11 Mart 2025

, ,

Kırmızı Çizgi



Suriye’nin kuzeyi, yeni merkezî yönetime tam katılım sağlama anlaşmasını Abdi ve Şara aracılığıyla imzaladı.

Daha dün kendisini ideolojik açıdan eleştirenleri IŞİD’le bir tutanlar, IŞİD’e karşı epik direniş sergilediklerini, komünal yaşam kurduklarını, İspanya İç Savaşı misali Kobani’de enternasyonal dayanışma sergilendiğini iddia edenler, yeni Suriye yönetimini “IŞİD kalıntısı” saydıklarına dair ifadeleri unutturma telaşı ile bugün o yönetimin parçası oldular.

Anlaşmanın bir maddesinde “Esad kalıntıları”yla mücadele edilmesi kararı kayıt altına alınmış. Bu mücadele, Alevi katliamının ana zemini.

Bugün Suriye Alevileri, emperyalizmin Suriyeli olmayan çeteleri eliyle katlediliyor. Anlaşmaya imza atanlar, neye ortak olduklarını görmeli. Tarihin en zor eşiğinde ilkeli durmanın önemi idrak edilmeli. Bu duruş, vicdani sorumluluk gereğidir.

Kobani’ye giden sol çevreler şimdi ne açıklama yapacaklar? Kürd’ün kanıyla siyaset yapanlar için ne Suriye Alevilerinin ne yoksul Türk’ün ne Sünni halkın ne toprakları işgal edilen Filistin halkının ne de Kürtlerin önemi var.

Daha önceki yazılarımızda, “Her ittifak şaha sefer demektir” diye belirtmiştik. Hayat, bu gerçeği acı bir şekilde doğruladı. Alevileri kendi “cellâdına” âşık diye karalayan Kürt milliyetçi hareketinin bugün Suriye’de geldiği yer bataklıktır. Bunda Kürt halkının bir günahı olamaz, kaldı ki hiçbir halk suçlu olamaz.

Evet, bu siyasetin mide bulandırdığını söylemiştik ve bu çevreler de onların peşinden giden sol da ideolojik politik olarak mide bulandırıcı. Daha dün 8 Mart’ta Diyarbakır mitinginde beyaz yazmalı Kürt analarının eline LGBT sloganlı döviz verenler, önce kendi insanları tarafından eleştirilip yerden yere vuruldular. Bugün gelinen aşamayı Kürtler görecektir.

Kürd’ün solla, Filistin’le, yoksulla kesilen bağının devamında Suriye Alevileri var fakat radikal demokrasi partisi, Alevileri yok sayıyor olmalı ya da onları “seçmen” olarak gözden çıkardı ki Suriye’de yaşanan insani drama sessiz kalıyor. Bu sessizlik, bu siyaseti tarihin tozlu raflarına kaldıracaktır.

Alevi halkı da Filistin halkı da yalnız değildir.

Bugün “Esad kalıntıları”yla” mücadele ettiğini iddia eden emperyalist maşası çeteler çocuklara saldırıyorlar. Bu kontrolsüz durumu Şara bile kabul ederken, Kürt milliyetçisi siyasetin vites yükseltmesinin anlamı politik gericiliğinde saklıdır.

Kaç gündür bu siyasetin en önde gelenleri, son süreci eleştirenlerin ağzını kapamasını bileceklerini söyleyerek tehditler savuruyor. Beyhude tehditler... Tarih sizi yargılayacak.

Milliyetçiliğin ve şoven yaklaşımın bir biçimi de ezilenin siyasetini yürütenlerin benmerkezciliğidir. Kürtler, Aleviler, yoksul Türkler ve işçi sınıfı bu siyasetin gerçek yüzünü bu coğrafyada yaşanan son süreçle daha net görecek. Şimdi Newroz'da Nasyonal Kürtlerle faşistler kol kola halay çekebilir!

Kürt milliyetçisi siyasetin akla, vicdana, değerlere, ahlaka ve ilkelere saldırısının önemli bir nedeni de ulusların kendi kaderini tayin hakkını emperyalizmin lehine, Wilson prensiplerinden bile geri bir mantıkla savunması, bunun yanında, kendilerini sol diyen kesimlerin yaşadığı ideolojik çürümüşlüktür.

Halklar kendilerini temsil ettiklerini iddia edenlere gereken yanıtı duruşlarıyla gösterecektir. Çürümüş sol çevrelere de her platformda bu gerçekleri duyurmak ideolojik bir görevdir, ahlaki bir sorumluluktur.

Bir bütün olarak radikal demokrasi hareketi de kendine eklemlediği sol da bitmiştir. Suriye’nin kuzeyi için en zayıf halka teorisini güncelleyip savunanlar, ulusların kendi kaderini tayinini çarpıtıp bizi “Şoven” diye yaftalayanlar, sendikaları STK’ya çevirip sınıf uzlaşmacı hâle dönüştürenler bizden değildir. Artık onlarla aramızdaki kırmızı çizgi netleşmek zorunda.

S. Adalı
11 Mart 2025

0 Yorum: