İslam
ve Marksizmin uyumlu olduğu fikrini savunan muhtelif söylemleri, bilhassa Tan
Malaka ile açıktan “Müslüman komünist” olduğunu beyan eden Hacı Misbah’ın
yayımladığı kitapları ve gazeteleri başka bir yerde ele almıştım.[42] Burada
ise, İslam kimliğini komünist siyasetle harmanlayan, Hint Adaları genelinde
yeterince incelenmemiş bölgesel gazetelerden oluşan bir külliyata
odaklanacağım.
Misbah,
hem İslam hem de komünizmden ilham alan çok daha geniş bir aktivist grubunun en
tanınmış örneğiydi. Purvokerto (Orta Cava), Langsa (Ace), Sibolga (Kuzey
Sumatra), Pontianak (Kalimantan) ve Padang Panjang (Batı Sumatra) gibi yerlerde
1920’lerin ilk yarısında önemli Müslüman komünist söylemler mevcuttu. Hatta
Sulavesi’nin Makassar kentinde Paiso adlı bir kişinin liderliğindeki Perserikatan
Komunis Islam (İslam Komünist Birliği) adlı bir örgüt olduğundan söz
ediliyor.[43] Misbah’ın sürgünden gönderdiği mektuplar, onun Müslüman komünizmi
anlayışının takımadaların uzak bölgelerinde bile popüler olduğunu ortaya
koyuyor: Bu mektuplardan birinde, Manokvari’ye giderken gemisinin demir attığı
on altı limanla ilgili gözlemlerinden bahsediliyor. Misbah, dört limanda o şehirlerde
faal olan komünistlerce karşılanıyor, diğer üç limanda da komünistlerin var
olduğunu tespit ediyor.[44]
İlginçtir
ki, Misbah’ın sıcak bir şekilde karşılandığı dört liman, Ambon, Makassar,
Ternate ve Sanomo gibi doğu adalarında bulunmaktaydı. Bunların tümü, Cava ve
Sumatra’daki EKP’nin geleneksel kaleleri dışında kalıyordu. Misbah’ın iddiası ikna
edici, çünkü EKP ve Sarekat Rakyat şubelerinin, Hacı Datuk Batuah ve Nazar Zeynuddin’in
yardımıyla (1925’te başarılı bir şekilde bastırılana kadar) Batı Timor ve Sunda
Adaları gibi uzak bölgelerde de faaliyet gösterdiklerine dair kanıtlar bulunuyor.[45]
Bu
söylemlerin üreticileri ve muhatapları, ulusal düzeyden çok bölgesel düzeyde
etkili olma eğilimindeydiler, ancak uzun yıllar süren tutukluluk ve sürgün
dönemine rağmen bölgesel konumları Endonezya Devrimi’ne kadar devam etti. Sumatra’nın
Padang Pancang kentinde Hacı Datuk Batuah ile Nazar Zeynuddin’in çıkarttığı Djago!
Djago! dergisi, Sibolga kentinde (müstear adı Abdülkerim veya Abdülkerim
bin Muhammed Soetan olan) Kerim M. S. tarafından çıkartılan Hindia Sepakat gazetesi
ve gene Kerim M. S.’nin Langsa’da çıkarttığı Utusan Racat gazetesi
arasındaki bağı, Sumatra’nın dört bir yanında faal olan, sendikacılar,
öğretmenler ve İslam âlimlerinden oluşan ağlara bağlı yayın yönetmenlerinin kişisel
geçmişleri kuruyordu.[46] Burada incelenen gazetelerin hepsi, bu denli güçlü
bir bağa sahip değilse de çoğunda belirgin bir dayanışma duygusu ve
birbirlerinin aktivizmini karşılıklı olarak tanıma hali baskındı.
Takımada
genelinde oluşan dayanışma temelli ruh hali, 1923’teki bölünmeden sonra EKP’nin
yanında yer alan, eskiden Sarekat İslam şubesi iken sonradan Sarekat Rakyat şubesi
haline gelen örgüt tarafından Orta Cava’daki Purvokerto kentinde çıkan Dünya
Merdeka’da açıkça görülmekteydi. Bu gazete, komünist ve didaktik bir
gazeteydi, reklâmlara çok az yer ayırıyordu, doğrudan Purvokerto ve Klaten’deki
şeker plantasyonlarında çalışan işçilere yönelikti. 15 Ocak 1924 tarihli
sayısında yer alan bir duyuruda okurlar şu gazeteleri desteklemeye çağrılıyorlardı:
Sinar Hindia (Semarang), Suara Racat (Semarang), Panggoega
(Yogyakarta), Pamor (Yogyakarta), Medan Müslimin (Solo), Matahari
(Bandung), Suropati (Sukabumi), Sendcata Racat (Pekalongan), Halilintar
(Pontianak), Dünya Ahiret (Bukittinggi / Fort De Kock), Terpedo
(Padang), Djago! Djago! (Padang Panjang) ve Pemandangan İslam
(Padang Panjang).[47] Bu gazeteler, farklı siyasi bağlılıklara ve örgütsel
yapılara sahip olsalar da, İslam ve komünizmin uzlaşması fikrinde
ortaklaşıyorlardı.
Hepsi
de aynı söylem alanının parçasıydı. Birbirlerini ortak bir girişimin
işbirlikçileri ve devam eden bir tartışmanın muhatapları olarak görüyorlardı.
Bu gazetelerin coğrafi yayılımı göz önüne alındığında, onların söyleminin Hint
Adaları’nda önemli bir yankı uyandırdığını söylemek doğru olur. Bu, özellikle toplam
harekete mensup farklı akımlar arasındaki sınırların düşmanlığa varacak kadar
netleşmediği, milliyetçi siyasetin değişken sahasında Hint Adaları’nın nasıl
olması gerektiğine dair birçok çelişkili görüşün ayrışmaya ihtiyaç duymadan,
bir arada bulunabildiği bir dönemde geçerliydi. Yazıları hareketin tüm söylemini
temsil etmiyordu, ancak bu Müslüman komünistler, aktivizm alanında rahatça yer
alıyor, onun önemli bir bölümünü teşkil ediyorlardı.
Dünya
Merdeka, Hint Adaları halkı için eğitimin demokratikleştirilmesi
konusunda milliyetçi hareket Budi Utomo (“Asil Çaba”), Sarekat Islam, Nationaal
Indische Partij ve EKP ile aynı çizgide olduğunu ilan etti. Bu farklı
siyasi hareketlerin eğitim fırsatlarını genişletmek için dayanışma içinde
çalıştığını açıkça belirtti.[48] Bazı makaleler kapitalizmi şiddetle eleştiriyor,
“kapitalizmin yol açtığı zulümlerin çeşitli ırk ve dinleri muhalefette bir
araya getirdiğini” defalarca vurguluyordu.[49] Katkıda bulunanlar, kapitalizme
karşı muhalefetlerini açıkça İslami terimlerle ifade ediyorlardı: farklı
sayılarda defalarca nefsu Kapitalisme kavramına atıfta bulunulmaktaydı.[50]
Bu, heva nefsu gibi, cinsel veya temel arzuları ifade eden, özellikle
İslami kavramlardan yararlanıyordu. Nefs, aklın zıttı olarak görülüyordu. Akıl,
İslami pratikle güçlü bir şekilde ilişkilendirilen rasyonelliğe denk
düşmekteydi.
Diğer
makaleler, Hint proletaryasının (kaum proleter Hindia) çektiği acıları
ve yoksulluğu eleştiriyor, bu acıları doğrudan kapitalistlerle
ilişkilendiriyordu. Kapitalistler, İslami terimlerle tanımlanmaktaydı:
“Bu acıları kim yarattı?
Gözle görünür şeytanlar, dünyanın yıkıcıları olarak adlandırabileceğimiz,
yukarıda bahsedilen kapitalistlerden [kaum modal] başkası değil. [...]
Onların kökeni, heva nefsusunu tatmin eden kapitalizmin şeytanıdır.”[51]
Aynı
makale, İslami kimliği ifade eden,Maaşallah ve İnşallah gibi ifadelerle
yüklüydü.[52]
Diğer
makaleler ise kapitalizmi İslami dünya görüşü üzerinden eleştiriyordu. “Si
Pembunuh” (katil) başlıklı, derinlikli değerlendirmelere yer veren makalenin
merkezinde kapitalizmin etkilerine dair bir mecaz olarak ele alınan cinayet
kavramı duruyordu.
Nefsin
en somut hali, İngilizcede “Mammon” (Para Tanrısı) ile ifade edilen
katildi.[53]
“Nefsin hizmetkârları,
Şeytan ve iblisleri, Tanrı’nın halkını, gerçek insanlığı [ümmet Tuhan, manusiya
secati] sürekli olarak baştan çıkarırlar. Bu kurnaz Nefs, güpegündüz
cinayet işleyecek kadar cesur değildir, bunun yerine, öldürülenlerin
öldürüldüklerini bile hissetmeyecekleri şekilde, kurnazca cinayetler işler. Nefsin
egemenliği geniş bir alana yayılmıştır, dünyanın en güçlü kralları bile onun
bayrağı altındadır. Nefs kimdir? Hiç şüphe yok ki finans kralları, yukarıda
bahsedilen kapitalistlerdir.”[54]
Kapitalizm
ve işleyişinin bu çağrışımlarla dolu, hatta şiirsel tasviri, yazarın Marx’ın
sermaye eleştirisine aşina olduğunu gösteren analitik bir inceliğe sahip. İsmi verilmeyen
yazar, muhalefetini belirgin bir İslami tabirle ifade ediyor:
“Bir peygamber, kitabında
şunu söylemiştir: ‘Sadece başkalarının ruhlarını bedenlerinden ayıranlar katil
olarak adlandırılmazlar. Başkalarının geçim kaynaklarını ortadan kaldıranlar,
geçim kaynaklarını yok edenler de katil olarak adlandırılmalıdır.’[...]”[55]
Bu
benzetmeye uygun olarak, kapitalizm, görünürdeki etkilerinin çok ötesinde
etkileri olan, kurnaz bir katil olarak tanımlanmıştır.
Dünya
Merdeka’da İslam ve komünizm arasındaki uyumluluğun en yalın teorik
açıklaması “Aptal Sri Cayabaya Boş Yere Gevezelik Ediyor” başlıklı makalede yer
alıyor. Bu makale, Sarekat İslam’a ait bir gazetede yayınlanan, komünizmin
İslam’ı baltaladığını iddia eden (yazarının altına on ikinci yüzyılda yaşamış
Cava kralı Sri Cayabaya’nın adıyla imza attığı) başka bir makaleye cevap olarak
kaleme alınmış. Dünya Merdeka, Sri Cayabaya’nın argümanları hakkında şunları
söylüyor: “Yazar, EKP’nin Müslüman halk hareketini zehirlediğini iddia ediyor. Ona
şunu söylemek gerekiyor: ‘Hey Sri Cayabaya, senin düşüncen aptalca, anlıyor
musun!’[...]”[56] Makale ayrıca, İslam ümmetinin tüm ülkeleri kucaklayan bakış açısını
benimseyerek, Hint Adaları’nı daha geniş bir Müslüman komünist dünyası içerisinde
konumlandırıyor:
“Konstantinopol’de
insanlar hangi dini benimsemişler? Sizin aksine, onlar devrimci bir İslam’ı
benimsemişler! Mısır’da İslam’ı benimsemiş komünistler bolca var. Şu anda
sovyetlerin yönettiği Buhara’da halkın sevdiği bir komünist hükümet başta,
görüyor musunuz? Peki Buhara’da onların dini nedir? Halkçı bir hükümetin olduğu
İran’ın dini nedir?”[57]
Yazar,
muhtemelen bu uzak toplumları doğru bir şekilde tanımlamak için gerekli
bilgilere sahip değildi, ancak bu, Hint Adaları’ndaki Müslüman komünistlerin
kendilerini daha geniş, küresel bir hareketin parçası olarak gördükleri
gerçeğini değiştirmez. İslam’ın komünist ideolojiyi ihtiva edebileceği, değişmekte
olan dünyaya dair tasavvur, İran, Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve
Hindistan gibi İslam toplumlarında somut bir şekilde ortaya çıkmıştı.
Makalenin
önemi, esasında Dünya Merdeka gazetesinin Müslümanlar arası dayanışma
denilen alanla komünistler arası dayanışma denilen alanı bir görmesinden
kaynaklanıyordu. İlgili tarihsel momentte Müslüman dünyasının birçok yerinde
olduğu gibi, kendisini hem Müslüman hem de komünist olarak hayal etmek
gerçekten de mümkündü.
Kadınlar
tarafından hazırlanan ve kadınları hedefleyen aylık bir dergi olan Perempuan
Bergerak, bu dönemde hareket içerisinde gelişen söylemde İslam ve
Marksizmin nasıl iç içe geçtiğinin bir başka örneğiydi. Butet Satica’nın yayın
yönetmenliğinde ve Cava’da birçok Endonezya dili gazetesi kurmuş deneyimli bir
yayıncı olan Parada Harahap’ın denetiminde yayınlanan Perempuan Bergerak,
1919’da Medan’da yayın hayatına başlayan ve 1921’e kadar basılmaya devam eden
aylık bir dergiydi. Derginin genel eğilimi, Tan Malaka’nın zaman zaman
makaleler yazdığı, Medan’da yayınlanan ve Müslüman komünist bir gazete olarak
tanınan Benih Mardeka gibi gazeteleri tanıtan reklâmlara yer vermesinden
açıkça anlaşılmaktadır.[58]
Dergi,
politik veya didaktik bir gazete değildi; bunun yerine, giderek artan kadın
okur kitlesini harekete geçirmeye ve onlara hizmet etmeye odaklanırken,
kadınlara gazetecilik alanında çalışma fırsatları da sunuyordu. Buna paralel
olarak, makalelerinin çoğu, kadınların eğitimi ve evlilik normları gibi
konuları ele alıyordu. Bununla birlikte, açık bir İslami ahlak anlayışını
yansıtıyordu: Hz. Muhammed ve kızı Hz. Fatima’yı, harekete mensup aktivistler tarafından
örnek alınması gereken kişiler olarak takdim ediyordu.[59] İlginç bir şekilde,
aynı makale, Rus kadınlarının cesaretini överek, harekete mensup kadın
aktivistleri Rus kadınlarının 1917 devrimini desteklediği gibi hareketi (pergerakan)
desteklemeye çağırıyordu.[60] İslam kimliği ile SSCB’ye yönelik dayanışma
ifadelerinin bir arada bulunması, bir bakıma, bu dönemin gazeteleri için olağan
bir durumdu. Açıktan politik olduğunu ilân etmeyen bir gazetede bile bu tür
duygu ve düşüncelere yer verilebiliyordu.
Perempoean
Bergerak da kadınların kurtuluşu davasına ve İslam’a olan bağlılığını
açıktan ilân ediyordu. İlk sayısında, amaçlarından birinin ülkedeki kadın
hareketini ilerletmek olduğunu duyurdu, ancak öte yandan, “bizim feminizmimiz, hareketimize
mani olmayacak güzel ve temiz yolu izlemeyi amaçlıyor; güzel geleneklerimizi ve
dinimizi ihlal etme niyetimiz yok”[61] gibi dikkatli bir ifadeye başvuruyordu.
“Ajam
Beranak Itik” (Çocuklar için Tavuklar ve Ördekler) başlıklı bir başka makale
ise “Perempoean Hindia Djadi Njai” (Hint Adaları Kadınları Cariye Oluyor) alt
başlığını taşıyordu.[62] Bu alt başlık, kapitalist toplumlarda kadınların
cinsel ahlakının krizde olduğu algısına dair endişeyi yansıtıyordu. Bu endişe,
bu dönemde Darsono gibi komünistlerin yazılarında da kendini gösteriyor,
onların benimsediği İslami ahlak çerçevesini ortaya koyuyordu. Bu makale,
“Allah”a birçok kez atıfta bulunuyor, O’nun doğa üzerindeki egemenliğini
şiirsel bir dille yüceltiyordu.[63]
Sumatralı
Taliban okulunda çalışan komünist hoca (ve daha sonra Djago! Djago!
dergisinin yayın yönetmeni) Hacı Datuk Batuah ile dayanışma içerisinde
olduklarını ifade eden başka makaleler de yayınlandı.[64] Bazı makaleler, EKP’nin
ana yayın organı Sinar Hindia [“Hint Adaları’nın Işığı”] ile açıktan
ilişki kurarak, oradaki makalelerden alıntılar yaparak, “barışı bozan ve
özgürlüğümüzü mahveden” “günahkar sermayeyi” (kapitaal berdosa) kınıyorlardı.[65]
Basın
yayın organlarında “kadınların eğitimini talep edelim mi etmeyelim mi?” sorusunun
tartışıldığı bir dönemde Perempoean Bergerak’ın ve kadın yazarlarının
varlığı önemli ve güçlü bir mesajdı. Bu mesaj, genelde sapkın ve İslam’a aykırı
bulunmaktaydı.
Buna
rağmen, İslami kimlik, bu gazeteciler için merkezi bir öneme sahip olmaya devam
etti. Feminizmlerini ve kapitalizme yönelik eleştirilerini ifade etme
biçimlerini etkiledi. Birçok kadın ve erkek için Marksist fikirler, feminizm
savunusu ve İslami kimlik, siyasi aktivizmlerinde birbirinden ayrılmaz bir
şekilde birbirine bağlıydı.
Müslüman
kimliği ile Marksizme bağlılıktan oluşan bu terkip, Hindia Sepakat gibi
bölgesel gazetelerde de belirgindi. Sibolga’da (Kuzey Sumatra) iki haftada bir
yayınlanan bu gazete, önce Sarekat İslam aktivisti Abdulmenap, daha sonra da
Aceli sendikacı ve EKP üyesi Kerim M. S. tarafından çıkartıldı.[66] Hindia
Sepakat, Gröningen’de düzenlenen Hollanda Komünist Partisi konferansına
katıldıktan sonra sürgüne gönderilen EKP aktivisti Darsono’nun Hollanda’da
tutuklanmasını öfkeyle kınayan makaleler yayınladı.[67] Gazete, M. Samin ve
Alimin gibi Sarekat İslam ve EKP aktivistleri hakkında güncel bilgiler vererek,
1922’nin başlarında “hareketten ayrıldıklarını” duyurdu.[68]
Aynı
zamanda, gazetenin ruhu da İslamiydi. Yeni yıl (1922) vesilesiyle yayınlanan
bir başyazıda şöyle deniyordu: “Tüm varlıklar Allah’ın eseridir. Belki de Allah’ın
gazabının sebebi, giderek daha fazla zulme sebep olan insanlığın
davranışlarıdır.”[69] Hindia Sepakat, bağlılıklarını gizlemiyordu: 1922’den
1923’e kadar Padang’da yayınlanan ve Jeffrey Hadler’in “Müslüman komünist”
olarak tasnif ettiği haftalık gazete Sumatra-Bergerak gibi diğer
bölgesel gazetelerin yayın hayatına başlamasını kutladı.[70]
Daha
kuzeyde Kerim M. S.’nin çıkarttığı Utusan Racat, 1923 yılının Ocak
ayında Langsa (Ace) şehrinde yayın hayatına başladı. Alt başlığı Hutbe Merdeka,
yani “Bağımsızlık Hutbesi” idi. Hutbe, geleneksel olarak cuma namazlarında
okunan vaazları ifade eder. Bu vaazlar, hükümdarın (bu bağlamda Kraliçe
Wilhelmina’nın) otoritesini kabul eden dualarla birlikte okunduğu için kısmen
siyasi bir olaydı. Utusan Racat’ın vaazları, sömürge yönetimine itaat
eden vaazlar değildi. Yayın kurulu, ilk sayısında sınıf statüsünü gururla ilan
etti: “Bizim grubumuz fakir ve gariplerden oluşur, zenginlerden beridir.”[71] Vereniging
van Spoor-en Tramwegpersoneel’in (Demiryolu ve Tramvay İşçileri Federasyonu)
siyasi mitinglerini aktif olarak destekledi, devam eden grevleri kapsamlı bir
şekilde haber yaptı.[72]
Diğer
makaleler, Marx’ın fikirlerini didaktik bir üslupla açıklarken, Kerim M. S.
kimi zaman kapitalizmi eleştiren başyazılar kaleme alıyordu.[73] Örneğin, ön
sayfadaki başyazılarından birinde, “Endonezya’da yaygın olan eğitim, son üç yüz
yıldır toplumumuza nüfuz eden kapitalist özelliklere dayanmaktadır ve verimsiz
bir pedagojik dil yaratmıştır. Uygun bir eğitim, şu sonuçları hedeflemelidir:
kendi halkını anlamak, vatanını sevmek ve Allah’ın yarattığı tüm insanları sevmek
[sesama mahluk Tuhan Allah].”[74]
Kendisini
İslamî bir üslupla ifade eden Utusan Racat, makalelerinin çoğunu İslamî
selamlama ifadesi olan “Esselamünaleyküm” ile başlatıyordu.[75] Utusan Racat’ın
Kemalist Türkiye, Bolşevikler ve Weimar Cumhuriyeti’nin başarılarını kutlayan
diğer sayıları, dünya çapında sınıf mücadelesini açıktan yüceltiyor, ama
makalelerin sonuna şu not iliştiriliyordu: “Bu dünya, Allah’ın hükmü uyarınca
alabildiğine karmaşık. Güçlüler birden zayıf düşebilir, muktedirler alaşağı
edilebilir. [...] Allah’ın hükmü, dünyevi hükümlerden daha adildir ve günah
işleyenler hükmünden kaçamazlar.”[76]
Bu
tür gazetelerde, Müslüman komünistler, radikal bir değişim olasılığıyla dolu
bir dünya tasvir ediyorlardı. Sadece Marksist veya Müslüman kardeşleriyle
değil, otokrasiyi devirip sömürüyü sona erdirecek muhayyel bir küresel ilerici
hareketle de özdeşleşiyorlardı. Hint Adaları’ndaki Müslüman komünistler,
kendilerini bu küresel hareketin bir parçası olarak görüyorlar, bu hareketin
Müslümanlar ve komünistler gibi muhtelif bileşenleri arasında işbirliği tesis
edilebileceğine inanıyorlardı. Bu durum uzun sürmedi, ancak Utusan Racat
gibi gazeteler, hareketin değişimin eşiğine geldiği momentte, birçok şeyin
mümkün göründüğü, sonu belirsiz bir dönem hissini yansıtan çarpıcı örnekler
sunuyorlardı. Takaşi Şiraişi, bu zamanın ruhunu zaman bergerak, yani
“hareket halindeki çağ” olarak tanımlıyor.[77]
Daha
yakın bir örnek olarak, Ustusan Racat, Ace’de Demiryolu İşçileri
Sendikası için çalışan, sonrasında Pemandangan İslam ve Djago! Djago!
dergisinin yayın yönetmenliğini yapan (aynı zamanda Kerim M. S’nin
kayınbiraderi) Müslüman komünist Nazar Zeynuddin’e sık sık haber iletiyor, ona
sempati duyduğunu ifade ediyordu.[78] Ayrıca Dünya Ahiret (Bukittinggi,
Batı Sumatra) için reklâmlar yayınladı. Tüm bunlar, derginin çeşitli Müslüman komünist
gazetelerin yer aldığı daha geniş bir söylem alanına ait olduğunu gösteriyordu.[79]
Son
olarak, Pontianak’ta haftalık olarak çıkan Halilintar gazetesine
değinmek gerek. İslam ve komünizmle ilişkili olan gazete, ülkenin ölçütlerine
göre bile etnik ve dilsel açıdan çeşitlilik arz eden bir bölgeye hitap
ediyordu. Yirmilerde Dayaklar, Malaylar ve Çinliler arasında az çok eşit olarak
bölünmüş olan bu bölgede, Müslüman komünizmi gibi melez söylemlerin
gelişebileceği yuvalar bulması hiç de şaşırtıcı değildi.
Halilintar,
Pontianak’ın Sarekat Rakyat şubesinin himayesinde 1922'de yayın hayatına
başladı. Dcaca Pranata’nın yayın yönetmenliğini üstlendiği gazetenin başlığı
Malaycada “yıldırım” anlamına geliyordu. Alt başlığı İngilizce olarak
basılmıştı: “Amacımız toprak mülkiyetinde eşitliktir.” Bu sözler, Sun Yat-sen’e
atfedilmekteydi.[80] Batı Kalimantan’ın demografik yapısı, cumhuriyetçi projesi
genel olarak pergerakan için temel bir referans noktası olan, ancak
özellikle Çinliler tarafından sevilen Sun’un artan öneminin kısmi sebebi
olabilir. Bununla birlikte, Halilintar’ın Sun’un siyasi düşüncesinin öne
çıkardığı yönün, Çin Komünist Partisi ve Guomindang’ın sol kanadının temel
politikası olan toprak dağıtımı olması dikkat çekicidir.[81] Komünizmle ilgili
Müslüman eleştirileri çürüten bir makalede, komünist bağlantısı ve İslami
kimliği aynı anda ortaya çıkmaktadır:
“İslam Birliği Partisi [Partai
Sarekat Islam] liderleri arasında komünizmin gerçek hedeflerini gerçekten
anlayanlar var mı? Neden komünist yolu körü körüne eleştirecek kadar cesurlar?
Komünizm, İslam ile bağdaşmaz mı? Komünizm, hayvanlarla cinsel ilişkiyi mi
öğretiyor? Komünizm, sama rata sama rasa [‘dayanışma ve eşitlik’]
yoludur. [...] Komünizm, Sarekat İslam’ın birliğini zayıflatır mı? Komünizm,
Moskova’nın bir ürünü mü? Komünizm bu sebeple mi Hint Adaları’nda yok? [...]
Komünistlere yöneltilen bu iftiralar, yalnızca yanlış yönlendirilmiş insanların
gözlerini boyamaya yarıyor. [...] Bu gericiler, komünizmin İslam’a aykırı
olduğunu kanıtlamışlar mı? Komünistler, İslam’ı kötülemişler mi? İslam’ı
eleştirmişler mi? [...] Hayır, komünizm, hem teoride hem de pratikte insancıl
bir dünya yaratmayı amaçlamaktadır.”[82]
Cava’daki
muadili Dünya Merdeka gibi, Halilintar da reklâmlara yer
vermeyen, açıktan komünist ve didaktik bir dergiydi. 1924 tarihli bir makale, Cava
aristokratlarının kullandıkları “kandceng” unvanı ile birlikte anılan Hz.
Muhammed’in ve Mekke’deki destekçilerinin yüzleştikleri güçlükleri ve
sıkıntıları anlatıyordu. Bu güçlükler, onları Medine’ye hicret etmeye
zorlamıştı. Söz konusu sınavlar karşısında Peygamber’in sarsılmaz inancını, hareketin
izlemesi gereken bir örnek olarak öne çıkaran makale, okurlara, “emeklerinin meyvelerini
tattıklarında çektikleri sıkıntıları unutacaklarını” hatırlatıyordu.[83] Ancak
aynı sayı, “Proletaryanın Kaderi” (Nasib Kaum Proleter) başlıklı bir
şiir de içeriyordu. Bu şiir, şu dizelerle başlıyordu:
Ey
Proletarya,
Kapitalizme karşı verdiğin mücadelede asla titreme,
Birleşip ok misali ilerleyeceğiz hedefe,
Lütfen Halilintar gazetesine abone ol.[84]
İslam
ile komünizmi birbirine bağlayan bu melez söyleme Doğu Hint Adaları’nın İslam’ın
hiçbir şekilde baskın olmadığı bölümlerinde bile rastlamak mümkündü. Dahası, bu
melez söylem, ancak savunucuları kendilerini çok daha geniş ve temelde uyumlu
bir şeyin, imparatorluk yönetimini zayıflatacak ve sosyo-ekonomik eşitliği
teşvik edecek fikirler dile getirdiği sürece, bir dizi yeni görüşü benimsemeye
açık olan küresel ilerici halk hareketinin parçası olarak gördükleri için dile
dökülebilmekteydi. Bu insanlar, ilgili melezliğin yaratacağı gerilimler
konusunda naif bir tutum benimsemiş olabilirler. Ama zaten Sun Yat-sen, Hz.
Muhammed ve proleter şiir, söylemsel düzeyde ancak böylesi bir zihin dünyasında
bir araya gelebilirdi.
Lin Hongxuan
[Kaynak:
Ummat Yet Proletariat: Islam, Marxism, and the Making of the Indonesian
Republic, Oxford University Press, 2023.]
Dipnotlar:
[42] Hongxuan Lin, “Sickle as Crescent: Islam and Communism in the Netherlands
East Indies and Indonesia, 1915–27,” Studia Islamika 25, no. 2 (2018): s.
309–50.
[43]
Kankan Xie, “The Netherlands East Indies 1926 Communist Revolt Revisited: New
Discoveries from Singapore’s Digital Newspaper Archives,” Chapters on Asia (Singapur:
National Library Board, 2014), s. 279.
[44]
Shiraishi, An Age in Motion, s. 284.
[45]
Steven Farram, “Revolution, Religion and Magic: The PKI in West Timor,
1924–1966,” Bijdragen Tot de Taal-, Land- En Volkenkunde 158, Sayı. 1
(2002): s. 23–25. Hacı Datuk Batuah ve Nazar Zeynuddin 1925’de Adonora adasına
sürgüne gönderildi. İkili, sonrasında 1927 yılında Boven Digoel’e geçti. Sürgünde
bile EKP’nin görüşlerini propaganda etmeyi sürdürdüler.
[46]
Reid, The Blood of the People, s. 70–71. Kerim M. S. 1900 veya 1901
yılında dünyaya feldi. 1914’te bayındırlık hizmetleri dairesinde teknik ressam
olarak çalışmaya başladı. Ace eyaletinin Loksomavaye kentinde faal olan sendika
şubesinin başkanı oldu. Bağımsızlık yanlısı Milli Hint Adaları Partisi’nin şube
başkanlığını üstlendi. Parti Mayıs 1923’te dağılınca EKP’ye geçti. 1924’te
Langsa şubesi başkanı, aynı zamanda Sumatra komiseri oldu. Bkz.: Horton,
“History Unhinged,” s. 13. Nazar Zeynuddin, Kerim M. S.’nin kayınbiraderi. Aceli
olan Zeynuddin demiryolu kondüktörü olarak çalıştı. Tramvay işçileri sendikası
içerisinde faaliyet yürüttü. Mayıs 1923’te gerçekleşen grev sonrası Ace’den
kovuldu. Hacı Datuk Batuah ile ilişki kuran Zeynuddin, Padang Pancang şehrinde
faal olan Sumatralı Taliban okulunda Kasım 1923’te tutuklanana dek ders verdi.
[47]
Reklâm, Doenia Merdeka, 15 Ocak, 1924. Burada değinilen gazetelerin
önemli bir kısmı açıktan Müslüman komünisttir. Bu noktada Hacı Misbah’ın Medan
Müslimin gazetesi ile Nazar Zeynuddin’in Djago! Djago! Dergisi öne
çıkmaktadır.
[48]
S. A. (müstear isim), “Sampai Djemoe [...] Temtoe!,” Doenia Merdeka, 15
Ocak 1924.
[49]
Anonim, “Kemana Djalan Kita?,” Doenia Merdeka, 1 Şubat 1924.
[50]
A.g.e.; K. W. Soediono, “Doenia kapital,” Doenia Merdeka, 15 Mart
1924.
[51]
Soed (müstear isim), “Kjai Goenoeng Slamet keloehnja jang tiada dipoetoesan,” Doenia
Merdeka, 15 Şubat 1924.
[52]
A.g.e.
[53]
Mendoa, “Si Pemboenoeh,” Doenia Merdeka, 15 Mart 1924.
[54]
A.g.e.
[55]
A.g.e.
[56]
Djoewardi, “Si Goblog Sri Djajabaja mengoetjeh seperti orang gila?,” Doenia
Merdeka, 1 Nisan 1924.
[57]
A.g.e. İran örneği verilirken muhtemelen 1914-1921 arası dönemde İran’ın
Gilan eyaletinde Mirza Küçik Han liderliğinde İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin
kuruluşu için silahlı mücadele yürüten Cengeli Hareket’e atıfta bulunuluyor.
Bkz.: Cosroe Chaqueri, The Soviet Socialist Republic of Iran, 1920–21 (Pittsburgh,
PA: University of Pittsburgh Press, 1994).
[58]
Reid, The Blood of the People, 69–70. Parada Harahap, aynı zamanda bir
süre Benih Mardeka gazetesinin yayın yönetmenliğini yaptı.
[59]
Tk. A. S., “Pergerakan Kita,” Perempoean Bergerak, 15 Mayıs 1920.
[60]
A.g.e.
[61]
Boetet Satidjah, “Salam jang pertama,” Perempoean Bergerak, 15 Mayıs
1919.
[62]
Her yanı sarmış olan yoksulluk kadınları, bilhassa şeker ve tütün
plantasyonlarında çalışan kadınları fuhşa sürüklüyordu. Bkz.: Ann Laura Stoler,
Capitalism and Confrontation in Sumatra’s Plantation Belt, 1870–1979 (Ann
Arbor: University of Michigan Press, 1985), s. 120, 215.
[63]
Sitti Roekiah, “Ajam Beranak Itik,” Perempoean Bergerak, 15 Mayıs 1919.
[64]
Anonymous, “Bertanding,” Perempoean Bergerak, 16 Haziran 1919.
[65]
Mariam, “Kawin Dengan Lain Bangsa,” Perempoean Bergerak, 16 Aralık 1919.
[66]
Reid, The Blood of the People, s. 19, 70–71.
[67]
Anonim, “Tentang Darsono,” Hindia Sepakat, 3 Ocak 1922.
[68]
H. S. S. Parpatieh, “Soematra [...] moelai melangkah menoedjoe apa jang
dimaksoednja,” Hindia Sepakat, 5 Ocak 1922.
[69]
Anonim, “Perasaan, Pemandangan, Pertimbangan, dan Pengharapan 1921–1922,” Hindia
Sepakat, 10 Ocak 1922.
[70]
Anonim, “Soematra Bergerak,” Hindia Sepakat, 17 Ocak 1922; Hadler, Muslims
and Matriarchs, s. 181.
[71]
M. S. Familie, “Pendahoeloean,” Oetoesan Ra’jat, 2 Ocak 1923.
[72]
Anonim, “Propaganda V.S.T.P,” Oetoesan Ra’jat, 2 Ocak 1923; Anonim,
“Openbare Vergadering V.S.T.P,” Oetoesan Ra’jat, 26 Ocak 1923. 1908’de
Semarang’da kurulan Demiryolu ve Tramvay İşçileri Federasyonu, HSDB/EKP ile ta
başından beri güçlü bağları bulunan bir sendikaydı. Semaun gibi önemli EKP
liderleri sendikacılık kariyerlerine bu sendikada başladılar.
[73]
Aboelhajat, “Kemerdekaan!,” Oetoesan Ra’jat, 30 Nisan 1923; Anonim,
“Boenga Rampai,” Oetoesan Ra’jat, 30 Nisan 1923.
[74]
Abdoe’lxarim M. S., “Matahari Terbit,” Oetoesan Ra’jat, 15 Ocak 1923.
[75]
M. S. Familie, “Pendahoeloean,” Oetoesan Ra’jat, 2 Ocak 1923.
[76]
Joenoes, “Keadaan Doenia,” Oetoesan Ra’jat, 26 Ocak 1923.
[77]
Shiraishi, An Age in Motion, s. 8.
[78]
Anonim, “V.S.T.P. Atjeh,” Oetoesan Ra’jat, 15 Haziran 1923.
[79]
Reklâm, Oetoesan Ra’jat, 31 Mayıs 1923.
[80]
Halilintar’ın bazı sayıları Halilintar-Hindia ismiyle çıktı Bkz.:
Halilintar, 17 Aralık 1924.
[81]
Saich, Finding Allies, s. 99, 192.
[82]
A. C. S., “Politiek Kaoem Kita,” Halilintar, 26 Kasım 1924.
[83]
Tjakram, “Ketetapan Hati,” Halilintar, 17 Aralık 1924.
[84] Karpoes Merah (müstear isim), “Nasib Kaoem Proletar,” Halilintar, 17 Aralık 1924.


0 Yorum:
Yorum Gönder