13 Kasım 2021

, ,

Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü

“Şan olsun Sovyet kadınlarına!” [1951]

Kapitalizm, biçimsel eşitliği ekonomik, nihayetinde de toplumsal eşitsizlikle birleştirir. Bu, küçük burjuva demokratların anlamadığı, burjuvazinin destekçileri olarak liberallerin bile bile üstünü örttükleri, kapitalizmin en önemli özelliklerinden biridir. Bu arada belirtmek gerekir ki kapitalizmin bu özelliği, bizim ekonomik eşitlik için verdiğimiz kararlı mücadeleyi kaçınılmaz kılmakta, bizi kapitalist eşitsizliği tüm açıklığıyla görmeye itmekte, hatta bu eşitsizliği açıktan kabul etmeden, belirli koşullarda proleter devlet örgütlenmesinin (Sovyet Anayasası’nın) mümkün olmayacağını anlamaya mecbur etmektedir.

Kapitalizm, biçimsel eşitlik (hukuk önünde eşitlik, açlarla tokların, mülk sahipleriyle mülksüzlerin eşitliği) meselesinde bile tutarlı olamaz. Bu tutarsızlığın en bariz tezahürlerinden biri, kadın-erkek arasındaki eşitsizliktir. En ileri cumhuriyetçi ve demokratik burjuva devletler bile kadına tam eşitlik bahşedememişlerdir. Buna karşılık Sovyet Rusya Cumhuriyeti, kadınların maruz kaldıkları eşitsizliklerin hukuk alanındaki tüm izlerini bilaistisna tek hamlede silip atmış, en kısa sürede kadınların hukuk önünde tam eşitliğe sahip olmalarını güvence altına almıştır.

Kültürel düzeyin en iyi ölçütünün kadınların hukukî statüsü olduğu söylenir. Bu, içinde bir nebze de olsa gerçek barındıran bir sözdür. Bu açıdan bakıldığında en yüksek kültürel düzeye ancak proletarya diktatörlüğü, sosyalist devlet ulaşabilir. Bu sebeple emekçi kadın hareketinin kazandığı bu yeni, güçlü ve eşi benzeri bulunmayan ivme, nihayetinde ilk sovyet cumhuriyetinin kurulması (ve tahkim edilmesi) ayrıca buna ek olarak, Komünist Enternasyonal ile bağlantılı bir meseledir.

Zira mesele, kapitalizmin doğrudan veya dolaylı olarak, bütünüyle ya da kısmen ezdiği insanlarsa, demokrasiyi ancak Sovyet sisteminin garanti edebileceğini söylememiz gerekmektedir. İşçi sınıfının ve yoksul köylülerin mevcut konumu, bu hakikati net bir biçimde ortaya koymaktadır. Kadınların mevcut konumu da bu tespitin kanıtı niteliğindedir.

Sovyet sistemi, sınıfların ortadan kaldırılması, ekonomik ve toplumsal eşitlik için verilen, süreci tayin edecek son mücadeledir. Demokrasinin kendisi, hatta ezilen cinsiyet de dâhil, kapitalizmin ezdiği insanlar için gerekli olan demokrasi bile bizim için kâfi değildir. Bu açıdan emekçi kadın hareketinin asli görevi, sadece biçimsel eşitlik değil, kadınların ekonomik ve toplumsal eşitliğe kavuşmaları için mücadele etmektir. Asıl mesele, kadınların toplumsal üretimde bulunan emeğin parçası kılınması, onların “ev köleliği”nden kurtarılmaları, mutfak ve çocuk odasındaki o ağır işlerin boyna geçirdiği, kadını bunaltan ve aşağılayan zincirlerin kırılmasıdır.

Bu, uzun soluklu bir mücadeledir ve hem toplumsal tekniğin hem de ahlakî değerin radikal manada yeniden inşasını talep etmektedir. Bilinsin ki bu mücadele komünizmin zaferi ile taçlanacaktır.

V. I. Lenin
4 Mart 1920

[Kaynak: Collected Works, 30. Cilt, Progress Publishers, İkinci Baskı: 1974, s. 408-409.]

0 Yorum: