Zapatista güçleri, 1 Ocak’ta 1994’te San Cristóbal
de las Casas’ı ele geçirdiklerinde onlara ilk sorulan sorulardan biri,
yüzlerini maske veya bandana ile niye örttükleri idi. Bu soruya kendisini “Komutan
Yardımcısı İsyancı Marcos” müstear adıyla tanımlayan Zapatista subayı, verdiği
cevapta maskeyi iki sebebe bağlı olarak taktıklarını söyledi:
“Birinci
sebep, davaya bağlılığımız üzerinde durmak zorunda olmamızla ilgilidir. Başka bir
ifadeyle, mücadele içerisinde insanlar, kendilerini fazla yüceltmemeli, öne
çıkartmamalıdırlar. Burada mesele, kendilerimizle ilgili korkularımız olması
değil, isimsiz kalmak, bizi kimsenin yoldan çıkartmasına, yozlaştırmasına izin
vermemektir. […] Biz, liderliğimizin kolektif olduğunu ve ona teslim olmak
zorunda olduğumuzu biliyoruz. Burada ben olduğum için beni dinliyor olsanız
bile başka yerlerde aynı şekilde maskeli başka insanlarla konuşacaksınız. Bugün
burada bulunan maskeli şahsın adı Marcos’tur, yarın ona Margaritas’ta
karşılaştığınızda Pedro, Ocosingo’da José, Altamirano’da Alfredo diyeceksiniz.
Nihayetinde burada konuşan, kolektif bir yürektir, karizmatik bir caudillo (lider) değildir. Burada
karşınızda o aşina olduğumuz imajıyla eski tip bir liderin bulunmadığını
bilmenizi istiyorum. Tek göreceğiniz şey, tüm bunların olmasına neden olanların
yüzlerindeki maskedir. Gün gelecek, halk onuruna sahip çıkacak, maskesini
takacak ve ‘ben de yapabilirim’ diyecek”.
Marcos’un üzerinde durduğu sebeplere ek olarak
Zapatist isyancıların yüzlerindeki maske, aynı zamanda Meksika’da yerli
halkların içinde bulundukları hâli herkese anımsatmak gibi bir anlama sahipti. Yüzlerine
maske takmak suretiyle Zapatistler, yüzlerini ve isimlerini siliyor,
kimliksizleşiyorlardı. Onurun ayaklar altına alınması ve bu saldırının yol
açtığı tüm sonuçlar, Amerika kıtasının Avrupalılarca işgal edilmesinden bugüne
dek uzanan uzun süreç boyunca yerli halklara dayatılmış olan kaderin temel
özelliğiydi. Yüzleri ve onurları olmayan halklar, sömürgeciliğe, emperyalizme,
modernleşmeye ve kapitalizme yem olmuşlardı. Kendi isteğiyle yüzüne maske
takmak suretiyle Zapatistler, dünyaya en fazla ötelenmiş, gözlerden en çok ırak
tutulmuş ezilenlerin dünyayı yeniden inşa etme becerisine ve gücüne sahip
olduğunu anımsatmak suretiyle, yerli halklardan çalınmış olan o onuru yeniden
kazandılar. Zapatistlerin de dile getirdiği biçimiyle maske takıp ele silâh
aldıklarında dünya, küresel neoliberal kapitalizmin “yeni dünya düzeni”nde en
fazla ötelenmiş kesimleri bir kez daha dikkate almak, görmek zorunda kaldı.
Alex
Khasnabish
[Kaynak:
Zapatistas: Rebellion from the Grassroots
to the Global, Zed Books, 2010, s. 11-13.]
0 Yorum:
Yorum Gönder