“Şan olsun Sovyet kadınlarına!”
[1951]
Kapitalizm, biçimsel eşitliği ekonomik,
nihayetinde de toplumsal eşitsizlikle birleştirir. Bu, küçük burjuva
demokratların anlamadığı, burjuvazinin destekçileri olarak liberallerin bile
bile üstünü örttükleri, kapitalizmin en önemli özelliklerinden biridir. Bu arada
belirtmek gerekir ki kapitalizmin bu özelliği, bizim ekonomik eşitlik için
verdiğimiz kararlı mücadeleyi kaçınılmaz kılmakta, bizi kapitalist eşitsizliği
tüm açıklığıyla görmeye itmekte, hatta bu eşitsizliği açıktan kabul etmeden,
belirli koşullarda proleter devlet örgütlenmesinin (Sovyet Anayasası’nın)
mümkün olmayacağını anlamaya mecbur etmektedir.
Kapitalizm, biçimsel eşitlik (hukuk önünde
eşitlik, açlarla tokların, mülk sahipleriyle mülksüzlerin eşitliği) meselesinde
bile tutarlı olamaz. Bu tutarsızlığın en bariz tezahürlerinden biri,
kadın-erkek arasındaki eşitsizliktir. En ileri cumhuriyetçi ve demokratik
burjuva devletler bile kadına tam eşitlik bahşedememişlerdir. Buna karşılık
Sovyet Rusya Cumhuriyeti, kadınların maruz kaldıkları eşitsizliklerin hukuk
alanındaki tüm izlerini bilaistisna tek hamlede silip atmış, en kısa sürede
kadınların hukuk önünde tam eşitliğe sahip olmalarını güvence altına almıştır.
Kültürel düzeyin en iyi ölçütünün kadınların
hukukî statüsü olduğu söylenir. Bu, içinde bir nebze de olsa gerçek barındıran
bir sözdür. Bu açıdan bakıldığında en yüksek kültürel düzeye ancak proletarya
diktatörlüğü, sosyalist devlet ulaşabilir. Bu sebeple emekçi kadın hareketinin
kazandığı bu yeni, güçlü ve eşi benzeri bulunmayan ivme, nihayetinde ilk sovyet
cumhuriyetinin kurulması (ve tahkim edilmesi) ayrıca buna ek olarak, Komünist
Enternasyonal ile bağlantılı bir meseledir.
Zira mesele, kapitalizmin doğrudan veya dolaylı
olarak, bütünüyle ya da kısmen ezdiği insanlarsa, demokrasiyi ancak Sovyet
sisteminin garanti edebileceğini söylememiz gerekmektedir. İşçi sınıfının ve
yoksul köylülerin mevcut konumu, bu hakikati net bir biçimde ortaya
koymaktadır. Kadınların mevcut konumu da bu tespitin kanıtı niteliğindedir.
Sovyet sistemi, sınıfların ortadan kaldırılması,
ekonomik ve toplumsal eşitlik için verilen, süreci tayin edecek son
mücadeledir. Demokrasinin kendisi, hatta ezilen cinsiyet de dâhil, kapitalizmin
ezdiği insanlar için gerekli olan demokrasi bile bizim için kâfi değildir. Bu
açıdan emekçi kadın hareketinin asli görevi, sadece biçimsel eşitlik değil,
kadınların ekonomik ve toplumsal eşitliğe kavuşmaları için mücadele etmektir.
Asıl mesele, kadınların toplumsal üretimde bulunan emeğin parçası kılınması,
onların “ev köleliği”nden kurtarılmaları, mutfak ve çocuk odasındaki o ağır
işlerin boyna geçirdiği, kadını bunaltan ve aşağılayan zincirlerin
kırılmasıdır.
Bu, uzun soluklu bir mücadeledir ve hem toplumsal
tekniğin hem de ahlakî değerin radikal manada yeniden inşasını talep
etmektedir. Bilinsin ki bu mücadele komünizmin zaferi ile taçlanacaktır.
V.
I. Lenin
4 Mart 1920
[Kaynak:
Collected Works, 30. Cilt, Progress
Publishers, İkinci Baskı: 1974, s. 408-409.]
0 Yorum:
Yorum Gönder