Capitol Hill Özerk Bölgesi
Capitol Hill Özerk Bölgesi (CHÖB) dünya genelinde
solun dikkatini çekti, sol imgelemdeki yerini aldı. İlhamını doğrudan
Minneapolis Ayaklanması’ndan alan CHÖB, halkın polis merkezi civarındaki ateşe
verilmiş alanda kurduğu bir “özerk bölge”. Bu da bize gösteriyor ki Afrika
Halkının Yeni Kurtuluş Mücadelesi, ülkedeki en gelişkin teoriyi ve pratiği
üretmeye devam ediyor.
Her yanda halka ait bahçeler, pıtırak gibi
çoğalıyor, Siyahî çiftçiler gıda özerkliği ve kendine yeterlilik adına mekânı
yeniden canlandırıyorlar, karşılıklı yardım ağları kuruluyor, evsizlere sağlık,
gıda ve diğer gerekli destekler sunuluyor.
CHÖB, revizyonist “parti” gevezeliklerinden
türemedi, bazı anarşistlerin kutsal kitaplarının sayfalarından çıkmış bir şey de
değil, o tümüyle kitlelerin doğal mücadelesinin bir ürünü.
Bu, iyi bir şey. Ama Maoistler olarak bizim kendi
hareketimiz içerisinde bile bu özerk bölgeyi cilâlayıp duran hatalı
yaklaşımları ve siyaseti eleştirmemiz, bu noktada pratikten yoksun olan aşırı
teorik yönelimlere duyulan haklı horgörünün ötesine geçmemiz gerekiyor.
Capital Hill Özerk Bölgesi hayırlıdır. Peki ama bunun
gerçek manada özerk bir bölge olduğunu söyleyebilir miyiz?
Hayır. “Özerk bölge” etiketini iliştirmek, hiçbir
yeri özerk bölge kılmaz. Polis, gericiler ve faşistler sizin bölgenize elini
kolunu sallaya sallaya girip canlı çıkabiliyorlarsa orası özerk değildir, en
ileri unsurların kontrolüne hiç girmemiş demektir.
Kontrolden söz etmişken, bölgenin liderlerinin kim
olduğunu sormak lazım. Anarşistler “adalet” adına yatay modeli öve öve
bitiremiyorlar, kötü belledikleri hiyerarşinin doğuşuna mani oldukları için
böbürleniyorlar.
Biz komünistlerse bu tür bir model üzerinden
örgütlenmiş projelerin düştükleri yanlışlara ve çöküşlerine çok kez tanık
olduk.
Siyaset siyasettir. Bölgede resmi, açık ve kabul
görmüş bir liderlik bulunmuyor ki bazen devlet baskı aygıtının ibret olsun diye
cezalandırmak adına “lider” aradığı koşullarda bu lidersizlik hayırlı da
olabilir. Ama biz biliyoruz ki ister başını derde sokarak isterse o taraklarda
hiç bezi olmadan bazı anarşist gruplar belirli bir nüfuza sahip olmuşlar, doğru
kişiyi onlar biliyor, para onların elinden geçiyor, paraya kimlerin erişeceğine
onlar karar veriyor, hareket içindeki önemli insanlarla ilişkiler kuruyorlar
veya kişisel bir karizmaya sahipler.
Bu tür bir örgütlenme yöntemi liberaldir,
burjuvadır ve bireycidir, ayrıca politik açıdan yaşama ihtimaline de sahip
değildir, çünkü proje, arkasındaki sponsor desteğini çektiği vakit çöker, bu
çöküşe duygusal bir kopuş, dedikodular, hainlik gibi gelişmeler de sebep
olabilir. “Yatay” hareketler, her zaman gördüğümüz gibi, pratikte gayriresmi
bir hiyerarşi üretmektedir.
Diğer bir mesele de CHÖB’ün bulunduğu konumdur.
Maoistlerin kanaatine göre devletin çekildiği periferide üs bölgeleri inşa
edilmeli, üsler bu inşa sonrası genişletilmeli, ama asla merkezde
varolmamalıdır.
ABD’de ağır sanayiinin bulunduğu kuzey ve
kuzeydoğu bölgelerindeki şehirlerde ve kenar mahallelerde işçiler ve yarı
proleter ezilen halklar yaşamaktadır. Buralar, ayrıa Kızılderili bölgelerinin
bulunduğu yerlerdir. Bu bölgelere kitle çalışmasıyla üs inşa etmek mümkündür.
Parti bir gecede kurulup açgözlü bir istilacı gibi
ortalığa saldırmaz. Parti, kitle çalışmasını geliştirir, halkla omuz omuza
olur, ideolojik ve politik liderliği üstlenir.
Liderlik üzerinde hak iddia edilecek bir konu
değildir, o pratikte geliştirilir ve onu öncüsü olarak ancak halk kabul
edebilir.
CHÖB, Seattle’ın ortasındadır ve devletin baskı
aygıtının kolayca erişebileceği bir yerdedir. Bölgeyi savunacak gerçek bir öncü
gücün bulunmuyor oluşu, endişe vericidir. Eğer polis mahalleye girecek olursa
kısa sürede başarılı olacaktır. Buna karşın gene de Seattle’da veya civarında
olan herkesin o an geldiğinde bölgeye destek sunması gerekmektedir. “Destek”
derken neyi kastettiğim açık olmalıdır.
Bu deneyimden neler öğrenebiliriz? Öncelikle “kendi
bölgemizde gerçek bir özerk bölge veya kent merkezli bir üs bölgesi nasıl
olmalı?” sorusunu düşünebilir, bu konuyla alakalı çalışmalarımızı
sürdürebiliriz.
Bu bağlamda toplum incelenmeli, sınıf analizi
yapılmalı, kendiliğindenliğe teslim olunmamalı, somut olgulara bakılmalı ve bu
temelde hareket edilmelidir.
CHÖB hayırlı bir gelişmedir, çünkü o, insanlara
kanımızla ve terimizle beslenen bu asalak emperyalist güçlerin ne kadar ufak
olduğunu, hayatlarımızı küçük bir azınlığı beslemek için heba ettiğimizi
düşünmeleri konusunda gerekli ilhamı vermektedir.
Gelgelelim bu özerk bölge
yok olduğunda karamsarlığa, nihilizme veya umutsuzluğa asla kapılmamalıyız. Karamsarlık,
nihilizm ve umutsuzluk anarşistlere has hastalıklardır. Biz daha iyisini yapalım.
BRG
15 Haziran 2020