21 Haziran 2020

,

Capitol Hill Özerk Bölgesi



Capitol Hill Özerk Bölgesi (CHÖB) dünya genelinde solun dikkatini çekti, sol imgelemdeki yerini aldı. İlhamını doğrudan Minneapolis Ayaklanması’ndan alan CHÖB, halkın polis merkezi civarındaki ateşe verilmiş alanda kurduğu bir “özerk bölge”. Bu da bize gösteriyor ki Afrika Halkının Yeni Kurtuluş Mücadelesi, ülkedeki en gelişkin teoriyi ve pratiği üretmeye devam ediyor.

Her yanda halka ait bahçeler, pıtırak gibi çoğalıyor, Siyahî çiftçiler gıda özerkliği ve kendine yeterlilik adına mekânı yeniden canlandırıyorlar, karşılıklı yardım ağları kuruluyor, evsizlere sağlık, gıda ve diğer gerekli destekler sunuluyor.

CHÖB, revizyonist “parti” gevezeliklerinden türemedi, bazı anarşistlerin kutsal kitaplarının sayfalarından çıkmış bir şey de değil, o tümüyle kitlelerin doğal mücadelesinin bir ürünü.

Bu, iyi bir şey. Ama Maoistler olarak bizim kendi hareketimiz içerisinde bile bu özerk bölgeyi cilâlayıp duran hatalı yaklaşımları ve siyaseti eleştirmemiz, bu noktada pratikten yoksun olan aşırı teorik yönelimlere duyulan haklı horgörünün ötesine geçmemiz gerekiyor.

Capital Hill Özerk Bölgesi hayırlıdır. Peki ama bunun gerçek manada özerk bir bölge olduğunu söyleyebilir miyiz?

Hayır. “Özerk bölge” etiketini iliştirmek, hiçbir yeri özerk bölge kılmaz. Polis, gericiler ve faşistler sizin bölgenize elini kolunu sallaya sallaya girip canlı çıkabiliyorlarsa orası özerk değildir, en ileri unsurların kontrolüne hiç girmemiş demektir.

Kontrolden söz etmişken, bölgenin liderlerinin kim olduğunu sormak lazım. Anarşistler “adalet” adına yatay modeli öve öve bitiremiyorlar, kötü belledikleri hiyerarşinin doğuşuna mani oldukları için böbürleniyorlar.

Biz komünistlerse bu tür bir model üzerinden örgütlenmiş projelerin düştükleri yanlışlara ve çöküşlerine çok kez tanık olduk.

Siyaset siyasettir. Bölgede resmi, açık ve kabul görmüş bir liderlik bulunmuyor ki bazen devlet baskı aygıtının ibret olsun diye cezalandırmak adına “lider” aradığı koşullarda bu lidersizlik hayırlı da olabilir. Ama biz biliyoruz ki ister başını derde sokarak isterse o taraklarda hiç bezi olmadan bazı anarşist gruplar belirli bir nüfuza sahip olmuşlar, doğru kişiyi onlar biliyor, para onların elinden geçiyor, paraya kimlerin erişeceğine onlar karar veriyor, hareket içindeki önemli insanlarla ilişkiler kuruyorlar veya kişisel bir karizmaya sahipler.

Bu tür bir örgütlenme yöntemi liberaldir, burjuvadır ve bireycidir, ayrıca politik açıdan yaşama ihtimaline de sahip değildir, çünkü proje, arkasındaki sponsor desteğini çektiği vakit çöker, bu çöküşe duygusal bir kopuş, dedikodular, hainlik gibi gelişmeler de sebep olabilir. “Yatay” hareketler, her zaman gördüğümüz gibi, pratikte gayriresmi bir hiyerarşi üretmektedir.

Diğer bir mesele de CHÖB’ün bulunduğu konumdur. Maoistlerin kanaatine göre devletin çekildiği periferide üs bölgeleri inşa edilmeli, üsler bu inşa sonrası genişletilmeli, ama asla merkezde varolmamalıdır.

ABD’de ağır sanayiinin bulunduğu kuzey ve kuzeydoğu bölgelerindeki şehirlerde ve kenar mahallelerde işçiler ve yarı proleter ezilen halklar yaşamaktadır. Buralar, ayrıa Kızılderili bölgelerinin bulunduğu yerlerdir. Bu bölgelere kitle çalışmasıyla üs inşa etmek mümkündür.

Parti bir gecede kurulup açgözlü bir istilacı gibi ortalığa saldırmaz. Parti, kitle çalışmasını geliştirir, halkla omuz omuza olur, ideolojik ve politik liderliği üstlenir.

Liderlik üzerinde hak iddia edilecek bir konu değildir, o pratikte geliştirilir ve onu öncüsü olarak ancak halk kabul edebilir.

CHÖB, Seattle’ın ortasındadır ve devletin baskı aygıtının kolayca erişebileceği bir yerdedir. Bölgeyi savunacak gerçek bir öncü gücün bulunmuyor oluşu, endişe vericidir. Eğer polis mahalleye girecek olursa kısa sürede başarılı olacaktır. Buna karşın gene de Seattle’da veya civarında olan herkesin o an geldiğinde bölgeye destek sunması gerekmektedir. “Destek” derken neyi kastettiğim açık olmalıdır.

Bu deneyimden neler öğrenebiliriz? Öncelikle “kendi bölgemizde gerçek bir özerk bölge veya kent merkezli bir üs bölgesi nasıl olmalı?” sorusunu düşünebilir, bu konuyla alakalı çalışmalarımızı sürdürebiliriz.

Bu bağlamda toplum incelenmeli, sınıf analizi yapılmalı, kendiliğindenliğe teslim olunmamalı, somut olgulara bakılmalı ve bu temelde hareket edilmelidir.

CHÖB hayırlı bir gelişmedir, çünkü o, insanlara kanımızla ve terimizle beslenen bu asalak emperyalist güçlerin ne kadar ufak olduğunu, hayatlarımızı küçük bir azınlığı beslemek için heba ettiğimizi düşünmeleri konusunda gerekli ilhamı vermektedir.

Gelgelelim bu özerk bölge yok olduğunda karamsarlığa, nihilizme veya umutsuzluğa asla kapılmamalıyız. Karamsarlık, nihilizm ve umutsuzluk anarşistlere has hastalıklardır. Biz daha iyisini yapalım.

BRG
15 Haziran 2020
Kaynak