Dünya
Ekonomi Forumu’nun Büyük Reset projesi, dünya genelinde tüm gıda ve tarım
sektörünü, bununla birlikte insanların yeme alışkanlıklarını ve beslenme
düzenlerini dönüştürmeyi amaçlayan bir planı da içeriyor. Planın mimarları, tarım
ve gıdayla ilgili olan bu planın gıda güvenliği sorununu ortadan kaldıracağını,
aç ve hasta insan sayısını iyice aşağıya çekeceğini, hatta iklim değişikliğinin
etkilerini azaltacağını iddia ediyorlar.
Ama
bu küresel dönüşüme öncülük etme konusunda Dünya Ekonomi Forumu’nun ortaklaştığı
şirketlere ve düşünce kuruluşlarına yakından baktığımızda, bu güçlerin asıl
derdinin, gıda sisteminin dizginlerini teknolojik çözümler aracılığıyla tümden
şirketlere teslim etmek olduğunu görüyoruz.
Akademisyen,
çevreci, gıda egemenliği savunucusu ve yazar Vandana Şiva, konuyla ilgili şu
tespiti yapıyor:
“Büyük Reset, Dünya
Ekonomi Forumu içerisinde yer alan çokuluslu şirketlerin gezegendeki canlılığa
ve hayata ait unsurların olabildiğince büyük bir kısmını kontrol etmeleri ile
ilgilidir. Onların amacı, insanların ürettiği dijital verilerden yediğimiz en
ufak kırıntıya kadar her şeyi kontrol etmektir.”
Dünya
Ekonomi Forumu ise kendisini "dünyanın gündeminde olan önemli meseleleri
tanımlamak, tartışmak ve bu meseleler konusunda ilerleme kaydetmek amacıyla,
şirketler, siyasetçiler, aydınlar, bilim insanları ve diğer toplum liderleri
arasında ortaklıklar kuran, kamu-özel işbirliği temelinde hareket eden küresel
bir platform” olarak tanımlıyor.
Dünya
Ekonomi Forumu’nun kurucusu ve icra kurulu başkanı Klaus Schwab’a göre forum temelde,
“özel şirketleri toplumsal ve çevresel sorunları ele alma noktasında, toplumun
yedieminleri olarak konumlandırma hedefi uyarınca hareket etmektedir.”
Temmuz
ayında aynı Schwab, Kovid-19: Büyük Reset isminde, 195 sayfalık bir
kitap yayımladı. Kitapta Schwab, sanayinin lideri olan güçlerden ve karar
alıcılardan “krizin heba olmasına izin vermemek suretiyle pandemiyi iyi kullanmalarını”
istedi.
Time dergisi,
ki sahibi Marc Benioff forumun yönetim kurulunda, kısa süre önce Büyük Reset
meselesini ele almak ve “yaşam tarzımızı dönüştürmek için eşsiz bir fırsat
sunan Kovid pandemisini incelemek” amacıyla forumla birlikte bir çalışma
yürüttü.
Büyük
Reset’in her şeyi ve herkesi kucaklayan bir plan olduğu anlaşılıyor. Plana ortaklık
eden örgütler arasında veri toplama, telekomünikasyon, silâh üretimi, finans,
ilâç, biyoteknoloji ve gıda endüstrisi gibi sahaların en büyüğü olan şirketler bulunuyor.
Dünya
Ekonomi Forumu’nun gıda ve tarım sahasını “sıfırlama” planı, genetiği değiştirilmiş
organizmalardan, laboratuvarda üretilmiş proteinlerden ve ilâçlardan, ayrıca
endüstri ürünü kimyasallardan yana olan, bunları gıda ve sağlıkla ilgili
meselelerin çözümü olarak gören stratejik ortakları ve projeleri içeriyor.
Örneğin
Dünya Ekonomi Forumu, EAT Forumu denilen örgütün reklâmını yapıyor, onunla
ortak çalışıyor. EAT Forumu ise kendisini işletmelere ve endüstriye değer
katmayı ve politik ajanda belirlemeyi amaç edinmiş, “gıda yanlısı Davos” olarak
tarif ediyor.
Forumun
kurucularından biri, GlaxoSmithKline şirketinden alınan paralarla kurulmuş, hâlihazırda
bu ilâç şirketiyle stratejik ortaklıkları bulunan Wellcome Trust isimli örgüt.
EAT Forumu, ayrıca Avrupa, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Avustralya’da
yaklaşık kırk belediye ile işbirliği içerisinde hareket ediyor. Örgüt, aynı
zamanda diyet rehberlerinin ve sürdürülebilir kalkınma inisiyatiflerinin
oluşturulması” noktasında Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu’na [UNICEF] yardımda
bulunuyor.
Brüksel
Üniversitesi’nde gıda bilimi ve biyoteknoloji bölümünde profesör olarak çalışan
Federic Leroy’ya göre EAT Forumu’nun meydana getirdiği ağ, Impossible Foods
gibi biyoteknoloji şirketleri gibi yapay et üreten en önemli şirketlerle yakın
bir ilişki içerisinde. Bu şirketlerin amacı ise besleyici gıdaları genetiği
değiştirilmiş, laboratuvar ürünü gıdalarla ikame etmek. Leroy, bu şirketlerin
ilgili ürünlerin sağlıklı ve sürdürülebilir oldukları iddiasının tümüyle yalan
olduğunu söylüyor.
Impossible
Foods isimli şirket Google, Jeff Bezos ve Bill Gates tarafından kuruluyor. Son elde
edilen laboratuvar sonuçları, şirketin ürettiği yapay etteki glisofat düzeyinin
en yakın rakibinden 11 kat fazla olduğunu ortaya koyuyor.
EAT
Forumu’nun en büyük girişimi olan FReSH, gıda sisteminin dönüştürülme sürecine
yön verecek çaba olarak tarif ediliyor. Projenin ortakları arasında Bayer,
Cargill, Syngenta, Unilever hatta teknoloji devi olan Google bulunuyor. Leroy’a
göre:
“Unilever ve Bayer türü ilâç
şirketleri, uzun zamandır kimyasal ürünler üreten, buradan kâr elde eden
şirketler. Bu şirketlerin büyük bir bölümü, kimyasalları işleyen, ayrıca laboratuvarda
üretilen gıda ürünlerini üretmek için kaynak temin eden yeni gıda sahasında
yüksek kâr elde edebilme imkânına sahip.”
Schwab
kitabında, biyoteknolojinin ve genetiği değiştirilmiş gıda ürünlerinin
dünyadaki gıda kıtlığı ile ilgili sorunların, Kovid ile birlikte daha da
görünür olan ve daha da derinleşen sorunların çözülmesi için en önemli unsur hâline
gelmesi gerektiğini söylüyor.
Schwab
ayrıca kitabında, “dünya genelinde gıda güvenliğinin ancak ürünleri
geliştirmede kesin sonuç veren, verimli ve güvenli bir yöntem olarak gen
düzenleme pratiğinin hakkını teslim eden yönetmeliklerin hazırlanması ile
sağlanabileceğini” iddia ediyor.
Vandana
Şiva, Schwab’ın bu görüşüne karşı çıkıyor. Dünya Ekonomi Forumu’nun sahte
bilime yaslandığını, gerçekle alakası olmayan bilimin reklâmını yaptığını
söyleyen Şiva, Büyük Reset konusunda şu tespiti yapıyor:
“Bay Schwab’ın bu
teknolojileri yegâne çözüm olarak sunması, onların reklâmını yapması, Büyük
Reset’in esasen şirketlerin her şeyi iliğine kadar sömüren kâr makinesinin ve
özel mülkiyetin konusu hâline getirilmiş olan hayatın muhafaza edilip güçlendirilmesi
ile ilgili olduğunu ortaya koyuyor.”
EAT
Forumu, kendisinin “gezegen için sağlık diyeti” dediği diyeti geliştirip tüm
dünyaya önerdi. Dünya Ekonomi Forumu bu diyeti, “geleceğin beslenme düzeniyle
ilgili sorunları konusunda öne sürülmüş, sürdürülebilir bir çözüm” olarak
takdim etti. Ama Leroy, bu diyetin diğer her şeyin yerini alacağını söylüyor:
“Bu diyetin amacı, dünya
genelinde kimi alanlarda et ve süt tüketimini yüzde 90 oranında azaltmak, onların
yerine, laboratuvarda üretilmiş gıda ürünlerini, tahılları ve yağı getirmek.”
Şiva
ise “EAT Forumu’nun önerdiği diyetin beslenmeyle bir alakasının bulunmadığını,
tümüyle büyük şirketlerle, bu şirketlerin gıda sistemini ele geçirmesiyle alakalı
olduğunu” söylüyor.
EAT
Forumu’nun kendi hazırladığı raporlar, gıda sisteminde kendisinin ve foruma
ortak olan şirketlerin yapmak istedikleri ayarlamanın bireylere bırakılması
durumunda başarısız olacağı uyarısında bulunuyor, devamında da toplumdaki yemek
yeme alışkanlıklarında ve gıda ürünlerinde yapmak istedikleri, dayattıkları
değişikliklerin sistem düzeyinde belirli bir zemine ihtiyaç duyduğunu, bu
bağlamda, çıkartılacak kanunlar, mali tedbirler, teşvikler, cezalar ve ticaret sahasının
yeniden düzenlenmesi gibi ekonomik ve yapısal tedbirleri içeren ağır politik müdahaleleri
gerekli kıldığını söylüyor.
Şiva,
bu yaklaşımın yanlış olduğunu iddia ediyor. Çünkü “bilim, diyetlerin merkezinde
bölgesel ve coğrafi biyoçeşitliliğin durması gerektiğini ortaya koyuyor. EAT
Forumu’nun tüm dünyaya dayattığı tek tip diyet, ancak batının teknolojisi ve
tarım kimyasalları ile üretilebilir. Çokuluslu lobi şirketleri üzerinden egemen
devletlere bu diyeti dayatmayı ben, ‘gıda emperyalizmi’ olarak
nitelendiriyorum.”
Jeremy Loffredo
9 Kasım 2020
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder