09 Mart 2021

, ,

Bobby Sands

Bizim de Günümüz Gelecek


Asıl adı Robert Gerard Sands olan Bobby, 9 Mart 1954’de Kuzey İrlanda’nın Newtownabbey bölgesinde dünyaya geldi. Kraliyet yanlısı Protestan (loyalist) baskı tehdit ve cinayetlerinden dolayı oldukça zorlu bir çocukluk yaşadı. Loyalistlerin baskıları sonucu ailesi birkaç kez taşınma zorunda kalmıştır. Bu zorlu, korkulu ortamda Bobby ailesiyle birlikte yaşam mücadelesi verme çabası içinde 16 yaşına geldiğinde okulu bırakarak bir tamirhanede çırak olarak çalışmaya başlar. Üç yıl zorlu bir çalışmanın ardından Kraliyet yanlılarının Katoliklere baskılarından dolayı işini bırakır ve ailecek Belfast’a taşınırlar.

İşgal altında bir şehirdir Belfast, tıpkı Gazze gibi Batı Şeria gibi, işgal güçleri ve taraftarları Katolik İrlandalılara her türlü zulmü reva görmektedir. Tamamen ayrışmış, ölümün ve nefretin cirit attığı Belfast sokaklarında Bobby, savaştan ve nefretten uzak futbol oynayarak günlerini geçirir. Şarkı söylemeyi, şiir yazmayı seven ve ileride çok ünlü bir futbolcu olma hayalleriyle dolu bir çocuktur. Ama gelin görün ki Kraliçe’ye yemin etmediğiniz için dışlandığınız, öldürüldüğünüz bir ortamda ne kadar barışçıl duygular beslenebilir. Büyüdükçe, aklı erdikçe topraklarında yaşanan zulme, bir kenara bırakır futbolcu olma hayalini. Artık bağımsızlık şarkıları söylemekte, direniş ve özgürlük için şiirler yazmaktadır Bobby.

Güçlü olduğu için güçsüzü öldürmeyi meşru gören, işgal ettiği toprakları kendisinin ilan eden ve kendisine biat etmeyenleri her türlü acımasızlıkla dize getirmeye çalışan İngiltere’ye karşı şarkıların, şiirlerin ve seslerin etki etmediğini anlayan Bobby, düşmanıyla ancak silahlı mücadeleyle kazanım elde edebileceklerini kavrayarak IRA’ya katılır. İrlanda Cumhuriyet Ordusunun bir parçası olan Bobby çok kısa bir süre sonra kaldığı eve yapılan baskın sonucu tutuklanır. Ve evde dört tabanca bulunmasından dolayı beş yıla mahkûm edilir. İngiltere zindanlarında mahkûmiyet yıllarını kitap okuyarak geçirir. Bu sürede fikirleri olgunlaşır. Tam anlamıyla bir devrimci olur ve yazılar yazmaya başlar kurtuluş savaşıyla ilgili. 1976 yılında tahliye olan Bobby, Sosyalist İrlanda Cumhuriyeti hayali için yeniden kolları sıvar.

Cezaevinden çıktıktan altı ay sonra, IRA bir bombalama eylemi gerçekleştirir. Ulster (kraliyet Yanlıları) ile IRA arasında çatışma başlar. Çatışmada IRA tarafından kullanılan bir silahın aracında bulunmasıyla Bobby Sands ikinci kez tutuklanır.

Bobby Sands defalarca İngiliz mahkemelerini tanımadığını söylemesine rağmen yargılanır ve on dört yıla mahkûm edilir. 1976 Mart’ında İngiliz hükümeti, çıkarttığı bir kararla İrlanda Kurtuluş Ordusu üyelerini politik değil adli suçlular olarak gösterip kamuoyu nezdinde onları itibarsızlaştırma çabası içine girmiştir. Adli suçlu olarak tanımladığı IRA tutsaklarına tek tip kıyafet ve cezaevi işlerinde çalışma zorunluluğu getirilmiştir. İngilizlerin bu politikası ilk olarak Bobby Sands’in kaldığı Long Kesh cezaevinde uygulanır. H blokları adını verdikleri sekiz özel tip kanat inşa edilerek IRA’lı tutsaklar bu bölmelere nakledilir. Adli suçlu tanımını kabul etmeyen IRA’lılar, İngilizlerin kendilerini haysiyetsizleştirme politikalarına karşı direnişe geçerler. İlk olarak verilen tek tip kıyafetleri giymeyerek çıplak eylemini başlatırlar. İki yıl boyunca battaniyelere sarınarak eylem yapan tutsaklara diş geçiremeyeceğini anlayınca faşist İngiliz yönetimi, bu kez de tutsaklar tuvalete götürülürken onları koridorlarda dövmeye başlar. Bunun üzerine tutsaklar, tuvaletlere gitmemeye başlarlar, ayrıca hücrelere tuvalet ve duş yapılmasını isterler. İstekleri reddedilince tuvaletlerini hücreye yaparlar.

1980’e kadar eylemler aralıksız devam eder. Tutsaklar için tam anlamıyla bir cehenneme dönüşmüştür cezaevi. Bobby Sands de eylemlere katılmış ve yoldaşları tarafından cezaevi sorumlusu ilan edilmiştir. İnsani ve ahlaki her türlü isteği faşist İngiliz yönetimi tarafından reddedilen tutsaklar, Ekim ayına geldiklerinde ölüm orucuna yatarlar.

Margaret Thatcher hükümeti, toplumdan ve kamuoyundan gelen baskılara daha fazla kayıtsız kalamayarak eylemin sonlandırılması için taleplerin kabul edildiğini açıklar. Lakin bir aldatmaca olduğu çok geçmeden anlaşılır. Mahkûmlara yeniden işkence yapılmaya başlanır. Bunun üzerine Bobby Sands 1 Mart 1981’de yeniden ölüm orucuna başlar. Eylemde iken Bobby erken seçimlere aday gösterilerek milletvekili seçilir. Ama İngiliz parlamentosu Bobby Sands’in vekilliğini kabul etmez ve tutsaklığını devam ettirir.

5 Mayıs 1981’de, eyleminin altmış altıncı gününde ölüme yenik düşer Bobby Sands. Öldüğünde henüz 27 yaşındadır. Ve hemen arkasından Francis Hughes, Raymond McCressh, Joe McDonell, Martin Hurson, Kieran Doherty, Thomas McElwee, Patsy O’hara, Kevin Lynch, Micky Devine yoldaşları takip eder onu. Ekim 1981’de ölüm oruçları son bulur.

Bobby Sands mahkûmluk günlerinde şiirler yazar. Tuvalet kâğıtlarına yazdığı şiirleri el altından dışarıya çıkarılarak yayınlanır.

* * *

 

Zamanın Ritmi

Her insanın içindedir o,
Sen de bilir misin onu dostum?
Milyonlarca yıldır esen rüzgâra direnen,
Ve sonuna dek direnecek olandır o.

Zaman henüz yokken doğdu
Ve yaşamın dışında büyüdü,
İnsanı boğan asmalarını kesti kötülüğün,
Bir bıçak oldu, yakıcı ve öldürücüydü.

Bir kıvılcımdı henüz ateş yokken,
Ve alazladı bilincini insanın,
Çeliğin kalbine yürüyen suya,
Zaman, zaman olmaya başladığı vakit
Yol gösterdi.

Babil’in nehirlerinde durup ağladı,
Ve bütün insanlar ölüme vardığında,
Kıvranan bir ızdıraptı çığlığı,
Haça gerildi, kan sızdı toprağa.

Dilinde ölümü anımsatan bir kelimeydi Spartaküs,
Appian yolu[1] boyunca çarmıhlar
Sıra sıra dizildi
Roma’da öldü, aslan ve kılıçla.

Wat Tyler’ın[2] yoksullarıyla yürüdü,
Kralları, lordları ürküttü,
İnsanın canını alan bakışlarını kuşanırdı
Sanki yaşıyor gibiydi.

Bunak fatihlerin karşısına geçer
Kutsal bir masumiyetle gülümserdi,
Öyle mütevazı, öyle munisti ki
Altının lanet kudretinden bihaberdi.

Birden o zavallı Paris sokaklarında çıkıverdi karşımıza,
Köhnemiş Bastille’i yıkıp geçti,
Sonra yöneldi yılanın başına,
Ve onu topuklarıyla ezdi.

Buffalo düzlüklerinde kanlar içinde öldü,
Öyle çok yağmur yağdı ki
Etini tel tel edip götürdü.
Kalbi ise Wounded Knee’ye[3] gömüldü,
Gene doğacak, doğrulacaktı topraktan.

Kerry göllerinde çığlığı yükseldi,
Diz çöktü yere, öldü.
İçindeki o büyük isyanla.
Onu vurdular, soğukkanlılıkla.

Umudun her damla ışığında o var,
Sınır, mekân tanımaz.
Kırmızıya, siyaha, beyaza
Rengini veren odur,
Hiçbir millet onsuz olamaz.

Ölü kahramanların kalbinde gömülü olan o,
Çığlığını zalimlerin gözlerinin içine savuran o.
Yüksek dağların zirvesi yurdudur,
Göğü dağlayan gene o.

Bu hücre odasındaki ışık ondan,
Kudretli şimşekler onun eseri,
Yılgı bilmez bir düşünce bu dostum,
Her daim şunu söyler
Bu düşüncenin dili:
“Ben haklıyım!”

* * *

Bobby Sands kısa ömrüne acılı, ama bir o kadar da umutlu bir mücadele sığdırdı. Hiçbir zaman düşmanla el sıkışmadı. Militanlığından biran olsun ödün vermedi. Milletvekili seçilmesine rağmen eyleminden geri adım atmadı. Takım elbiseyi ve kürsüde nutuklar atmayı açlığa yeğledi.

Çünkü biliyordu Bobby, halkının gözü üzerindeydi. Onun vazgeçmesi, halkının da iradesini kırabilirdi. Toplumuna mal olmuş bir kişi asla yolundan dönemez, ne pahasına olursa olsun kararlılığını azmini sürdürmeli. Kendisi bu uğurda yitse de yerine geleceklerin bilinciyle örnek olmalı. Bu yüzden dünyanın her yerindeki tutsak edilmiş yurtseverler Bobby Sands’i örnek alır kendilerine. Bu yüzden Bobby Sands ölümsüzdür. Çünkü o, kendisini acılı bir ölüme yatırarak davasına ihanet etmedi. Kararlılığı umutsuz olan halkına alev oldu. O alevle IRA, düşmanını yaktı, onu kül etme noktasına getirdi. Bobby Sands ölmeden önce günlüğüne şu son notları düşmüştü:

“Bizim de günümüz gelecek.”

Evet inanıyorum, eli kulağında o günün.

İyi ki doğdun Bobby Sands Yoldaş. Alevin azalmak bilmeden yüreklerimizde yanmakta.

Can Şahin
9 Mart 2021

0 Yorum: