10 Mart 2021

Assata Neden Desteklenmeli?

Assata Shakur neden desteklenmeli?

Assata Yoldaş, bu yıl içerisinde New Jersey Otoyolu’nda devriye atan bir polisin vurulup öldürülmesi, diğer bir polisin yaralanması, aynı zamanda Zeyd Malik Shakur’un öldürülmesi suçlarından yargılanacak. Bu suçlamalar, üç yıl önce New Jersey Otoyolu’nda Assata, Zeyd ve Sundiata Acoli’ye kurulan pusunun birer sonucu.

Bazı insanlar, bilhassa beyaz feministler, Assata’nın kadın, dolayısıyla “radikal feminist hareket”in bir lideri olduğu için desteklenmesi gerektiğini düşünüyorlar. Aynı kişiler, mücadelesini kararlılıkla sürdürmüş Porto Rikolu milliyetçi Lolita Lebron’un, devrimci beyaz bir kadın olarak Susan Saxe’in feminist mücadelede aynı öneme sahip liderler olduğunu söylüyorlar. Bu tespit Susan Yoldaş için doğru olsa da aynı şeyi Lolita Kardeş için söylemek pek mümkün değil. Hatta bu görüş, Assata Kardeş için tümüyle yanlıştır. Söz konusu görüş, Lolita bağlamında, esasen milliyetçilikle ilgili sebeplere bağlı olarak doğru değildir. Onun yanlış olmasının sebebi, bu görüşün siyahların kurtuluş mücadelesinde mündemiç olan millet meselesini göz ardı ediyor olmasıdır. Bu türden bir görüş, pratikte kimi radikal feministlerin siyasetindeki ırkçılığın sıradan bir tezahürüdür. Bir kez daha beyazların, bizim mücadelemizi, acımızı, çilemizi, fedakârlıklarımızı temellük etme gayretlerine, onları kendi mirasıymış gibi gösterme çabalarına tanıklık ediyoruz.

Evet doğrudur, Assata bir kadındır, ama o, kendisini halkının kurtuluş mücadelesine adamış devrimci bir siyah milliyetçisi kadındır. Bugün siyahların kurtuluş sürecinin her aşamasında birçok siyahî kadın mücadele yürütmektedir. Bu kız kardeşlerimiz, halkımızın nihai kurtuluşuna bağlı olmaları sebebiyle, kimi fedakârlıklarda bulunmaktadır. Siyahî kadınlar, mücadele, feda ve zaferle taçlanmış köklü bir geleneğe sahiptirler. Radikal feministlerse her halkın kendi tarihine sahip olma hakkının bulunduğunu, siyahların devrimci milliyetçiliğinin siyah halkın kendi tarihine sahip olma hakkına kavuşma iradesi olduğunu anlayamamaktadırlar. Bazı beyaz feministler, sırf kadın diye Assata’ya destek verdiklerinde, esasen siyah halkın mücadelesinin beyaz Amerika tarihinin ve kültürünün bir uzantısı ve eklentisi olduğunu söylemektedirler. Farklı kabilelere mensup siyahî Afrikalıların kaçırılıp köle yapıldığı, o köleliğin o insanlığı tek bir halk kıldığı günden bugüne üç yüz yıldan fazla bir zaman geçmiş, bu zaman zarfında bu halk Avrupa-Amerika tarihinin bir ekonomik uzantısı olarak faaliyet yürütmüştür. Bu koşullar, belirli toplumsal sonuçlara yol açmış, nihayetinde süreç insan hakları mücadelesiyle bir kırılma yaşamış, Watts, Detroit, Harlem ve Clevland’da dökülen kanlardan, yakılan insanların ve evlerin külünden devrimci siyah milliyetçiliği doğmuştur.

Beyaz radikal feministler, Assata kardeşe tabii ki destek sunabilirler ama bu desteği sırf kadın diye değil, halkımızın kendi kaderini tayin hakkına destek sundukları için vermelidirler. Şurası açık ki aynı feministler, Vietnamlıların ABD emperyalizmine karşı verdiği mücadeleye sırf bu mücadelede kadınlar yer aldığı için destek vermediler.

Bu tür bir yaklaşım tümüyle anlamsız olurdu, zira her şeyden önce Vietnamlı bebekleri kurtaracak, onların geleceğini güvence altına alacak, halkın kendi kaderini tayin hakkını koruyacak ve halkın kendi tarihini yazmasını sağlayacak olan, tüm Vietnam halkından başkası değildir. Siyahlar, kadın, erkek, çoluk çocuk hep birlikte ezilmektedir. Halkın yarısı değil, tamamı zulüm altındadır. Sadece kadınlar zulüm görmemektedir. Assata’ya destek vermek demek, burjuva radikal feminizm anlayışına değil, siyahların kendi kaderlerini kurtuluş hakkına destek vermek demektir. ABD’de ırkçılığa, tarihsel planda ancak bu hak mücadelesiyle cevap verilebilir.

Bir de Assata’ya devrimci olduğu, kapitalist yönetici sınıflara ve onların siyah suratlı uşaklarına karşı çıktığı için destek sunan beyaz solcular var. Bu kişiler ve örgütler, siyahların mücadelesinin tek bir sınıfa ait olduğuna, ABD toplumundaki ırkçılıkla etkin bir mücadelenin ancak siyah ve beyaz işçiler arasında kurulacak dayanışmayı esas alan sosyal demokrat ideal üzerinden verilebileceğine dair önermeden hareket ediyorlar. Bu solcular, “beyaz ve siyah işçiler, birleşin” diye bağırıyorlar, “ne olursa olsun dayanışma” diyorlar, ama aslında kendilerinin yeni sömürgecilik ve ırkçılıkla yüklü yüzlerce yılın karşısında boş yere kürek çektiklerini görmüyorlar.

Evet Assata devrimcidir, ama onun devrimci olmasının sebebi, ondaki milliyetçiliktir. Assata, milliyetçiliğe rağmen devrimci değildir. Siyahlar tabii ki bu toplumda belirli sınırlamalara, çelişkilere ve çatışmalara maruz kalmaktadırlar, tabii ki siyah işçilerin ekonomik konumunu sermayenin ilişkileri tayin etmektedir, ama buradan, söz konusu ilişkilerin, tüm siyahların ırkçı statükoyla kurduğu ilişkilerin tamamını ifade ettiği sonucuna ulaşılamaz.

Siyahların kurtuluşu mücadelesi, ancak kendi diyalektiği üzerinden devrimcidir. ABD’de iktidar, devrimci manada değişmeden siyahlar kendi kaderlerini tayin edemezler, millet de asla bağımsız olamaz. Bu gerçek, tüm çıplaklığıyla görülmelidir. Peki buradan, siyah işçilerin beyaz işçilerle aynı tarihsel misyonu üstlendiklerini söyleyebilir miyiz? Siyah işçiler, kendilerine ait milli bir kadere sahiptirler ve bu işçiler, kendi halkına karşı sorumludurlar, bu sorumluluğu onların sırtına yükleyense ABD’deki siyah halkın tarihsel tecrübesidir. Beyaz işçilerin yegâne tarihsel sorumluluğu ise kendi sınıf düşmanlarını ve sömürücüleri devirmektir. Beyazların ve siyahların ortak bir sınıf düşmanına sahip olmaları, her iki kesimin de aynı tarihsel misyonu üstlendikleri anlamına gelmez. Dolayısıyla Assata’yı sırf kapitalist yönetici sınıflara karşı çıkıyor diye desteklemek, siyahların bir sınıf olarak sömürüldüğü, bir halk olarak ezildiği gerçeğini gizlemek demektir. Bu yaklaşım, siyahların sadece beyaz Amerikan tarihinin bir uzantısı olduğunu söyleyen eski anlayışın başka bir türevidir. Şu meseleden kimse kaçamaz: Assata’ya verilen destek, bir ulusun kendi kaderini tayin hakkına ve o hakkı elde etmek için yürütülen mücadeleye verilen destektir.

Tarihin de gösterdiği biçimiyle her bir sömürgeci millette o milletin solu, sömürülenin mücadelesine nasıl destek verileceği konusunda her daim bölünmüştür. Fransa’da sol, Cezayir’deki Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne destek verilip verilmeyeceği, örgütün uyguladığı devrimci şiddetin nasıl ele alınacağı noktasında ayrışma yaşamıştır. Benzer bir ayrışmaya Güneydoğu Asya konusunda da tanık olunmuştur. Gine Bissau, Mozambik ve Angola’daki kurtuluş savaşlarında çatışmaların zirveye ulaştığı dönemlerde Portekiz solu da benzer çelişkilerle yüzleşmiştir.

İngiltere solu da sömürgeler meselesi ve İrlanda’nın bağımsızlığı meselesi üzerinden belirli gerilimlerle boğuşmak zorunda kalmıştır. Kuzey Amerika kapitalizminin yeni sömürgesi olan siyahlarla nasıl ilişki kurulacağı konusunda beyaz yeni sol da benzer bir ayrışmaya tanıklık etmiştir. Tüm gelişmelerin sebebini sömürgeci devlette aramak gerekmektedir: sol ve sağ arasındaki sınıfsal, kültürel ve toplumsal farklılık, esasen çok sınırlıdır. Her ikisi de birbirini güçlendirir, birbirine varlık gerekçesi sunar, kendi burjuva anlayışlarını millet meselesinin yegâne çözümü olarak takdim eder, ama bunu farklı kılıflar altında yapar. Oysa tarihin de ispatladığı biçimiyle özgürlük mücadelesinin kapsamını ve niteliğini en iyi, ezilenler ve onların devrimci liderleri tarif ederler.

Bize göre Assata’ya verilecek desteğin siyaset dışı olma ihtimali bulunmamaktadır. Bu kız kardeşimize destek sunanlar, bir halk olarak verdiğimiz özgürlük mücadelesini desteklemekte, ona verdikleri destekleri geri çekenlerse esasen özgürlük mücadelemize düşman olanların yapıp ettiklerini onaylamaktadırlar. Tarihsel açıdan çok büyük öneme sahip toplumsal bir gayretin içerisindeyiz, bu anlamda tüm bir halkın devrimci dönüşümünü gerçekleştirmeye, kendi tarihleri bağlamında bir halkı yeniden inşa etmeye çalışıyoruz. Bunun için devrimci mücadeleyi, milletin devrimci savaşını ve devrimci sınıfın savaşını birlikte yürütmeliyiz. Bir gün gelecek, bu beyaz yeni sol, şu temel soruyu cevaplamak zorunda kalacaktır: “Bizim kurtuluş mücadelemiz ırklararası savaşa mı dönüşecek, beyaz solun devrimci örgütlenme pratiği, bizim ulusal kurtuluş savaşımızı ezmek adına sınıf savaşı üzerinden baskı uygulayabilecek bir gelişkinliğe mi ulaşacak, yoksa bazı milliyetçiler, savaşın ‘onlara karşı biz’ biçimini alacağına mı inanacak?” Beyaz sol bu soruya ne cevap verirse versin, biz halkımızın soykırıma uğrama ihtimali üzerinden, mücadelemizi sürdüreceğiz.

Assata’ya verilen destek, siyahların kurtuluş hareketine destek demektir. Ayrışmanın yaşanması mümkün değildir, ayrıca zaten ona biz izin vermeyiz. Assata siyah halka aittir, bu temel gerçek konusunda insanların kafasını karıştıran tüm çabalara karşı çıkıyoruz. Assata’ya siyaset dışı ve siyaset üstü destek verilemez. Ona verilecek destek, belirli bir siyasetin fiili pratik içerisinde sunduğu bir örneklik olarak cisimleşir.

Zafer için mücadeleyi inşa edin!

Koordinasyon Komitesi
NYURBA
Siyah Kurtuluş Ordusu
Ocak 1977
Kaynak