Herzen’in doğumunun
üzerinden yüz yıl geçmiş. Liberal Rusya’nın tamamı ona saygı gösterisinde
bulunuyor, ama öte yandan da devrimci Herzen’i liberal Herzen’den ayıran şeyi
gizlemek için bin bir takla atıyor, ne yapıp edip bir biçimde o ayrım çizgisini
göstermemek için elinden geleni yapıyor.
Herzen’in doğumunun yüzüncü yıl dönümünü sağcı basın
da kutluyor ve yanlış bir tespit dâhilinde, Herzen’in son yıllarında devrim
davasını terk ettiği iddiasında bulunuyor. Ayrıca ülke dışında liberallerin ve
Narodniklerin (halkçıların) Herzen’le ilgili attıkları nutuklara allı pullu
laflar galebe çalıyor.
İşçi sınıfı partisi, Herzen’in doğumunun yüzüncü
yılını kutlamalı, ama bunu cahillere has yüceltici bir tavırla değil, Rus
devriminin yolunu açma noktasında önemli bir rol oynayan bu yazarın tarihsel
pratikte tuttuğu yeri saptamak ve partinin görevlerini netleştirmek için
yapmalı.
Herzen, on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında
asillerle toprak sahipleri içinden çıkmış devrimciler kuşağına mensuptu.
Soyluluk Rusya’ya Biron ailesi, Arakçeyef ailesi[1] sayısız “ayyaş subay,
kabadayı, kumarbaz, içi kof cengâver, av köpeği sahibi, şamatacı, işkenceci,
pezevenk” kazandırdığı gibi, dost yüzlü Manilofları da armağan etti.[2] Herzen
onlarla ilgili olarak şu cümleleri kâğıda döküyordu:
“Fakat
bunların arasından, 14 Aralık’ın[3] adamları, Romulus ve Remus gibi, vahşi bir
hayvanın sütüyle beslenmiş bir kahramanlar alayı çıktı. […] Bunlar, genç kuşağı
yeni bir yaşam konusunda bilinçlendirmek, bir zulüm ve kölelik ortamında doğmuş
olan çocukları arındırmak amacıyla kesin bir ölüme bile bile giden silah
arkadaşları, tepeden tırnağa sırf çelikten yapılma gerçek devlerdi.”[4]
Herzen, işte bu çocuklardan biriydi. Onu
Aralıkçılar ayaklanması uykudan uyandırıp “arındırmıştı”. 1840’ların feodal
Rusya’sında Herzen, kendi döneminin en büyük düşünürleri arasına girdi. Hegel’in
diyalektiğini özümsedi. Onun “devrimin cebri” olduğunu anladı. Ardından
Feuerbach’ın izinden giderek Hegel’i aşıp materyalizme ulaştı. 1844’te kaleme
aldığı Doğa İncelemeleri Üzerine
Mektuplar isimli çalışmasında yer alan ve “Emprisizm ve İdealizm” başlığını
taşıyan ilk mektupta, bugünün idealist ve yarı-idealist felsefecilerinin alayından
ve günümüzün emprisist doğa bilimcilerinin ekseriyetinden bugünün koşullarında
bile kat be kat üstün olan bir düşünür buluyoruz. Herzen, diyalektik
materyalizm basamağına tırmanmış, ama tarihsel materyalizmin eşiğine varmadan olduğu
yerde durmuş bir isimdir.
Herzen’in 1848 devriminin
yaşadığı yenilgi sonrası manevi açıdan harap olmasına neden olan da söz konusu
eşikte durmuş olmasıdır. Herzen, Rusya’dan ayrılıp bu devrimi yakından
gözlemlemiştir. O dönemde bir demokrat, devrimci ve sosyalisttir. Gelgelelim ondaki
“sosyalizm”, 1848 Haziranı’nda ölümcül bir darbe almış olan, ilgili dönemin
burjuva ve küçük burjuva sosyalizminin sayısız biçiminden ve türünden biridir.
Aslında buna sosyalizm de denilemez, o daha çok
duygusal ifadelerden, iyilik yapmayı önemseyen görüşlerden oluşan bir fikirdir.
Bu ifadeler ve görüşlerse o dönemin burjuva demokratları ile henüz bu
demokratların nüfuzundan kendisini kurtaramamış olan proletaryasının devrimci
niteliğinin birer tezahürüdür.
Herzen’in 1848 sonrası manevi açıdan yaşadığı
yıkım, ondaki şüphecilik ve kötümserlik, esasen burjuvazinin sosyalizmle ilgili
yanılsamalarının yaşadığı yıkımdan ibarettir. Herzen’deki manevi çile, dünya
tarihinin ilgili döneminin bir ürünü ve yansımasıdır. O dönemde Avrupa’da
burjuva demokratlardaki devrimci nitelik çoktan silinmiş, sosyalist
proletaryanın devrimci niteliği ise henüz olgunlaşmamış hâldedir. Bu, bugün
Herzen’deki şüphecilik konusunda ettikleri tumturaklı laflarla kendilerindeki
karşı-devrimciliği örtbas eden liberal gevezeliğin o heybetli şövalyelerinin anlamadığı,
asla anlayamayacağı bir şeydir.
İşte bu 1905 Rus devrimine ihanet etmiş, hatta
devrimcimizin o büyük ismini bile unutmuş olan şövalyelerle birlikte şüphecilik,
zamanla demokrasiden liberalizme geçiş biçimi hâlini almıştır. O liberalizm ki
1848’de işçileri hapse tıkan, muktedirlere yaltaklanmaktan başka bir şey
bilmeyen, alçak, aptal ve zorba bir yönelimdir. III. Napolyon’u alkışlayan, o
yere düşmüş taçları yeniden başlara geçiren odur. Herzen’in asıl talihsizliği
de bu liberalizmin sınıfsal niteliğini anlamamış olmasıdır.
Herzen’le birlikte
şüphecilik, “tüm sınıfların üzerinde duran” burjuva demokrasisine ilişkin
yanılsamaları geride bırakıp, proletaryanın verdiği, yenilmesi mümkün olmayan,
boyun eğmek nedir bilmeyen o amansız sınıf mücadelesine geçiş sürecinin temel
bir biçimidir. Bunun kanıtı ise Herzen’in ölümünden bir yıl önce, 1869’da
Bakunin’e yazdığı, “Eski Yoldaşa Mektuplar”ıdır. O mektuplarda Herzen’in
Bakunin’den koptuğu görülmektedir.
Doğrudur, Herzen hâlen daha bu kopuşu taktikler
konusundaki basit bir anlaşmazlık olarak görmekte, sınıfının zafere ulaşacağı
konusunda kendisinden emin olan proleterin dünya anlayışı ile kurtuluştan umudunu
kesmiş küçük burjuvanın anlayışı arasındaki uçurum olarak
değerlendirmemektedir.
Ayrıca bu mektuplarda Herzen’in, sosyalizmin “işçiyle
patrona, köylüyle şehirliye eşit mesafe”de durup vaaz vermesi gerektiğine dair
o eski burjuva demokrat ifadeleri tekrarlamaktan başka bir şey yapmadığını da
kimse inkâr edemez. Ama gene de Bakunin’den koparken Herzen, gözlerini
liberalizme değil, Enternasyonal’e, Marx’ın önderlik ettiği birliğe, “çalışmadan
keyif çatanların dünyasına sırtını dönmüş emeğin dünyasını birleştirmek için
proletaryanın ordularını harekete geçiren güce” çevirmiştir.[5]
Marksizm öncesi sosyalizmin tüm biçimlerinin ve
1848’deki tüm hareketin burjuva demokrat niteliğini anlayamayan Herzen, Rus
devriminin burjuva niteliğini anlamaktan da uzak bir isimdir. O “Rus”
sosyalizminin, “halkçılığın” (Narodizm) kurucusudur. Ona göre sosyalizm,
köylüde karşımıza çıkan “toprağı işleme hakkı”dır, toprak sahibi köylülerin
özgürleşmesidir, arazilerin toplumca kullanılması imkânıdır.[6] En fazla önem
verdiği fikirlerini bu konu ile ilgili olarak geliştirmiş, onları sayısız kez
dillendirmiştir.
Esasen Herzen’in ve Rus halkçılığının geliştirdiği
bu öğretide sosyalizmin zerresine bile rastlanmaz. Bugünün sosyalist
devrimcilerindeki soluk halkçılık, tam da budur. Batıda “1848 sosyalizmi”nin
muhtelif biçimlerinde gördüğümüz üzere, bu tür fikirlerde karşımıza, Rusya’da
gelişmiş olan burjuva köylü demokrasisindeki devrimcilikte ifadesini bulan,
yardım ve iyilik yanlısı görüşler, duygusallık üzerine kurulu cümleler çıkar. Bu
fikirlere göre 1861’de köylülere daha fazla toprak verilmiştir[7], bu da
köylülerin toprağa daha az para harcamak durumunda kalmasını, böylece feodal
toprak sahiplerinin iktidarının zamanla zayıflamasını sağlayacak, Rusya’da
kapitalizmin gelişimi hızlanacak, zincirlerden kurtulacak, nüfuz alanı daha da
genişleyecektir. “Toprağı işleme hakkı” ve “arazilerin eşit biçimde taksim
edilmesi” fikri, bugün ağalık düzeninin tümüyle ortadan kalkması ve toprak
sahiplerinin fiili iktidarının yıkılması için mücadele eden köylülerin el
üstünde tuttukları eşitlikle ilgili devrimci arzuyu temel alan bir formüldür.
1905 devrimi ise bize, bir
yandan proletaryanın Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ni kurmak suretiyle devrimci
mücadelenin başına, bağımsız niteliğiyle geçtiğini, diğer yandan “toprakta özel
mülkiyetin kaldırılması” dâhil ağalık düzeninin kaldırılmasına dönük her türden
talep için dövüşen devrimci köylülerin (Trudoviklerin ve Köylü Birliği’nin[8]) ,
esasen birer mülk sahibi, birer küçük müteşebbis olarak mücadele yürüttüklerini
ispatlamıştır.
Bugün toprağı işleme hakkı gibi hususların
sosyalist bir nitelik taşıyıp taşımadığı ile ilgili tartışma, Rus burjuva
devriminde liberal burjuvazi ile devrimci köylülüğün çıkarları arasındaki
farklılığa dair gerçek anlamda önemli ve ciddiyet arz eden tarihsel meselenin
üzerini örtmek ve gizlemekten başka bir işe yaramamaktadır. Başka bir ifadeyle, Rus
burjuva devriminde temelde liberal/demokrat tartışmasında karşımıza çıkan, “uzlaşmacı”
(kralcı) çizgi ile cumhuriyetçi çizgiden başka bir şey değildir.
Bu soruyu Herzen de sorar. Kendi çıkarttığı Çan (Kolokol)
isimli gazetede “kelimelere değil de meselenin özüne odaklandığımız vakit
sınıflar mücadelesi ‘teorilerin ve öğretilerin temeli’ olarak incelenir, o
teoriler ve öğretiler sınıflar mücadelesinin temeli değildirler” der.[9]
Herzen büyük bir hizmette bulunarak, yurtdışında bildiklerini
özgürce söyleyen bir basın inşa etmiştir. Kutup
Yıldızı[10] (Polyarnaya Zvezda) isimli gazete Aralıkçıların geleneğini benimser. Çan gazetesi (1857–67) ise
köylülerin kurtuluşunu güçlü ifadelerle, çizgisinden sapmadan savunur. O rezil
sessizlik bozulur.
Gelgelelim Herzen, toprak sahibi ve aristokrat
olan bir aile içinde büyümüştür. 1847’de Rusya’dan ayrılan Herzen, devrimcileri
görmediği gibi, kendi içinde devrime yönelik bir inanç da geliştirmez. Bu sebeple
o, liberal bir yaklaşımla “üst sınıflar”a seslenir. Çan gazetesinde Cellât II. Aleksandır’a hitaben kaleme aldığı, tatlı
sözlerle yüklü, bugün ancak tiksintiyle okunabilecek mektuplarına yer verir.
Yeni devrimci raznoçinzi[11]
kuşağını temsil eden Çernişevski, Dobrolyubof ve Serno Soloyeviç, Herzen’i demokrasi
fikrini terk edip liberalizmi benimsediği için kınarken gayet haklıdır. Ne var
ki kendisine haksızlık etmemek adına, gene de Herzen’in demokrasi ve liberalizm
arasında salındıkça ondaki demokratlığın galebe çaldığını söylemek
gerekmektedir.
Liberal köleliğin en
rahatsız edici temsilcilerinden olan, bir ara sırf liberal bir eğilim içine
girdi diye Çan gazetesini coşkuyla
sahiplenen Kavelin’in, anayasaya karşı çıkması, devrimci ajitasyon
faaliyetlerine saldırması, “şiddet” uygulanmasına itiraz edip, şiddet
uygulanması ile ilgili çağrıları küçümsemesi, hoşgörüyü vaaz etmesi üzerine
Herzen, bu liberal âlimle bağını kopartır. O noktada Herzen, Kavelin’in “yavan,
saçma ve zararlı broşürü”ne saldırır, onun “liberalmiş gibi yapan hükümetin
özel muhafızlığını üstlendiğini” söyler. Ayrıca Kavelin’in Rus halkını
akılsızlar sürüsü, hükümeti ise aklın cisimleşmiş hâli olarak takdim eden, “duygusallık
üzerine kurulu politik sözler”ini ağır bir dille eleştirir.
O dönemde Çan
gazetesinde “Mezar Taşı Yazısı” adında bir makale çıkar. Makalede Herzen, “herkese
tepeden bakan, beş para etmez görüşlerle ördükleri örümcek ağları zamanla tel
tel olmuş profesörleri, bir vakitler herkesi kucaklarken hastalıklı fikirlerini
sağlıklı düşünen gençlerin zinhar beğenmediklerini görüp hayata küsen eski
profesörleri” yerden yere vurur. Muhtemelen Kavelin, bu yazıyı okuyunca
kendisinden bahsedildiğini hemen anlamıştır.
Çernişevski tutuklandığında aşağılık bir liberal
olarak Kavelin şunu yazar: “Bu tutuklamalara hiç şaşırmamak lazım. […] Devrimci
parti, hükümeti devirmek için tüm araçların meşru olduğunu düşünüyor, hükümet
de elindeki her türden araçla kendisini savunuyor.” Bugün bir Kadet’e şamar
atarcasına Herzen, Çernişevski’nin mahkemesi ile ilgili olarak şu tespiti yapıyor: “Bu
noktada zavallı, yabani otlardan farksız muhallebi çocukları, çıkıp başımızdaki haydut
ve hain çetesini eleştirmememiz gerektiğini söylüyor.”
Liberal Turgenyef[12] sadakatini bildirdiği
mektubunda II. Aleksandır’a Polonya’daki ayaklanmanın bastırılması esnasında
yaralanan askerlere iki altın bağışladığını söylediğinde Çan gazetesine şu cümle yansır: “Saçlarına ak düşmüş erkek
fahişemiz çara mektup yazıyor ve ona çarın kendisinin duyduğu, bir türlü
kurtulamadığı pişmanlığın farkında olmadığını aklına getirdikçe işkence
çektiğini söylüyor.” Bu cümleleri okuduğunda Turgenyef, kendisini hemen tanımış
olmalı.
Herzen Polonya’yı savunduğunda liberaller korkup kaçarlar,
Çan gazetesine tüm “eğitimli kesim”
sırtını döndüğünde Herzen, zerre korkuya kapılmaz. Polonya’nın özgürlüğünü
savunmaya, zalimleri, II. Aleksandır’ın hizmetinde olan kasapları ve cellâtları
yerden yere vurmaya devam eder. Herzen, Rus demokrasisinin onurunu kurtarır. “Turgenyef’e
yazdığı mektupta, “biz Rusya’nın onurunu kurtardık, bunu yaptık diye köpekler
gibi bir köşeye sinmiş çoğunluğun elinde çile çektik” der.
Bir köylünün ağasını
nişanlısının namusuna göz dikti diye öldürmeye çalıştığıyla ilgili haber gündeme
geldiğinde Herzen, Çan gazetesinde şu
yorumu yapacaktır: “Aferin oğlum sana!” O dönemde “özgürleşme” sürecinin “barışçıl”
şekilde ilerleyip ilerlemediğini denetlemek üzere subayların görevlendirildiği
işitilince Herzen, “Romanofların tahtına, elindeki birlikle köylüleri ezmek
yerine onların safına geçecek akıllı bir albay kurulacak” der. Albay Reitern,
Varşova’da (1860’ta) cellâtlara yardım etmek istemediği için kendi silâhıyla canına
kıydığında Herzen gazetesine şu cümleyi düşer: “Vurulacak birileri varsa onlar
da silâhsız insanlara ateş açma emrini vermiş generallerdir.” Bezdna’da elli
köylü katledildiği, liderleri Anton Petrof’un idam gönderildiği 12 Nisan 1861 günü
Herzen, Çan gazetesindeki köşesinde
şunları yazar:
“Keşke
sözlerim Rusya’nın zahmetkeşlerine ve çilekeşlerine erişebilseydi. […] Ruhlarınızı
güden çobanları, St. Petersburg’daki meclisin ve Alman çarının başınıza getirdiği
kişileri hakir görmeyi öğretebilseydim size, ne de güzel olurdu. […]
Ağalarınızdan, memurlarınızdan nefret ediyorsunuz, ama ayrıca onlardan korkuyorsunuz
da ki buna hakkınız var. Hâlen daha çara ve piskoposa inanıyorsunuz, inanmayın.
Çar onların safında, o ağalar, memurlar çarın adamı. Bezdna’da öldürülen gencin
babası, Penza’da öldürülen babanın oğlu, sözüm size. […] Başınızdaki çobanlar
sizin kadar cahil, sizin kadar zavallı. […] Kazan’da bu sefer sizin için çile
çeken Piskopos Anthony değil, Bezdnalı Anton’du. […] Şehidlerinizin cansız
bedenleri mucizeler yaratmayacak, onlar için ettiğiniz dua diş ağrınızı
geçirmeyecek, özgürlük denilen o mucizeyi yaratacak olan, 0nların canlı
hatırasıdır.”
Böylelikle bizim sinik “yasal” basınımızda kök
salmış liberallerimizin Herzen’i nasıl rezil ve alçak bir üslupla karaladıkları
gerçeği, idrak edilmiş olmalı. Bu basın ki Herzen’in zayıf yanlarını yüceltiyor,
güçlü yanları konusunda tek laf etmiyor. 1840’larda Rusya’da devrimci
insanlarla tanışmamış olması, Herzen’in hatası değil, talihsizliğiydi. Altmışlara
geldiğinde ise o, devrimcilerle tanıştı ve zerre korkmadan liberalizmin
karşısına geçip devrimci demokrasinin safında yer aldı. Herzen, toprak sahiplerinin
başındaki çarla liberal burjuvazi arasında bir anlaşmaya varılsın diye değil,
halk, çarlık rejimine karşı zafere ulaşsın diye dövüştü. O, devrim bayrağını
yukarı kaldırdı.
Herzen’i anmak için kaleme
aldığımız bu yazıda karşımıza, Rus devrimi için faaliyet yürütmüş olan üç kuşak,
üç sınıf çıktı. İlkin asiller ve toprak ağalarıyla, Aralıkçılar ve Herzen’le
tanıştık. Bunlar, dar bir grup olarak hareket eden devrimcilerdi. Halktan çok
kopuklardı. Yine de döktükleri tek bir damla ter boşa gitmedi. Herzen’i
Aralıkçılar bilinçlendirdiler. Herzen, sonrasında kendi devrimci ajitasyon çalışmasını başlattı.
Bu işi, Çernişevski’den Narodnaya Volya gazetesine dek uzanan devrimci raznoçinzi üstlendi, kapsamını genişletti, güçlendirdi, çeliğe o
aydınlar su verdi.[13] Savaşçıların sayısı arttıkça halkla daha yakından temas
kuruldu. Onlar Herzen’in ifadesiyle, “fırtınada ilerleyen genç dümenciler”di. Oysa
fırtına henüz daha kopmamıştı.
Fırtına, kitlelerin hareketiydi. Tüm yönleriyle
devrimci olan yegâne sınıf, devrimci” sıfatını layıkıyla hak eden proletarya,
kitlelerin önderi oldu ve ilk kez milyonlarca köylü ayağa kalkıp devrimci
mücadele yolunu açtı. Bu fırtınada ilk saldırı 1905’te gerçekleştirildi. İkincisini
gerçekleştirecek güç, gözlerimizin önünde gelişiyor.
Herzen’i anarken proletarya, devrimci teorinin çok
önemli olduğunu görüyor ve bu doğrultuda ilerleyerek, onun sunduğu örnekliği bilince
çıkartıyor. Proletarya, bencillikten uzak biçimde, kendisini devrime adamanın
ve halk içinde yürütülen devrimci propagandanın, tohumların ekildiği günden
hasadın toplandığı güne dek onlarca yıl geçecek olsa bile onca emeğin boşa gitmeyeceğini
öğreniyor. O, Rus devriminde ve uluslararası devrimde muhtelif sınıfların
oynayacağı rolü tespit etme konusunda ustalaşıyor. Bu derslerle zenginleşen
proletarya, tüm ülkelerin sosyalist işçileriyle özgürce ittifak kurmanın yolunu
açacak, çarlık rejimi denilen o aşağılık canavarı ezecektir. Herzen, o canavara
karşı dizginlenemeyen sözlerini kitlelere aktarmak suretiyle mücadelenin o
muhteşem bayrağını o canavarın karşısına çıkartan ilk isimdir.
V. I. Lenin
8
Mayıs 1912
Kaynak
[1] Biron, E. I. (1690–1772), Çariçe Anna İvanovna’nın en
sevdiği isimlerden biridir. Courlandlı asil bir ailenin mensubu olan Biron,
esasen Rus vatandaşı değildir. Resmi bir görevi olmamasına rağmen Rusya’nın iç
politikası, kısmen de dış politikası üzerinde büyük bir nüfuza sahiptir. Biron,
terörist bir rejim tesis etmiş, devlet aygıtını Almanlaştırmıştır. Pozisyonu gereği
hazineyi boşaltma imkânı bulmuş, rüşvet almış, çıkarına uygun anlaşmalar
yapmıştır. Çariçenin ölümü ardından bir süre saltanat naipliği görevinde
bulunmuştur. Kasım 1740’ta darbeyle görevden uzaklaştırılmıştır. Arakçeyef, A.
A. (1769-1834), I. Aleksandır döneminde savaş bakanıdır ve çarlık otokrasisinin
en gerici temsilcilerinden birisidir. Zalimliği ve zorbalığı ile öne çıkan
Arakçeyef, içişleri ve dışişleri üzerinde muazzam bir nüfuza sahiptir. İsmi,
gericilik, polis şiddeti, yoğun militarizm, casusluk, rüşvet, yolsuzluk,
ruhsuzluk, yavan biçimcilikle birlikte anılır. Arakçeyef rejimi, bu tür
hususlarla birlikte tanımlanmaktadır.
[2] Manilof, Gogol’ün Ölü Canlar romanında geçen bir
karakterdir. Duygusal ve sevilen bir toprak ağası olarak Manilof,
hamhayalciliğin ve boş konuşmanın temsilidir.
[3] 14 Aralıkçılar, otokrasi ve
serfliğe karşı mücadele yürüten Rus devrimci asillerdir. 14 Aralık 1825’te bir
isyana öncülük etmişlerdir.
[4] Lenin burada Aleksandır
Herzen’in Sonlar ve Başlangıçlar isimli
çalışmasından alıntı yapıyor.
[5] Bu
pasaj, Herzen’in mektuplarını içeren “Eski Bir Yoldaşa Mektuplar” isimli
çalışmadan alındı (dördüncü ve ikinci mektuplar).
[6] Rusya’da köy komünü, zorunlu
nöbetleşe ekim ile mülkiyete göre bölünmemiş orman ve otlaklar üzerine kurulu
komünal toprak kullanma yöntemidir. Köy komününün temel özellikleri, kolektif
sorumluluk (köylülere zamanında ve eksiksiz ödeme ile ilgili zorunlu kolektif
sorumluluk, ayrıca devletin ve toprak
sahiplerinin hayrına olacak her türden hizmetin yerine getirilmesi), toprağın
dönem dönem yeniden dağıtılması, verilen payı reddetme hakkının bulunmaması ve
toprağın alımının-satımının yasaklanması gibi hususları kapsar. Toprak sahipleri ve çarlık
hükümetleri, köy komünlerini feodal baskıları yoğunlaştırmak ve toprağı geri
kazanmak için yapılan ödeme tutarlarını artırıp halkın elinden toprakları almak
amacıyla kullanmışlardır.
[7] Rusya’da 1861 yılında yapılan köylü reformu
serfliği ortadan kaldırdı. Sonuçta toprak sahipleri, köylünün elindeki
arazilerin beşte birini, hatta beşte ikisini kendisine ayırma imkânı buldu.
Toprak sahipleri, köylülere verilmiş arazilerin en iyi kısımlarını (“kopartılmış
araziler”i, ormanları, otlakları, su kaynaklarını, çayırları vs.) kendilerine
ayırdılar, böylelikle köylüler, bağımsız bir biçimde çiftçilik yapma imkânından
mahrum kaldılar. Toprağı geri kazanmak için yapılan ve ellerindeki paylar
noktasında köylüye dayatılan ödeme tutarlarını toprak sahipleri ve çar hükümeti
yağmalıyordu. Borçlarını taksitler hâlinde hükümete ödemek zorunda olan
köylülere yüzde altı faizle kırk dokuz yıllığına kredi veriliyordu. Bu
ödemelerle ilgili borçlar yıldan yıla arttı. Eskiden toprak sahibi olan
köylüler, devlete tazminat yoluyla 1,9 milyon ruble ödüyor, öte yandan köylülere
verilen arazilerin piyasa fiyatı 544 milyon rubleyi geçmiyordu. Pratikte köylüler,
arazileri için yüz milyonlarca ruble ödemek zorunda kalıyor, bu da her bir
haneye ateş düşmesine neden oluyordu. Lenin, 1861 tarihli köylü reformunu
toprak sahiplerinin kapitalizmin gelişimi için tüm malikânelerin ve mülklerin
ele geçirilmesi, tarımda kapitalizmin geliştirilmesi adına köylülüğe karşı
uygulanmış ilk kitlesel şiddet eylemi olarak tarif ediyordu.
[8] Tüm Rusya Köylü Birliği, 1905’te
kurulan bir devrimci demokratik örgüttür. İlk kongresini Moskova’da Ağustos
ayında, ikincisini Kasım ayında toplayan birlik bu süreçte programını ve
taktiklerini oluşturdu. Politik özgürlük
talebinde bulundu ve kurucu meclisin derhal toplanmasını istedi. Birlik,
Birinci Meclis’in boykot edilmesi taktiğine destek sundu. Tarım programı ise
topraktaki özel mülkiyetin kaldırılması, manastırların, kilisenin, tahtın ve
devlet arazilerinin tazminatsız köylülere devredilmesi taleplerini
içermekteydi. Öte yandan birlik, politikasını gönülsüzce ve yalpalayarak
savunmaktaydı. Taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyetin kaldırılması konusunda
ısrarcı olurken, toprak sahiplerine kısmen de olsa bir tazminat ödenmesi
görüşünü kabul ediyordu. Köylü Birliği, kurulduğu günden itibaren polisten
baskı gördü. 1907 yılının başlarında parçalandı.
[9] Çan
gazetesi (Kolokol) Herzen’in kurduğu
Özgür Rus Basım İşleri’nde, gene Herzen’in N. P. Ogaryof ile birlikte, “tüm
yaşayanlara sesleniyorum!” (Vivos voco!)
mottosuyla çıkarttığı gazete. Londra’da 1 Temmuz 1857-Nisan 1865 arası dönemde
yayımlanan gazete, faaliyetlerine sonrasında Cenevre’de Mayıs 1865-Temmuz 1867
arası dönemde devam etti. Aylık çıkan gazete, ara sıra da olsa on beş günde
bir yayımlandı. Toplamda 245 sayı çıktı. 1868’de Çan gazetesi, nadiren hazırlanan Rusça ekiyle birlikte Fransızca
olarak yayımlanmaya başladı (Fransızcası ancak 15 sayı çıkabildi). 2.500 kopya basılan
gazete, tüm Rusya’ya dağıtılmaktaydı. Gazete, otokrasinin baskılarını, yağma
girişimlerini ve sivil memurların yolsuzluklarını ve köylüleri acımasızca
sömüren toprak sahiplerini ifşa eden bir çizgiye sahipti. Sayfalarında devrimci
bildirilere yer veren gazete, halkın çarlık hükümetine ve yönetici sınıflara
karşı verilen mücadeleye katılması konusunda önemli katkılarda bulundu. Çan gazetesi, Rusya’da işçi basınının
habercisi, aynı zamanda sansüre direnen devrimci basının öncü organı idi. Otokrasiye
ve serfliğe karşı mücadelede, ayrıca genel demokratik ve devrimci hareketin
gelişiminde önemli bir rol oynadı.
[10] Kutup
Yıldızı (Polyarnaya Zvezda)
isimli dergi, edebiyat ve siyaset alanında bir tür kürsü görevi gördü. İlk üç
sayısını Herzen, sonraki sayılarını Herzen ve Ogaryof birlikte çıkarttı.
1855-1862 arası dönemde Londra’daki Özgür Rus Basım İşleri isimli matbaada
basıldı. Son sayısı 1868’de Cenevre’de yayımlandı. Toplamda sekiz sayı çıktı.
[11] Farklı toplumsal sınıflara
mensup insanlar anlamına gelen raznoçinzi,
asil sınıfından gelenlerle alakası bulunmayan, küçük kasabalı, ruhban sınıfı
mensubu, tüccar ve köylü gibi farklı kesimlerin eğitimli üyelerini ifade eder.
[12] Turgenyef I. S. (1818-1883), Rus edebiyatının gelişiminde önemli bir
yere sahip olan ünlü Rus yazar. Yazıları Rus toplumundaki genel çelişkileri
yansıtır. Serfliğe hararetle karşı çıkan Turgenyef, ılımlı liberal talepler
dillendiren bir isimdir. Lenin’in ifadesiyle Turgenyef, “kral ve asillerin
düzeninden yana duran ılımlı bir kişi hâline gelmiştir. […] O, Dobrolyubof ve
Çernişevski’nin köylü (mujik) demokrasisi anlayışının kapı dışarı ettiği bir
isimdir.”
[13] Narodnaya Volya (“Halkın İradesi”) çarlık rejimi ile mücadele etmek amacıyla 1879’da devrimci fikirlere sahip halkçı aydınların kurduğu yasadışı örgüttür. Faaliyetlerini 1880’lerin ikinci yarısına dek sürdürmüştür.
0 Yorum:
Yorum Gönder