Eşme ilçesine bağlı Güney köyünde dünyaya geldi.
Yoksul köylü bir ailenin çocuğu olan Ertuğrul, ilkokulu Darüşşafaka’da
okuduktan sonra, ortaokul ve liseyi İstanbul’da yatılı okudu. ODTÜ’de
mühendislik okuduğu zamanlarda ülkesinin ve halklarının esaret altına
alınmasına kayıtsız kalamaz. Gönlü kavi bir gençtir.
Ertuğrul, başka nasıl olsun ki, yoksul büyümüş bir
insan. Soluksuz daldı kavgaya, abileri gibi gözünü budaktan sakınmadan.
Yurtseverliği gözlerinden okunuyordu Ertuğrul’un,
ülkesinin özgürlüğü, bir sevgiliye duyulan özlem gibiydi. Öğrenci Temsilciliği
Yönetim Kurulu sözcüsü seçildi Ertuğrul.
Durmuyordu kahpe düzen, su uyuyor, ama kahpe düşman
uyumuyordu. Direnişin kalesiydi ODTÜ, umudun, özgürlüğün dağıydı. Ve nice
yiğit, bu dağdan tutuşturmuştu kavgayı.
13 Şubat 1977’de ODTÜ’ye faşist Hasan Tan rektör
olarak atanır. “Devrimcilerin her yerde kökünü kazıyın” diyenlerdendir Tan.
Razı olur mu devrimciler, bir satılmışın dağlarına ayak basmasına. Boykot ve
eylemlerle rektör istifaya zorlanır. Ertuğrul’a da boykotun sözcülüğü görevi
verilir.
8 Haziran’da giriş kapısında arama kontrolü yapan
jandarmaların gerici faşist grupları arama yapmadan içeri alması, Dev-Yol
grubunun ise aranmak istememesi üzerine olay çıkar.
Öğrenci temsilcileri ile jandarma arasında tartışma
yaşanır. İçeride olan temsilcilerin jandarma tarafından aranmak istenmesi
ortalığı karıştırır. Ertuğrul, duruma karşı çıkar ve okulun içine doğru koşmaya
başlar. Hiçbir ihtarda bulunulmaz, jandarma ateş açar ve Ertuğrul, sırtından
vurulur.
Yerde can çekişirken süngülenir. Gelen ambulans
kapıdan jandarma tarafından geri çevrilir.
Kırk beş dakika can çekişir Ertuğrul. Sonra susar
kelimeler, kapanır gözleri. Bir “elveda” dedirtmezler sevgilisine, çok sevdiği
vatanına, halkına.
“Gökte bulut yan yan gider, yaralarından kan gider,
Töresi batası dünya, kahpe kalır şahan gider.
Ortadoğu’nun dumanı, jandarma bilmez amanı,
Ertuğrul’a düğün ettik, ot biçim orak zamanı.’’
Can Şahin
8 Haziran 2020
0 Yorum:
Yorum Gönder