03 Ekim 2021

,

Giovanni Amendola

Amendola ve İtalyan Liberallerinin Mücadelesi


Giovanni Amendola’nın kişiliği bizi, sadece faşist sopa sayesinde dünya genelinde belirli bir şöhrete sahip olduğu değil, aynı zamanda faşizme muhalefet eden Aventine bloğunun bir lideri olarak, İtalyan liberalizminin önde gelen bir ismi olduğu için de ilgilendiriyor.

Amendola’ya göre demokrasi, temelsiz bir söylemin ürettiği bir formül değil. Üçüncü İtalya bloğu içerisinde dönüşümcü olan, yani aşırı sağı ve aşırı solu dışlayan merkezci birçok siyasetçiden bu anlamda ayrışan Amendola demokrasinin, faşizmdeki ilkel savaşçılıkla ve sönük mücadelecilikle çok az şey paylaşan, onunla çelişen dinamik bir fikir olduğunu düşünüyor.

Amendola, esasen Mussolini ve kara gömlekliler Roma’yı fethettiğinde faşizm karşısında kendi liberalizminden vazgeçmemiş küçük bir demokrat liberal kesimin bir üyesidir. Dönüşümcü siyasetin mensubu olan Giolitti ve Orlando gibi isimlerin mecliste özgürlükleri geç de olsa savunma gereği duyduğu, zamanla faşizmin safına geçtiği, eski siyasete ve onun geçersiz taleplerine karşı faşistlerin ne tür sert talepler dillendirdiğini unuttuğu koşullarda Amendola, inatla ve uzlaşmaz bir üslupla demokratik ilkeleri savunmayı tercih etti.

Amendola’nın politik hikâyesi, savaş sonrası döneme denk düşüyor. Amendola, politik düzlemde Giolitti’nin veya savaş öncesi demokratik işleyişin içindeki başka bir liderin gölgesinde yetişen biri değil. O, bugün İtalya’ya faal olan birçok ismi kazandırmış olan aydınlar kulübünün ve onun merkezindeki ekibin bir parçası.

Amendola’nın yazdığı 6 Nisan 1924 Sonrası Demokrasi isimli kitaba önsöz yazan Girolamo Lazzeri, “1904’te, onun yirmili yaşlarının başında iken Florentine Leonordo’nun ıslahatçı hareketinin içinde yer aldığını, dört yıl sonra La Voce [“Ses”] isimli ekibe dâhil olduğunu, burada ahlakî açıdan karmaşaya düşen veya faşist olan birçok dostuna karşı dengeli bir tutum sergilediğini” söylüyor.

Amendola, bu Ses denilen ekibin içinde en alttaki isimlerden biri olarak yer alıyor. Papini’nin rahatsız ve çelişkili hâli, Prezzolini’nin yüzeysel ifadeleri, Soffici’nin lirik empresyonizmi karşısında yalnız kalmayı tercih ediyor. Felsefi sorgusundaki ciddiyet ve katılıkla bu isimlerden ayrışıyor, sürekli gerçeklikle ilgileniyor, bu noktada karşımıza, bir edip değil berrak fikirlere sahip bir öğrenci olarak çıkıyor. Ses hareketi içerisindeki dostları arasında yenilenme talebi dizginsiz bir huzursuzluğa yol açıyor. Amendola, bu ruhsal sorunu felsefi ve tarihsel düzlemde ele alıyor.

Papini’nin çıkarttığı Anima [“Ruh”] dergisinde 1911 yılında çıkan inceleme dizisinin sonucunda ürettiği, ahlak sistemiyle ilgili felsefi çalışmasında Amendola, geleceğin politik insanının kişilik sahibi olma noktasında ihtiyaç duyacağı kilit unsurdan bahsediyor.

Kendisini demokrasi safına dâhil eden siyasi gazeteci olarak yürüttüğü önemli faaliyetin ardından Amendola, 1919’da meclise giriyor. Ardından faşistlerin iki kez sonlandırmaya çalıştıkları o siyasetçi kariyeri başlıyor.

Amendola’nın girdiği meclis, fırtınalı bir havaya sahip. İçinde 156 sosyalist, 101 de halkçı vekil var. Amendola, bu süreçte İtalyan burjuvazisinin reformist ve radikal kesimini ifade eden Nittici ekibin içinde konumlanıyor. Uzlaşma siyasetine destek sunuyor. Devrimin yürüyüşünü durdurmak ve burjuvaziyi kurtarmak için Nitti ile birlikte çalışıyor.

Burjuvazinin Giolitti hükümeti ile başlayan faşizme yönelme sürecinde Amendola faşistlere düşman kalmaya devam ediyor. Ama bir yandan da anayasadan yana ekiplerin son kurduğu hükümet olan Facta hükümetinde sömürgeler bakanı olarak görev alıyor. Lâkin bu, onun suçu değil. Zira Amendola, eğer demokrasi yanlıları mecliste ve hükümette sahip oldukları güçlü uyumlu hâle getirip belirli bir hedefe teksif etmezlerse faşistlerin iktidarı kaçınılmaz olarak alacağını öngörmüş bir isim. Dolayısıyla o güçlerin söz konusu adımı atamamış olmaları, Amendola’nın hatası olarak görülemez.

Liberallerin bu son mücadelesinde Amendola önemli bir role sahiptir. O, faşist saldırı karşısında meclisten çekilen Aventine muhalefetinin lideridir. Mussolini’ye göre bu muhalefet, “alacalı muhalefet”tir.

Aventine süreci tasfiyenin eşiğindedir. Meclisten çekilme kararı, faşist diktatörlüğün yıkılmasını sağlamamıştır. Eski alışkanlıkları uyarınca Aventine bloğunda yer alan parlamenterler, iktidar mücadelesinin sadece meclis içinde verileceğine inanmaktadırlar.

Demek ki bu deney sona ermiştir. Devrimci yolsa hiçbirisinin damağına uygun değildir. Amendola da o yola sıcak bakmamaktadır. Ama Amendola, o Aventine bloğundaki insanlar içerisinde liberalizmin silinen etkisi karşısında en azından ideolojik tutarlılığa ve kişisel bir mağrurluğa sahip az sayıda insandan biridir. O, Aventine bloğunun verdiği mücadelenin lideridir. Son ana kadar Amendola, meclise dönülmesine büyük bir güçle karşı çıkmıştır.

Amendola’yı diğer demokrat liberallerden ayıran ana husus, eski liberal düşüncenin teoride ve pratikte sahip olduğu savaşçılık ve öfkedir. Aventine bloğunun lideri, son iki yüzyıldır zirvede olan Batı medeniyetinin felsefesiyle beslenen demokrasiye, küçük burjuvaya has, eğilip bükülmez inatçılığıyla, gerçek manada inanmaktadır. Wilson “yeni özgürlük”ten söz ederken, Nitti’nin bu tilmizi ve yardımcısı “yeni demokrasi”den dem vurmaktadır.

Ondaki yanılsamanın kaynağı, tam da bu anlayıştır. Amendola’daki yeni demokrasi anlayışı, Wilson’ın yeni özgürlük anlayışı kadar boştur. Ne tür bir görünüm elde ederse etsin karşımızda, özde ve biçimde tüm o harap ve yaşlı hâliyle gene aynı kapitalist ve burjuva demokrasisi durmaktadır. Ona göre İtalya ve insanlık, gelecekte demokratik olacaktır. Ondaki fikriyat, tarihin tüm uyarılarına kulak tıkayan küçük burjuvanın inatçı zihniyetinin tezahürüdür.

Aventine deneyimi başarısız olmuş, fakat bu türden katı ama samimi liberaller için önemli bir ders sunmuştur. Deneyimin de ortaya koyduğu biçimiyle gerici yöntem karşısında demokratik yöntem hiçbir şey yapamaz. Mussolini, meclisteki her türden manevraya gülüp geçmiştir. Kara gömlekliler mecliste başa belâ olan Matteotti ve Amendola gibi isimlere silâhlarının kabzalarını göstermekten geri durmamışlardır. İki kez saldırıya uğrayan ve dayak yiyen Amendola, bunu şahsen bilen biridir.

O sezgisel düzeyde bu tür şeyleri hissetmiştir. Meclisten çekilme kararı, devrimci bir duruşun ve tavrın bir ürünüdür ama aynı zamanda Mussolini’yle mecliste, hukukî düzlemde artık mücadele edilmeyeceğini anlatır. Aventine isyancı bir yoldur, gelgelelim oradaki vekiller devrimci değildirler. Amaçları süreci normalleştirmekten ibarettir. Meclisten çekilme kararının arkasında, bu manevra ile azınlığın Mussolini’yi teslim olmaya yetecek bir güce kavuşacağına dair umut vardır. Bu umut suya düşünce tüm bu insanların önünde, kös kös meclise geri dönmekten başka seçenek kalmamıştır.

Reform ve uzlaşma yanlıları başka bir yol bulamamışlardır. Amendola, bu durumu kendisine izah etmekte zorlanmış, ondaki savaşçı psikolojisi ile parlamentodaki yazar olarak sahip olduğu ideoloji çelişmiştir.

İtalya’da Amendola’nın partisinin cebelleşip durduğu güçsüzlük hâli, dünya genelinde eski demokrasi için mücadele edenlerdeki hâl ile aynıdır. Doğrudur, Amendola’da demokrasinin yumruğu sıkılı ve zindedir. Ama bu hâl, onun mevcut güçsüzlüğünü alıp götüren bir şey değildir.

José Carlos Mariátegui
1925
Kaynak

0 Yorum: