Giriş
Walter
Rodney’nin çalışmalarının bugün hâlen daha geçerli olduğunu söyleyen son
kitabında Kerim F. Hirci, “Hâkim ideoloji, geçmişin birçok ilerici aydınına ve
eylemcisine yaptığı gibi bugün de Rodney’yi hafızanın en derin, en ulaşılmaz
çukurlarına fırlatıp atmak için uğraşıyor. Eskiden herkesin bildiği bir isim,
bugün Afrika ve Karayipler’de gençler için yok hükmünde, yabancı biri”
tespitinde bulunuyor.[1] Bu tespitine ABD’yi de eklemek gerekiyor. Oysa Walter
Rodney’nin sosyalist harekete yaptığı teorik ve pratik katkılar, bizi hayat
hikâyesiyle ve önemli metinleriyle ilgilenmemizi gerekli kılacak yoğunlukta ve
güçte.
Rodney’nin
kısa süre önce, The Russian Revolution: A View from the Third World
[“Rus Devrimi: Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş”] ismiyle, ölümünden sonra basılan
çalışması, yazarın kalem oynattığı döneme ve iç dünyasına dair önemli bilgiler
sunuyor. Robin Kelley ile birlikte çalışan ailesi, Walter Rodney’nin Rus
Devrimi ve yaşandığı dönem konusunda verdiği derslerin notlarını topladı ve
bunları bir kitap hâline getirdi.
Bu
makale, Rodney’nin ait olduğu tarihsel bağlam konusunda genel bir bakış
sunuyor. Rodney’nin kişisel hayatının belirli yönlerini öne çıkartan çalışma,
onun belirli davalara ve bağlılıklara sahip olmasının sebebinin, salt bireysel
deneyimlerinin ve çıkarımlarının değil, yaşadığı dönemde dünya genelinde
yaşanan devrimci krizin ürünü olduğunu ortaya koyuyor.
Üçüncü
Dünya’dan Bir Görüş çalışmasını daha iyi kavramak için bizim Rodney’nin
Jamaika’da yeni profesör olduğu dönemde kaleme aldığı Groundings with My
Brothers [“Kardeşlerimle Temel Eğitim Çalışmaları”] kitabına dönüp bakmamız
gerekiyor. Bu kitapta Rodney, “beyazlara ait iktidar yapısı” adını verdiği
kapitalist emperyalizme karşı gelişen küresel harekete akademi cephesinde katkı
sunmak için geliştirdiği diyalektik pedagojiyle ilgili fikirlerini aktarıyor.[2]
Rodney’nin
kitabının genelinde materyalist görüşün etkisi hissediliyor. Bu görüş üzerinden
Rodney, tarihi insanların yaptığını ama bunu diledikleri gibi yapamadıklarını,
tarihi mevcut maddi koşullar dâhilinde yaptıklarını söylüyor. Soyut sloganlar
veya formüller yerine somut koşullara dair değerlendirmelerden yola çıkıyor.
Örneğin Rodney, Temel Eğitim Çalışmaları’nın başında Jamaika’daki duruma
dair politik değerlendirmesini aktarıyor, Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş
kitabı ise Rusya’daki devrimci dönemi mümkün kılan tarihsel durumun analizi ile
başlıyor.
Mücadelenin
İçinde Yetişti
Walter
Rodney, 23 Mart 1942’de işçi sınıfına mensup Guyanalı bir ailenin içine doğdu.
Walter’ın eşi Dr. Patricia Rodney’nin aktardığına göre Walter’ı küçük yaşlarda
toplumsal çalışmalarla tanıştıran, anne-babasıydı.
Walter
Rodney, sosyalist hareketin etkili olduğu ellili yılları Guyana’da geçirdi. “Bu
dönemde gençler arasında sosyopolitik çalışmalara iştirak, yaygın görülen bir
eğilimdi.”[3] Bu anlamda, heyecan verici bir dönemdi. Niteliksel değişimler
yaşandı, ilgili dönemde Guyana, halkı yeni bir toplumsal ve politik sistem inşa
etmek için yola koyulmuştu. Patricia, dönem için şunları söylüyor:
“Akranlarımızla birlikte
ben ve Walter, politik iklimden ve Guyana’daki tüm kuşakları eyleme geçiren
bağımsızlık ruhundan epey etkilenmiştik.”[4].
ABD’de
ise o dönemde toplum, gerici karşı-devrimci gücün etkisi altındaydı. Walter
Rodney’nin ait olduğu kuşak, eleştirel eğitimin eleştirel bilincin gelişiminde
öğrencilere katkı sunabileceğini düşündü. Takip eden dönemde sömürülen ve
ezilen dünya, sömürgeciliğe ve emperyalist kapitalizme karşı ayaklandı.
Patricia Rodney’nin de aktardığı biçimiyle, halkı devrim davasıyla eğitim
faaliyetleri tanıştırmadı, tam aksine, eğitim alanını devrim davasıyla bizatihi
halk tanıştırdı.
Walter
Rodney, bu koşullarda, sayısız öğrenci gibi, bir imkânın peşine düşerek, Queens
Koleji’ne gitti. Burada tarih derneğinin başkanı olan Rodney, eylemlerde daha
aktif bir isim hâline geldi. 1960’ta Jamaika’nın Mona şehrinde bulunan Batı
Hint Adaları Üniversitesi’nden burs aldı. Patricia’nın aktarımına göre “Walter,
kampüs hayatıyla halk arasındaki kopukluğu ilk kez öğrenci olarak gittiği
Jamaika’da hissetti.”[5] Rodney sonrasında, 1966 yılında, 24 yaşındayken,
Londra’da bulunan Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu’nda tarih doktorası yapma
hakkına kavuştu.
Londra’dayken
Rodney, politik çalışmalara daha fazla iştirak etmeye başladı. Bu dönemde Cuma
günleri C. L. R. James’in evinde bir araya gelip Marksizm çalışan bir Karayipli
öğrenciler grubuna dâhil oldu.
Halkın
Tarih Profesörü Olmak
Rodney,
ilk hocalık görevi için 1966 yılında Tanzanya’daki Darüsselam Üniversitesi’ne
gitti. Burada sadece bir yıl kaldı. Ancak 1969’da üniversiteye geri döndü ve bu
sefer beş yıl kaldı. Vicay Praşad’ın da tespit ettiği gibi, bu, Tanzanya’nın
“Afrika sosyalizmi” adı verilen, ülkelerin kendi kaynaklarıyla ayakta kalması
ve bağımsız/bağlantısız olması gerektiğine dair görüşün sınandığı denemelerin
“zirve”sini teşkil ettiği bir dönemdi.[6]
Tanzanya’da
çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra Tanzanya cumhurbaşkanı Dr. Julius
Nyerere’nin 1967’de kaleme aldığı, sosyalizme doğrudan geçiş çağrısı yapan
Aruşa Deklarasyonu’na destek sunmak adına, bölgedeki radikal öğrenciler,
Öğrencilerin Afrika Devrim Cephesi Üniversitesi’ni kurdular[7]. Nyerere,
İngilizlerin kontrolünde olan Tanganika’da İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya
çıkmış olan bağımsızlık hareketlerinden Tanganika Afrika Ulusal Birliği’nin (TANU)
lideriydi. 9 Aralık 1961 günü Tanganika, bağımsız bir cumhuriyet hâline geldi
ve ismini Tanzanya olarak değiştirdi. 1969’da, C. L. R. James’in tespitiyle,
“bu gelişmelerin neticesinde Tanzanya, yirminci yüzyılın en önemli politik
olgularından biri olarak öne çıktı.”[8]
James
kitabında, özellikle Nyerere’nin lise ve üniversite eğitimine verdiği öneme
odaklanıyor. Tanzanya’nın bu dönemde “hükümetin inşa etmek için uğraştığı yeni
topluma uygun gençler ve çocuklar yetiştirmek için önemli bir dönüşüme imza
attığını ve bu dönüşümün ülkenin tanık olduğu en devrimci dönüşüm” olduğunu
söylüyor.[9] Rodney’nin Darüsselam Üniversitesi’nde karşılaştığı, Afrika’nın
dört bir yanından gelen öğrenciler, ülkeye devrim ve dönüşümle ilgili
kararlılıklarını, iyimserliklerini ve örgütlenme becerilerini de getiriyorlar. Bu
devrimci dönemin bir ürünü olarak Rodney, radikal öğrenci hareketinden bir
şeyler öğrenmekle kalmıyor, bu harekete önemli katkılarda bulunuyor.
1967’de çok daha fazla çalışmaya imza atacağı Batı
Hint Adaları Üniversitesi’nden tarih profesörü olmasına dair bir teklif alıyor.
Jamaika’da “akademya ile işçi sınıfı” arasındaki kopukluğu eleştiren Rodney, bu
iki âlem arasında köprü kurmak için uğraşıyor.[10] Bu fikrine uygun olarak,
diğer profesörlerin yapmadığı bir şeyi yapıyor ve ailesiyle okul dışındaki bir
evde kalıyor.[11].
Rodney, süreç içerisinde
profesörlük makamını, yazı ve eğitim faaliyetlerini içeren akademik çalışmasını
burjuva devletinin iktidar yapısından kopartmak için bir mevzi olarak
kullanıyor. Bu mevzide ezilenlerin kurtuluş mücadelelerine katkı sunmaya
çalışıyor. Akademik konumunun dayattığı dar ve bencil çıkarları işçi sınıfının
çıkarlarının üzerine koymayı reddeden Rodney, devrime bağlılığını her şekilde
muhafaza ediyor. Devrim fikri, eserlerinde her fırsatta karşımıza çıkıyor. Üçüncü
Dünya’dan Bir Görüş kitabı gibi çalışmaları, dönemin özgürlükçü havası
içerisinde şekilleniyor.
Rodney, akademya ile işçi sınıfı
arasındaki mesafeyi kapatmak adına “temel eğitim” adını verdiği bir çalışmayı
başlatıyor. Bu “temel eğitim” dediği şey, esasında devrimci hareketi inşa
etmeyi amaçlayan, diyalogu ve görüş alışverişini esas alan diyalektik süreci ifade
ediyor. Bu süreçte Rodney, yaptığı çalışmaların, seyahatlerin ve edindiği deneyimlerin
bu temel eğitime bir tür katkı olduğunu görüyor ve bu birikimini dersler
üzerinden işçi sınıfının yaşadığı alanlarda insanlarla paylaşıyor.
Kardeşlerimle Temel Eğitim
Çalışmaları isimli
kitap, işçilerin-emekçilerin dertlerini esas alan ders notlarından oluşan bir
derleme. Bu çalışmada pratiğe ve pedagojiye dair küçük notlara yer veriliyor,
ama asıl olarak kitap, temel eğitim süreçlerine katkıda bulunan içerikleri
paylaşıyor.
Jamaika’nın sınıfsal analizini ve
Siyahî Güç hareketine yönelik muhtelif katkıları paylaşan Rodney, Sovyetler’in
sunduğu örnekliği bu genel çerçeve içine yerleştiriyor. Rodney, devrimci Rusya’yla
esas olarak “Siyah Çalışmaları ve Afrika çalışmaları için yeni bir yön” ismini
taşıyan genel proje kapsamında ilgileniyor.[12] Temel Eğitim Çalışmaları’nda
yer alan ikinci makalede şunları söylüyor:
“1911’den
beri beyazlar yavaş yavaş güçlerini yitirdiler. Rus Devrimi, Uzakdoğu’da Rus
emperyalizmine son verirken, 1949’da Çin Devrimi dünyanın en büyük etnik grubunu
beyaz gücün elinde tuttuğu devasa yapıdan kurtardı. Asya’nın geri kalan kısmı,
Afrika ve Latin Amerika (Kuzey Kore, Kuzey Vietnam ve Küba gibi küçük istisnalar
haricinde) beyaz gücün yönettiği ağın içinde kaldı. Bugün dünyanın beyazların
hâkim olduğu kısmında, emperyalist dünyada yaşıyoruz. Ruslar beyazlar ve
belirli bir güce sahipler, ama onlar, siyahî insanları ezen sömürgeci bir güç
değil. Düşmanımız olan beyaz güçse hangi grubun çoğunlukta olduğuna, ülkenin siyahlara
mı yoksa beyazlara mı ait olduğuna bakmaksızın, siyahî insanlara hükmediyor.”[13].
Rodney’ye göre Rus Devrimi,
kendisinin bizzat Guyanalı bir genç ve Tanzanya’da yaşayan bir yetişkin olarak tecrübe
ettiği ırkçı kapitalizme ve emperyalizme karşı elde edilmiş ilk zaferi temsil
ediyor. Kapitalizm, temelde ülkeleri birbirine bağlayan küresel bir sistem
olduğu için kapitalist dönemde tüm ilerici hareketlerin birbiriyle
ilişkilenmesi ve bağ kurması, kendi bağlamlarına has özgül yanlarını da bir
biçimde muhafaza etmesi gerekiyor. Kapitalist dönemde halk ayaklanmalarının
tarihsel planda birbiriyle bağlantılı olgular olduğunu söyleyen Rodney, bu
tespitin ötesine geçip, Çarlık Rusyası’ndaki yoksul köylülerin deneyimleriyle
Üçüncü Dünya’nın eskiden köle olan halkları arasında paralellikler kuruyor. Bu bağlar
üzerinden edinilen dersler, “temel eğitim” dediği pratiğin hammaddesini teşkil
ediyor.
Üçüncü Dünya’nın Bakış Açısı
Rodney, profesörlük makamı ile
ilgili olarak şu soruyu sorabilen bir isim: “Üniversitelerde çalışan bizim gibi
insanlar Küba’nın sunduğu örneklik üzerinden hareket edecekler mi, beyazların
gücüne, kapitalizme ve emperyalizme karşı Sovyetler’in ve Çin’in verdiği
mücadeleye katılacaklar mı?”
Rodney, bir yandan da şunu
söyleyen biri:
“Bizim
gibi Batı Hint Adaları Üniversitesi’nde okuyan insanların önemli bir kısmı
Siyahî. Ama bizim de beyaz emperyalist sistemin parçası olduğumuzu kimse inkâr
edemez. Az da olsa bir kısmımız, pratikte emperyalizm yanlısı, dolayısıyla
beyaz olmayan hiçbir şeye güven duymuyor.”
Rodney, profesörlüğün pratikte
açıktan Siyah karşıtı olmasa bile sistem aleyhine bir şey söylemediğini söylüyor
ve şu tespiti yapıyor: “Hepimiz, kardeşlerimizin sömürülmesine rıza
gösteriyoruz.”[14].
Rodney’ye göre bu sessizlik,
ilerlemeye yönelik bireyci yaklaşım üzerinden güvence altına alınıyor ve bu bireyci
yaklaşım, kolektif mücadelenin köklü geleneğinin yerini alıyor. Sonuçta da “Hepimiz
efendilerin safına örgütleniyoruz, böylelikle siyahî halk kitleleri, onların
derdine-öfkesine dil olacak liderlerden mahrum kalıyor.” Rodney’ye göre “Ne yapmalı?”
sorusuna verilecek cevaplardan biri şu: “Batı Hint Adaları’nda Siyahî Güç, aydınları
siyahî halk kitlelerinin hizmetkârlarına dönüştürmeli.”[15].
Diğer çalışmalarında olduğu gibi Üçüncü
Dünya’dan Bir Görüş isimli kitabı da Siyahların kurtuluşu davasının pratikte
neler vaat ettiğine dair tespitler içeriyor. Rodney’nin ölümünden sonra
yayımlanan ilk çalışması A History of the Guyanese Working People, 1881-1905
[“1881-1905 Arası Dönemde Guyana Emekçi Halkının Tarihi”] isimli kitaba
yazdığı önsözde George Lamming, Rodney’nin geçmişteki hareketlerden çıkarttığı,
bugün bizim Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş’te dil bulan yaklaşımına dair
anlayışımızla da bağlantılı olan pratik dersler konusunda önemli kimi görüşler
aktarıyor:
“Her
mücadele yaratıcı yıkımın tohumlarını ekti ve yeni toplumsal güçlerin açığa
çıkmasını sağlayan sürece katkıda bulundu.”[16].
Temel Eğitim Çalışmaları ve Rus
Devrimi
Devrimci Rusya, Rodney’nin temel
eğitim çalışmalarında önemli bir kaynak işlevi görüyor. Üçüncü Dünya’dan Bir
Görüş isimli kitabı, temel eğitim çalışmalarının pratikte geçerlilik
kazanacağı zemini besliyor. Bu noktada Rus Devrimi’ni otoriter, anti-demokratik
gibi yaftalarla itibarsızlaştırmaya çalışan burjuva propagandasına kapsamlı bir
reddiye sunuyor ve bu propagandanın içeriğini ifşa ediyor.
Rodney, aynı zamanda devrimin
pratikte uygulanabilirliği üzerinde duruyor. Bu noktada örgüt, kitlelerin
değerlendirilmesi ve taktik gibi meseleleri ele alıyor. Bu bağlamda Bolşeviklerle
Menşevikler arasındaki farklılıkları inceliyor. Son olarak da Bolşeviklerin
doğru yolda yürüdüğünü gösterirken bir yandan da yanlışlarını açığa
çıkartmaktan imtina etmiyor, onların başarılarının ve yanlışlarının günümüzde
örgütleme faaliyeti içerisinde olanlara sunduğu fikir ve görüşlerin altını
çiziyor.
Rodney bu işleri yaparken,
belirli bir tarihyazımı yöntemine başvuruyor. Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş kitabı,
burjuva yazarların, Sovyet yazarlarının ve bağımsız sosyalist yazarların Rusya’daki
devrimci dönemle ilgili yazılarını kendi döneminin kurtuluş mücadeleleri için
gerekli dersleri çıkartmaya yönelik bir çaba dâhilinde kıyaslıyor. Örneğin,
kitabın ilk bölümünde Rodney, tarihyazımı anlayışına yönelik diyalektik
materyalist yaklaşımını yerleştirdiği uluslararası bağlamdan bahsederken şunu
söylüyor:
“Batı
Avrupalıların (ve Amerikalıların) Sovyet devrimiyle ilgili görüşlerinden şüphelenmek
için birçok sebebimiz var, ayrıca meseleye yönelik Afrika’ya has bir görüş
geliştirmenin gerekliliği ortada. Bu görüşün geliştirilmesi için de birçok
sebep sıralanabilir.”[17].
Rodney, Rusya’nın ilk kopuşu
gerçekleştirdiği kapitalist-emperyalist sistemin az gelişmesine sebep olduğu
ezilen halk kitlelerinin görüşüne katkı sunacak tarihsel değerlendirmelerin yapılması
gerektiğini söylüyor. Bu ezilen halk kitlelerinin görüşünü geliştirme meselesiyle
ilgili olarak da Rodney, Rusya’daki devrimci dönemin anti-demokratik veya
otoriter olduğuna dair suçlamaları ele alıyor.
Rodney, farklı politik
konumlardaki kişilerin Sovyetler Birliği’ne karşı dillendirdiği eleştirilen büyük
bölümünü idealist, deterministik veya aşamacı olarak tarif ediyor, çünkü Rodney,
bu eleştirmenlerin esas olarak sınıflar arasındaki somut ve maddi güç
dengelerini ele almadıklarını, gelişimin önceden belirlenmiş aşamaları türünden
soyut ve idealize edilmiş kavramlarla meşgul olduklarını söylüyor.
Rodney, bir yerde, Marx ve Engels’in
sosyalizmin ilk olarak ortaya çıkacağı yerle ilgili öngörülerini ele alıyor. Bu
meselenin Marx ve Engels’i itibarsızlaştırmak veya Rus Devrimi’nin Marksizmden
kopuş olduğunu iddia etmek için öne çıkartıldığı üzerinde duruyor.
Marx ve Engels’in sosyalist gelecekle
ilgili öngörüleri, idealizmi değil, diyalektik veya tarihsel materyalizmi temel
alır, çünkü bu öngörüler, gelişmenin önceden belirlenmiş, evrensel
aşamalarından ziyade ellerinde bulunan bilgilerden istifade edilerek
dillendirilmişlerdir.
Rodney, “tarihsel veya diyalektik
materyalizmin farklı durumlara tatbik edilebileceğini, buradan farklı cevaplara
ulaşılabileceğini” söylüyor ve devamında şu tespiti yapıyor:
“Marx’ın
Batı Avrupa’ya dair yorumları, kendisinden önce yürütülmüş, eldeki delillere
dair kapsamlı ve derinlikli çalışmayı temel alıyor. […] Dolayısıyla, Rusya
konusunda bir şey söylemek için bizim Rusya’da olan biteni yakından incelememiz
gerekiyor.”[18]
Rodney’nin yürüttüğü temel eğitim
çalışmalarının bir kitle hareketini inşa etme konusunda, bugün de pratikte geçerli
olduğunun kanıtını şurada aramak gerekiyor: Somut koşulları
değerlendirmedikleri takdirde örgütçülerin elinde gerçeklikle alakası
bulunmayan ve/veya yanlış soyutlamalar ve zerre ilgi görmeyecek formüller
kalır. Bu tespitin örgütçüler için taşıdığı anlamı bilince kazıma konusunda
Rodney’nin epey öğretici bir isim olduğunu görmek gerekiyor:
“Marksizm,
birkaç metinde aktarılan, bitmiş tamamlanmış bir ürün değil. […] Marksizm, bir
yöntem ve dünya görüşüdür. Dile getirdikleri yorumların elde sınırlı bilimsel
ve doğru verinin bulunduğu, ayrıca kendilerinin belirli sınırlara tabi oldukları
koşullarda kesinlikle itiraz edilemeyecek şeyler olduğunu ne Marx ne de Engels
düşünüyordu. Ayrıca onlar, kendilerinden sonra ortaya çıkacak yeni durumların
yeni bir analizi gerekli kıldığını biliyorlardı. İşte Lenin, o önemli
katkılarını tam da bu düzlemde yapabildi.”[19].
Şubat Devrimi’nin kendiliğindenliği
meselesinden Ekim Devrimi’nde Kurucu Meclis’in dağıtılması meselesine dek birçok
meseleyi ele alan Rodney, Rus Devrimi’ni ve Bolşevik liderleri destekleyen görüşlerini
belirli bir zemine kavuşturuyor. Örneğin, ABD’nin Sovyetler’den sırf bu ülkede
iki parti var diye, daha demokratik olduğuna dair iddiayı çürüten Rodney, aradaki
farka odaklanıyor ve ABD’de ana partilerin kapitalist sınıfın çıkarlarını
temsil ettiği bir burjuva demokrasisinin yürürlükte olduğunu, ama Sovyetler
Birliği’nde işçi sınıfına ve köylülüğe karşı sorumlu olan, esas olarak bu
sınıfların bağrından çıkmış bulunan iktidar partisine dayalı bir proleter
demokrasisinin hüküm sürdüğünü söylüyor.
Rodney, çalışmasında bir yandan
da uluslararası sosyalist hareket içerisindeki önemli tartışmalara da
değiniyor. Örneğin bir yerde, Alman sosyalisti Karl Kautsky’nin Bolşeviklere
yönelik suçlamalarının uluslararası planda sahip olduğu öneme işaret ediyor ve
onun “gençliğinden beri Marx ve Engels’i bizzat tanıyan, ölümleri ardından
yazın alanında Marksizmin ana vasisi hâline gelen” önemli bir isim olduğunu
söylüyor.[20].
Esasında Kautsky, Rusya’da
proletarya henüz çoğunluğu teşkil etmediği için burada proleter demokrasisi
olarak proletarya diktatörlüğü anlayışının henüz uygulanamayacağını söylüyor. Buradan
da Kautsky, Bolşeviklerin devlet iktidarını alışlarının partinin kendi
iradesini köylülüğe dayattığı anti-demokratik bir diktatörlüğü ifade ettiği
sonucuna ulaşıyor.
Lenin’in Kautsky’ye verdiği cevabı
özetleyen Rodney, proletarya diktatörlüğünün sömürülen sınıfların sömüren
sınıflar üzerinde tesis ettikleri politik hâkimiyet olduğunu söylüyor.
Gerici Akademyaya Karşı Temel
Eğitim Çalışmaları
Rodney, akademinin oynadığı karşı-devrimci
rolü ifşa ediyor ve onun Sovyet karşıtı propaganda malzemelerinin üretildiği
ana merkezlerden biri hâline geldiği gerçeğine işaret ediyor. Devrimci Rusya,
daha genelde tarih konusunda geliştirilmiş burjuva yaklaşımın sahip olduğu
hegemonyayı veya hâkimiyeti izah eden Rodney, “üstyapıdaki önemli bir unsur
olarak, araştırma ve yayın alanının önemli bir kısmından sorumlu olan üniversite
kurumları”nı sorguluyor. Rodney bu noktada, elit üniversitelerin “kapitalist
veya burjuva sınıfın çıkarlarına hizmet etmek için varolduğunu” söylüyor.[21] Kişisel
deneyimi üzerinden “muhafazakâr tarihçilerin her daim kendilerini emekçi halka
yönelik küçümseyici tavırlarıyla ele verdikleri”nden bahsediyor.[22].
Üniversitelerin burjuvazinin
çıkarlarına hizmet ettiğini söyleyen, bu konuyla ilgili gerçekleri ifşa eden Rodney,
“ortalıkta Sovyetler Birliği uzmanı ve bu konuda otorite olan isim diye
dolaşan, esasında herkesin İngiliz istihbaratının ajanı olduğunu düşündüğü R.
N. Carew Hunt’ın 1957’de çıkarttığı kitap üzerinde duruyor.[23]. Rodney’ye
göre, tek tek profesörlerin ötesinde, Stanford Üniversitesi’ne bağlı Hoover
Savaş ve Barış Enstitüsü gibi üniversite projelerinin tamamının “CIA, Pentagon
ve Dışişleri Bakanlığı ile bağlantılı olma konusunda kötü bir şöhrete sahip
olduklarını” söylüyor.[24]
Eleştirisinin pratikteki
karşılığı olup olmadığını sorgulama konusunda kendisinden bir örnek olarak
bahseden Rodney, şu soruyu soruyor:
“Benim
konumum nedir? Bizim gibiler ne tür bir konuma sahip? Zira biz, Batı Hint
Adaları’ndan gelen, toplumda belirli bir imtiyaza sahip siyahî aydınlarız. O
imtiyazla neler yapıyoruz? Müesses nizama hizmet ediyoruz. Peki bu tutsaklıktan
nasıl kurtulabiliriz?”[25]
Rodney, bu noktada
akademisyenlere üç öneri sunuyor:
1. Emperyalizm yanlısı ve ırkçı
bilgi üretimine itiraz edin;
2. Burjuva akademilerde mevcut
olan düşünsel işbölümünün ötesine geçip, ırksal ahenk fikrinin “ırk meselesini
aşmış olan toplumumuzu” tanımladığı görüşüne karşı çıkın;
3. Siyahî emekçi ve yoksul halk
kitleleriyle bağ kurun.
Bu talimatlar üzerinden Rodney, pedagoji
düzleminde önemli bir tespitte bulunuyor. Beyaz üstünlükçü emperyalizmin dile
getirdiği birçok efsaneye kitlelerle bağ kurma sürecinde karşı çıkan bu tespitinde
Rodney, “O kitlelere bir şey öğretmek zorunda değilsiniz. Onlara sadece
söylemek zorunda olduğunuz şeyi söyleyin, onlar sözlerinize illaki bir şeyler
ekleyeceklerdir”[26] diyor.
Jamaika işçi sınıfını özne olarak
gören, onları kıymetli bilgiyle donatmayı görev belleyen Rodney, bu yolda
yürürken “ülkede faal olan Siyahî Güç hareketiyle karşılaşıyor.”[27] Fakat bu
karşılaşma iki şeritli bir yolda gerçekleşiyor.
Rodney ilgili harekete,
sömürgeciliğin ve köleliğin etkilerini eleştirel açıdan inceleyen bir teoriyle
katkıda bulunuyor ve ona hâlen daha marjinalleştirilen, yeni bağımsız olmuş ülkelerdeki
Siyahî ve ezilen halk kitlelerinin mevcut durumunu yorumlamak için gerekli
teorik zemini temin ediyor.[28]. Süreç içerisinde Üçüncü Dünya’dan Bir Görüş
için yazdığı giriş bölümünde Robin Kelley’nin de teyit ettiği biçimiyle, “Rodney,
üniversitedeki akademisyen dünyasında bir yabancı olarak görülüyor, hatta zaman
içerisinde müesses nizam için bir sorun olarak görülen Rodney, tehlikeli kabul
ediliyor.”[29] Kitapta aktarılan pedagojinin ana çerçevesini çizen, onun pratiğe
dökülmüş hâlinin eylem alanında nasıl göründüğünü anlatan Rodney, şu
değerlendirmeyi yapıyor:
“Üniversitemin,
hocalık yaptığım sınıfımın dışına çıkıp dersler verdim. Halka verdiğim
derslerde Siyahî Güç’ten bahsettim. Sonra oradan çıkıp kampüse geri döndüm. Siyahî
insanların oturup konuşacakları, konuşmaları dinleyecekleri her yere gittim. Çünkü
kardeşlerimin dediği gibi, oturup muhakeme etmemiz, temel almamız gereken şey
Siyahî Güç’tü. Birlikte bir temel inşa etmeliydik. […] İşte bu Jamaika
hükümetinin kafasını allak bullak etti. Bana ‘deli’ dediler, ‘sana statü ve iş
verenlerin suçlu ve eşkıya dediği insanlarla ne yapıyorsun sen?’ diye sordular.
[…] Ben bir katkı sunmaya çalışıyordum. Edindiğim deneyimlere, yaptığım analize
ve okumalara katkı sunmak için uğraşıyordum. Bu pratik, bir yandan da beni
besliyordu ki ileride bunun sonuçlarını siz de göreceksiniz.”[29]
Rodney’nin temel eğitim çalışmaları,
ana akım akademyanın küçük gördüğü insanlardan öğrenme, onlara bir şeyler
öğretme hevesiyle araştırma ve öğretmenlik pratiğinin birleşmesinden türemişti.
Dönemin devrimci coşkusuna bağlı bir isim olarak Rodney, müesses nizama tehdit
teşkil eden bir bilinç ve eylemlilik süreci geliştiriyor. Önüne çıkan engeller,
onu yolundan caydıramıyor.
Rodney, İkinci Dünya Savaşı sonrası
yaşanan devrimci kriz dâhilinde önemli ve kalıcı çalışmalar ortaya koyuyor. O kazanımlar,
esasında ilgili kriz döneminin birer meyvesi. Kapitalizmin krizinin ve beyazlara
ait iktidar yapısının yüzleştiği kriz derinleştikçe Rodney’nin hayatı ve mirasının
etkisi de o ölçüde artıyor.
Sonuç
38 gibi erken bir yaşta Rodney, “Marcus
Garvey, W. E. B. DuBois, George Padmore ve C. L. R. James”i[30] içeren Afrikalı
ve Afrika kökenli Amerikalı düşünce liderlerinin meydana getirdiği geleneğin
bir parçası hâline geldi. Hocalığı basit bir akademik faaliyet olarak görmeyi
reddeden Rodney, akademinin kendisini ezilenlerin kurtuluşu davasına bağlı bir
merkez hâline getirmek için uğraştı.
Jamaikalı profesör Verene A.
Shepherd’ın tespitiyle, Rodney’nin pedagojisi, eylemci akademisyenlik için
geliştirilmiş bir modelden başka bir şey değildi. Bu model, akademi camiasında
eylemcilerin sayısının hâlen daha az olduğu ve eylemcilere hâlen daha
fazlasıyla ihtiyaç duyulduğu koşullarda geçerliliğini korumayı sürdürüyor.[31]
Marx ve Engels’in “diyalektiğin
mekanik bir şekilde uygulanması” meselesine yönelik ikazı, sadece Üçüncü
Dünya’dan Bir Görüş kitabı değil, Rodney’nin tüm eserlerinde karşımıza tekrar
tekrar çıkan bir konu. Zira Marx ve Engels gibi Rodney de birbiriyle çelişen
sınıfsal çıkarlar arasındaki dengenin özel tarihsel gelişiminin önceden
belirlenmiş, kaçınılmaz bir süreç olduğunu düşünmüyor. Üç isim de insanların
yapıp ettiklerini önemli görüyor.[32].
Curry Malott
Elgin Bailey
1 Ağustos 2022
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Karim F. Hirji, The Enduring Relevance of Walter Rodney’s How Europe
Underdeveloped Africa (New York: Daraja Press, 2017), s. xi.
[2] Rodney’nin pedagoji
anlayışının derinlikli bir analizi için bkz.: Jesse Benjamin ve Devyn Springer,
“Groundings: A Revolutionary Pan-African Pedagogy for Guerilla Intellectuals,” Keywords
in Radical Philosophy and Education: Common Concepts for Contemporary Movements
içinde, Yayına Hz.: D. Ford, (Boston: Brill, 2019), s. 210-225. Rodney’nin
hayatı, mirası ve pedagojisi konusunda daha fazla bilgiye ulaşmak için bkz.:
Devyn Springer ve Derek Ford, “Walter Rodney’s Revolutionary Praxis: An
Interview with Devyn Springer,” Liberation School, 12 Ağustos 2021. LS.
[3] Patricia Rodney, “Living the
Groundings–A Personal Context,” W. Rodney, The Groundings with My Brothers
içinde, Yayına Hz.: A.T Rodney ve J. Benjamin (New York: Verso, 2019), s. 77-85,
77.
[4] A.g.e., s. 77-78.
[5] A.g.e., s. 78.
[6] Vijay Prashad, “Foreword,” W.
Rodney, The Russian Revolution: A View from the Third World içinde (New
York: Verso, 2018), s. vii-xiii, viii.
[7] A.g.e., s. viii.
[8] C.L.R. James, A History of
Pan-African Revolt (Oakland, CA: PM Press, 2012), s. 118.
[9] A.g.e., s. 128.
[10] Rodney, “Living the
Groundings,” s. 80.
[11] Robin D. G. Kelley,
“Introduction,” W. Rodney, The Russian Revolution içinde, s. xix-lxxiii,
xxviii.
[12] Carole Boyce Davies,
“Introduction: Re-grounding the Intellectual-Activist Model of Walter Rodney,” W.
Rodney, The Groundings with My Brothers içinde, s. xi-xxii, xvi.
[13] Walter Rodney, Groundings
with My Brothers (New York: Verso, 1969/2019), s. 11.
[14] A.g.e., s. 28.
[15] A.g.e., s. 29.
[16] George Lamming, “Foreword,”
Walter Rodney, A History of the Guyanese Working People, 1881-1905 içinde
(Kingston, Jamaica: Heinemann, 1981), s. xvii-xxv, xix.
[17] Walter Rodney, The
Russian Revolution: A View from the Third World, (New York: Verso, 2018),
s. 3.
[18] A.g.e., s. 50.
[19] A.g.e., s. 150.
[20] A.g.e., s. 105.
[21]
A.g.e., s. 12.
[22]
A.g.e., s. 15.
[23]
A.g.e., s. 14.
[24]
A.g.e., s. 18. Meseleyi aynı şekilde ele alan başka bir inceleme için
bkz.: Gabriel Rockhill, “The CIA & the Frankfurt School’s Anti-Communism,”
Monthly Review, 27 Haziran 2022. MR. Türkçesi: İştiraki.
[25]
Rodney, Groundings with My Brothers, s. 66.
[26]
A.g.e., s. 67.
[27]
Kelley, “Introduction,” s. xxviii.
[28]
A.g.e., s. xxviii.
[29]
A.g.e.
[30]
Lamming, “Foreword,” Rodney, s. xvii.
[31]
Verene A. Shepherd, “The Continued Relevance of Rodney’s Groundings,” W.
Rodney, The Groundings with My Brothers içinde, s. 101-108.
[32] Rodney, A View from the Third World, s. 170.
0 Yorum:
Yorum Gönder