24 Nisan 2022

,

Büyük Reset ve Gıda

Dünya Ekonomi Forumu’nun Büyük Reset projesi, dünya genelinde tüm gıda ve tarım sektörünü, bununla birlikte insanların yeme alışkanlıklarını ve beslenme düzenlerini dönüştürmeyi amaçlayan bir planı da içeriyor. Planın mimarları, tarım ve gıdayla ilgili olan bu planın gıda güvenliği sorununu ortadan kaldıracağını, aç ve hasta insan sayısını iyice aşağıya çekeceğini, hatta iklim değişikliğinin etkilerini azaltacağını iddia ediyorlar.

Ama bu küresel dönüşüme öncülük etme konusunda Dünya Ekonomi Forumu’nun ortaklaştığı şirketlere ve düşünce kuruluşlarına yakından baktığımızda, bu güçlerin asıl derdinin, gıda sisteminin dizginlerini teknolojik çözümler aracılığıyla tümden şirketlere teslim etmek olduğunu görüyoruz.

Akademisyen, çevreci, gıda egemenliği savunucusu ve yazar Vandana Şiva, konuyla ilgili şu tespiti yapıyor:

“Büyük Reset, Dünya Ekonomi Forumu içerisinde yer alan çokuluslu şirketlerin gezegendeki canlılığa ve hayata ait unsurların olabildiğince büyük bir kısmını kontrol etmeleri ile ilgilidir. Onların amacı, insanların ürettiği dijital verilerden yediğimiz en ufak kırıntıya kadar her şeyi kontrol etmektir.”

Dünya Ekonomi Forumu ise kendisini "dünyanın gündeminde olan önemli meseleleri tanımlamak, tartışmak ve bu meseleler konusunda ilerleme kaydetmek amacıyla, şirketler, siyasetçiler, aydınlar, bilim insanları ve diğer toplum liderleri arasında ortaklıklar kuran, kamu-özel işbirliği temelinde hareket eden küresel bir platform” olarak tanımlıyor.

Dünya Ekonomi Forumu’nun kurucusu ve icra kurulu başkanı Klaus Schwab’a göre forum temelde, “özel şirketleri toplumsal ve çevresel sorunları ele alma noktasında, toplumun yedieminleri olarak konumlandırma hedefi uyarınca hareket etmektedir.”

Temmuz ayında aynı Schwab, Kovid-19: Büyük Reset isminde, 195 sayfalık bir kitap yayımladı. Kitapta Schwab, sanayinin lideri olan güçlerden ve karar alıcılardan “krizin heba olmasına izin vermemek suretiyle pandemiyi iyi kullanmalarını” istedi.

Time dergisi, ki sahibi Marc Benioff forumun yönetim kurulunda, kısa süre önce Büyük Reset meselesini ele almak ve “yaşam tarzımızı dönüştürmek için eşsiz bir fırsat sunan Kovid pandemisini incelemek” amacıyla forumla birlikte bir çalışma yürüttü.

Büyük Reset’in her şeyi ve herkesi kucaklayan bir plan olduğu anlaşılıyor. Plana ortaklık eden örgütler arasında veri toplama, telekomünikasyon, silâh üretimi, finans, ilâç, biyoteknoloji ve gıda endüstrisi gibi sahaların en büyüğü olan şirketler bulunuyor.

Dünya Ekonomi Forumu’nun gıda ve tarım sahasını “sıfırlama” planı, genetiği değiştirilmiş organizmalardan, laboratuvarda üretilmiş proteinlerden ve ilâçlardan, ayrıca endüstri ürünü kimyasallardan yana olan, bunları gıda ve sağlıkla ilgili meselelerin çözümü olarak gören stratejik ortakları ve projeleri içeriyor.

Örneğin Dünya Ekonomi Forumu, EAT Forumu denilen örgütün reklâmını yapıyor, onunla ortak çalışıyor. EAT Forumu ise kendisini işletmelere ve endüstriye değer katmayı ve politik ajanda belirlemeyi amaç edinmiş, “gıda yanlısı Davos” olarak tarif ediyor.

Forumun kurucularından biri, GlaxoSmithKline şirketinden alınan paralarla kurulmuş, hâlihazırda bu ilâç şirketiyle stratejik ortaklıkları bulunan Wellcome Trust isimli örgüt. EAT Forumu, ayrıca Avrupa, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Avustralya’da yaklaşık kırk belediye ile işbirliği içerisinde hareket ediyor. Örgüt, aynı zamanda diyet rehberlerinin ve sürdürülebilir kalkınma inisiyatiflerinin oluşturulması” noktasında Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu’na [UNICEF] yardımda bulunuyor.

Brüksel Üniversitesi’nde gıda bilimi ve biyoteknoloji bölümünde profesör olarak çalışan Federic Leroy’ya göre EAT Forumu’nun meydana getirdiği ağ, Impossible Foods gibi biyoteknoloji şirketleri gibi yapay et üreten en önemli şirketlerle yakın bir ilişki içerisinde. Bu şirketlerin amacı ise besleyici gıdaları genetiği değiştirilmiş, laboratuvar ürünü gıdalarla ikame etmek. Leroy, bu şirketlerin ilgili ürünlerin sağlıklı ve sürdürülebilir oldukları iddiasının tümüyle yalan olduğunu söylüyor.

Impossible Foods isimli şirket Google, Jeff Bezos ve Bill Gates tarafından kuruluyor. Son elde edilen laboratuvar sonuçları, şirketin ürettiği yapay etteki glisofat düzeyinin en yakın rakibinden 11 kat fazla olduğunu ortaya koyuyor.

EAT Forumu’nun en büyük girişimi olan FReSH, gıda sisteminin dönüştürülme sürecine yön verecek çaba olarak tarif ediliyor. Projenin ortakları arasında Bayer, Cargill, Syngenta, Unilever hatta teknoloji devi olan Google bulunuyor. Leroy’a göre:

“Unilever ve Bayer türü ilâç şirketleri, uzun zamandır kimyasal ürünler üreten, buradan kâr elde eden şirketler. Bu şirketlerin büyük bir bölümü, kimyasalları işleyen, ayrıca laboratuvarda üretilen gıda ürünlerini üretmek için kaynak temin eden yeni gıda sahasında yüksek kâr elde edebilme imkânına sahip.”

Schwab kitabında, biyoteknolojinin ve genetiği değiştirilmiş gıda ürünlerinin dünyadaki gıda kıtlığı ile ilgili sorunların, Kovid ile birlikte daha da görünür olan ve daha da derinleşen sorunların çözülmesi için en önemli unsur hâline gelmesi gerektiğini söylüyor.

Schwab ayrıca kitabında, “dünya genelinde gıda güvenliğinin ancak ürünleri geliştirmede kesin sonuç veren, verimli ve güvenli bir yöntem olarak gen düzenleme pratiğinin hakkını teslim eden yönetmeliklerin hazırlanması ile sağlanabileceğini” iddia ediyor.

Vandana Şiva, Schwab’ın bu görüşüne karşı çıkıyor. Dünya Ekonomi Forumu’nun sahte bilime yaslandığını, gerçekle alakası olmayan bilimin reklâmını yaptığını söyleyen Şiva, Büyük Reset konusunda şu tespiti yapıyor:

“Bay Schwab’ın bu teknolojileri yegâne çözüm olarak sunması, onların reklâmını yapması, Büyük Reset’in esasen şirketlerin her şeyi iliğine kadar sömüren kâr makinesinin ve özel mülkiyetin konusu hâline getirilmiş olan hayatın muhafaza edilip güçlendirilmesi ile ilgili olduğunu ortaya koyuyor.”

EAT Forumu, kendisinin “gezegen için sağlık diyeti” dediği diyeti geliştirip tüm dünyaya önerdi. Dünya Ekonomi Forumu bu diyeti, “geleceğin beslenme düzeniyle ilgili sorunları konusunda öne sürülmüş, sürdürülebilir bir çözüm” olarak takdim etti. Ama Leroy, bu diyetin diğer her şeyin yerini alacağını söylüyor:

“Bu diyetin amacı, dünya genelinde kimi alanlarda et ve süt tüketimini yüzde 90 oranında azaltmak, onların yerine, laboratuvarda üretilmiş gıda ürünlerini, tahılları ve yağı getirmek.”

Şiva ise “EAT Forumu’nun önerdiği diyetin beslenmeyle bir alakasının bulunmadığını, tümüyle büyük şirketlerle, bu şirketlerin gıda sistemini ele geçirmesiyle alakalı olduğunu” söylüyor.

EAT Forumu’nun kendi hazırladığı raporlar, gıda sisteminde kendisinin ve foruma ortak olan şirketlerin yapmak istedikleri ayarlamanın bireylere bırakılması durumunda başarısız olacağı uyarısında bulunuyor, devamında da toplumdaki yemek yeme alışkanlıklarında ve gıda ürünlerinde yapmak istedikleri, dayattıkları değişikliklerin sistem düzeyinde belirli bir zemine ihtiyaç duyduğunu, bu bağlamda, çıkartılacak kanunlar, mali tedbirler, teşvikler, cezalar ve ticaret sahasının yeniden düzenlenmesi gibi ekonomik ve yapısal tedbirleri içeren ağır politik müdahaleleri gerekli kıldığını söylüyor.

Şiva, bu yaklaşımın yanlış olduğunu iddia ediyor. Çünkü “bilim, diyetlerin merkezinde bölgesel ve coğrafi biyoçeşitliliğin durması gerektiğini ortaya koyuyor. EAT Forumu’nun tüm dünyaya dayattığı tek tip diyet, ancak batının teknolojisi ve tarım kimyasalları ile üretilebilir. Çokuluslu lobi şirketleri üzerinden egemen devletlere bu diyeti dayatmayı ben, ‘gıda emperyalizmi’ olarak nitelendiriyorum.”

Jeremy Loffredo
9 Kasım 2020
Kaynak

0 Yorum: