03 Mayıs 2025

Trump’ın Canlandırma Stratejisi



Donald Trump’ın dış politikası, solcu yorumcuların kafasını karıştırdı. Trump, Ukrayna ve Gazze konusunda farklı pozisyonlar aldı. İlkinde barış talep eden Trump, ikincisinde tüm nüfusun etnik temizliğe maruz bırakılmasını istedi. Dolayısıyla, solcular da Trump’ın dünya meseleleri üzerindeki tesirinin olumlu olup olmayacağı konusunda net bir fikre sahip olamıyorlar.

Aslında bu kafa karışıklığının ve şaşkınlığın sebebi, Trump’ın yapıp ettikleri değil, solun emperyalizm denilen olguyu bilmiyor olması.

ABD’nin öncülük ettiği batı emperyalizminin köşeye sıkıştığına, belirli bir tercihle yüzleştiğine hiç şüphe yok. Emperyalizm, bugün ya Ukrayna’daki savaşın nükleer silahların kullanılacağı bir aşamaya evrilmesine izin verecek ya da emperyalist hegemonyanın tedricen aşınmasına ses etmeyecek.

İşte aslında Donald Trump, emperyalizmi tuzaklarla dolu olan o sıkıştığı köşeden kurtarmaya çalışıyor. Mesele, onun barıştan mı yoksa savaştan mı yana olması değil, Avrupa’nın çıkarlarını düşünüp düşünmemesi de değil. Mesele, onun emperyalizmi içine girdiği bu çıkmaz sokaktan kurtaracak, alternatif bir emperyalist stratejiyi uyguluyor oluşu. Üstelik Trump, belki de bugün bu stratejiyi uygulayacak tek isim, çünkü emperyalizmi söz konusu çıkmaz sokağa sokan önceki dönemin politikasının kiri üzerine bulaşmamış.

Trump’ın emperyalizmin aşınan hegemonyasını yeniden ele geçirmesini sağlamak için başvurduğu yöntem, havuç-sopa yönteminden başka bir şey değil. Ukrayna savaşını üreten, Rusya’nın neticesinde batının emirlerine teslim olmasını sağlayacağı düşünülen provokasyonun yanlış olduğu görüldü. Ukrayna, savaş süresince zemin kaybetti, bunun yanında, rublenin değerini yitireceği öngörüsüyle Rusya’ya karşı uygulanan ekonomik yaptırımlar olumsuz sonuçlar üretti. Kısa süre değer kaybeden ruble, yaptırımlar öncesinde değeri daha yüksek olan dolar karşısında değerlendi, dahası, bu yaptırımlar, doların hegemonyasına yönelik itirazların gündeme alınmasına yol açacak tepkilere sebep oldu.

BRICS ülkelerinin Kazan’da düzenlediği zirve, “dolardan kurtulma” seçeneğini ciddi bir ihtimal olarak ele aldı.

Emperyalizmin tek taraflı uyguladığı yaptırımlar, görece küçük ülkelere uygulandığında etkili olabiliyorlar, ama Rusya gibi gelişmiş, kaynakları zengin, nispeten büyük ülkeleri hedef aldıklarında bu yaptırımlar, sadece tesirlerini yitirmekle kalmıyor, ayrıca yaptırımlarla alakası olmayan ülkeleri bile bir yere topluyor, uluslararası ekonomik düzene yön veren tüm emperyalist düzenlemeye karşı belirli ülkeleri blok oluşturma konusunda cesaretlendiriyor.

Trump göreve gelince bu havuç-sopa yöntemi devreye sokuldu. Sopa kapsamında dolardan kurtulma politikasına yönelen ülkelere ağır gümrük vergileri dayatıldı. Bu kapitalist oyunun tüm kurallarına aykırı olan bu hamle, tüm yalınlığıyla emperyalist bir eylemdi. Neticede bu kuralara göre her ülke, ticaret ortağıyla istediği para birimiyle ticaret yapma, ayrıca hoşuna giden her türden para birimiyle servetini biriktirme özgürlüğüne sahip. Yüksek gümrük vergileriyle bu özgürlüğü ortadan kaldırma girişimi, aslında hiçbir uluslararası düzenin onay veremeyeceği bir tür baskılama yöntemi. Alenen ve tüm acımasızlığıyla emperyalist olan Trump gibi bir kişilik, bu tür ekonomik baskı biçimlerini açıktan uygularken, hiçbir çekince duymuyor.

Trump’ın Ukrayna savaşına son verme girişimi ise havuç-sopa yönteminin havuç kısmına denk düşüyor. ABD ve batı emperyalizmine karşı alternatif bir blokun oluşmadığı koşullarda, bu savaşı Rusya’nın aleyhine olmayan koşullar üzerinden sonlandırdığınızda, Rusya’yı bu tür bir alternatif blokun dışında tutmuş olursunuz. Bu hamle, neticede emperyalist hegemonyaya karşı çıkan her türden girişimin altını oyacaktır.

Ukrayna savaşını müzakereler üzerinden sonlandırmaya yönelik her türden girişim hayırlıdır tabii ama Avrupa’nın güvenlikle ilgili endişeleri hilafına ABD çıkarları için barış yapıldığı, bu atılan adımın barış arzusunun bir sonucu olduğu gibi yanlış görüşlere kapılmak doğru değil. Trump’ın barışı bir iş ve görev bildiğinden söz edilemez. Barış yanlısı olsa Gazze konusunda savaştan yana açıklamalar yapmazdı.

Aslında kapitalizm, doğası gereği barışa karşıdır. Fransız sosyalisti Jean Jaures’in ünlü ifadesiyle, “Kapitalizm, bulutların yağmuru bünyesinde taşıması gibi, kendi içinde savaşı barındırır.”

Trump’ı harekete geçiren şey barış arzusu değil, emperyalist hegemonyaya sağlam bir zemin kazandırma arzusu. Avrupa’nın güvenliği meselesi de tümüyle dikkatleri başka yöne çekmek için başvurulmuş bir hile. Rusya, Avrupa’nın güvenliğini hiçbir zaman tehdit etmedi. Avrupa, “Rus emperyalizmi” tehdidine dair laflarla NATO yayılmacılığına kılıf örmeye çalıştı. Dolayısıyla, Trump’ın barış hamlesiyle Avrupa’nın güvenliğini tehdit ettiği tespitinin herhangi bir zemine sahip olmadığını görmek gerek.

Trump, Avrupa’daki muktedir kliklerden farklı düşünüyor. Bu farklılık, emperyalizmin bugün benimsediği iki farklı stratejiden kaynaklanıyor. Biden’ın Rusya’ya saldırıyı temel alan stratejisi sonuçsuz kaldı. Elde sadece Ukrayna savaşına son verip Rusya’yı batı emperyalizminin hegemonyasına karşı tesis edilmiş olan muhalif bloktan kopartma stratejisi kaldı. Avrupa’yı yönetenler, hâlen daha ilk stratejiye bağlı iken Trump ikinci stratejiyi devreye soktu. Almanya’da faal olan Neonazi partisi AfD’nin Ukrayna savaşına yönelik muhalefetini de bu düzlemde ele almak gerekiyor. Aynı parti, Ukrayna savaşının bitmesini isterken Filistin konusunda aşırı saldırgan bir konum alıyor. Bu da ilgili partinin Avrupa’nın güvenliğini dert etmediğini veya barış için yanıp tutuştuğunu değil, belirli bir stratejik konum üzerinden hareket ettiğini gösteriyor.

Trump, emperyalizmi o sıkıştığı köşeden kurtarmak istiyor. Bu amaç doğrultusunda yürürlüğe koyduğu projenin asıl amacı, ABD’nin bir bütün olarak emperyalist blok üzerinde tesis ettiği hegemonyayı yeniden kazanmasını sağlamak. “Amerika’yı Yeniden Büyük Yapalım” sloganı, liderliği sorgulanmayan bir güç olarak ABD’nin batı emperyalizmine hükmettiği dünyayı yeniden kurma amacına işaret ediyor. Avrupa’yı Amerika’ya ait enerji kaynaklarına bağımlı kılma stratejisi de bu projenin uzantısı. Bu strateji uyarınca ABD “derin devlet”i, Rusya’dan Avrupa’ya uzanan Kuzey Akım II doğal gaz boru hattını patlattı.

Trump’ın stratejisi de büyük bir çelişkiyle malul. Kapitalist dünyanın lideri olmak için bir bedel ödenmek zorunda. Trump ise bu liderlik rolünü bedel ödemeden yerine getirmek istiyor. Bedel derken kastettiğimiz şu: Lider, bir bütün olarak kapitalist dünyanın krize girmesine mani olmak ve büyük kapitalist güçlerin hırslarına uyum sağlamak adına bu güçler yüzünden oluşan ticaret açıklarını tolere etmek zorunda. Liderken İngiltere bunu yaptı. Son dönemde ABD de aynı tavrı göstermişti.

Kıta Avrupası ve ABD yüzünden oluşan ticaret açığı, İngiltere’ye zarar vermedi. Çünkü İngiltere, diğer önemli kapitalist güçlerin yol açtığı açığı kapatmak için fethettiği sömürgelerden gelen servetle, biriken artıkla bu açıkları kapattı.

Büyük savaş sonrası ABD, İngiltere kadar talihli değildi. Diğer büyük güçlere bağlı olarak oluşan ticaret açığı, ABD’yi borç batağına sürükledi. Ne kadar çırpınsa daha da dibe battı. Trump, “Amerika’yı yeniden büyük yapma” projesini bu bağlamda gündeme getirdi. Diğer tüm ticaret ortaklarına gümrük vergilerini bu sebeple dayattı. Çünkü kapitalist dünya ekonomisinde toplam talep artmıyor. Her yerde hükümet harcamaları arttığı için zenginlerin vergilendirilmesi gerekiyor, mali açıklar büyüyor. Küreselleşmiş finans kapital, bu gerçeği örtbas etmek zorunda kalıyor. Neticede dünyada kapitalist kriz derinleşiyor. ABD dışı kapitalist dünyanın sırtına daha fazla yük biniyor.

Trump’ın emperyalizmi yeniden canlandırma stratejisi, pastayı başkasına yaptırıp onu yemek üzerine kurulu. ABD’yi lider kılmak için başkalarına gümrük vergileri dayatıyor. Dünyanın geri kalanına “komşuyu zarara sokma politikası” uyguluyor. Başkalarının pazarını kaparken büyüme sürecini güvence altına alma amacını güden bu politika, temelde emperyalist hegemonyayı yeniden kazanma projesiyle çelişiyor. Biden, emperyalizmi bir köşeye sıkıştırdı. Trump’ın onu o köşeden kurtarma girişiminin emperyalizmi bir başka köşeye sıkıştıracağını görmek gerekiyor.

Prabhat Patnaik
3 Mart 2025
Kaynak

0 Yorum: