Benim hiç gidemediğim ama
Torrico'nun[1] gidip dört gün kaldığı köyde, 400 kadar kişi kiremit çatılı küçük
kerpiç kulübelerde yaşıyor. Araba ya da cip yok orada. Taştan birkaç tane dar
sokak ve köyün meydanında genişleyip ufak bir kare oluşturan bir patika yol
var. O karenin üst kısmında iki kapısı da ufak olan bir okul yer alıyor. Okulun
küçük iki sınıfının pencereleri, bambu çubuklarıyla kapatılmış.
Che, bu sınıflardan büyük
olanında, bir sıranın üstünde, elleri bağlı ve sırtı duvara gelecek şekilde oturtulmuş.
Onu oraya getiren asker, ayrılmadan önce onun için bir pipo hazırlayıp yakmış,
Che'nin kibritlerini hatıra olarak saklamakta. Elektrik ya da fener yok. Mahkûmlar
karanlıkta yalnızlar, dışarıdan kendilerine ulaşan seslerin uğultusunu
dinlemekteler.
Ertesi gün öğlene kadar
sürecek olan komutanların geçit töreni Albay Selnich[2] ile başlıyor. Güya
erzak getirmek için bir helikopterle geliyor, ama aslında Albay Zenteno'nun[3]
emri üzere, askerlerin mahkûmlarla çok fazla konuşmamasını sağlama ve üstlerinden
bir karar beklerken ortalığı sakin tutma görevini yerine getiriyor.
Köy meydanında Prado[4],
mahkûmların eşyalarını adamlarına dağıtıyor. Che, yaralandığında, iki gün sonra
bir köylü tarafından bulunan, belgelerle dolu heybeyi çalıların içine attı ama
sırt çantasını bırakmadı.
Sırt çantasının etrafında
askerler, hatıra olsun diye bazı eşyaları alırken, kendi aralarında da
değiş-tokuş yapıyorlar. Tartışmalar çıkıyor. Küçük bir kutuda kol düğmeleri var
(onlar için Che'yi beyaz gömlek içinde hayal etmek zor). Teğmen Perez, kapıyı
aniden açıp sınıfa giriyor ve Che'ye soruyor: “Bunlar senin mi?”
“Evet, bunların oğluma
verilmesini istiyorum.”
Perez cevap vermeden
ayrılıyor. Bir başka subay, Espinosa, pipoyu kendisi için istiyor. Sırt
çantasındaki pipo çoktan alınmış. Birisiyle takas yapmak istiyor. Ne yapmalı?
Okula gidip Che'yi saçından yakalıyor ve ağzındaki pipoyu alıyor.
“Ha! sen şu meşhur Che Guevara'sın!”
“Evet, ben Che'yim! Aynı
zamanda da bir devlet bakanıyım! Ve sen bana böyle muamele edemezsin.” diye
cevaplıyor mahkûm. Hızlıca bir tekme savurarak Espinosa'yı duvara yapıştırıyor.
Bu noktada Albay Selnich müdahale ediyor. Che, Selnich'i tanıyor, daha önce
kendisini sorgulamak için gelmişti. Fakat Che, onunla ya da diğer subaylarla
konuşmayı reddediyor. Erlere ise sessizce cevap veriyor.
En sonunda kendisine bir
doktor gönderiliyor. “Bütün öğleden sonrayı çatışma bölgesinde geçirip, akşam
boyunca da bizim yaralılarımızın yanında kaldıktan sonra, Che'yi muayene etmeye
gittim” diyor Doktor Fernando Sanco, gazeteci Jorge Torrico'ya. “Bacağında, sol
bacağında tek bir yara var, hepsi bu. Bu yarayı dezenfektanla yıkadım.”
Che'yi beyhude yere
sorgulamaya çalıştıktan sonra, onu yalnız bırakıyor Selnich ve kapının önündeki
güvenliği takviye ediyor. Pazartesi sabahı Che, köyün öğretmeniyle görüşmek
istediğini söylüyor.
Yirmi iki yaşındaki köy
öğretmeni Julia Cortez, Peder Schiller'e şöyle anlatıyor: “Oraya gitmekten
çekiniyordum, bana kabalık edeceğinden korktum. Ama oraya gittiğimde, yumuşak
ve ironik bakışlı, hoş görünümlü bir adam buldum. Gözlerinin içine bakmak,
benim için imkânsızdı.”
“Ah! Demek öğretmen
sensin. Ya sé leer [zaten okumayı
biliyorum] cümlesinde sé'nin aksansız
olduğunu biliyorsun değil mi?” diyor duvardaki bir çizimi gösterirken. “Küba'da
böyle okullar yok. Biz böyle bir yere ancak hapishane derdik. Köylülerin
çocukları burada nasıl okuyabilir ki... Tamamen antipedagojik.”
“Yoksul bir ülkede
yaşıyoruz” diyor köy öğretmeni.
“Ama devlet görevlileri ve
generaller Mercedes arabalara ve daha nice diğer şeylere sahipler, değil mi?
Biz buna karşı savaşıyoruz.”
“Bolivya'ya gelip savaşmak için epey yol kat ettiniz.”
“Ben bir devrimciyim ve pek çok yerde bulundum.”
“Buraya askerlerimizi öldürmeye geldiniz.”
“Bilirsiniz, bir savaş ya kazanılır ya da kaybedilir.”
Köy öğretmeni, Che ile
konuşmasını Jorge Torrico'ya da anlattı: “Onunla konuşurken yere bakmak zorunda
kaldım, bakışları dayanılmazdı. Delip geçen ve çok sakin bakışları vardı.”
Öğlene doğru, Che tekrar
öğretmen ile konuşmak ister. Son anlarını yaşadığının farkındadır, bir saatten
daha az vakti olduğu kesin. Ona ne anlatmak istiyor? Önemli bir şey mi? Köy
öğretmeni onunla konuşmayı reddediyor. “Niye bilmiyorum” diye anlatıyor
Schiller'e, “Şimdi pişmanım. Belki de gözleri yüzünden, bakışları yüzünden
gitmedim.”
Michèle
Ray
Kaynak
Dipnotlar
[1] Jorge Torrico: Bolivyalı, o
zamanlar genç olan ve La Higuera’da Che ile görüşen gazeteci.
[2] Andres Selnich: Amerikan yetiştirmesi Bolivyalı bir asker.
[3] Joaquin Zenteno Anaya: Che Guevara yakalandığı vakit Santa Cruz
bölgesinden sorumlu olan Bolivyalı asker. Fransa’da Bolivya büyükelçisi olarak
görev yaparken, 11 Mayıs 1976 tarihinde öldürüldü. Suikast, kendilerine “Uluslararası
Che Guevara Tugayları” diyen örgütçe üstlenildi.
[4] Gary Prado Salmon: Che Guevara’yı yakalayan Bolivyalı asker.
0 Yorum:
Yorum Gönder