Fikret
Başkaya, paradigmanın iflas ettiğini söylerken yanılıyordu, paradigma iflas
etmedi. Aksine daha da güçlendi.
Son
birkaç gündür yaşananlar bunun işareti. Saraçhane, artık ülke solunun dergâhıdır.
Öyle ki bunun başlangıcı geçtiğimiz 1 Mayıs’tır. Bu yıl da 1 Mayıs için
Saraçhane denilirse kimse şaşırmasın. Yine Saraçhane’deki otobüsün üstüne
kitleye “Dağılın” çağrısı yapan sendika başkanları çıktı, yine hiçbir şey
olmamış gibi.
Paradigmaya
dönersek, halkın CHP’yi aştığı dillendirilmeye başlandı. Protesto olsun da
nasıl olursa olsun(!)
Daha
dün halk “cahil, ortadoğulu, yobaz” idi. Bir günde ne değişti? Öncelikle halk
CHP’yi aşmadı, alanlara çıkanlar kitleler. Çoğu CHP’li, içindeki sollar da dâhil.
Bu bağlamda kitlenin CHP’yi aşıp aşmadığı tartışılabilir, halkın bir bölümü
alanlarda yer alsa da halk gerçekliğine dair bir talep olduğu söylenemez.
Barınma, enerji ve market giderleri, sağlık harcamaları, özgürlük talepleri
gündemde yok. CHP’yi kazandırmak içinse amaç, ki öyle, amaca uygunluk söz
konusudur.
Bir
gecede on binlerce emekçi işinden aşından edildi. Depremlerde, maden
göçüklerinde, iş yerlerinde insanlar yaşamını yitirdi. Acılar saymakla
bitmeyecek kadar takvim yapraklarını doldurdu. Bugün alanı dolduran sol, hiçbir
şey yapmadı, yapamadı. Bunun asıl nedeni, solun kendi iradesine CHP kayyumunu
atamasıdır.
Sol,
bir özne olarak çağrı yapamaz ama CHP yaparsa alan doluyor. Bu gerçek bize tek
bir şey söylüyor: sol-sosyalist hareket, tümüyle CHP’nin yedeği hâline
gelmiştir.
Paradigma
iflas etmemiştir. Sol, CHP’yi aşamamıştır. CHP’nin oy aldığı yerlerde oy aldığı
kitle sınırınca sokağa çıkması, halk mücadelesi olduğunu göstermez. Olan yere
değil, olmayan yere bakmak gerekir. Ödenen/ödenecek bedel, CHP içindir.
Elli
yıldır sol, kitleyi CHP’ye hazırladı. Bugün doldurulan alan, bu siyasetin
sonucudur. Denilebilir ki aslında bu talepler var alanlarda. Doğru var, ama o
talepleri karşılayacak yegâne güç olarak CHP görülüyor. Kitlenin CHP ve
sendikalarını yuhalaması, özünde onun CHP’li niteliğiyle ilgilidir. Bu kadar
kızılmasının nedeni, kitleyi omuzlayacak bir CHP kalıbının görülmemesidir. Neticede
CHP yine kitle sözcüsü olarak görülmektedir.
İmamoğlu
diyor ki “Kimsenin garantisi kalmadı, ne diploma ne belge...” Yok, gerçek öyle
değil. Bir gecede insanların diploması geçersiz hâle geldi fakat sıra o zaman CHP’de
değildi, ona yeni geldi.
Tarihsel
materyalizm ve diyalektik bilmemek, tarihi kendinden başlatma kurnazlığıdır. O
mağduriyetin üzerine CHP geldi.
Sola
gelince, Aydın Çubukçu alanları öven paylaşımlarda bulunuyor. Kendisi Londra’da
yaşıyor, ne acı...
Biliyoruz;
aymazlıkla, hiziple, karşıt ideoloji sahibi olmakla, gericilikle suçlanacağız.
Bunu daha önce de duyduk, tarih şaşmaz bir şekilde eleştirenlerin aleyhine
işledi. Bunun kararını Saraçhane'de kalıp kalmamak verecek.
Gelecek
tüm eleştirilere açık olmakla birlikte, Gezi’yi, 6-8 Ekim’i, OHAL’i
hatırlıyoruz. Nedenlerini de biliyoruz. Kürt siyasetine gelince, onlar yine
tarihin kaybedeni olarak kalmaya devam edecekler, aksi bir gelişme yaşanmasının
pek ihtimali yokmuş gibi görünüyor.
Not
olarak: İngiltere/Avrupa ile “süper güç” arasındaki gerilimin ülke içindeki
tarafları açısından İmamoğlu hattı nerededir, bunun bilinmesi gerekir. Özetle, günceldeki
gelişmeler, emperyalizmden bağımsız çözümlenemez. Uzun bir konu… Sonucu tarih
gösterecek.
S. Adalı
21
Mart 2025
1 Yorum:
Tamam solun hali pürmelali ortada. Ama kardeşim sizinki de solun halinden beter. Godot'u bekler gibi lafı söyleyip haklı çıkmayı bekliyorsunuz. Değiştirmek için ne yapıyorsunuz kaba keskinlikten öte! El İnsaf yahu!
Yorum Gönder