06 Mart 2021

Seks İşçiliği Savunusu Aptallıktır

“Genç Adam ve Fahişe [Edvard Munch -1893]


Birkaç ay önce Kanada Muhafazakâr Parti milletvekili Arnold Viersen, seks işi savunucusu ve Yeni Demokrasi Partisi milletvekili Laurel Collins’e seks işçiliğini kariyerinin bir parçası kılmayı hiç düşünüp düşünmediğini sordu, ama sonrasında ondan özür dilemek zorunda kaldı. Bu soruya çok kızan Collins’e destek veren senato üyeleri Viersen’a “yazıklar olsun sana!” diye bağırdılar. Ardından Collins, kendi hesabından şu tweet’i yayınlandı:

“Arnold Viersen’ın benden özür dilemesi, beni mutlu etti. Ama ben, onu tüm kadınlardan özür dilemeye davet ediyorum. O, seks işini karalamak ve kriminalize etmek suretiyle seks işçilerine yönelik şiddetin artmasına katkı sunuyor.”

Kanada solunun diğer önde gelen üyeleri de Collins’in itirazına iştirak etti, bir yandan da “seks işinin bir iş” olduğunu söylediler. Solun öfkesi haklı, ama o, meseledeki tuhaflığı görmüyor. Kendilerinin veya sevdiklerinin seks işiyle iştigal etmesi fikrine ilk elden olumsuz tepki geliştiren insanlar, solun seks işçiliği ile ilgili konumunun belirli bir ferasete dayanmadığını, ayrıca onu arzulayan bir tavra sahip olmadığını söylüyorlar. Buna karşın bugün sol, seks işinin diğer her türden iş gibi ücretli emek olduğunu ısrarla dile getirme noktasında liberal feministlerle, kapitalistlerle, pezevenklerle ve burjuva akademisyenlerle kol kola yürüyor.

Peki bu seks işi, gerçekten de diğer ücretli emek temelli işler gibi bir iş midir?

Kadın ticaretine baktığımızda ve onu şiddet temeli üzerinden diğer işlerle kıyasladığımızda fuhşun maddi anlamda farklılık arz ettiğini, bedene fiziken zarar verdiğini görüyoruz. Seks işçileri arasında görülen şiddetin oranı, tüm ömürleri boyunca işyerlerinde şiddet gören işçiler arasında yüzde 45 ilâ 75 arasında.

Birleşik Krallık genelinde yapılmış bir çalışma, dışarıda, belirli bir mekâna bağlı olmadan çalışan fahişelerin yüzde 81’inin, kapalı mekânda çalışanlarınsa yüzde 48’inin müşterilerinden şiddet gördüğünü ortaya koyuyor. Bu şiddetin önemli bir kısmını tecavüzler oluşturuyor. ABD’de fahişelerdeki ölüm oranı is kadınlardaki orandan çok yüksek.

Buna karşın seks işi savunucuları bunların, seks işçiliğinin suçlu gösterilmesinin ve damgalanmasının bir sonucu olduğunu söylüyorlar. Bu kişiler, eldeki o rahatsız edici rakamları seks işçiliğinin damgalanmamasının, çalışma haklarının artırılmasının ve seks işçilerinin korunmasının bir zorunluluk olduğunun kanıtı olarak yorumluyorlar.

Solcuların önüne seks işinin bir iş olmadığını gösteren yığınla empirik veri yığsak, gene de ikna olmuyorlar. Kuralcı bir tutum alıyorlar ve seks işinin insanların kiralandığı ve ücret aldığı gerçeği üzerinden iş sayılması gerektiğini söylüyorlar. Buradan da ütopik bir görüş geliştirerek, sendikalaşmanın ve damgalanmamanın seks işini güvenli kılabileceğini iddia ediyorlar. Demek ki bizim, söz konusu argümanı kuralcı ve ütopik öncülleri temelinde ele almamız gerekiyor.

Seks İşi Gereksiz Emektir

Cinsellikle ilgili hizmetlerin bir meta gibi satılması, yeni bir mesele değil. Metalaştırma da zaten kapitalizmin yaptığı bir şey. Gelgelelim sırf bir şey metalaştırıldı, bir işçi o şeyi satarak “meslek” sahibi oldu diye o meslek Marksist anlamda bir “iş” olmaz.

Tarihsel düzlemde incelediğimizde birçok sosyalist, fuhşu insanî koşulların iyileştirilmesi ve özgürlük için uğraşan bir toplumda kabul edilemeyecek bir çalışma biçimi olarak görmüştür. Krupskaya’dan Kollontay’a, Lenin’den Eleanor Marx’a kadar birçok sosyalist, kendilerine fuhşun sosyalist toplumda “iş” olarak sunulacak bir çalışma yöntemi olup olmadığını sormuş, hepsi de “Hayır” cevabını vermiştir. 1921 yılında Aleksandra Kollontay şu açıklamayı yapmaktadır:

“Her şeyden önce profesyonel fahişelik nedir? Fahişe, enerjisini kolektif için kullanmayan, başkalarının sırtından geçinen, başkalarının rızkından yararlanan kişidir. […] Fahişeliğe izin verilemez, çünkü o enerjimizi tüketmekte, genel ve ulusal refahı yaratan emekçi ellerin sayısını azaltmaktadır. Ulusal ekonomi açısından profesyonel fahişe, emek kaçkınıdır.”

Seksin engelliler için bir hak olması gerektiğini iddia eden en uçtaki liberal feministler dışında çok az insan, seks hizmetinin toplumsal açıdan gerekli olduğunu söylüyor. Seks işinin işçilerin girebileceği meşru bir yol olduğunu söyleyen kapitalist mantığı kabul etmeyen Marksistlerin herkesin toplumsal açıdan değerli bir işi olmasını, çalışma haftasının kısaltılmasını ve işyerlerinin demokratikleştirilmesini istemesi, bu yönde mücadele etmesi gerekiyor. İnsan hangi işe zaman ayırıyorsa o iş insanî ihtiyaçları karşılamalı, insanın gelişimini mümkün kılmalı.

Sol, tarihte daha önceleri daha iyi çalışma koşulları için mücadelede belirli başarılar elde etti. Sosyalist politika ile kaynaşmayı bilen emek hareketi, çocuk emeğini ortadan kaldırdı, çalışma gününü sınırladı. Kapitalistler, bu türden gelişmeler karşısında korkuya kapılsalar da emekçiler, dünyanın çocuk emeği ve 14 saatlik işgünü olmadığında daha iyi bir yer olabileceğini gördüler. Bunların toplumun işlemesi için gerekli olmadığı, özgürlükleri azaltmadığı anlaşıldı.

Elbette ki ne tür işlerin gerekli emekten ibaret olduğu, tartışma götürür bir meseledir. Beslenme, sağlık hizmeti, barınma gibi ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra başka ne tür ihtiyaçlarla yüzleşiriz? Demokratik bir toplumda sıradaki ihtiyacın ne olduğu tartışılmalı, hep birlikte kararlaştırılmalıdır. Öte yandan “gereksiz emek” terimindeki belirsizlik, kullanılmayan zaman ve yaşamsal deneyimlere karşı gelmeleri konusunda sosyalistlerin aklını çelmemeli, bunun yerine sosyalistler, iyi ve anlamlı işler talep etme yoluna girmemelidir.

Seks İşi Üretken Emek Değildir

Marksistler, tüm ücretli emek biçimlerinin eşit olmadığını Kapital’den bilirler. Marx, neticede üretken emek-üretken olmayan emek ayrımı yapmıştır. Burada değer temelli bir hükümde bulunulmamaktadır. Bilâkis, bu kategoriler tümüyle emeğin nihai ürünün kullanımı ve emekçinin sermayeyle ilişkisiyle ilgilidirler. Üretken emek, kapitalistler için bir kâr kaynağına dönüştürülen emektir. Üretken olmayan emekse nihai metaı doğrudan tüketim için üretir.

Örneğin müşterisinin bahçesindeki çimleri biçen ve serbest çalışan bir bahçıvan, üretken olmayan bir işçi iken çim biçme makinesinin parçalarını bir araya getiren bir fabrika işçisi, üretken bir işçidir, çünkü o makinenin satılması sonucu kapitalist kâr elde eder.

Marx, üretken olmayan emeği emekçiden ayrıştırılamayan emek olarak tanımlar. Bu noktada hizmetini ancak doğrudan temas kurarak sunabilen kimi doktorlar örnek olarak verilebilir. Ürünün emekçiden tümüyle kopartılması mümkün olmadığından, kapitalist üretim tekniklerini, üretkenliği ve artı değer istihracını artırmak için tatbik etmek güçtür veya imkânsızdır.

Özetle; üretken olmayan emekçiler, sermayeyle benzer türde bir ilişkiye sahip değildirler, dolayısıyla bu insanlar, üretken işçiler gibi sömürülmezler. Marx bu konuda şunları söyler:

“Başkalarına eğitim veren bir öğretmen, üretken işçi değildir. Gelgelelim başka öğretmenlerle birlikte bir kurumda ücret karşılığı çalışan ve kendi emeğini, bilgi satan kurumun sahibi olan müteşebbisin parasını artırmak için kullanan öğretmen, üretken işçidir. Üretken olmayan işlerin önemli bir kısmı, resmi planda bile sermaye ile ilişkisi bağlamında ele alınabilecek düzeye ulaşamaz ve temelde bir geçiş aşamasının parçasıdır.”

Seks işi, Marx’ın örneğindeki öğretmen gibi, geçiş aşamasına aittir. Seks işçilerinin büyük bir kısmı, ya kendileri ya pezevenkleri ya da genelevler için çalışır. Kendileri için çalışan seks işçileri, üretken olmayan bir iş ortaya koyarlar. Bu insanların ürettikleri ürün, doğrudan para karşılığı alınan hizmet olarak tüketilir ve daha fazla sermaye üretmez. Başkaları için çalışan fahişelerin yaptığı da üretken olmayan bir iştir. Bu tür durumlarda seks işçileri, müşterilere ulaşmak, koruma almak ve/veya fiziki planda kullanabilecekleri bir işyerine sahip olmak için belirli bir ücret öderler.

Bu pratiği ev sahibi-kiracı ilişkisi olarak görmek gerekir. Burada kapitalist toplumsal ilişkiler söz konusu değildir. Kapitalist bir işletme sermaye üretir ve bu sermayeyi daha iyi teknolojiye, daha fazla işçiye, modernize edilmiş bir üretim hattına vs. yatırır. Burada amaç, ilgili ürünü daha kısa sürede ve/veya daha az kaynakla üretmek, sonuçta da daha fazla sermaye oluşturmaktır. Yukarıda bahsi edilen örneklerde fuhuş, bu türden bir amaca sahip değildir ve aynı içerikle icra edilmez.

Buna karşın gelişmiş ülkelerde seks işi yasallaşmakta, suç olmaktan çıkmakta ve normalleşmekte, hatta kapitalist toplumsal ilişkiler bağlamında ele alınmaktadır. Bu da aslında seks işinin ileride daha fazla sömürüyü koşullayan bir zeminde icra edileceğini ortaya koyar. Almanya, Hollanda ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde mega genelevler, arabaya servisler, seks fabrikaları, açık alanda seks mağazası zincirleri karşımıza çıkmaktadır. Otobüslerde ve başka kamusal alanlarda fuhşun açıktan reklâmı yapılmaktadır.

Seks işçisi ücretleri üzerindeki en önemli baskı kaynağı ise rekabettir. Yukarıda bahsini ettiğimiz öğretmen gibi bu mesele de geçiş aşaması bağlamında ele alınmalıdır. Seks işçisinin verdiği hizmet işçiden ayrıştırılamamakta, ürünün kendisi, ürünü üretenden ayrı ele alınamamaktadır. Teknolojik inovasyon üzerinden elde edilecek verimlilik sınırlı olduğu için, işçinin sırtından elde edilecek kârın miktarı da sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla, geçimi sekse bağlı olan insanlar da çalışma gününü uzatma yoluna girmekte, iş yoğunluğunu artırmakta veya her geçen gün daha yüksek oranda olmak kaydıyla, kârlarını artırabilmek adına ücretleri düşürmektedir. Fakat bir saat içerisinde hizmet sunulacak müşteri sayısının ve bedenin belirli bir fiziki sınırı mevcuttur. Bu noktada bir de birçok ülkede uygulamada olan asgari taban ücretten de bahsetmek gerekir. Tüm bunlar, Marx’ın emekçiden ayrıştırılamayan diğer hizmetler dediği şeyle uyumludur:

“Bir bütün olarak hizmet şeklinde tüketilen, işçiden ayrı ürün üretmeyen, dolayısıyla, ürünün işçiden bağımsız varolmadığı, buna karşın gene de kapitalist tarafından doğrudan sömürülebilen iş türleri kapitalist üretimin toplam kütlesiyle kıyaslandığında devede kulak kalır. Bu işler tümüyle ihmal edilebilirler, bu sebeple aynı zamanda üretken emek olmayan ücretli emek kategorisi altında ele alınamazlar.”

Seks İşçileri Dünyayı Geliştiremezler

Sosyalizm, politik bir harekettir. Bu sebeple sosyalist analiz ve öneriler, temelde işçi sınıfının söz, yetki ve karar sahibi olacağı sürece katkıda bulunmalıdırlar. İtirazlara maruz kalsa da şu söylenmelidir: sosyalistler, hangi işin üretken hangisinin üretken olmadığını, buradan da hangi işin politik açıdan faydalı, hangisinin faydasız olduğunu mevcut koşullarda tartışmaktan kaçınmamalıdırlar.

Sosyalistler, kapitalizmde hangi işlerin gücü elinde bulundurduğu, hangi işçiler örgütlendikleri vakit kapitalist toplumsal ilişkilere nihai darbeyi indirebileceği sorularını sormalıdırlar.

Geçmişte sosyalistler kendilerine “inşa edeceğimiz gelecekte fuhşa yer var mı?” sorusunu sorarlar ve bu soruya “Hayır” cevabını verirlerdi. Hatta Lenin de bir seferinde “fahişelerin üretken çalışma sürecine yeniden dâhil edilmesi, toplumsal ekonominin parçası kılınması gerektiğini” söylemişti.

Seks işçileri, kapitalizme karşı anlamlı bir güç ortaya koyamazlar. Seks işçileri iş durdurma eylemi yaptıklarında bu eylem kira grevi kadar etkide bulunmaz. Kira grevi ise ev sahiplerinin kira tutarlarını düşürmelerine, hatta sıfırlamalarını sağlar. Ne var ki ister kiracılar isterse fahişeler eliyle yürütülsün hiçbir kira grevi, kapitalist toplumsal ilişkilere karşı gerçek bir itiraz ortaya koyamaz.

Üstelik seks işçileri eliyle gerçekleştirilecek bir kira grevinin uygulanabilir olup olmadığı bile tartışmalıdır. Öte yandan, seks işçilerinde sendikalaşma düzeyi de sıfıra yakındır. Fuhşun 2002’den beri yasal olduğu Almanya’da çok az sayıda kişi sendikalara üye olmuştur. Ülkedeki 400.000 fahişenin sadece 300 ilâ 600’ü seks ticareti bünyesinde çalışan işçileri örgütleyen sendikanın üyesidir. Jacobin gibi dergilerin sayfalarında birçok solcunun oluşsun diye yalvarıp durduğu seks işçilerinin sendikal gücü, yaklaşık yirmi yıldır bir türlü oluşamamıştır.

Birçok solcu, “seks işi iştir” düşüncesinin kadınları güçlendirdiğini ve ona tercihler sunduğunu söyler. Oysa seks işi, kadınların elindeki gücü çalan bir pratiktir. Bir kadın işçi, başka bir alanda ücret karşılığı bir iş bulmak, sendikalı olmak ve kendisiyle birlikte tüm sınıfın yaşam koşullarını iyileştirmek için mücadele etmek yerine oldukça tehlikeli ve şiddet üzerine kurulu bir iş sahasına tevessül etmekte, bu sahada, yaşlandıkça bahsi edilen işleri yapamaz hâle gelmektedir.

Sosyalistler, seks işini hem bugüne hem de geleceğe bakarak tartışmalıdırlar. Seks işinin politik faydasından söz edilemez. Seks ticaretinin parçası hâline gelmiş işçi kadınların konumlarını kıymetli göstermek ve o konumları pekiştirmek, nihayetinde bir bütün olarak işçi sınıfını zayıflatır. Bu süreçte en iyi ihtimalle az sayıda kadın gençken, seks ticareti denilen pazarda kıymetli kabul edildikleri dönemde iyi bir hayat yaşayacaktır. En kötü ihtimalle ise seks işi, işsizliğin ve yoksulluğun yol açtığı buhar basıncını düşürmek için gerekli tahliye vanası olarak iş görecek, devletler böylece sorumluluklarından kurtulacaklardır. Sosyalistler, bir avuç kadın dışında kimseye hayrı olmayan bir pratiğe bel bağlamamalı, devletin elini rahatlatan yönüyle aktif olarak mücadele etmelidir.

Leyla Meçuyi
11 Eylül 2020
Kaynak

0 Yorum: