01 Kasım 2021

,

Bildiri


Bir Devrimciyi Öldürebilirsiniz Ama Devrimi Öldüremezsiniz

1 Kasım akşamı, Kızıl Ordu Fraksiyonu üyesi Alman yoldaşlarımızın katledilmelerinin intikamını almak için Bellevue’daki Phil Smart Mercedes Benz bayiini bombaladık. Bu cezalandırma amaçlı eylemi, Avrupa ve dünya genelinde gerçek teröristler olarak, emperyalist yönetici sınıfa ve onun tüm terör aygıtlarına karşı saldırı gerçekleştirmiş binlerce özgürlük savaşçısıyla dayanışmak için gerçekleştirdik.
Bu eylemi Ulrike Meinhof’a ithaf ediyoruz.
Ulrike, 9 Mayıs 1976’da Almanya’nın Stuttgart kentinde bulunan Stammheim Hapishanesi’ndeki maksimum güvenlikli tecrit hücresinde tecavüze uğradı, ardından da boğularak öldürüldü. Adli tıp, bunun bir intihar olduğuna dair rapor hazırladı.
Politik tutsaklar Andreas Baader ve Jan Carl Raspe, 13 Ekim 1977’de aynı hapishanede kendi hücrelerinde enselerine sıkılan kurşunla öldürüldü. Adli tıp gene intihar raporu verdi.
Politik tutsak Gudrun Ensslin, aynı hapishanede, Baader ve Raspe’nin öldürüldüğü gün tecrit hücrelerinde elektrik kablosuyla asılmış hâlde bulundu. Adli tıp, bir kez daha intihar raporu verdi.
Irmgard Moller’e desteklerimizi sunuyor, devrimci selamlarımızı gönderiyoruz. Kendisi, Stuttgart’taki aynı hapishanede bulunan politik tutsaklardan biridir. Devlet, elindeki bıçağı Moller’e saplayıp öldürmek istedi, ama bunu başaramadı. Hastanede alınan ifadesinde kendisini öldürmeye çalışmadığından bahsedilmektedir, demek ki Moller’in hayatı hâlen daha tehlikededir. Yönetici sınıf, terör faaliyetleriyle ezmeye çalıştığı insanları susturmak için cinayet ve işkence silâhını istediği gibi kullanmaktadır.
Katledilen dört özgürlük savaşçısı ve Moller, (burjuva medyanın “Baader-Meinhof Çetesi” olarak andığı) Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun tutsak şehir gerillalarıdır. Bu savaşçılar yargılanmış, özel çıkartılan kanunlarla belirli cezalara çarptırılmışlardır. Bu kanunlar, Alman yönetici sınıfının elini halk muhalefetini ezme noktasında rahatlatmak için çıkartılmıştır. Bu devrimciler, fizikî ve psikolojik işkenceye maruz bırakılmış, birbirlerinden kopartılıp hücrelere atılmış, onların dostlarıyla ve avukatlarıyla görüşmelerine izin verilmemiştir. Alman hükümeti, bu gerillaların hapishaneden ülke içerisinde silâhlı faaliyet yürüttükleri bahanesine sığınarak onlara işkence etmektedir.
Alman yönetici sınıfı, kendi politik düşmanlarını alt etme konusunda kanlı bir tarihe sahiptir. Hitler Almanyası’nın ilk günlerinde Naziler, düşmanlarını toplama kamplarına göndermiş, onları vurup öldürmüş, sonra da bu insanların “kaçmaya çalıştıklarını” söylemiştir. (San Quentin Hapishanesi’nde George Jackson da aynı şekilde katledilmiştir.) Bizim yaptığı faşizm deneyini unutmamızı isteyen yönetici sınıf, bugün düşmanlarını “kaçma girişimi” iddiaları yerine “intihar” süsü vererek öldürmektedir.
• • •
Mercedes-Benz’i hedef seçmemizin sebebi, onun patronların tüketmesi için üretilen lüks Alman otomobili olması, ayrıca yargılamalar sonucu hiç ceza almayan Nazi savaş suçlusu ve Alman endüstrisinin lideri Hanns-Martin Schleyer’le bağlantılı olmasıdır.
Schleyer, Mercedes Benz’i üreten Daimler Benz’in yönetim kurulu başkanıdır. O, aynı zamanda ticaret odasını ve imalatçılar birliğini içeren Alman İşverenler Birliği’nini başkanıdır. Schleyer, ayrıca Batı Alman hükümetinin başındaki isme en yakın dostu olarak ekonomi danışmanlığı hizmeti vermektedir. İkinci Dünya Savaşı esnasında Schleyer, Çekoslovakya’yı işgal eden Nazilerin yönettiği savaş endüstrisinden sorumlu üst düzey SS subayıdır. O, “demokratik” Alman kapitalizminin kusursuz bir temsilcisidir.
Schleyer, aralarında iki hafta önce katledilen Ensslin, Baader ve Raspe’nin bulunduğu on bir tutsak yoldaşını kurtarmak isteyen Kızıl Ordu Fraksiyonu tarafından tutsak alınmıştır. Yoldaşlarının serbest bırakılmayacağı haberini alan eylemciler, Schleyer’i infaz etmişlerdir.
Sevgi ve öfke, ateş ve duman.
Stammheim Katliamı’nı unutma!
Sevgi ve Mücadele
George Jackson Tugayı
Kasım 1977
[Kaynak: Creating a Movement with Teeth: A Documentary History of the George Jackson Brigade, Yayına Hazırlayan: Daniel Burton-Rose, PM Press, 2010, s. 126-128.]