Şair
[Nâzım Hikmet], ardında hâkimane öğütler ve umumi bir neşe bırakarak, Dulovo kazasının
Pravda köyüne hareket ediyor. Bu köy, Deliorman’ın ücra bir köşesindedir.
Ona
yakın bir tozlu şose bile yoktur. Gidebilmek için yılankavi ara yollardan
geçmek icabediyor. Otomobiller yüklü olarak bayırlardan çıkamıyor ve hepimiz
yaya yürüyoruz. Ayaklarımız, eşilmiş ocak külü gibi kızgın tozlara batıyor.
Köyde
biraz önce su içtiğimiz hâlde, hararetten dudaklarımız kuruyor. Etrafta alçak, dağınık
ve eğri-büğrü fundalardan meydana gelme gürlükler yetişmiş. Fakat bunlar gölge
vermiyor.
Arkadaşlar,
şairane olmayan bu tabiat karşısında bulunduğumuzdan dolayı âdeta özür dileyerek,
Pirinler’de, Rodoplar’da ve Koca-Balkan’da harikulade güzel yerler olduğunu anlatmaya
başlıyorlar. Lakin, Nâzım Hikmet, hayran bakışlarla etrafı seyrediyor.
“Şu manzara, benim Bedreddin’imin
seyrettiği manzaradır! Geceleri onun ordugâh ateşleri bu yamaçlarda yanıyormuş.
Harikulade bir şair ve inkılapçı olan Bedreddin, beş yüzyıl evvel halkı
padişaha karşı burada ayaklandırmıştır.
Bu havalideki ilk köy komünaları,
elbette pek iptidai idi. Komünalar, ütopist Bedreddin’in ilhamlarıyla, bu çorak
toprakta kurulmuştu. Bedreddin’in kahraman ve mert seslerle söylenen ihtilal
şarkıları, bu komünalarda gürlemiştir.
Bu asil halk kahramanının,
bu harikulade şairin mertçe can verdiği yer, işte buralarıdır. Bu yolların şimdi
üzerimize yağan tozu, belki de benim Bedreddin’imin tozunu taşıyor.”
Nâzım
Hikmet, ilk defa olarak duyduğumuz bu hayret verici Türk kahramanının
yiğitliklerini, bize büyük bir heyecanla anlatmaktadır.
Şair,
hapishanede iken, halkının vatanseverlik duygularını uyandırmak gayesiyle, bu
milli kahramanın, Türk zalimlerine karşı çarpışan bu savaşçının, halk aleyhtarı
idare tarafından unutturulmuş, kasten bahsedilmemiş ve tahfif edilmiş olan
davasını yeniden canlandıran bir kahramanlık destanı yazmıştır.
Şair,
yol boyundaki kuru anızda biraz oturduktan sonra, önümüzde uzanan kızgın toz
üzerinde yine yürümeye devam ediyor. O, halkı bu sıcak altında bekletmek istemiyor.
Biz, önümüzdeki, yorulmak bilmeyen bu enerjik adama bakıyoruz.
“İnkılapçı
Bedreddin mutlaka ona benziyormuş” diyoruz. Bugün bir şair-komünist, o zamanki
şair kahramanın izinden yürüyor ve inkılap seferiyle eski Deliorman’ı
dolaşıyor.
Blaga Dimitrova
[Kaynak: Nazım Hikmet Bulgaristan’da: Yolculuk Notları, Çeviri: Hüseyin Karahasan, Devlet Neşriyatevi, Sofya, 1955, s. 66-67.]


0 Yorum:
Yorum Gönder