Bill
Gates’in desteklediği Afrika’da Yeşil Devrim İttifakı, kıtaya son on beş yıl
içerisinde aktardığı 1 milyar dolar ile birlikte tarımsal zenginliği artırmayı
vaat etti.
Vaadini
yerine getirmek şöyle dursun, AGRA,
ekolojiyi tahrip etti, çiftçiyi borçlandırdı, açlığı artırdı, hedef ülkelerin
durumunu daha da kötüleştirdi.
2006’da
gündeme gelen AGRA, mahsulü iki katına çıkartma, 30 milyon küçük toprak sahibi
çiftçilerin gelirlerini artırma, 2020’de gıda güvensizliğini yarı yarıya
azaltma vaadiyle yola çıkmıştı.
Bugün
meseleyle ilgili yapılan değerlendirmeler, çiftçilerin zaten bildiği gerçekleri
ortaya koyuyor: AGRA, ana hedefine ulaşamadı. Süreç içerisinde 30 milyon çiftçi
hedefini de 9 milyona çekmek zorunda kaldı.
Üretim
sahasında da proje sonuçsuz kaldı. Yüzde yüz arttıracağını söylediği mahsul,
son 12 yıl içerisinde ancak yüzde 18 oranında artabildi.
Birçok
bölgede büyüme oranları, AGRA öncesi dönemin gerisinde kaldı.
Bu
yapısal hatanın üzeri bugün özel seçilip sunulan verilerle ve münferit başarı
hikâyeleriyle gizlenmeye çalışılıyor.
AGRA’nın
çalışma yürüttüğü 13 ülkede açlık yüzde 30-31 arttı.
Geliştireceğini
söylediği tüm değerler düşük kaldı. Tarımsal kalkınma yaklaşımının sorunları
açığa çıktı.
AGRA,
tek ürüne dayalı çiftçilik modelini kullandı. Bu modelin biyolojik çeşitliliği,
çiftçileri kendi topraklarının dayanıklı ürünlerini kenara itip mısır ekmeye
zorlamak suretiyle yok ettiği görüldü.
Eskinin
iklime dirençli ürünlerinin ekim oranı epey düştü. 2006-2018 arası dönemde darı
üretimi yüzde 24 oranında azaldı.
Zambiya
ve Tanzanya’da yapılan araştırmalar, çiftçilerin yapılan hasat sonrası vaat
edilen mahsulü alamamaları üzerine gübre ve melez tohum için kredi aldıklarını,
böylelikle tuzağa düştüklerini ortaya koyuyor.
Gelir
bağımlılığının yol açtığı bu mali yük, köylü aileleri birkaç nesil boyunca
etkileyecek bir mesele.
Ekonomik
etkilerinin ötesinde AGRA’nın benimsediği, kimyasalı yoğun kullanmayı temel
alan yaklaşım, Afrika’da programın yürürlükte olduğu bölgelerde toprağın
kalitesini düşürdü.
Sentetik
katkı maddeleri, toprağın mikrobiyal varlığını zayıflattı, üretkenlik oranını
düşürdü, karbon tutma ve su depolama gibi ekosistem içerisinde önemli olan
işlevlerini yitirmesine neden oldu.
AGRA
modelinin içerdiği, toprağa kirleten, poliklorlanmış bifeniller, polibromine
edilmiş difenil eterler, perfloro karboksilik asitler, benzen ve bizfenol A gibi
bileşenlerin doğaya ve insan sağlığına zararlı oldukları tespit edildi.
Bugün
AGRA, Sahra Çölü’nün güneyindeki Sahel bölgesinin yüzde 65’inde toprağın
kalitesini düşürdüğünü kendisi de kabul ediyor. Ama önerdiği çözümler, hâlen
daha kimyasalların yoğun olarak kullanılmasını öngören tarım yöntemlerini esas
alıyor.
ESMS
ve RE-GAIN gibi yeni programlar sorunları görüyor ama ana sebepler üzerinde
durmuyor.
Afrika’da
sivil toplum kuruluşları, bugün AGRA’nın köylülerin yaşamsal gerçeklerini
dikkate almadığını, kendince teknoloji bağımlılığını dayattığını, ekolojik
gerçekleri görmediğini, bu anlamda paranın zirai ekolojik sistemlere akıtılması
gerektiğini söylüyorlar.
AGRA,
Afrika tarımının yüzleştiği sorunları yanlış teşhis ediyor.
15
yılın ve harcanan 1 milyar doların ardından açlık yüzde 30 oranında arttı, rekoltede
ciddi bir artış yaşanmadı, toprak kalitesizleşti, çiftçiler borç yükü altında
ezildi.
Doğa
sağlığına, çiftçiler refah yoluna ancak gerçek çözümlerle kavuşur.
Sam Knowlton
28
Mart 2025
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder