09 Eylül 2022

,

Cumhuriyet İçin


Elizabeth Windsor’un ölümü, bizim kuşağımıza ve Britanya’nın emekçi halkına krallığın ilgasının ivedilikle ele alınması gereken önemli bir mesele olduğunu ortaya koyuyor.

Bugün her zamankinden daha net bir biçimde görülmüştür ki Britanya, modern bir cumhuriyet olmak zorundadır. İçten içe çürüyen aristokrasiye mensup, farklı milletlerin karışımından oluşan ufak bir cemaat, Britanya’nın emekçi halkının çıkarlarını savunamaz, asla savunmayacaktır.

Devletin başında kimseyi temsil etmeyen, seçimle işbaşına gelmeyen, aşırı zengin birinin bulunması, tüm emekçi halka yönelik bir saldırıdır. Bu saldırı, sadece önem arz eden demokrasi ve eşitlik ilkeleriyle alakalı bir mesele değildir.

Bu krallık düzeni, Britanya devletine ve onun kontrolü sağlamak için kullandığı aygıta ait önemli bir simge ve araçtır.

Aksi yönde iddialar bulunsa da krallık, hükümetleri seçmek gibi Britanya’nın parçalanmış yapısı dâhilinde önemli yetkileri elinde bulundurmaya devam etmektedir, dolayısıyla, krallık, varlığını sürdürdüğü sürece demokratik ve toplumsal ilerleme için her daim tehlike arz edecektir.

Kraliyet ailesinin elindeki servet ve saraya ait araziler, Britanya genelinde sahip olduğu uçsuz bucaksız topraklar ve kaynaklar, esasen bu ülkenin emekçi halkından, ayrıca Britanya sömürgelerindeki ezilen ve sömürülen halklardan yüzlerce yıl çalınmış zenginliklerdir.

Kraliçenin sadece Britanya’da değil, eski sömürgelerde de devletin başı ve İngiliz Milletler Topluluğu’nun lideri olarak sahip olduğu konum, dünya genelinde Britanya emperyalizminin muhafaza edilmesinde önemli bir simgesel ve ideolojik rol oynamaktadır.

Britanya devleti ve tekelci medya, bugün olduğu gibi yarın da Elizabeth Windsor’u “yorulmak nedir bilmeyen bir kamu çalışanı” olarak yüceltecektir. Kimse, kamu hizmetini yeryüzünde 96 yıl boyunca tek bir gün bile çalışmamak ve herkes yoksulluk içerisinde yaşarken, aşırı zenginlik içinde yaşamak ve bu durumu değiştirmek için hiçbir şey yapmamak olarak tarif edemez.

Elizabeth Windsor, Britanya’nın ırkçı sömürgeci imparatorluğunu hiçbir zaman eleştirmedi. O, adı kötüye çıkmış ırkçı kocasına hiç eleştiri yöneltmedi, onun adına tek bir özür bile dilemedi. O, Britanya devletinin çıkarları adına diktatörlerle oturup kalkmaktan hiçbir zaman geri durmadı. Elizabeth Windsor, devletin parasını pedofil oğlunun mahkeme önünde savunulması için kullandı.

Elizabeth Windsor, aynı zamanda eskide kalmış, yozlaşmış, ırkçı bir kurumun simgesidir. O, ayrıca kendisine miras kalmış, kontrol dahi edilemeyen iktidar ve servetin yol açtığı kibirle maluldür.

Britanya’da egemen sınıf, devlet ve medya aracılığıyla, kraliçenin ölümünü dikkatleri, hayat pahalılığı kaynaklı olduğu söylenen krizden, sanayide işçilerin militanlık düzeyindeki artıştan başka yöne çekmek ve grevlere mani olmak için kullanmaya çalışacaktır. Gerçekte iki sınıfın işbirliği içerisinde olmasını talep eden “birlik ve saygı” çağrılarının başarılı olmasına, karşılık bulmasına izin veremeyiz.

Charles asla “kral” olmamalı. Elizabeth’in ölümüyle birlikte krallık da ölmeli.

Britanyalı komünistler:

1. Krallığın derhal ilga edilmesini, yerine devlet başkanının seçimle işbaşına geldiği bir rejimin kurulmasını;

2. Krallığa ait tüm mülklerin millileştirilmesini, kraliyet ailesine ait şahsi servetin kamu yararı adına kamulaştırılmasını;

3. Kraliyet ailesinin Britanya’nın eski sömürgelerinden çaldığı tüm servetin bu ülkelere tazminat olarak dağıtılmasını talep etmektedir.

Kahrolsun krallık!

Yaşasın cumhuriyet!

Yaşasın gerçek demokrasi ve sosyalizm!

Yoldaşça kalın.

Genç Komünistler Birliği Merkez Komitesi
9 Eylül 2022
Londra, Britanya
Kaynak

0 Yorum: