Bugün
sosyalist hareketi Lenin’i unutanlar, Marksizm-Leninizmi tarihten silmeye
çalışanlar yönetiyor. Çünkü Lenin, bir yazısında şunu söyleyendir:
“Tarihsel olayların gerçek
itici gücü, devrimci sınıf mücadelesidir. Reformlar, bu mücadelenin
tali-yardımcı bir ürünüdür. Talidir, çünkü bu mücadeleyi zayıflatmaya,
köreltmeye yönelik başarısız girişimleri ifade ederler. Burjuva felsefecilerinin
teorisine göre ilerlemenin itici gücü, toplumun bazı kurumlarının ‘kusurlarını’
fark eden tüm unsurların birliğidir. Birinci teori materyalisttir; ikincisi
idealist. Birincisi devrimcidir, ikincisi reformist. Birincisi, modern
kapitalist ülkelerde proletaryanın taktiklerinin temelini teşkil eder.
İkincisi, burjuvazinin taktiklerinin temelidir.”[1]
Liberallerle
ittifak kurmanın, reformlarla yol almanın, büyük hedeflere küçük adımlarla ilerlemenin
derdinde olanlar, “burjuvazinin ve polisin tuzakları”nı örtbas ediyorlar.
Burjuva devrimine bağlılık yemini edenler, sosyalist hareketi kendi istedikleri
yere doğru güdüyorlar.
Cangül
Örnek, Orhan Gökdemir ve Fatih Yaşlı, idealist ve reformist yolun yolcusu
olarak, İmamoğlu’nun babasının “Komünizm gelmesin diye mücadele ettiğim için
çok pişmanım. Çünkü komünizme gerek yok. İstedikleri zaman komünizm ilan
ediliyor. Malınıza mülkünüze el konuluyor”[2] açıklamasını eleştirmek için bir
araya geliyor.[3] Hep bir ağızdan CHP’yi savunmak için taklalar atıyor.
Burjuva
ilerlemeyi komünizm zanneden liberal trionun takdim yazısında, “İmamoğlu,
Menderes’ten Özal’a, oradan AKP’ye uzanan ve her aşamasında ‘komünizmle
mücadele’ adı altında sola, işçilere ve aydınlanmaya saldıran bir geleneğin
temsilcisi” deniliyor. Antikomünizm, Menderes-Erdoğan hattına indirgeniyor. CHP,
sütten çıkmış ak kaşık ilân ediliyor. Çünkü trio, “1950 öncesi komünistlere hiç
zulmedilmedi” diyen bir yalancıyı içeriyor. Bu yalancı, “Son seçimlerde
Süleymancılar Ekrem İmamoğlu’nu destekledi” diyor. Kendi verdiği desteği
unutuyor. Fethullah ile ilişkisini, kendi kurduğu ilişki gibi, gizliyor.
Cangül
Örnek, laik burjuvazi; Gökdemir dinle mücadele; Yaşlı milliyetçilikle mücadele
uzmanı. Bu uzmanlıkla konuşuyor. Buradan para kazanıyor.
Bir
avukat, izlediği dizide bile kendi uzmanlığına dair izler arıyor. Yanlışlar buluyor.
Çünkü bir dizinin bile kendisine danışmasını istiyor, buradan ekmek kazanmayı murad
ediyor.
Bu
trio da nereden ve nasıl ekmek kazandığını iyi biliyor. Uzmanlıklarını konuşturuyor.
Gökdemir, İmamoğlu’yu “tarikatçı”, Yaşlı “milliyetçi” olarak kodlamak zorunda
kalıyor. Sadece kendilerini ve uzmanlıklarını görüyorlar. “Bize para verin,
bizde daha ne cevherler var” diye sağa sola mesaj gönderiyorlar.
Din
ve millet meselesinde sınıf mücadelesinin ve komünist hareketin nüfuz ettiği,
sızdığı kanallar mevcut. Buraları düzenin ve düşmanın tahkim etmiş olması, bu
kanalların varlığının kanıtı. Bahsi edilen trioya mensup kişiler, o düzene ve
düşmana hizmet ediyorlar. Trio da İmamoğlu kadar antikomünist!
Bu
tür liberaller, din ve millet içre sınıf mücadelesinde olmayı değil, burjuva
reformları ve burjuva hedefleri tercih ediyorlar. Din ve millet gömleğini
yırtan sermayeye çalışıyorlar. Burjuva ilerlemeye Allah gibi tapıyorlar. Kitleleri
ona kul etmek için misyonerlik faaliyeti yürütüyorlar.
Yaşlı,
“başlarına geleni anlamak istiyorlarsa, önce kendilerinin de kişisel olarak bir
parçası olduğu antikomünizme dönüp bakmalılar” diye akıl veriyor. Yani aslında
CHP’ye yönelik bir saldırı olduğuna dair tezviratı besliyor. Kendisi ve
partisi, bu tezvirat üzerinden hareket ediyor. Sol Haber, bu anlayış
temelinde birilerine, her tıklamada avuç açıyor. Onca şirkete ve paraya rağmen,
“fakiriz, para verin” diyor.
Avrupa
emperyalizminin vakıflarından para alan Sendika.org da aynı yalan
üzerinden avuç açıyor. Bunlara kanmamak gerekiyor. Hepsi de halk düşmanı. Paraya
ihtiyaç duyduklarında halkı anımsıyorlar. Halkın kolektif iradesine de bugünkü
güç ilişkilerine son verecek hareket olarak komünizme de karşılar.
Tezvirat
gereği Sol Haber yeniden yapılandırılıyor. İddianame ile CHP tabanı
arasına tampon yerleştiriliyor. CHP’yi savunmak TKP’ye düşüyor. Reklâmda denildiği
gibi, “TKP cüzdanı açık konuma getiriliyor.” Başındaki CEO, egemenlerin “şirket
gibi yönetmek gerek” dedikleri devlete uygun, şirket gibi yönetilen bir “komünist
parti” kurguluyor. Aynı parti, “İstanbul, şirket gibi yönetilmeli” diyen
İmamoğlu’na çalışıyor. İlerleme tanrısı, kendi müritleriyle varoluyor.
Tezviratın
ardında şu gerçek var: Diploma meselesini ilk gündeme getiren, CHP’ye ilk
saldırıyı gerçekleştiren, Gökdemir’in ağıt yaktığı Nihat Genç’in internet
sitesi.[4] Bu sitedeki isimler, bugün hâlâ İmamoğlu’na saldırıyorlar. İkinci
mesele ise kongrenin iptali meselesi. Bunun ardında da yoldaşları TİP’lilerin bir
futbolcu üzerinden komplo kurup belediye başkanı olmasına katkıda bulundukları
Lütfi Savaş var. TKP’lilerin koşa koşa oy verdikleri Beşiktaş belediye
başkanının, İmamoğlu’yla rekabeti sebebiyle, yolsuzluk dosyalarını savcılığa
sunduğu iddia ediliyor. Yani “CHP’ye saldırıyorlar” diye feveran edenlerin
yalan söyledikleri görülmeli. Saldıranlar, gene CHP’li! O CHP’lilerden biri de
Kemal Okuyan’ın seçim öncesi bizzat görüşüp anlaştığı, bugünlerin “AKP’lisi”,
Kılıçdaroğlu.
Lenin,
bahsi edilen yazısında, “burjuvazinin ve polisin sinsi planları”ndan söz
ediyor. Bu ülkede Devrimci Yol ve TKP üst yönetimi, o sinsi planların
parçasıdır. Tuzakları açığa çıkartmayarak o sinsi planlara hizmet ediyorlar.
CHP
istepnesi yapılar olarak bu örgütlerin derdi, ülkeyi devrimci komünist partiden
mahrum kılmak, herkesi birleşik toplumsal ilerlemeyi, reformları, kurumların
düzeltilmesini öne alan burjuva aklına kul köle etmektir. “Proletaryanın
devrimci bilincini köreltmek, bağımsızlığını ve mücadele gücünü zayıflatmak”tır.
“Halkın
hakları”[5] gibi postmodern narodniklikle varılacak yer, CHP’nin kucağıdır. İddialı
onca laf, esasında burjuva siyaseti sahnesinde ucuz pazarlıklar yürütmek içindir.
Bu siyasetin halka ve işçi sınıfına zerre hayrı olamaz.
Antikomünizm
aranıyorsa, ta doğduğu günden bugüne tüm tarihiyle CHP’de aranmalıdır. Diğer sağcı
versiyonları, onun çıktısı ve türevidir. O “sağcı” dedikleri, CHP’de ne
öğrendilerse onu yaptılar.
CHP’yi
aklayan her girişim, burjuvaziye ve devlete hizmet eder. Trioya mensup kişiler,
CHP’nin sosyalist hareket içerisindeki ajanlarıdır. Hesaplaşılmalıdır.
Lenin,
reformların gerçek bir niteliğe sahip olabilmesinin sınıf mücadelesinin
yoğunluğuna tabi olduğunu söyler. Mücadele varsa reformlar anlamlıdır. Mücadele
de bağımsız değilse, liberallere ve sosyal demokratlara tabi ise yoktur.
Halkevleri’nin
eski başkanı, şimdilerde İHD başkanı Oya Ersoy, halkın haklarından insanın
haklarına geçiş yaptığı bugünlerde, 11 Eylül sonrası alana “NGO’ların” hâkim
olduğunu söylüyor. Ne tesadüftür ki avukat olan Ersoy, STK’lar üzerinden gelen paraların konuştuğu imasında
bulunuyor. Bunun neden böyle olduğunu hiç sorgulamıyor. Ayrıca, 11 Eylül
öncesinde de İHD’leri CIA’in kullandığı gerçeğinin üzerini örtüyor. 11 Eylül
sonrası emperyalizmin doğuya ve Müslümana yönelik saldırısına ortak olduklarını
söylemiyor. On beş sene önce sermayenin yurt dışına kaçışını dert edinen bu solcu
Ersoy, kadrolarına sermayeyle yol almayı, yolculuk etmeyi, sermaye donuna
bürünmeyi, bu şekilde varolmayı öğretiyor.
Bu
isimler, bağımsız sınıf mücadelesi ve bağımsız sosyalist mücadele olmasın diye
varlar. Çünkü sosyalist hareket, CHP’lileşerek küçük burjuvaziye; küçük
burjuvalaşarak CHP’ye bağlanıyor. Küçük burjuvanın elindeki dizginler, kesilip
atılmalı.
Eren Balkır
11
Aralık 2025
Dipnotlar:
[1] V. I. Lenin, “Once Again About the Duma Cabinet”, 28 Haziran 1906, MIA.
[2]
“Komünizm Gelmesin Diye Mücadele Ettiğim İçin Çok Pişmanım”, 10 Aralık 2025, Cumhuriyet.
[3]
Aslı İnanmışık, “Hasan İmamoğlu’nun ‘Komünizm’ Sanrıları”, 10 Aralık 2025, Sol.
[4]
Orhan Gökdemir, “Farozlu Delikanlının Ardından”, 4 Temmuz 2025, Sol.
[5]
“Saray’a Karşı Halkın Manifestosu”, 5 Aralık 2025, Halkevleri. Halkevleri, yeni manifestosuyla, bir kez daha küçük burjuva eşeğini proletaryanın rengine boyayıp satmaya çalışıyor.


0 Yorum:
Yorum Gönder