yoğunlukta ve güçte.

Rodney’nin kısa süre önce, The Russian Revolution: A View from the Third World [“Rus Devrimi: Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş”] ismiyle, ölümünden sonra basılan çalışması, yazarın kalem oynattığı döneme ve iç dünyasına dair önemli bilgiler sunuyor. Robin Kelley ile birlikte çalışan ailesi, Walter Rodney’nin Rus Devrimi ve yaşandığı dönem konusunda verdiği derslerin notlarını topladı ve bunları bir kitap hâline getirdi.

Bu makale, Rodney’nin ait olduğu tarihsel bağlam konusunda genel bir bakış sunuyor. Rodney’nin kişisel hayatının belirli yönlerini öne çıkartan çalışma, onun belirli davalara ve bağlılıklara sahip olmasının sebebinin, salt bireysel deneyimlerinin ve çıkarımlarının değil, yaşadığı dönemde dünya genelinde yaşanan devrimci krizin ürünü olduğunu ortaya koyuyor.

Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş çalışmasını daha iyi kavramak için bizim Rodney’nin Jamaika’da yeni profesör olduğu dönemde kaleme aldığı Groundings with My Brothers [“Kardeşlerimle Temel Eğitim Çalışmaları”] kitabına dönüp bakmamız gerekiyor. Bu kitapta Rodney, “beyazlara ait iktidar yapısı” adını verdiği kapitalist emperyalizme karşı gelişen küresel harekete akademi cephesinde katkı sunmak için geliştirdiği diyalektik pedagojiyle ilgili fikirlerini aktarıyor.[2]

Rodney’nin kitabının genelinde materyalist görüşün etkisi hissediliyor. Bu görüş üzerinden Rodney, tarihi insanların yaptığını ama bunu diledikleri gibi yapamadıklarını, tarihi mevcut maddi koşullar dâhilinde yaptıklarını söylüyor. Soyut sloganlar veya formüller yerine somut koşullara dair değerlendirmelerden yola çıkıyor. Örneğin Rodney, Temel Eğitim Çalışmaları’nın başında Jamaika’daki duruma dair politik değerlendirmesini aktarıyor, Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş kitabı ise Rusya’daki devrimci dönemi mümkün kılan tarihsel durumun analizi ile başlıyor.

Mücadelenin İçinde Yetişti

Walter Rodney, 23 Mart 1942’de işçi sınıfına mensup Guyanalı bir ailenin içine doğdu. Walter’ın eşi Dr. Patricia Rodney’nin aktardığına göre Walter’ı küçük yaşlarda toplumsal çalışmalarla tanıştıran, anne-babasıydı.

Walter Rodney, sosyalist hareketin etkili olduğu ellili yılları Guyana’da geçirdi. “Bu dönemde gençler arasında sosyopolitik çalışmalara iştirak, yaygın görülen bir eğilimdi.”[3] Bu anlamda, heyecan verici bir dönemdi. Niteliksel değişimler yaşandı, ilgili dönemde Guyana, halkı yeni bir toplumsal ve politik sistem inşa etmek için yola koyulmuştu. Patricia, dönem için şunları söylüyor:

“Akranlarımızla birlikte ben ve Walter, politik iklimden ve Guyana’daki tüm kuşakları eyleme geçiren bağımsızlık ruhundan epey etkilenmiştik.”[4].

ABD’de ise o dönemde toplum, gerici karşı-devrimci gücün etkisi altındaydı. Walter Rodney’nin ait olduğu kuşak, eleştirel eğitimin eleştirel bilincin gelişiminde öğrencilere katkı sunabileceğini düşündü. Takip eden dönemde sömürülen ve ezilen dünya, sömürgeciliğe ve emperyalist kapitalizme karşı ayaklandı. Patricia Rodney’nin de aktardığı biçimiyle, halkı devrim davasıyla eğitim faaliyetleri tanıştırmadı, tam aksine, eğitim alanını devrim davasıyla bizatihi halk tanıştırdı.

Walter Rodney, bu koşullarda, sayısız öğrenci gibi, bir imkânın peşine düşerek, Queens Koleji’ne gitti. Burada tarih derneğinin başkanı olan Rodney, eylemlerde daha aktif bir isim hâline geldi. 1960’ta Jamaika’nın Mona şehrinde bulunan Batı Hint Adaları Üniversitesi’nden burs aldı. Patricia’nın aktarımına göre “Walter, kampüs hayatıyla halk arasındaki kopukluğu ilk kez öğrenci olarak gittiği Jamaika’da hissetti.”[5] Rodney sonrasında, 1966 yılında, 24 yaşındayken, Londra’da bulunan Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu’nda tarih doktorası yapma hakkına kavuştu.

Londra’dayken Rodney, politik çalışmalara daha fazla iştirak etmeye başladı. Bu dönemde Cuma günleri C. L. R. James’in evinde bir araya gelip Marksizm çalışan bir Karayipli öğrenciler grubuna dâhil oldu.

Halkın Tarih Profesörü Olmak

Rodney, ilk hocalık görevi için 1966 yılında Tanzanya’daki Darüsselam Üniversitesi’ne gitti. Burada sadece bir yıl kaldı. Ancak 1969’da üniversiteye geri döndü ve bu sefer beş yıl kaldı. Vicay Praşad’ın da tespit ettiği gibi, bu, Tanzanya’nın “Afrika sosyalizmi” adı verilen, ülkelerin kendi kaynaklarıyla ayakta kalması ve bağımsız/bağlantısız olması gerektiğine dair görüşün sınandığı denemelerin “zirve”sini teşkil ettiği bir dönemdi.[6]

Tanzanya’da çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra Tanzanya cumhurbaşkanı Dr. Julius Nyerere’nin 1967’de kaleme aldığı, sosyalizme doğrudan geçiş çağrısı yapan Aruşa Deklarasyonu’na destek sunmak adına, bölgedeki radikal öğrenciler, Öğrencilerin Afrika Devrim Cephesi Üniversitesi’ni kurdular[7]. Nyerere, İngilizlerin kontrolünde olan Tanganika’da İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkmış olan bağımsızlık hareketlerinden Tanganika Afrika Ulusal Birliği’nin (TANU) lideriydi. 9 Aralık 1961 günü Tanganika, bağımsız bir cumhuriyet hâline geldi ve ismini Tanzanya olarak değiştirdi. 1969’da, C. L. R. James’in tespitiyle, “bu gelişmelerin neticesinde Tanzanya, yirminci yüzyılın en önemli politik olgularından biri olarak öne çıktı.”[8]

James kitabında, özellikle Nyerere’nin lise ve üniversite eğitimine verdiği öneme odaklanıyor. Tanzanya’nın bu dönemde “hükümetin inşa etmek için uğraştığı yeni topluma uygun gençler ve çocuklar yetiştirmek için önemli bir dönüşüme imza attığını ve bu dönüşümün ülkenin tanık olduğu en devrimci dönüşüm” olduğunu söylüyor.[9] Rodney’nin Darüsselam Üniversitesi’nde karşılaştığı, Afrika’nın dört bir yanından gelen öğrenciler, ülkeye devrim ve dönüşümle ilgili kararlılıklarını, iyimserliklerini ve örgütlenme becerilerini de getiriyorlar. Bu devrimci dönemin bir ürünü olarak Rodney, radikal öğrenci hareketinden bir şeyler öğrenmekle kalmıyor, bu harekete önemli katkılarda bulunuyor.

1967’de çok daha fazla çalışmaya imza atacağı Batı Hint Adaları Üniversitesi’nden tarih profesörü olmasına dair bir teklif alıyor. Jamaika’da “akademya ile işçi sınıfı” arasındaki kopukluğu eleştiren Rodney, bu iki âlem arasında köprü kurmak için uğraşıyor.[10] Bu fikrine uygun olarak, diğer profesörlerin yapmadığı bir şeyi yapıyor ve ailesiyle okul dışındaki bir evde kalıyor.[11].

Rodney, süreç içerisinde profesörlük makamını, yazı ve eğitim faaliyetlerini içeren akademik çalışmasını burjuva devletinin iktidar yapısından kopartmak için bir mevzi olarak kullanıyor. Bu mevzide ezilenlerin kurtuluş mücadelelerine katkı sunmaya çalışıyor. Akademik konumunun dayattığı dar ve bencil çıkarları işçi sınıfının çıkarlarının üzerine koymayı reddeden Rodney, devrime bağlılığını her şekilde muhafaza ediyor. Devrim fikri, eserlerinde her fırsatta karşımıza çıkıyor. Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş kitabı gibi çalışmaları, dönemin özgürlükçü havası içerisinde şekilleniyor.

Rodney, akademya ile işçi sınıfı arasındaki mesafeyi kapatmak adına “temel eğitim” adını verdiği bir çalışmayı başlatıyor. Bu “temel eğitim” dediği şey, esasında devrimci hareketi inşa etmeyi amaçlayan, diyalogu ve görüş alışverişini esas alan diyalektik süreci ifade ediyor. Bu süreçte Rodney, yaptığı çalışmaların, seyahatlerin ve edindiği deneyimlerin bu temel eğitime bir tür katkı olduğunu görüyor ve bu birikimini dersler üzerinden işçi sınıfının yaşadığı alanlarda insanlarla paylaşıyor.

Kardeşlerimle Temel Eğitim Çalışmaları isimli kitap, işçilerin-emekçilerin dertlerini esas alan ders notlarından oluşan bir derleme. Bu çalışmada pratiğe ve pedagojiye dair küçük notlara yer veriliyor, ama asıl olarak kitap, temel eğitim süreçlerine katkıda bulunan içerikleri paylaşıyor.

Jamaika’nın sınıfsal analizini ve Siyahî Güç hareketine yönelik muhtelif katkıları paylaşan Rodney, Sovyetler’in sunduğu örnekliği bu genel çerçeve içine yerleştiriyor. Rodney, devrimci Rusya’yla esas olarak “Siyah Çalışmaları ve Afrika çalışmaları için yeni bir yön” ismini taşıyan genel proje kapsamında ilgileniyor.[12] Temel Eğitim Çalışmaları’nda yer alan ikinci makalede şunları söylüyor:

“1911’den beri beyazlar yavaş yavaş güçlerini yitirdiler. Rus Devrimi, Uzakdoğu’da Rus emperyalizmine son verirken, 1949’da Çin Devrimi dünyanın en büyük etnik grubunu beyaz gücün elinde tuttuğu devasa yapıdan kurtardı. Asya’nın geri kalan kısmı, Afrika ve Latin Amerika (Kuzey Kore, Kuzey Vietnam ve Küba gibi küçük istisnalar haricinde) beyaz gücün yönettiği ağın içinde kaldı. Bugün dünyanın beyazların hâkim olduğu kısmında, emperyalist dünyada yaşıyoruz. Ruslar beyazlar ve belirli bir güce sahipler, ama onlar, siyahî insanları ezen sömürgeci bir güç değil. Düşmanımız olan beyaz güçse hangi grubun çoğunlukta olduğuna, ülkenin siyahlara mı yoksa beyazlara mı ait olduğuna bakmaksızın, siyahî insanlara hükmediyor.”[13].

Rodney’ye göre Rus Devrimi, kendisinin bizzat Guyanalı bir genç ve Tanzanya’da yaşayan bir yetişkin olarak tecrübe ettiği ırkçı kapitalizme ve emperyalizme karşı elde edilmiş ilk zaferi temsil ediyor. Kapitalizm, temelde ülkeleri birbirine bağlayan küresel bir sistem olduğu için kapitalist dönemde tüm ilerici hareketlerin birbiriyle ilişkilenmesi ve bağ kurması, kendi bağlamlarına has özgül yanlarını da bir biçimde muhafaza etmesi gerekiyor. Kapitalist dönemde halk ayaklanmalarının tarihsel planda birbiriyle bağlantılı olgular olduğunu söyleyen Rodney, bu tespitin ötesine geçip, Çarlık Rusyası’ndaki yoksul köylülerin deneyimleriyle Üçüncü Dünya’nın eskiden köle olan halkları arasında paralellikler kuruyor. Bu bağlar üzerinden edinilen dersler, “temel eğitim” dediği pratiğin hammaddesini teşkil ediyor.

Üçüncü Dünya’nın Bakış Açısı

Rodney, profesörlük makamı ile ilgili olarak şu soruyu sorabilen bir isim: “Üniversitelerde çalışan bizim gibi insanlar Küba’nın sunduğu örneklik üzerinden hareket edecekler mi, beyazların gücüne, kapitalizme ve emperyalizme karşı Sovyetler’in ve Çin’in verdiği mücadeleye katılacaklar mı?”

Rodney, bir yandan da şunu söyleyen biri:

“Bizim gibi Batı Hint Adaları Üniversitesi’nde okuyan insanların önemli bir kısmı Siyahî. Ama bizim de beyaz emperyalist sistemin parçası olduğumuzu kimse inkâr edemez. Az da olsa bir kısmımız, pratikte emperyalizm yanlısı, dolayısıyla beyaz olmayan hiçbir şeye güven duymuyor.”

Rodney, profesörlüğün pratikte açıktan Siyah karşıtı olmasa bile sistem aleyhine bir şey söylemediğini söylüyor ve şu tespiti yapıyor: “Hepimiz, kardeşlerimizin sömürülmesine rıza gösteriyoruz.”[14].

Rodney’ye göre bu sessizlik, ilerlemeye yönelik bireyci yaklaşım üzerinden güvence altına alınıyor ve bu bireyci yaklaşım, kolektif mücadelenin köklü geleneğinin yerini alıyor. Sonuçta da “Hepimiz efendilerin safına örgütleniyoruz, böylelikle siyahî halk kitleleri, onların derdine-öfkesine dil olacak liderlerden mahrum kalıyor.” Rodney’ye göre “Ne yapmalı?” sorusuna verilecek cevaplardan biri şu: “Batı Hint Adaları’nda Siyahî Güç, aydınları siyahî halk kitlelerinin hizmetkârlarına dönüştürmeli.”[15].

Diğer çalışmalarında olduğu gibi Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş isimli kitabı da Siyahların kurtuluşu davasının pratikte neler vaat ettiğine dair tespitler içeriyor. Rodney’nin ölümünden sonra yayımlanan ilk çalışması A History of the Guyanese Working People, 1881-1905 [“1881-1905 Arası Dönemde Guyana Emekçi Halkının Tarihi”] isimli kitaba yazdığı önsözde George Lamming, Rodney’nin geçmişteki hareketlerden çıkarttığı, bugün bizim Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş’te dil bulan yaklaşımına dair anlayışımızla da bağlantılı olan pratik dersler konusunda önemli kimi görüşler aktarıyor:

“Her mücadele yaratıcı yıkımın tohumlarını ekti ve yeni toplumsal güçlerin açığa çıkmasını sağlayan sürece katkıda bulundu.”[16].

Temel Eğitim Çalışmaları ve Rus Devrimi

Devrimci Rusya, Rodney’nin temel eğitim çalışmalarında önemli bir kaynak işlevi görüyor. Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş isimli kitabı, temel eğitim çalışmalarının pratikte geçerlilik kazanacağı zemini besliyor. Bu noktada Rus Devrimi’ni otoriter, anti-demokratik gibi yaftalarla itibarsızlaştırmaya çalışan burjuva propagandasına kapsamlı bir reddiye sunuyor ve bu propagandanın içeriğini ifşa ediyor.

Rodney, aynı zamanda devrimin pratikte uygulanabilirliği üzerinde duruyor. Bu noktada örgüt, kitlelerin değerlendirilmesi ve taktik gibi meseleleri ele alıyor. Bu bağlamda Bolşeviklerle Menşevikler arasındaki farklılıkları inceliyor. Son olarak da Bolşeviklerin doğru yolda yürüdüğünü gösterirken bir yandan da yanlışlarını açığa çıkartmaktan imtina etmiyor, onların başarılarının ve yanlışlarının günümüzde örgütleme faaliyeti içerisinde olanlara sunduğu fikir ve görüşlerin altını çiziyor.

Rodney bu işleri yaparken, belirli bir tarihyazımı yöntemine başvuruyor. Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş kitabı, burjuva yazarların, Sovyet yazarlarının ve bağımsız sosyalist yazarların Rusya’daki devrimci dönemle ilgili yazılarını kendi döneminin kurtuluş mücadeleleri için gerekli dersleri çıkartmaya yönelik bir çaba dâhilinde kıyaslıyor. Örneğin, kitabın ilk bölümünde Rodney, tarihyazımı anlayışına yönelik diyalektik materyalist yaklaşımını yerleştirdiği uluslararası bağlamdan bahsederken şunu söylüyor:

“Batı Avrupalıların (ve Amerikalıların) Sovyet devrimiyle ilgili görüşlerinden şüphelenmek için birçok sebebimiz var, ayrıca meseleye yönelik Afrika’ya has bir görüş geliştirmenin gerekliliği ortada. Bu görüşün geliştirilmesi için de birçok sebep sıralanabilir.”[17].

Rodney, Rusya’nın ilk kopuşu gerçekleştirdiği kapitalist-emperyalist sistemin az gelişmesine sebep olduğu ezilen halk kitlelerinin görüşüne katkı sunacak tarihsel değerlendirmelerin yapılması gerektiğini söylüyor. Bu ezilen halk kitlelerinin görüşünü geliştirme meselesiyle ilgili olarak da Rodney, Rusya’daki devrimci dönemin anti-demokratik veya otoriter olduğuna dair suçlamaları ele alıyor.

Rodney, farklı politik konumlardaki kişilerin Sovyetler Birliği’ne karşı dillendirdiği eleştirilen büyük bölümünü idealist, deterministik veya aşamacı olarak tarif ediyor, çünkü Rodney, bu eleştirmenlerin esas olarak sınıflar arasındaki somut ve maddi güç dengelerini ele almadıklarını, gelişimin önceden belirlenmiş aşamaları türünden soyut ve idealize edilmiş kavramlarla meşgul olduklarını söylüyor.

Rodney, bir yerde, Marx ve Engels’in sosyalizmin ilk olarak ortaya çıkacağı yerle ilgili öngörülerini ele alıyor. Bu meselenin Marx ve Engels’i itibarsızlaştırmak veya Rus Devrimi’nin Marksizmden kopuş olduğunu iddia etmek için öne çıkartıldığı üzerinde duruyor.

Marx ve Engels’in sosyalist gelecekle ilgili öngörüleri, idealizmi değil, diyalektik veya tarihsel materyalizmi temel alır, çünkü bu öngörüler, gelişmenin önceden belirlenmiş, evrensel aşamalarından ziyade ellerinde bulunan bilgilerden istifade edilerek dillendirilmişlerdir.

Rodney, “tarihsel veya diyalektik materyalizmin farklı durumlara tatbik edilebileceğini, buradan farklı cevaplara ulaşılabileceğini” söylüyor ve devamında şu tespiti yapıyor:

“Marx’ın Batı Avrupa’ya dair yorumları, kendisinden önce yürütülmüş, eldeki delillere dair kapsamlı ve derinlikli çalışmayı temel alıyor. […] Dolayısıyla, Rusya konusunda bir şey söylemek için bizim Rusya’da olan biteni yakından incelememiz gerekiyor.”[18]

Rodney’nin yürüttüğü temel eğitim çalışmalarının bir kitle hareketini inşa etme konusunda, bugün de pratikte geçerli olduğunun kanıtını şurada aramak gerekiyor: Somut koşulları değerlendirmedikleri takdirde örgütçülerin elinde gerçeklikle alakası bulunmayan ve/veya yanlış soyutlamalar ve zerre ilgi görmeyecek formüller kalır. Bu tespitin örgütçüler için taşıdığı anlamı bilince kazıma konusunda Rodney’nin epey öğretici bir isim olduğunu görmek gerekiyor:

“Marksizm, birkaç metinde aktarılan, bitmiş tamamlanmış bir ürün değil. […] Marksizm, bir yöntem ve dünya görüşüdür. Dile getirdikleri yorumların elde sınırlı bilimsel ve doğru verinin bulunduğu, ayrıca kendilerinin belirli sınırlara tabi oldukları koşullarda kesinlikle itiraz edilemeyecek şeyler olduğunu ne Marx ne de Engels düşünüyordu. Ayrıca onlar, kendilerinden sonra ortaya çıkacak yeni durumların yeni bir analizi gerekli kıldığını biliyorlardı. İşte Lenin, o önemli katkılarını tam da bu düzlemde yapabildi.”[19].

Şubat Devrimi’nin kendiliğindenliği meselesinden Ekim Devrimi’nde Kurucu Meclis’in dağıtılması meselesine dek birçok meseleyi ele alan Rodney, Rus Devrimi’ni ve Bolşevik liderleri destekleyen görüşlerini belirli bir zemine kavuşturuyor. Örneğin, ABD’nin Sovyetler’den sırf bu ülkede iki parti var diye, daha demokratik olduğuna dair iddiayı çürüten Rodney, aradaki farka odaklanıyor ve ABD’de ana partilerin kapitalist sınıfın çıkarlarını temsil ettiği bir burjuva demokrasisinin yürürlükte olduğunu, ama Sovyetler Birliği’nde işçi sınıfına ve köylülüğe karşı sorumlu olan, esas olarak bu sınıfların bağrından çıkmış bulunan iktidar partisine dayalı bir proleter demokrasisinin hüküm sürdüğünü söylüyor.

Rodney, çalışmasında bir yandan da uluslararası sosyalist hareket içerisindeki önemli tartışmalara da değiniyor. Örneğin bir yerde, Alman sosyalisti Karl Kautsky’nin Bolşeviklere yönelik suçlamalarının uluslararası planda sahip olduğu öneme işaret ediyor ve onun “gençliğinden beri Marx ve Engels’i bizzat tanıyan, ölümleri ardından yazın alanında Marksizmin ana vasisi hâline gelen” önemli bir isim olduğunu söylüyor.[20].

Esasında Kautsky, Rusya’da proletarya henüz çoğunluğu teşkil etmediği için burada proleter demokrasisi olarak proletarya diktatörlüğü anlayışının henüz uygulanamayacağını söylüyor. Buradan da Kautsky, Bolşeviklerin devlet iktidarını alışlarının partinin kendi iradesini köylülüğe dayattığı anti-demokratik bir diktatörlüğü ifade ettiği sonucuna ulaşıyor.

Lenin’in Kautsky’ye verdiği cevabı özetleyen Rodney, proletarya diktatörlüğünün sömürülen sınıfların sömüren sınıflar üzerinde tesis ettikleri politik hâkimiyet olduğunu söylüyor.

Gerici Akademyaya Karşı Temel Eğitim Çalışmaları

Rodney, akademinin oynadığı karşı-devrimci rolü ifşa ediyor ve onun Sovyet karşıtı propaganda malzemelerinin üretildiği ana merkezlerden biri hâline geldiği gerçeğine işaret ediyor. Devrimci Rusya, daha genelde tarih konusunda geliştirilmiş burjuva yaklaşımın sahip olduğu hegemonyayı veya hâkimiyeti izah eden Rodney, “üstyapıdaki önemli bir unsur olarak, araştırma ve yayın alanının önemli bir kısmından sorumlu olan üniversite kurumları”nı sorguluyor. Rodney bu noktada, elit üniversitelerin “kapitalist veya burjuva sınıfın çıkarlarına hizmet etmek için varolduğunu” söylüyor.[21] Kişisel deneyimi üzerinden “muhafazakâr tarihçilerin her daim kendilerini emekçi halka yönelik küçümseyici tavırlarıyla ele verdikleri”nden bahsediyor.[22].

Üniversitelerin burjuvazinin çıkarlarına hizmet ettiğini söyleyen, bu konuyla ilgili gerçekleri ifşa eden Rodney, “ortalıkta Sovyetler Birliği uzmanı ve bu konuda otorite olan isim diye dolaşan, esasında herkesin İngiliz istihbaratının ajanı olduğunu düşündüğü R. N. Carew Hunt’ın 1957’de çıkarttığı kitap üzerinde duruyor.[23]. Rodney’ye göre, tek tek profesörlerin ötesinde, Stanford Üniversitesi’ne bağlı Hoover Savaş ve Barış Enstitüsü gibi üniversite projelerinin tamamının “CIA, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı ile bağlantılı olma konusunda kötü bir şöhrete sahip olduklarını” söylüyor.[24]

Eleştirisinin pratikteki karşılığı olup olmadığını sorgulama konusunda kendisinden bir örnek olarak bahseden Rodney, şu soruyu soruyor:

“Benim konumum nedir? Bizim gibiler ne tür bir konuma sahip? Zira biz, Batı Hint Adaları’ndan gelen, toplumda belirli bir imtiyaza sahip siyahî aydınlarız. O imtiyazla neler yapıyoruz? Müesses nizama hizmet ediyoruz. Peki bu tutsaklıktan nasıl kurtulabiliriz?”[25]

Rodney, bu noktada akademisyenlere üç öneri sunuyor:

1. Emperyalizm yanlısı ve ırkçı bilgi üretimine itiraz edin;

2. Burjuva akademilerde mevcut olan düşünsel işbölümünün ötesine geçip, ırksal ahenk fikrinin “ırk meselesini aşmış olan toplumumuzu” tanımladığı görüşüne karşı çıkın;

3. Siyahî emekçi ve yoksul halk kitleleriyle bağ kurun.

Bu talimatlar üzerinden Rodney, pedagoji düzleminde önemli bir tespitte bulunuyor. Beyaz üstünlükçü emperyalizmin dile getirdiği birçok efsaneye kitlelerle bağ kurma sürecinde karşı çıkan bu tespitinde Rodney, “O kitlelere bir şey öğretmek zorunda değilsiniz. Onlara sadece söylemek zorunda olduğunuz şeyi söyleyin, onlar sözlerinize illaki bir şeyler ekleyeceklerdir”[26] diyor.

Jamaika işçi sınıfını özne olarak gören, onları kıymetli bilgiyle donatmayı görev belleyen Rodney, bu yolda yürürken “ülkede faal olan Siyahî Güç hareketiyle karşılaşıyor.”[27] Fakat bu karşılaşma iki şeritli bir yolda gerçekleşiyor.

Rodney ilgili harekete, sömürgeciliğin ve köleliğin etkilerini eleştirel açıdan inceleyen bir teoriyle katkıda bulunuyor ve ona hâlen daha marjinalleştirilen, yeni bağımsız olmuş ülkelerdeki Siyahî ve ezilen halk kitlelerinin mevcut durumunu yorumlamak için gerekli teorik zemini temin ediyor.[28]. Süreç içerisinde Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş için yazdığı giriş bölümünde Robin Kelley’nin de teyit ettiği biçimiyle, “Rodney, üniversitedeki akademisyen dünyasında bir yabancı olarak görülüyor, hatta zaman içerisinde müesses nizam için bir sorun olarak görülen Rodney, tehlikeli kabul ediliyor.”[29] Kitapta aktarılan pedagojinin ana çerçevesini çizen, onun pratiğe dökülmüş hâlinin eylem alanında nasıl göründüğünü anlatan Rodney, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Üniversitemin, hocalık yaptığım sınıfımın dışına çıkıp dersler verdim. Halka verdiğim derslerde Siyahî Güç’ten bahsettim. Sonra oradan çıkıp kampüse geri döndüm. Siyahî insanların oturup konuşacakları, konuşmaları dinleyecekleri her yere gittim. Çünkü kardeşlerimin dediği gibi, oturup muhakeme etmemiz, temel almamız gereken şey Siyahî Güç’tü. Birlikte bir temel inşa etmeliydik. […] İşte bu Jamaika hükümetinin kafasını allak bullak etti. Bana ‘deli’ dediler, ‘sana statü ve iş verenlerin suçlu ve eşkıya dediği insanlarla ne yapıyorsun sen?’ diye sordular. […] Ben bir katkı sunmaya çalışıyordum. Edindiğim deneyimlere, yaptığım analize ve okumalara katkı sunmak için uğraşıyordum. Bu pratik, bir yandan da beni besliyordu ki ileride bunun sonuçlarını siz de göreceksiniz.”[29]

Rodney’nin temel eğitim çalışmaları, ana akım akademyanın küçük gördüğü insanlardan öğrenme, onlara bir şeyler öğretme hevesiyle araştırma ve öğretmenlik pratiğinin birleşmesinden türemişti. Dönemin devrimci coşkusuna bağlı bir isim olarak Rodney, müesses nizama tehdit teşkil eden bir bilinç ve eylemlilik süreci geliştiriyor. Önüne çıkan engeller, onu yolundan caydıramıyor.

Rodney, İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan devrimci kriz dâhilinde önemli ve kalıcı çalışmalar ortaya koyuyor. O kazanımlar, esasında ilgili kriz döneminin birer meyvesi. Kapitalizmin krizinin ve beyazlara ait iktidar yapısının yüzleştiği kriz derinleştikçe Rodney’nin hayatı ve mirasının etkisi de o ölçüde artıyor.

Sonuç

38 gibi erken bir yaşta Rodney, “Marcus Garvey, W. E. B. DuBois, George Padmore ve C. L. R. James”i[30] içeren Afrikalı ve Afrika kökenli Amerikalı düşünce liderlerinin meydana getirdiği geleneğin bir parçası hâline geldi. Hocalığı basit bir akademik faaliyet olarak görmeyi reddeden Rodney, akademinin kendisini ezilenlerin kurtuluşu davasına bağlı bir merkez hâline getirmek için uğraştı.

Jamaikalı profesör Verene A. Shepherd’ın tespitiyle, Rodney’nin pedagojisi, eylemci akademisyenlik için geliştirilmiş bir modelden başka bir şey değildi. Bu model, akademi camiasında eylemcilerin sayısının hâlen daha az olduğu ve eylemcilere hâlen daha fazlasıyla ihtiyaç duyulduğu koşullarda geçerliliğini korumayı sürdürüyor.[31]

Marx ve Engels’in “diyalektiğin mekanik bir şekilde uygulanması” meselesine yönelik ikazı, sadece Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş kitabı değil, Rodney’nin tüm eserlerinde karşımıza tekrar tekrar çıkan bir konu. Zira Marx ve Engels gibi Rodney de birbiriyle çelişen sınıfsal çıkarlar arasındaki dengenin özel tarihsel gelişiminin önceden belirlenmiş, kaçınılmaz bir süreç olduğunu düşünmüyor. Üç isim de insanların yapıp ettiklerini önemli görüyor.[32].

Curry Malott
Elgin Bailey
1 Ağustos 2022
Kaynak

Dipnotlar:
[1] Karim F. Hirji, The Enduring Relevance of Walter Rodney’s How Europe Underdeveloped Africa (New York: Daraja Press, 2017), s. xi.

[2] Rodney’nin pedagoji anlayışının derinlikli bir analizi için bkz.: Jesse Benjamin ve Devyn Springer, “Groundings: A Revolutionary Pan-African Pedagogy for Guerilla Intellectuals,” Keywords in Radical Philosophy and Education: Common Concepts for Contemporary Movements içinde, Yayına Hz.: D. Ford, (Boston: Brill, 2019), s. 210-225. Rodney’nin hayatı, mirası ve pedagojisi konusunda daha fazla bilgiye ulaşmak için bkz.: Devyn Springer ve Derek Ford, “Walter Rodney’s Revolutionary Praxis: An Interview with Devyn Springer,” Liberation School, 12 Ağustos 2021. LS.

[3] Patricia Rodney, “Living the Groundings–A Personal Context,” W. Rodney, The Groundings with My Brothers içinde, Yayına Hz.: A.T Rodney ve J. Benjamin (New York: Verso, 2019), s. 77-85, 77.

[4] A.g.e., s. 77-78.

[5] A.g.e., s. 78.

[6] Vijay Prashad, “Foreword,” W. Rodney, The Russian Revolution: A View from the Third World içinde (New York: Verso, 2018), s. vii-xiii, viii.

[7] A.g.e., s. viii.

[8] C.L.R. James, A History of Pan-African Revolt (Oakland, CA: PM Press, 2012), s. 118.

[9] A.g.e., s. 128.

[10] Rodney, “Living the Groundings,” s. 80.

[11] Robin D. G. Kelley, “Introduction,” W. Rodney, The Russian Revolution içinde, s. xix-lxxiii, xxviii.

[12] Carole Boyce Davies, “Introduction: Re-grounding the Intellectual-Activist Model of Walter Rodney,” W. Rodney, The Groundings with My Brothers içinde, s. xi-xxii, xvi.

[13] Walter Rodney, Groundings with My Brothers (New York: Verso, 1969/2019), s. 11.

[14] A.g.e., s. 28.

[15] A.g.e., s. 29.

[16] George Lamming, “Foreword,” Walter Rodney, A History of the Guyanese Working People, 1881-1905 içinde (Kingston, Jamaica: Heinemann, 1981), s. xvii-xxv, xix.

[17] Walter Rodney, The Russian Revolution: A View from the Third World, (New York: Verso, 2018), s. 3.

[18] A.g.e., s. 50.

[19] A.g.e., s. 150.

[20] A.g.e., s. 105.

[21] A.g.e., s. 12.

[22] A.g.e., s. 15.

[23] A.g.e., s. 14.

[24] A.g.e., s. 18. Meseleyi aynı şekilde ele alan başka bir inceleme için bkz.: Gabriel Rockhill, “The CIA & the Frankfurt School’s Anti-Communism,” Monthly Review, 27 Haziran 2022. MR. Türkçesi: İştiraki.

[25] Rodney, Groundings with My Brothers, s. 66.

[26] A.g.e., s. 67.

[27] Kelley, “Introduction,” s. xxviii.

[28] A.g.e., s. xxviii.

[29] A.g.e.

[30] Lamming, “Foreword,” Rodney, s. xvii.

[31] Verene A. Shepherd, “The Continued Relevance of Rodney’s Groundings,” W. Rodney, The Groundings with My Brothers içinde, s. 101-108.

[32] Rodney, A View from the Third World, s. 170.

0 Yorum: