16 Aralık 2025

, , ,

Doğu Hint Adaları’nda Müslüman Komünist Gazeteler

İslam ve Marksizmin uyumlu olduğu fikrini savunan muhtelif söylemleri, bilhassa Tan Malaka ile açıktan “Müslüman komünist” olduğunu beyan eden Hacı Misbah’ın yayımladığı kitapları ve gazeteleri başka bir yerde ele almıştım.[42] Burada ise, İslam kimliğini komünist siyasetle harmanlayan, Hint Adaları genelinde yeterince incelenmemiş bölgesel gazetelerden oluşan bir külliyata odaklanacağım.

Misbah, hem İslam hem de komünizmden ilham alan çok daha geniş bir aktivist grubunun en tanınmış örneğiydi. Purvokerto (Orta Cava), Langsa (Ace), Sibolga (Kuzey Sumatra), Pontianak (Kalimantan) ve Padang Panjang (Batı Sumatra) gibi yerlerde 1920’lerin ilk yarısında önemli Müslüman komünist söylemler mevcuttu. Hatta Sulavesi’nin Makassar kentinde Paiso adlı bir kişinin liderliğindeki Perserikatan Komunis Islam (İslam Komünist Birliği) adlı bir örgüt olduğundan söz ediliyor.[43] Misbah’ın sürgünden gönderdiği mektuplar, onun Müslüman komünizmi anlayışının takımadaların uzak bölgelerinde bile popüler olduğunu ortaya koyuyor: Bu mektuplardan birinde, Manokvari’ye giderken gemisinin demir attığı on altı limanla ilgili gözlemlerinden bahsediliyor. Misbah, dört limanda o şehirlerde faal olan komünistlerce karşılanıyor, diğer üç limanda da komünistlerin var olduğunu tespit ediyor.[44]

İlginçtir ki, Misbah’ın sıcak bir şekilde karşılandığı dört liman, Ambon, Makassar, Ternate ve Sanomo gibi doğu adalarında bulunmaktaydı. Bunların tümü, Cava ve Sumatra’daki EKP’nin geleneksel kaleleri dışında kalıyordu. Misbah’ın iddiası ikna edici, çünkü EKP ve Sarekat Rakyat şubelerinin, Hacı Datuk Batuah ve Nazar Zeynuddin’in yardımıyla (1925’te başarılı bir şekilde bastırılana kadar) Batı Timor ve Sunda Adaları gibi uzak bölgelerde de faaliyet gösterdiklerine dair kanıtlar bulunuyor.[45]

Bu söylemlerin üreticileri ve muhatapları, ulusal düzeyden çok bölgesel düzeyde etkili olma eğilimindeydiler, ancak uzun yıllar süren tutukluluk ve sürgün dönemine rağmen bölgesel konumları Endonezya Devrimi’ne kadar devam etti. Sumatra’nın Padang Pancang kentinde Hacı Datuk Batuah ile Nazar Zeynuddin’in çıkarttığı Djago! Djago! dergisi, Sibolga kentinde (müstear adı Abdülkerim veya Abdülkerim bin Muhammed Soetan olan) Kerim M. S. tarafından çıkartılan Hindia Sepakat gazetesi ve gene Kerim M. S.’nin Langsa’da çıkarttığı Utusan Racat gazetesi arasındaki bağı, Sumatra’nın dört bir yanında faal olan, sendikacılar, öğretmenler ve İslam âlimlerinden oluşan ağlara bağlı yayın yönetmenlerinin kişisel geçmişleri kuruyordu.[46] Burada incelenen gazetelerin hepsi, bu denli güçlü bir bağa sahip değilse de çoğunda belirgin bir dayanışma duygusu ve birbirlerinin aktivizmini karşılıklı olarak tanıma hali baskındı.

Takımada genelinde oluşan dayanışma temelli ruh hali, 1923’teki bölünmeden sonra EKP’nin yanında yer alan, eskiden Sarekat İslam şubesi iken sonradan Sarekat Rakyat şubesi haline gelen örgüt tarafından Orta Cava’daki Purvokerto kentinde çıkan Dünya Merdeka’da açıkça görülmekteydi. Bu gazete, komünist ve didaktik bir gazeteydi, reklâmlara çok az yer ayırıyordu, doğrudan Purvokerto ve Klaten’deki şeker plantasyonlarında çalışan işçilere yönelikti. 15 Ocak 1924 tarihli sayısında yer alan bir duyuruda okurlar şu gazeteleri desteklemeye çağrılıyorlardı: Sinar Hindia (Semarang), Suara Racat (Semarang), Panggoega (Yogyakarta), Pamor (Yogyakarta), Medan Müslimin (Solo), Matahari (Bandung), Suropati (Sukabumi), Sendcata Racat (Pekalongan), Halilintar (Pontianak), Dünya Ahiret (Bukittinggi / Fort De Kock), Terpedo (Padang), Djago! Djago! (Padang Panjang) ve Pemandangan İslam (Padang Panjang).[47] Bu gazeteler, farklı siyasi bağlılıklara ve örgütsel yapılara sahip olsalar da, İslam ve komünizmin uzlaşması fikrinde ortaklaşıyorlardı.

Hepsi de aynı söylem alanının parçasıydı. Birbirlerini ortak bir girişimin işbirlikçileri ve devam eden bir tartışmanın muhatapları olarak görüyorlardı. Bu gazetelerin coğrafi yayılımı göz önüne alındığında, onların söyleminin Hint Adaları’nda önemli bir yankı uyandırdığını söylemek doğru olur. Bu, özellikle toplam harekete mensup farklı akımlar arasındaki sınırların düşmanlığa varacak kadar netleşmediği, milliyetçi siyasetin değişken sahasında Hint Adaları’nın nasıl olması gerektiğine dair birçok çelişkili görüşün ayrışmaya ihtiyaç duymadan, bir arada bulunabildiği bir dönemde geçerliydi. Yazıları hareketin tüm söylemini temsil etmiyordu, ancak bu Müslüman komünistler, aktivizm alanında rahatça yer alıyor, onun önemli bir bölümünü teşkil ediyorlardı.

Dünya Merdeka, Hint Adaları halkı için eğitimin demokratikleştirilmesi konusunda milliyetçi hareket Budi Utomo (“Asil Çaba”), Sarekat Islam, Nationaal Indische Partij ve EKP ile aynı çizgide olduğunu ilan etti. Bu farklı siyasi hareketlerin eğitim fırsatlarını genişletmek için dayanışma içinde çalıştığını açıkça belirtti.[48] Bazı makaleler kapitalizmi şiddetle eleştiriyor, “kapitalizmin yol açtığı zulümlerin çeşitli ırk ve dinleri muhalefette bir araya getirdiğini” defalarca vurguluyordu.[49] Katkıda bulunanlar, kapitalizme karşı muhalefetlerini açıkça İslami terimlerle ifade ediyorlardı: farklı sayılarda defalarca nefsu Kapitalisme kavramına atıfta bulunulmaktaydı.[50] Bu, heva nefsu gibi, cinsel veya temel arzuları ifade eden, özellikle İslami kavramlardan yararlanıyordu. Nefs, aklın zıttı olarak görülüyordu. Akıl, İslami pratikle güçlü bir şekilde ilişkilendirilen rasyonelliğe denk düşmekteydi.

Diğer makaleler, Hint proletaryasının (kaum proleter Hindia) çektiği acıları ve yoksulluğu eleştiriyor, bu acıları doğrudan kapitalistlerle ilişkilendiriyordu. Kapitalistler, İslami terimlerle tanımlanmaktaydı:

“Bu acıları kim yarattı? Gözle görünür şeytanlar, dünyanın yıkıcıları olarak adlandırabileceğimiz, yukarıda bahsedilen kapitalistlerden [kaum modal] başkası değil. [...] Onların kökeni, heva nefsusunu tatmin eden kapitalizmin şeytanıdır.”[51]

Aynı makale, İslami kimliği ifade eden,Maaşallah ve İnşallah gibi ifadelerle yüklüydü.[52]

Diğer makaleler ise kapitalizmi İslami dünya görüşü üzerinden eleştiriyordu. “Si Pembunuh” (katil) başlıklı, derinlikli değerlendirmelere yer veren makalenin merkezinde kapitalizmin etkilerine dair bir mecaz olarak ele alınan cinayet kavramı duruyordu.

Nefsin en somut hali, İngilizcede “Mammon” (Para Tanrısı) ile ifade edilen katildi.[53]

“Nefsin hizmetkârları, Şeytan ve iblisleri, Tanrı’nın halkını, gerçek insanlığı [ümmet Tuhan, manusiya secati] sürekli olarak baştan çıkarırlar. Bu kurnaz Nefs, güpegündüz cinayet işleyecek kadar cesur değildir, bunun yerine, öldürülenlerin öldürüldüklerini bile hissetmeyecekleri şekilde, kurnazca cinayetler işler. Nefsin egemenliği geniş bir alana yayılmıştır, dünyanın en güçlü kralları bile onun bayrağı altındadır. Nefs kimdir? Hiç şüphe yok ki finans kralları, yukarıda bahsedilen kapitalistlerdir.”[54]

Kapitalizm ve işleyişinin bu çağrışımlarla dolu, hatta şiirsel tasviri, yazarın Marx’ın sermaye eleştirisine aşina olduğunu gösteren analitik bir inceliğe sahip. İsmi verilmeyen yazar, muhalefetini belirgin bir İslami tabirle ifade ediyor:

“Bir peygamber, kitabında şunu söylemiştir: ‘Sadece başkalarının ruhlarını bedenlerinden ayıranlar katil olarak adlandırılmazlar. Başkalarının geçim kaynaklarını ortadan kaldıranlar, geçim kaynaklarını yok edenler de katil olarak adlandırılmalıdır.’[...]”[55]

Bu benzetmeye uygun olarak, kapitalizm, görünürdeki etkilerinin çok ötesinde etkileri olan, kurnaz bir katil olarak tanımlanmıştır.

Dünya Merdeka’da İslam ve komünizm arasındaki uyumluluğun en yalın teorik açıklaması “Aptal Sri Cayabaya Boş Yere Gevezelik Ediyor” başlıklı makalede yer alıyor. Bu makale, Sarekat İslam’a ait bir gazetede yayınlanan, komünizmin İslam’ı baltaladığını iddia eden (yazarının altına on ikinci yüzyılda yaşamış Cava kralı Sri Cayabaya’nın adıyla imza attığı) başka bir makaleye cevap olarak kaleme alınmış. Dünya Merdeka, Sri Cayabaya’nın argümanları hakkında şunları söylüyor: “Yazar, EKP’nin Müslüman halk hareketini zehirlediğini iddia ediyor. Ona şunu söylemek gerekiyor: ‘Hey Sri Cayabaya, senin düşüncen aptalca, anlıyor musun!’[...]”[56] Makale ayrıca, İslam ümmetinin tüm ülkeleri kucaklayan bakış açısını benimseyerek, Hint Adaları’nı daha geniş bir Müslüman komünist dünyası içerisinde konumlandırıyor:

“Konstantinopol’de insanlar hangi dini benimsemişler? Sizin aksine, onlar devrimci bir İslam’ı benimsemişler! Mısır’da İslam’ı benimsemiş komünistler bolca var. Şu anda sovyetlerin yönettiği Buhara’da halkın sevdiği bir komünist hükümet başta, görüyor musunuz? Peki Buhara’da onların dini nedir? Halkçı bir hükümetin olduğu İran’ın dini nedir?”[57]

Yazar, muhtemelen bu uzak toplumları doğru bir şekilde tanımlamak için gerekli bilgilere sahip değildi, ancak bu, Hint Adaları’ndaki Müslüman komünistlerin kendilerini daha geniş, küresel bir hareketin parçası olarak gördükleri gerçeğini değiştirmez. İslam’ın komünist ideolojiyi ihtiva edebileceği, değişmekte olan dünyaya dair tasavvur, İran, Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Hindistan gibi İslam toplumlarında somut bir şekilde ortaya çıkmıştı.

Makalenin önemi, esasında Dünya Merdeka gazetesinin Müslümanlar arası dayanışma denilen alanla komünistler arası dayanışma denilen alanı bir görmesinden kaynaklanıyordu. İlgili tarihsel momentte Müslüman dünyasının birçok yerinde olduğu gibi, kendisini hem Müslüman hem de komünist olarak hayal etmek gerçekten de mümkündü.

Kadınlar tarafından hazırlanan ve kadınları hedefleyen aylık bir dergi olan Perempuan Bergerak, bu dönemde hareket içerisinde gelişen söylemde İslam ve Marksizmin nasıl iç içe geçtiğinin bir başka örneğiydi. Butet Satica’nın yayın yönetmenliğinde ve Cava’da birçok Endonezya dili gazetesi kurmuş deneyimli bir yayıncı olan Parada Harahap’ın denetiminde yayınlanan Perempuan Bergerak, 1919’da Medan’da yayın hayatına başlayan ve 1921’e kadar basılmaya devam eden aylık bir dergiydi. Derginin genel eğilimi, Tan Malaka’nın zaman zaman makaleler yazdığı, Medan’da yayınlanan ve Müslüman komünist bir gazete olarak tanınan Benih Mardeka gibi gazeteleri tanıtan reklâmlara yer vermesinden açıkça anlaşılmaktadır.[58]

Dergi, politik veya didaktik bir gazete değildi; bunun yerine, giderek artan kadın okur kitlesini harekete geçirmeye ve onlara hizmet etmeye odaklanırken, kadınlara gazetecilik alanında çalışma fırsatları da sunuyordu. Buna paralel olarak, makalelerinin çoğu, kadınların eğitimi ve evlilik normları gibi konuları ele alıyordu. Bununla birlikte, açık bir İslami ahlak anlayışını yansıtıyordu: Hz. Muhammed ve kızı Hz. Fatima’yı, harekete mensup aktivistler tarafından örnek alınması gereken kişiler olarak takdim ediyordu.[59] İlginç bir şekilde, aynı makale, Rus kadınlarının cesaretini överek, harekete mensup kadın aktivistleri Rus kadınlarının 1917 devrimini desteklediği gibi hareketi (pergerakan) desteklemeye çağırıyordu.[60] İslam kimliği ile SSCB’ye yönelik dayanışma ifadelerinin bir arada bulunması, bir bakıma, bu dönemin gazeteleri için olağan bir durumdu. Açıktan politik olduğunu ilân etmeyen bir gazetede bile bu tür duygu ve düşüncelere yer verilebiliyordu.

Perempoean Bergerak da kadınların kurtuluşu davasına ve İslam’a olan bağlılığını açıktan ilân ediyordu. İlk sayısında, amaçlarından birinin ülkedeki kadın hareketini ilerletmek olduğunu duyurdu, ancak öte yandan, “bizim feminizmimiz, hareketimize mani olmayacak güzel ve temiz yolu izlemeyi amaçlıyor; güzel geleneklerimizi ve dinimizi ihlal etme niyetimiz yok”[61] gibi dikkatli bir ifadeye başvuruyordu.

“Ajam Beranak Itik” (Çocuklar için Tavuklar ve Ördekler) başlıklı bir başka makale ise “Perempoean Hindia Djadi Njai” (Hint Adaları Kadınları Cariye Oluyor) alt başlığını taşıyordu.[62] Bu alt başlık, kapitalist toplumlarda kadınların cinsel ahlakının krizde olduğu algısına dair endişeyi yansıtıyordu. Bu endişe, bu dönemde Darsono gibi komünistlerin yazılarında da kendini gösteriyor, onların benimsediği İslami ahlak çerçevesini ortaya koyuyordu. Bu makale, “Allah”a birçok kez atıfta bulunuyor, O’nun doğa üzerindeki egemenliğini şiirsel bir dille yüceltiyordu.[63]

Sumatralı Taliban okulunda çalışan komünist hoca (ve daha sonra Djago! Djago! dergisinin yayın yönetmeni) Hacı Datuk Batuah ile dayanışma içerisinde olduklarını ifade eden başka makaleler de yayınlandı.[64] Bazı makaleler, EKP’nin ana yayın organı Sinar Hindia [“Hint Adaları’nın Işığı”] ile açıktan ilişki kurarak, oradaki makalelerden alıntılar yaparak, “barışı bozan ve özgürlüğümüzü mahveden” “günahkar sermayeyi” (kapitaal berdosa) kınıyorlardı.[65]

Basın yayın organlarında “kadınların eğitimini talep edelim mi etmeyelim mi?” sorusunun tartışıldığı bir dönemde Perempoean Bergerak’ın ve kadın yazarlarının varlığı önemli ve güçlü bir mesajdı. Bu mesaj, genelde sapkın ve İslam’a aykırı bulunmaktaydı.

Buna rağmen, İslami kimlik, bu gazeteciler için merkezi bir öneme sahip olmaya devam etti. Feminizmlerini ve kapitalizme yönelik eleştirilerini ifade etme biçimlerini etkiledi. Birçok kadın ve erkek için Marksist fikirler, feminizm savunusu ve İslami kimlik, siyasi aktivizmlerinde birbirinden ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıydı.

Müslüman kimliği ile Marksizme bağlılıktan oluşan bu terkip, Hindia Sepakat gibi bölgesel gazetelerde de belirgindi. Sibolga’da (Kuzey Sumatra) iki haftada bir yayınlanan bu gazete, önce Sarekat İslam aktivisti Abdulmenap, daha sonra da Aceli sendikacı ve EKP üyesi Kerim M. S. tarafından çıkartıldı.[66] Hindia Sepakat, Gröningen’de düzenlenen Hollanda Komünist Partisi konferansına katıldıktan sonra sürgüne gönderilen EKP aktivisti Darsono’nun Hollanda’da tutuklanmasını öfkeyle kınayan makaleler yayınladı.[67] Gazete, M. Samin ve Alimin gibi Sarekat İslam ve EKP aktivistleri hakkında güncel bilgiler vererek, 1922’nin başlarında “hareketten ayrıldıklarını” duyurdu.[68]

Aynı zamanda, gazetenin ruhu da İslamiydi. Yeni yıl (1922) vesilesiyle yayınlanan bir başyazıda şöyle deniyordu: “Tüm varlıklar Allah’ın eseridir. Belki de Allah’ın gazabının sebebi, giderek daha fazla zulme sebep olan insanlığın davranışlarıdır.”[69] Hindia Sepakat, bağlılıklarını gizlemiyordu: 1922’den 1923’e kadar Padang’da yayınlanan ve Jeffrey Hadler’in “Müslüman komünist” olarak tasnif ettiği haftalık gazete Sumatra-Bergerak gibi diğer bölgesel gazetelerin yayın hayatına başlamasını kutladı.[70]

Daha kuzeyde Kerim M. S.’nin çıkarttığı Utusan Racat, 1923 yılının Ocak ayında Langsa (Ace) şehrinde yayın hayatına başladı. Alt başlığı Hutbe Merdeka, yani “Bağımsızlık Hutbesi” idi. Hutbe, geleneksel olarak cuma namazlarında okunan vaazları ifade eder. Bu vaazlar, hükümdarın (bu bağlamda Kraliçe Wilhelmina’nın) otoritesini kabul eden dualarla birlikte okunduğu için kısmen siyasi bir olaydı. Utusan Racat’ın vaazları, sömürge yönetimine itaat eden vaazlar değildi. Yayın kurulu, ilk sayısında sınıf statüsünü gururla ilan etti: “Bizim grubumuz fakir ve gariplerden oluşur, zenginlerden beridir.”[71] Vereniging van Spoor-en Tramwegpersoneel’in (Demiryolu ve Tramvay İşçileri Federasyonu) siyasi mitinglerini aktif olarak destekledi, devam eden grevleri kapsamlı bir şekilde haber yaptı.[72]

Diğer makaleler, Marx’ın fikirlerini didaktik bir üslupla açıklarken, Kerim M. S. kimi zaman kapitalizmi eleştiren başyazılar kaleme alıyordu.[73] Örneğin, ön sayfadaki başyazılarından birinde, “Endonezya’da yaygın olan eğitim, son üç yüz yıldır toplumumuza nüfuz eden kapitalist özelliklere dayanmaktadır ve verimsiz bir pedagojik dil yaratmıştır. Uygun bir eğitim, şu sonuçları hedeflemelidir: kendi halkını anlamak, vatanını sevmek ve Allah’ın yarattığı tüm insanları sevmek [sesama mahluk Tuhan Allah].”[74]

Kendisini İslamî bir üslupla ifade eden Utusan Racat, makalelerinin çoğunu İslamî selamlama ifadesi olan “Esselamünaleyküm” ile başlatıyordu.[75] Utusan Racat’ın Kemalist Türkiye, Bolşevikler ve Weimar Cumhuriyeti’nin başarılarını kutlayan diğer sayıları, dünya çapında sınıf mücadelesini açıktan yüceltiyor, ama makalelerin sonuna şu not iliştiriliyordu: “Bu dünya, Allah’ın hükmü uyarınca alabildiğine karmaşık. Güçlüler birden zayıf düşebilir, muktedirler alaşağı edilebilir. [...] Allah’ın hükmü, dünyevi hükümlerden daha adildir ve günah işleyenler hükmünden kaçamazlar.”[76]

Bu tür gazetelerde, Müslüman komünistler, radikal bir değişim olasılığıyla dolu bir dünya tasvir ediyorlardı. Sadece Marksist veya Müslüman kardeşleriyle değil, otokrasiyi devirip sömürüyü sona erdirecek muhayyel bir küresel ilerici hareketle de özdeşleşiyorlardı. Hint Adaları’ndaki Müslüman komünistler, kendilerini bu küresel hareketin bir parçası olarak görüyorlar, bu hareketin Müslümanlar ve komünistler gibi muhtelif bileşenleri arasında işbirliği tesis edilebileceğine inanıyorlardı. Bu durum uzun sürmedi, ancak Utusan Racat gibi gazeteler, hareketin değişimin eşiğine geldiği momentte, birçok şeyin mümkün göründüğü, sonu belirsiz bir dönem hissini yansıtan çarpıcı örnekler sunuyorlardı. Takaşi Şiraişi, bu zamanın ruhunu zaman bergerak, yani “hareket halindeki çağ” olarak tanımlıyor.[77]

Daha yakın bir örnek olarak, Ustusan Racat, Ace’de Demiryolu İşçileri Sendikası için çalışan, sonrasında Pemandangan İslam ve Djago! Djago! dergisinin yayın yönetmenliğini yapan (aynı zamanda Kerim M. S’nin kayınbiraderi) Müslüman komünist Nazar Zeynuddin’e sık sık haber iletiyor, ona sempati duyduğunu ifade ediyordu.[78] Ayrıca Dünya Ahiret (Bukittinggi, Batı Sumatra) için reklâmlar yayınladı. Tüm bunlar, derginin çeşitli Müslüman komünist gazetelerin yer aldığı daha geniş bir söylem alanına ait olduğunu gösteriyordu.[79]

Son olarak, Pontianak’ta haftalık olarak çıkan Halilintar gazetesine değinmek gerek. İslam ve komünizmle ilişkili olan gazete, ülkenin ölçütlerine göre bile etnik ve dilsel açıdan çeşitlilik arz eden bir bölgeye hitap ediyordu. Yirmilerde Dayaklar, Malaylar ve Çinliler arasında az çok eşit olarak bölünmüş olan bu bölgede, Müslüman komünizmi gibi melez söylemlerin gelişebileceği yuvalar bulması hiç de şaşırtıcı değildi.

Halilintar, Pontianak’ın Sarekat Rakyat şubesinin himayesinde 1922'de yayın hayatına başladı. Dcaca Pranata’nın yayın yönetmenliğini üstlendiği gazetenin başlığı Malaycada “yıldırım” anlamına geliyordu. Alt başlığı İngilizce olarak basılmıştı: “Amacımız toprak mülkiyetinde eşitliktir.” Bu sözler, Sun Yat-sen’e atfedilmekteydi.[80] Batı Kalimantan’ın demografik yapısı, cumhuriyetçi projesi genel olarak pergerakan için temel bir referans noktası olan, ancak özellikle Çinliler tarafından sevilen Sun’un artan öneminin kısmi sebebi olabilir. Bununla birlikte, Halilintar’ın Sun’un siyasi düşüncesinin öne çıkardığı yönün, Çin Komünist Partisi ve Guomindang’ın sol kanadının temel politikası olan toprak dağıtımı olması dikkat çekicidir.[81] Komünizmle ilgili Müslüman eleştirileri çürüten bir makalede, komünist bağlantısı ve İslami kimliği aynı anda ortaya çıkmaktadır:

“İslam Birliği Partisi [Partai Sarekat Islam] liderleri arasında komünizmin gerçek hedeflerini gerçekten anlayanlar var mı? Neden komünist yolu körü körüne eleştirecek kadar cesurlar? Komünizm, İslam ile bağdaşmaz mı? Komünizm, hayvanlarla cinsel ilişkiyi mi öğretiyor? Komünizm, sama rata sama rasa [‘dayanışma ve eşitlik’] yoludur. [...] Komünizm, Sarekat İslam’ın birliğini zayıflatır mı? Komünizm, Moskova’nın bir ürünü mü? Komünizm bu sebeple mi Hint Adaları’nda yok? [...] Komünistlere yöneltilen bu iftiralar, yalnızca yanlış yönlendirilmiş insanların gözlerini boyamaya yarıyor. [...] Bu gericiler, komünizmin İslam’a aykırı olduğunu kanıtlamışlar mı? Komünistler, İslam’ı kötülemişler mi? İslam’ı eleştirmişler mi? [...] Hayır, komünizm, hem teoride hem de pratikte insancıl bir dünya yaratmayı amaçlamaktadır.”[82]

Cava’daki muadili Dünya Merdeka gibi, Halilintar da reklâmlara yer vermeyen, açıktan komünist ve didaktik bir dergiydi. 1924 tarihli bir makale, Cava aristokratlarının kullandıkları “kandceng” unvanı ile birlikte anılan Hz. Muhammed’in ve Mekke’deki destekçilerinin yüzleştikleri güçlükleri ve sıkıntıları anlatıyordu. Bu güçlükler, onları Medine’ye hicret etmeye zorlamıştı. Söz konusu sınavlar karşısında Peygamber’in sarsılmaz inancını, hareketin izlemesi gereken bir örnek olarak öne çıkaran makale, okurlara, “emeklerinin meyvelerini tattıklarında çektikleri sıkıntıları unutacaklarını” hatırlatıyordu.[83] Ancak aynı sayı, “Proletaryanın Kaderi” (Nasib Kaum Proleter) başlıklı bir şiir de içeriyordu. Bu şiir, şu dizelerle başlıyordu:

Ey Proletarya,
Kapitalizme karşı verdiğin mücadelede asla titreme,
Birleşip ok misali ilerleyeceğiz hedefe,
Lütfen Halilintar gazetesine abone ol.[84]

İslam ile komünizmi birbirine bağlayan bu melez söyleme Doğu Hint Adaları’nın İslam’ın hiçbir şekilde baskın olmadığı bölümlerinde bile rastlamak mümkündü. Dahası, bu melez söylem, ancak savunucuları kendilerini çok daha geniş ve temelde uyumlu bir şeyin, imparatorluk yönetimini zayıflatacak ve sosyo-ekonomik eşitliği teşvik edecek fikirler dile getirdiği sürece, bir dizi yeni görüşü benimsemeye açık olan küresel ilerici halk hareketinin parçası olarak gördükleri için dile dökülebilmekteydi. Bu insanlar, ilgili melezliğin yaratacağı gerilimler konusunda naif bir tutum benimsemiş olabilirler. Ama zaten Sun Yat-sen, Hz. Muhammed ve proleter şiir, söylemsel düzeyde ancak böylesi bir zihin dünyasında bir araya gelebilirdi.

Lin Hongxuan

[Kaynak: Ummat Yet Proletariat: Islam, Marxism, and the Making of the Indonesian Republic, Oxford University Press, 2023.]

Dipnotlar:
[42] Hongxuan Lin, “Sickle as Crescent: Islam and Communism in the Netherlands East Indies and Indonesia, 1915–27,” Studia Islamika 25, no. 2 (2018): s. 309–50.

[43] Kankan Xie, “The Netherlands East Indies 1926 Communist Revolt Revisited: New Discoveries from Singapore’s Digital Newspaper Archives,” Chapters on Asia (Singapur: National Library Board, 2014), s. 279.

[44] Shiraishi, An Age in Motion, s. 284.

[45] Steven Farram, “Revolution, Religion and Magic: The PKI in West Timor, 1924–1966,” Bijdragen Tot de Taal-, Land- En Volkenkunde 158, Sayı. 1 (2002): s. 23–25. Hacı Datuk Batuah ve Nazar Zeynuddin 1925’de Adonora adasına sürgüne gönderildi. İkili, sonrasında 1927 yılında Boven Digoel’e geçti. Sürgünde bile EKP’nin görüşlerini propaganda etmeyi sürdürdüler.

[46] Reid, The Blood of the People, s. 70–71. Kerim M. S. 1900 veya 1901 yılında dünyaya feldi. 1914’te bayındırlık hizmetleri dairesinde teknik ressam olarak çalışmaya başladı. Ace eyaletinin Loksomavaye kentinde faal olan sendika şubesinin başkanı oldu. Bağımsızlık yanlısı Milli Hint Adaları Partisi’nin şube başkanlığını üstlendi. Parti Mayıs 1923’te dağılınca EKP’ye geçti. 1924’te Langsa şubesi başkanı, aynı zamanda Sumatra komiseri oldu. Bkz.: Horton, “History Unhinged,” s. 13. Nazar Zeynuddin, Kerim M. S.’nin kayınbiraderi. Aceli olan Zeynuddin demiryolu kondüktörü olarak çalıştı. Tramvay işçileri sendikası içerisinde faaliyet yürüttü. Mayıs 1923’te gerçekleşen grev sonrası Ace’den kovuldu. Hacı Datuk Batuah ile ilişki kuran Zeynuddin, Padang Pancang şehrinde faal olan Sumatralı Taliban okulunda Kasım 1923’te tutuklanana dek ders verdi.

[47] Reklâm, Doenia Merdeka, 15 Ocak, 1924. Burada değinilen gazetelerin önemli bir kısmı açıktan Müslüman komünisttir. Bu noktada Hacı Misbah’ın Medan Müslimin gazetesi ile Nazar Zeynuddin’in Djago! Djago! Dergisi öne çıkmaktadır.

[48] S. A. (müstear isim), “Sampai Djemoe [...] Temtoe!,” Doenia Merdeka, 15 Ocak 1924.

[49] Anonim, “Kemana Djalan Kita?,” Doenia Merdeka, 1 Şubat 1924.

[50] A.g.e.; K. W. Soediono, “Doenia kapital,” Doenia Merdeka, 15 Mart 1924.

[51] Soed (müstear isim), “Kjai Goenoeng Slamet keloehnja jang tiada dipoetoesan,” Doenia Merdeka, 15 Şubat 1924.

[52] A.g.e.

[53] Mendoa, “Si Pemboenoeh,” Doenia Merdeka, 15 Mart 1924.

[54] A.g.e.

[55] A.g.e.

[56] Djoewardi, “Si Goblog Sri Djajabaja mengoetjeh seperti orang gila?,” Doenia Merdeka, 1 Nisan 1924.

[57] A.g.e. İran örneği verilirken muhtemelen 1914-1921 arası dönemde İran’ın Gilan eyaletinde Mirza Küçik Han liderliğinde İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kuruluşu için silahlı mücadele yürüten Cengeli Hareket’e atıfta bulunuluyor. Bkz.: Cosroe Chaqueri, The Soviet Socialist Republic of Iran, 1920–21 (Pittsburgh, PA: University of Pittsburgh Press, 1994).

[58] Reid, The Blood of the People, 69–70. Parada Harahap, aynı zamanda bir süre Benih Mardeka gazetesinin yayın yönetmenliğini yaptı.

[59] Tk. A. S., “Pergerakan Kita,” Perempoean Bergerak, 15 Mayıs 1920.

[60] A.g.e.

[61] Boetet Satidjah, “Salam jang pertama,” Perempoean Bergerak, 15 Mayıs 1919.

[62] Her yanı sarmış olan yoksulluk kadınları, bilhassa şeker ve tütün plantasyonlarında çalışan kadınları fuhşa sürüklüyordu. Bkz.: Ann Laura Stoler, Capitalism and Confrontation in Sumatra’s Plantation Belt, 1870–1979 (Ann Arbor: University of Michigan Press, 1985), s. 120, 215.

[63] Sitti Roekiah, “Ajam Beranak Itik,” Perempoean Bergerak, 15 Mayıs 1919.

[64] Anonymous, “Bertanding,” Perempoean Bergerak, 16 Haziran 1919.

[65] Mariam, “Kawin Dengan Lain Bangsa,” Perempoean Bergerak, 16 Aralık 1919.

[66] Reid, The Blood of the People, s. 19, 70–71.

[67] Anonim, “Tentang Darsono,” Hindia Sepakat, 3 Ocak 1922.

[68] H. S. S. Parpatieh, “Soematra [...] moelai melangkah menoedjoe apa jang dimaksoednja,” Hindia Sepakat, 5 Ocak 1922.

[69] Anonim, “Perasaan, Pemandangan, Pertimbangan, dan Pengharapan 1921–1922,” Hindia Sepakat, 10 Ocak 1922.

[70] Anonim, “Soematra Bergerak,” Hindia Sepakat, 17 Ocak 1922; Hadler, Muslims and Matriarchs, s. 181.

[71] M. S. Familie, “Pendahoeloean,” Oetoesan Ra’jat, 2 Ocak 1923.

[72] Anonim, “Propaganda V.S.T.P,” Oetoesan Ra’jat, 2 Ocak 1923; Anonim, “Openbare Vergadering V.S.T.P,” Oetoesan Ra’jat, 26 Ocak 1923. 1908’de Semarang’da kurulan Demiryolu ve Tramvay İşçileri Federasyonu, HSDB/EKP ile ta başından beri güçlü bağları bulunan bir sendikaydı. Semaun gibi önemli EKP liderleri sendikacılık kariyerlerine bu sendikada başladılar.

[73] Aboelhajat, “Kemerdekaan!,” Oetoesan Ra’jat, 30 Nisan 1923; Anonim, “Boenga Rampai,” Oetoesan Ra’jat, 30 Nisan 1923.

[74] Abdoe’lxarim M. S., “Matahari Terbit,” Oetoesan Ra’jat, 15 Ocak 1923.

[75] M. S. Familie, “Pendahoeloean,” Oetoesan Ra’jat, 2 Ocak 1923.

[76] Joenoes, “Keadaan Doenia,” Oetoesan Ra’jat, 26 Ocak 1923.

[77] Shiraishi, An Age in Motion, s. 8.

[78] Anonim, “V.S.T.P. Atjeh,” Oetoesan Ra’jat, 15 Haziran 1923.

[79] Reklâm, Oetoesan Ra’jat, 31 Mayıs 1923.

[80] Halilintar’ın bazı sayıları Halilintar-Hindia ismiyle çıktı Bkz.: Halilintar, 17 Aralık 1924.

[81] Saich, Finding Allies, s. 99, 192.

[82] A. C. S., “Politiek Kaoem Kita,” Halilintar, 26 Kasım 1924.

[83] Tjakram, “Ketetapan Hati,” Halilintar, 17 Aralık 1924.

[84] Karpoes Merah (müstear isim), “Nasib Kaoem Proletar,” Halilintar, 17 Aralık 1924.

0 Yorum: