11 Kasım 2021

,

Herzen'in Anısına


Herzen’in doğumunun üzerinden yüz yıl geçmiş. Liberal Rusya’nın tamamı ona saygı gösterisinde bulunuyor, ama öte yandan da devrimci Herzen’i liberal Herzen’den ayıran şeyi gizlemek için bin bir takla atıyor, ne yapıp edip bir biçimde o ayrım çizgisini göstermemek için elinden geleni yapıyor.

Herzen’in doğumunun yüzüncü yıl dönümünü sağcı basın da kutluyor ve yanlış bir tespit dâhilinde, Herzen’in son yıllarında devrim davasını terk ettiği iddiasında bulunuyor. Ayrıca ülke dışında liberallerin ve Narodniklerin (halkçıların) Herzen’le ilgili attıkları nutuklara allı pullu laflar galebe çalıyor.

İşçi sınıfı partisi, Herzen’in doğumunun yüzüncü yılını kutlamalı, ama bunu cahillere has yüceltici bir tavırla değil, Rus devriminin yolunun açılmasında önemli bir rol oynayan bu yazarın tarihsel pratikte tuttuğu yeri saptamak ve partinin görevlerini netleştirmek için yapmalı.

Herzen, on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında asillerle toprak sahipleri içinden çıkmış devrimciler kuşağına mensuptu. Soyluluk, Rusya’ya Biron ailesi, Arakçeyef ailesi[1] sayısız “ayyaş subay, kabadayı, kumarbaz, içi kof cengâver, av köpeği sahibi, şamatacı, işkenceci, pezevenk” kazandırdığı gibi, dost yüzlü Manilofları da armağan etti.[2] Herzen, onlarla ilgili olarak şu cümleleri kâğıda döküyordu:

“Fakat bunların arasından, 14 Aralık’ın[3] adamları, Romulus ve Remus gibi, vahşi bir hayvanın sütüyle beslenmiş bir kahramanlar alayı çıktı. […] Bunlar, genç kuşağı yeni bir yaşam konusunda bilinçlendirmek, bir zulüm ve kölelik ortamında doğmuş olan çocukları arındırmak amacıyla kesin bir ölüme bile bile giden silah arkadaşları, tepeden tırnağa sırf çelikten yapılma gerçek devlerdi.”[4]

Herzen, işte bu çocuklardan biriydi. Onu Aralıkçılar ayaklanması uykudan uyandırıp “arındırmıştı”. 1840’ların feodal Rusya’sında Herzen, kendi döneminin en büyük düşünürleri arasına girdi. Hegel’in diyalektiğini özümsedi. Onun “devrimin cebri” olduğunu anladı. Ardından Feuerbach’ın izinden giderek, Hegel’i aşıp materyalizme ulaştı. 1844’te kaleme aldığı Doğa İncelemeleri Üzerine Mektuplar isimli çalışmasında yer alan ve “Emprisizm ve İdealizm” başlığını taşıyan ilk mektupta, bugünün idealist ve yarı-idealist felsefecilerinin alayından ve günümüzün emprisist doğa bilimcilerinin ekseriyetinden bugünün koşullarında bile kat be kat üstün olan bir düşünür buluyoruz. Herzen, diyalektik materyalizm basamağına tırmanmış, ama tarihsel materyalizmin eşiğine varmadan olduğu yerde durmuş bir isimdir.

Herzen’in 1848 devriminin yaşadığı yenilgi sonrası manevi açıdan harap olmasına neden olan da söz konusu eşikte durmuş olmasıdır. Herzen, Rusya’dan ayrılıp bu devrimi yakından gözlemlemiştir. O dönemde bir demokrat, devrimci ve sosyalisttir. Gelgelelim ondaki “sosyalizm”, 1848 Haziranı’nda ölümcül bir darbe almış olan, ilgili dönemin burjuva ve küçük burjuva sosyalizminin sayısız biçiminden ve türünden biridir.

Aslında buna sosyalizm de denilemez, o daha çok duygusal ifadelerden, iyilik yapmayı önemseyen görüşlerden oluşan bir fikirdir. Bu ifadeler ve görüşlerse o dönemin burjuva demokratları ile henüz bu demokratların nüfuzundan kendisini kurtaramamış olan proletaryasının devrimci niteliğinin birer tezahürüdür.

Herzen’in 1848 sonrası manevi açıdan yaşadığı yıkım, ondaki şüphecilik ve kötümserlik, esasen burjuvazinin sosyalizmle ilgili yanılsamalarının yaşadığı yıkımdan ibarettir. Herzen’deki manevi çile, dünya tarihinin ilgili döneminin bir ürünü ve yansımasıdır. O dönemde Avrupa’da burjuva demokratlardaki devrimci nitelik çoktan silinmiş, sosyalist proletaryanın devrimci niteliği ise henüz olgunlaşmamış hâldedir. Bu, bugün Herzen’deki şüphecilik konusunda ettikleri tumturaklı laflarla kendilerindeki karşı-devrimciliği örtbas eden liberal gevezeliğin o heybetli şövalyelerinin anlamadığı, asla anlayamayacağı bir şeydir.

İşte bu 1905 Rus devrimine ihanet etmiş, hatta devrimcimizin o büyük ismini bile unutmuş olan şövalyelerle birlikte şüphecilik, zamanla demokrasiden liberalizme geçiş biçimi hâlini almıştır. O liberalizm ki 1848’de işçileri hapse tıkan, muktedirlere yaltaklanmaktan başka bir şey bilmeyen, alçak, aptal ve zorba bir yönelimdir. III. Napolyon’u alkışlayan, o yere düşmüş taçları yeniden başlara geçiren odur. Herzen’in asıl talihsizliği de bu liberalizmin sınıfsal niteliğini anlamamış olmasıdır.

Herzen’le birlikte şüphecilik, “tüm sınıfların üzerinde duran” burjuva demokrasisine ilişkin yanılsamaları geride bırakıp, proletaryanın verdiği, yenilmesi mümkün olmayan, boyun eğmek nedir bilmeyen o amansız sınıf mücadelesine geçiş sürecinin temel bir biçimidir. Bunun kanıtı ise Herzen’in ölümünden bir yıl önce, 1869’da Bakunin’e yazdığı, “Eski Yoldaşa Mektuplar”ıdır. O mektuplarda Herzen’in Bakunin’den koptuğu görülmektedir.

Doğrudur, Herzen hâlen daha bu kopuşu taktikler konusundaki basit bir anlaşmazlık olarak görmekte, onu, sınıfının zafere ulaşacağı konusunda kendisinden emin olan proleterin dünya anlayışı ile kurtuluştan umudunu kesmiş küçük burjuvanın anlayışı arasındaki uçurum olarak değerlendirmemektedir.

Ayrıca bu mektuplarda Herzen’in, sosyalizmin “işçiyle patrona, köylüyle şehirliye eşit mesafe”de durup vaaz vermesi gerektiğine dair o eski burjuva demokrat ifadeleri tekrarlamaktan başka bir şey yapmadığını da kimse inkâr edemez. Ama gene de Bakunin’den koparken Herzen, gözlerini liberalizme değil, Enternasyonal’e, Marx’ın önderlik ettiği birliğe, “çalışmadan keyif çatanların dünyasına sırtını dönmüş emeğin dünyasını birleştirmek için proletaryanın ordularını harekete geçiren güce” çevirmiştir.[5]

Marksizm öncesi sosyalizmin tüm biçimlerinin ve 1848’deki tüm hareketin burjuva demokrat niteliğini anlayamayan Herzen, Rus devriminin burjuva niteliğini anlamaktan da uzak bir isimdir. O “Rus” sosyalizminin, “halkçılığın” (Narodizm) kurucusudur. Ona göre sosyalizm, köylüde karşımıza çıkan “toprağı işleme hakkı”dır, toprak sahibi köylülerin özgürleşmesidir, arazilerin toplumca kullanılması imkânıdır.[6] En fazla önem verdiği fikirlerini bu konu ile ilgili olarak geliştirmiş, onları sayısız kez dillendirmiştir.

Esasen Herzen’in ve Rus halkçılığının geliştirdiği bu öğretide sosyalizmin zerresine bile rastlanmaz. Bugünün sosyalist devrimcilerindeki soluk halkçılık, tam da budur. Batıda “1848 sosyalizmi”nin muhtelif biçimlerinde gördüğümüz üzere, bu tür fikirlerde karşımıza, Rusya’da gelişmiş olan burjuva köylü demokrasisindeki devrimcilikte ifadesini bulan, yardım ve iyilik yanlısı görüşler, duygusallık üzerine kurulu cümleler çıkar. Bu fikirlere göre 1861’de köylülere daha fazla toprak verilmiştir[7], bu da köylülerin toprağa daha az para harcamak durumunda kalmasını, böylece feodal toprak sahiplerinin iktidarının zamanla zayıflamasını sağlayacak, Rusya’da kapitalizmin gelişimi hızlanacak, zincirlerden kurtulacak, nüfuz alanı daha da genişleyecektir. “Toprağı işleme hakkı” ve “arazilerin eşit biçimde taksim edilmesi” fikri, bugün ağalık düzeninin tümüyle ortadan kalkması ve toprak sahiplerinin fiili iktidarının yıkılması için mücadele eden köylülerin el üstünde tuttukları eşitlikle ilgili devrimci arzuyu temel alan bir formüldür.

1905 devrimi ise bize, bir yandan proletaryanın Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ni kurmak suretiyle devrimci mücadelenin başına, bağımsız niteliğiyle geçtiğini, diğer yandan, “toprakta özel mülkiyetin kaldırılması” dâhil ağalık düzeninin kaldırılmasına dönük her türden talep için dövüşen devrimci köylülerin (Trudoviklerin ve Köylü Birliği’nin[8]) esasen birer mülk sahibi, birer küçük müteşebbis olarak mücadele yürüttüklerini ispatlamıştır.

Bugün toprağı işleme hakkı gibi hususların sosyalist bir nitelik taşıyıp taşımadığı ile ilgili tartışma, Rus burjuva devriminde liberal burjuvazi ile devrimci köylülüğün çıkarları arasındaki farklılığa dair gerçek anlamda önemli ve ciddiyet arz eden tarihsel meselenin üzerini örtmek ve gizlemekten başka bir işe yaramamaktadır. Başka bir ifadeyle, Rus burjuva devriminde temelde liberal/demokrat tartışmasında karşımıza çıkan, “uzlaşmacı” (kralcı) çizgi ile cumhuriyetçi çizgiden başka bir şey değildir.

Bu soruyu Herzen de sorar. Kendi çıkarttığı Çan (Kolokol) isimli gazetede “kelimelere değil de meselenin özüne odaklandığımız vakit sınıflar mücadelesi ‘teorilerin ve öğretilerin temeli’ olarak incelenir, o teoriler ve öğretiler sınıflar mücadelesinin temeli değildirler” der.[9]

Herzen büyük bir hizmette bulunarak, yurtdışında bildiklerini özgürce söyleyen bir basın inşa etmiştir. Kutup Yıldızı[10] (Polyarnaya Zvezda) isimli gazete Aralıkçıların geleneğini benimser. Çan gazetesi (1857–67) ise köylülerin kurtuluşunu güçlü ifadelerle, çizgisinden sapmadan savunur. O rezil sessizlik bozulur.

Gelgelelim Herzen, toprak sahibi ve aristokrat olan bir aile içinde büyümüştür. 1847’de Rusya’dan ayrılan Herzen, devrimcileri görmediği gibi, kendi içinde devrime yönelik bir inanç da geliştirmez. Bu sebeple o, liberal bir yaklaşımla “üst sınıflar”a seslenir. Çan gazetesinde Cellât II. Aleksandır’a hitaben kaleme aldığı, tatlı sözlerle yüklü, bugün ancak tiksintiyle okunabilecek mektuplarına yer verir.

Yeni devrimci raznoçinzi[11] kuşağını temsil eden Çernişevski, Dobrolyubof ve Serno Soloyeviç, Herzen’i demokrasi fikrini terk edip liberalizmi benimsediği için kınarken gayet haklıdır. Ne var ki kendisine haksızlık etmemek adına, gene de Herzen’in demokrasi ve liberalizm arasında salındıkça ondaki demokratlığın galebe çaldığını söylemek gerekmektedir.

Liberal köleliğin en rahatsız edici temsilcilerinden olan, bir ara sırf liberal bir eğilim içine girdi diye Çan gazetesini coşkuyla sahiplenen Kavelin’in, anayasaya karşı çıkması, devrimci ajitasyon faaliyetlerine saldırması, “şiddet” uygulanmasına itiraz edip, şiddet uygulanması ile ilgili çağrıları küçümsemesi, hoşgörüyü vaaz etmesi üzerine Herzen, bu liberal âlimle bağını kopartır. O noktada Herzen, Kavelin’in “yavan, saçma ve zararlı broşürü”ne saldırır, onun “liberalmiş gibi yapan hükümetin özel muhafızlığını üstlendiğini” söyler. Ayrıca Kavelin’in Rus halkını akılsızlar sürüsü, hükümeti ise aklın cisimleşmiş hâli olarak takdim eden, “duygusallık üzerine kurulu politik sözler”ini ağır bir dille eleştirir.

O dönemde Çan gazetesinde “Mezar Taşı Yazısı” adında bir makale çıkar. Makalede Herzen, “herkese tepeden bakan, beş para etmez görüşlerle ördükleri örümcek ağları zamanla tel tel olmuş profesörleri, bir vakitler herkesi kucaklarken hastalıklı fikirlerini sağlıklı düşünen gençlerin zinhar beğenmediklerini görüp hayata küsen eski profesörleri” yerden yere vurur. Muhtemelen Kavelin, bu yazıyı okuyunca kendisinden bahsedildiğini hemen anlamıştır.

Çernişevski tutuklandığında aşağılık bir liberal olarak Kavelin şunu yazar: “Bu tutuklamalara hiç şaşırmamak lazım. […] Devrimci parti, hükümeti devirmek için tüm araçların meşru olduğunu düşünüyor, hükümet de elindeki her türden araçla kendisini savunuyor.” Bugün bir Kadet’e şamar atarcasına Herzen, Çernişevski’nin mahkemesi ile ilgili olarak şu tespiti yapıyor: “Bu noktada zavallı, yabani otlardan farksız muhallebi çocukları, çıkıp başımızdaki haydut ve hain çetesini eleştirmememiz gerektiğini söylüyor.”

Liberal Turgenyef[12] sadakatini bildirdiği mektubunda, II. Aleksandır’a Polonya’daki ayaklanmanın bastırılması esnasında yaralanan askerlere iki altın bağışladığını söylediğinde, Çan gazetesine şu cümle yansır: “Saçlarına ak düşmüş erkek fahişemiz, çara mektup yazıyor ve ona çarın kendisinin duyduğu, bir türlü kurtulamadığı pişmanlığın farkında olmadığını aklına getirdikçe işkence çektiğini söylüyor.” Bu cümleleri okuduğunda Turgenyef, kendisini hemen tanımış olmalı.

Herzen Polonya’yı savunduğunda, liberaller korkup kaçarlar, Çan gazetesine tüm “eğitimli kesim” sırtını döndüğünde Herzen, zerre korkuya kapılmaz. Polonya’nın özgürlüğünü savunmaya, zalimleri, II. Aleksandır’ın hizmetinde olan kasapları ve cellâtları yerden yere vurmaya devam eder. Herzen, Rus demokrasisinin onurunu kurtarır. “Turgenyef’e yazdığı mektupta, “biz Rusya’nın onurunu kurtardık, bunu yaptık diye köpekler gibi bir köşeye sinmiş çoğunluğun elinde çile çektik” der.

Bir köylünün ağasını nişanlısının namusuna göz dikti diye öldürmeye çalıştığıyla ilgili haber gündeme geldiğinde Herzen, Çan gazetesinde şu yorumu yapacaktır: “Aferin oğlum sana!” O dönemde “özgürleşme” sürecinin “barışçıl” şekilde ilerleyip ilerlemediğini denetlemek üzere subayların görevlendirildiği işitilince Herzen, “Romanofların tahtına, elindeki birlikle köylüleri ezmek yerine onların safına geçecek akıllı bir albay kurulacak” der. Albay Reitern, Varşova’da (1860’ta) cellâtlara yardım etmek istemediği için kendi silâhıyla canına kıydığında Herzen gazetesine şu cümleyi düşer: “Vurulacak birileri varsa onlar da silâhsız insanlara ateş açma emrini vermiş olan generallerdir.” Bezdna’da elli köylü katledildiği, liderleri Anton Petrof’un idam gönderildiği 12 Nisan 1861 günü Herzen, Çan gazetesindeki köşesinde şunları yazar:

“Keşke sözlerim Rusya’nın zahmetkeşlerine ve çilekeşlerine erişebilseydi. […] Ruhlarınızı güden çobanları, St. Petersburg’daki meclisin ve Alman çarının başınıza getirdiği kişileri hakir görmeyi öğretebilseydim size, ne de güzel olurdu. […] Ağalarınızdan, memurlarınızdan nefret ediyorsunuz, ama ayrıca onlardan korkuyorsunuz da ki buna hakkınız var. Hâlen daha çara ve piskoposa inanıyorsunuz, inanmayın. Çar onların safında, o ağalar, memurlar çarın adamı. Bezdna’da öldürülen gencin babası, Penza’da öldürülen babanın oğlu, sözüm size. […] Başınızdaki çobanlar sizin kadar cahil, sizin kadar zavallı. […] Kazan’da bu sefer sizin için çile çeken Piskopos Anthony değil, Bezdnalı Anton’du. […] Şehidlerinizin cansız bedenleri mucizeler yaratmayacak, onlar için ettiğiniz dua diş ağrınızı geçirmeyecek, özgürlük denilen o mucizeyi yaratacak olan, 0nların canlı hatırasıdır.”

Böylelikle bizim sinik “yasal” basınımızda kök salmış liberallerimizin Herzen’i nasıl rezil ve alçak bir üslupla karaladıkları gerçeği, idrak edilmiş olmalı. Bu basın ki Herzen’in zayıf yanlarını yüceltiyor, ama güçlü yanları konusunda tek laf etmiyor. 1840’larda Rusya’da devrimci insanlarla tanışmamış olması, Herzen’in hatası değil, talihsizliğiydi. Altmışlara geldiğinde ise o, devrimcilerle tanıştı ve zerre korkmadan liberalizmin karşısına geçip devrimci demokrasinin safında yer aldı. Herzen, toprak sahiplerinin başındaki çarla liberal burjuvazi arasında bir anlaşmaya varılsın diye değil, halk, çarlık rejimine karşı zafere ulaşsın diye dövüştü. O, devrim bayrağını yukarı kaldırdı.

Herzen’i anmak için kaleme aldığımız bu yazıda karşımıza, Rus devrimi için faaliyet yürütmüş olan üç kuşak, üç sınıf çıktı. İlkin asiller ve toprak ağalarıyla, Aralıkçılar ve Herzen’le tanıştık. Bunlar, dar bir grup olarak hareket eden devrimcilerdi. Halktan çok kopuklardı. Yine de döktükleri tek bir damla ter boşa gitmedi. Herzen’i Aralıkçılar bilinçlendirdiler. Herzen, sonrasında kendi devrimci ajitasyon çalışmasını başlattı.

Bu işi, Çernişevski’den Narodnaya Volya gazetesine dek uzanan devrimci raznoçinzi üstlendi, kapsamını genişletti, güçlendirdi, çeliğe o aydınlar su verdi.[13] Savaşçıların sayısı arttıkça halkla daha yakından temas kuruldu. Onlar, Herzen’in ifadesiyle, “fırtınada ilerleyen genç dümenciler”di. Oysa fırtına henüz daha kopmamıştı.

Fırtına, kitlelerin hareketiydi. Tüm yönleriyle devrimci olan yegâne sınıf, devrimci” sıfatını layıkıyla hak eden proletarya, kitlelerin önderi oldu ve ilk kez milyonlarca köylü ayağa kalkıp devrimci mücadele yolunu açtı. Bu fırtınada ilk saldırı 1905’te gerçekleştirildi. İkincisini gerçekleştirecek güç, gözlerimizin önünde gelişiyor.

Herzen’i anarken proletarya, devrimci teorinin çok önemli olduğunu görüyor ve bu doğrultuda ilerleyerek, onun sunduğu örnekliği bilince çıkartıyor. Proletarya, bencillikten uzak biçimde, kendisini devrime adamanın ve halk içinde yürütülen devrimci propagandanın, tohumların ekildiği günden hasadın toplandığı güne dek onlarca yıl geçecek olsa bile onca emeğin boşa gitmeyeceğini öğreniyor. O, Rus devriminde ve uluslararası devrimde muhtelif sınıfların oynayacağı rolü tespit etme konusunda ustalaşıyor. Bu derslerle zenginleşen proletarya, tüm ülkelerin sosyalist işçileriyle özgürce ittifak kurmanın yolunu açacak, çarlık rejimi denilen o aşağılık canavarı ezecektir. Herzen, o canavara karşı dizginlenemeyen sözlerini kitlelere aktarmak suretiyle mücadelenin o muhteşem bayrağını o canavarın karşısına çıkartan ilk isimdir.

V. I. Lenin
8 Mayıs 1912
Kaynak

Dipnotlar:
[1] Biron, E. I. (1690–1772), Çariçe Anna İvanovna’nın en sevdiği isimlerden biridir. Courlandlı asil bir ailenin mensubu olan Biron, esasen Rus vatandaşı değildir. Resmi bir görevi olmamasına rağmen Rusya’nın iç politikası, kısmen de dış politikası üzerinde büyük bir nüfuza sahiptir. Biron, terörist bir rejim tesis etmiş, devlet aygıtını Almanlaştırmıştır. Pozisyonu gereği hazineyi boşaltma imkânı bulmuş, rüşvet almış, çıkarına uygun anlaşmalar yapmıştır. Çariçenin ölümü ardından bir süre saltanat naipliği görevinde bulunmuştur. Kasım 1740’ta darbeyle görevden uzaklaştırılmıştır. Arakçeyef, A. A. (1769-1834), I. Aleksandır döneminde savaş bakanıdır ve çarlık otokrasisinin en gerici temsilcilerinden birisidir. Zalimliği ve zorbalığı ile öne çıkan Arakçeyef, içişleri ve dışişleri üzerinde muazzam bir nüfuza sahiptir. İsmi, gericilik, polis şiddeti, yoğun militarizm, casusluk, rüşvet, yolsuzluk, ruhsuzluk, yavan biçimcilikle birlikte anılır. Arakçeyef rejimi, bu tür hususlarla birlikte tanımlanmaktadır.

[2] Manilof, Gogol’ün Ölü Canlar romanında geçen bir karakterdir. Duygusal ve sevilen bir toprak ağası olarak Manilof, hamhayalciliğin ve boş konuşmanın temsilidir.

[3] 14 Aralıkçılar, otokrasi ve serfliğe karşı mücadele yürüten Rus devrimci asillerdir. 14 Aralık 1825’te bir isyana öncülük etmişlerdir.

[4] Lenin, burada Aleksandır Herzen’in Sonlar ve Başlangıçlar isimli çalışmasından alıntı yapıyor.

[5] Bu pasaj, Herzen’in mektuplarını içeren “Eski Bir Yoldaşa Mektuplar” isimli çalışmadan alındı (dördüncü ve ikinci mektuplar).

[6] Rusya’da köy komünü, zorunlu nöbetleşe ekim ile mülkiyete göre bölünmemiş orman ve otlaklar üzerine kurulu komünal toprak kullanma yöntemidir. Köy komününün temel özellikleri, kolektif sorumluluk (köylülere zamanında ve eksiksiz ödeme ile ilgili zorunlu kolektif sorumluluk, ayrıca devletin ve toprak sahiplerinin hayrına olacak her türden hizmetin yerine getirilmesi), toprağın dönem dönem yeniden dağıtılması, verilen payı reddetme hakkının bulunmaması ve toprağın alımının-satımının yasaklanması gibi hususları kapsar. Toprak sahipleri ve çarlık hükümetleri, köy komünlerini feodal baskıları yoğunlaştırmak ve toprağı geri kazanmak için yapılan ödeme tutarlarını artırıp halkın elinden toprakları almak amacıyla kullanmışlardır.

[7] Rusya’da 1861 yılında yapılan köylü reformu serfliği ortadan kaldırdı. Sonuçta toprak sahipleri, köylünün elindeki arazilerin beşte birini, hatta beşte ikisini kendisine ayırma imkânı buldu. Toprak sahipleri, köylülere verilmiş arazilerin en iyi kısımlarını (“kopartılmış araziler”i, ormanları, otlakları, su kaynaklarını, çayırları vs.) kendilerine ayırdılar, böylelikle köylüler, bağımsız bir biçimde çiftçilik yapma imkânından mahrum kaldılar. Toprağı geri kazanmak için yapılan ve köylüye ellerindeki paylar üzerinden dayatılan ödeme tutarlarını toprak sahipleri ve çar hükümeti yağmalıyordu. Borçlarını taksitler hâlinde hükümete ödemek zorunda olan köylülere yüzde altı faizle kırk dokuz yıllığına kredi veriliyordu. Bu ödemelerle ilgili borçlar yıldan yıla arttı. Eskiden toprak sahibi olan köylüler, devlete tazminat yoluyla 1,9 milyon ruble ödüyor, öte yandan köylülere verilen arazilerin piyasa fiyatı 544 milyon rubleyi geçmiyordu. Pratikte köylüler, arazileri için yüz milyonlarca ruble ödemek zorunda kalıyor, bu da her bir haneye ateş düşmesine neden oluyordu. Lenin, 1861 tarihli köylü reformunu toprak sahiplerinin kapitalizmin gelişimi için tüm malikânelerin ve mülklerin ele geçirilmesi, tarımda kapitalizmin geliştirilmesi adına köylülüğe karşı uygulanmış ilk kitlesel şiddet eylemi olarak tarif ediyordu.

[8] Tüm Rusya Köylü Birliği, 1905’te kurulan bir devrimci demokratik örgüttür. İlk kongresini Moskova’da Ağustos ayında, ikincisini Kasım ayında toplayan birlik bu süreçte programını ve taktiklerini oluşturdu. Politik özgürlük talebinde bulundu ve kurucu meclisin derhal toplanmasını istedi. Birlik, Birinci Meclis’in boykot edilmesi taktiğine destek sundu. Tarım programı ise topraktaki özel mülkiyetin kaldırılması, manastırların, kilisenin, tahtın ve devlet arazilerinin tazminatsız köylülere devredilmesi taleplerini içermekteydi. Öte yandan birlik, politikasını gönülsüzce ve yalpalayarak savunmaktaydı. Taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyetin kaldırılması konusunda ısrarcı olurken, toprak sahiplerine kısmen de olsa bir tazminat ödenmesi görüşünü kabul ediyordu. Köylü Birliği, kurulduğu günden itibaren polisten baskı gördü. 1907 yılının başlarında parçalandı.

[9] Çan gazetesi (Kolokol) Herzen’in kurduğu Özgür Rus Basım İşleri’nde, gene Herzen’in N. P. Ogaryof ile birlikte, “tüm yaşayanlara sesleniyorum!” (Vivos voco!) mottosuyla çıkarttığı gazete. Londra’da 1 Temmuz 1857-Nisan 1865 arası dönemde yayımlanan gazete, faaliyetlerine sonrasında Cenevre’de Mayıs 1865-Temmuz 1867 arası dönemde devam etti. Aylık çıkan gazete, ara sıra da olsa on beş günde bir yayımlandı. Toplamda 245 sayı çıktı. 1868’de Çan gazetesi, nadiren hazırlanan Rusça ekiyle birlikte Fransızca olarak yayımlanmaya başladı (Fransızcası ancak 15 sayı çıkabildi). 2.500 kopya basılan gazete, tüm Rusya’ya dağıtılmaktaydı. Gazete, otokrasinin baskılarını, yağma girişimlerini ve sivil memurların yolsuzluklarını ve köylüleri acımasızca sömüren toprak sahiplerini ifşa eden bir çizgiye sahipti. Sayfalarında devrimci bildirilere yer veren gazete, halkın çarlık hükümetine ve yönetici sınıflara karşı verilen mücadeleye katılması konusunda önemli katkılarda bulundu. Çan gazetesi, Rusya’da işçi basınının habercisi, aynı zamanda sansüre direnen devrimci basının öncü organı idi. Otokrasiye ve serfliğe karşı mücadelede, ayrıca genel demokratik ve devrimci hareketin gelişiminde önemli bir rol oynadı.

[10] Kutup Yıldızı (Polyarnaya Zvezda) isimli dergi, edebiyat ve siyaset alanında bir tür kürsü görevi gördü. İlk üç sayısını Herzen, sonraki sayılarını Herzen ve Ogaryof birlikte çıkarttı. 1855-1862 arası dönemde Londra’daki Özgür Rus Basım İşleri isimli matbaada basıldı. Son sayısı 1868’de Cenevre’de yayımlandı. Toplamda sekiz sayı çıktı.

[11] Farklı toplumsal sınıflara mensup insanlar anlamına gelen raznoçinzi, asil sınıfından gelenlerle alakası bulunmayan, küçük kasabalı, ruhban sınıfı mensubu, tüccar ve köylü gibi farklı kesimlerin eğitimli üyelerini ifade eder.

[12] Turgenyef I. S. (1818-1883): Rus edebiyatının gelişiminde önemli bir yere sahip olan ünlü Rus yazar. Yazıları Rus toplumundaki genel çelişkileri yansıtır. Serfliğe hararetle karşı çıkan Turgenyef, ılımlı liberal talepler dillendiren bir isimdir. Lenin’in ifadesiyle Turgenyef, “kral ve asillerin düzeninden yana duran ılımlı bir kişi hâline gelmiştir. […] O, Dobrolyubof ve Çernişevski’nin köylü (mujik) demokrasisi anlayışının kapı dışarı ettiği bir isimdir.”

[13] Narodnaya Volya (“Halkın İradesi”): Çarlık rejimi ile mücadele etmek amacıyla 1879’da devrimci fikirlere sahip halkçı aydınların kurduğu yasadışı örgüt. Faaliyetlerini 1880’lerin ikinci yarısına dek sürdürmüştür.

0 Yorum: