Genç Vatanseverler ve Panterler:
Beyazların Irkçılık Karşıtı Mücadelesinin Hikâyesi
“Ben
işimi yapacağım, inanıyorum ki ben, bir otomobil enkazının altında ölüp gitmek
için doğmadım. Bir parça buzun üzerinde kayıp ölmeyeceğim. Kalp rahatsızlığı
yüzünden ölmek için de doğmadım ben. Akciğer kanserinden ölmek için doğduğuma
da inanmıyorum. Yapmakta olduğum şeyi yapabileceğime inanıyorum. Halkın içinde
öleceğime inanıyorum. Uluslararası devrimci proletaryanın mücadelesi içinde,
bir devrimci olarak öleceğime inanıyorum. Ve umuyorum ki her biriniz böylesi
bir hayat yaşayacaksınız. Bence bu türden mücadeleler bir gün gelip kapımızı
çalacak. O vakit neden halk için yaşamıyorsunuz? Neden mücadele için
yaşamıyorsunuz? Neden mücadele için ölmüyorsunuz?”[1]
[Fred Hampton: 30 Ağustos 1948-4
Aralık 1969]
¤ ¤ ¤
Kırk yıl önce bugün Şikago’da Kara Panter Partisi’ne
üye iki siyahî genç, uykularındayken polis tarafından katledildi.
Şikago’nun güneyinde Fred Hampton, becerikli bir
örgütçü olduğunu kanıtlamıştı. Fakat yeteneklerini sadece siyah topluluğu için
kullanmıyordu. Uzun ve çetin geçen bir süreçten sonra nihayet, işçi sınıfından
gelen siyahların, beyazların ve latinlerin toplandığı bir ‘’Gökkuşağı
Koalisyonu’’ kurabilmede muvaffak olabilmişti.
Kara Panter Partisi üyesi Bobby Lee, Genç
Vatanseverler örgütü[2] üyesi beyazlarla yaptıkları çalışmaları şu şekilde
aktarıyor:
“Her
şeyden önce Genç Vatanseverler örgütünün lideri Vaiz Fesperman’ın tanıdığım en
iyi insanlardan biri olduğunu söylemeliyim. Aslen Kuzey Carolinalı olan
Fesperman sonrasında Şikago’ya taşınmış.
Bu
örgütle ittifak kurunca partimizin birçok üyesi partiden ayrıldı. Aynı durum
Genç Yurtseverler için de geçerliydi. Bir taraf Genç Vatanseverlerden bir taraf
da siyahlardan hoşlanmıyordu. Bu insanlar ağır milliyetçiydi. Doğrusunu
söylemek gerekirse bazı siyahlar örgütten ayrıldı, ama zaten örgütün biraz da
arınması gerekiyordu. Gökkuşağı Koalisyonu, sınıf mücadelesi için belirlenmiş
bir şifreydi.
Bir
keresinde Vaiz, bana sıkılacak kurşunları durdurmuştu. Şehrin dışında bir
toplantıdaydık, bir süre sonra toplantı yerinden ayrıldım. O an polislerin beni
takip ettiğini anladım. Toplantı yerinden tek başıma çıkmak ciddi bir hataydı.
Polis ‘ne yapacağını biliyorsun’ dedi, ellerimi havaya kaldırıp duvara dayadı.
O an Vaiz dışarı çıktı, olan biteni gördü, o kış soğuğunda kadın erkek, çoluk
çocuk, herkesi dışarı çıkarttı. Polisler beni araca koydular, o insanlar
arabanın etrafını sarıp benim bırakılmamı istediler. Polise ‘onu bırakın’
dediler. O yürekli şerefsizlerin polis arabasının ışığında dimdik durup ölümün
yüzüne attıkları bakışları dün gibi hatırlıyorum.
Geriye
dönüp baktığımda, birlik için yeterli zeminin olup olmadığını sorguluyorum.
Bir
keresinde Şikago’nun kenar mahallelerine gittim. Orada görüp görebileceğiniz en
berbat gecekonduları gördüm. Buralarda yoksul beyazlar yaşıyorlardı.
Gökkuşağı
Koalisyonu’nun yolunu esasen iki ayrı örgüt açmıştı. Onlar olmasaydı, birliğin
oluşması kesinlikle mümkün değildi. İlk başta Öfkeyle Kalk Ayağa isimli örgüt
geldi, sonra ona Cemaatin Birliği eklendi. Kenar mahalleler, beyaz üstünlükçü
örgütlerin insan devşirdikleri en önemli yerlerdi. Yurtseverler örgütünden
kişilerin ailesinden en az bir kişi aynı zamanda Ku Klux Klan üyesiydi. Mike
James, Jewnbug ve Tappis bu zihniyetle mücadele etmek için ellerinden geleni
yaptı. Mike James ve Öfkeyle Kalk Ayağa örgütü, üstünlükçülük pisliğini kazıyıp
atmada epey çaba harcadı. Sahada yürüttükleri çalışmalar inanılmazdı.
Ben,
Genç Vatanseverler’le ilkin Üç Haç Kilisesi’nde tanıştım. Orada yapılan
toplantı, Amerikan Devrimi II isimli filmin en önemli sahnelerinden
biriydi. Kalabalık, kiliseden çıktıktan sonra Vatanseverler içeride kaldılar.
Papaza bürosunu bize vermesini istedik. Ardından da Vatanseverlere Panterlerle
birlikte çalışıp çalışamayacaklarını sorduk. ‘Olur’ dediler. Bu adamlarla
yaptığımız toplantıyı takip eden üç hafta boyunca Fred’e hiçbir şey söylemedim.
Sonuçta ittifak kurmak kolay bir iş değildi. Genç Vatanseverler’e ücretsiz
kahvaltıları ve halk klinikleri gibi başlıkları içeren halka hizmet
programlarını nasıl oluşturacakları konusunda tavsiyelerde bulundum. Bu
adamlarla birlikte yürüdüm, ekmeği beraber böldüm, bilardo salonunda birlikte
takıldım. Onların mahallesinde onların kanepelerine uzandım. Sonra onları kendi
evime davet ettim. Gökkuşağı Koalisyonu, biraz aheste de olsa bu şekilde
kuruldu.”
Fred Hampton tarafından kurulan bu koalisyon, deri giyimli Kara Panterler ile kot ceketli ve Konfederasyon bayraklı beyaz işçi sınıfı gençlerini bir araya getirmişti. İttifaklar, bir sınıf düzleminde ve ortak düşmana, Şikago’nun politik ve ekonomik elitlerine karşı kurulmuştu.
Bugünkü “Vatansever” hareket, altmışların Genç
Vatansever Partisi’nden çok şey öğrenmelidir. Ancak işçi sınıfının ve
yoksulların ittifakını ırkları dikine kesen bir düzlemde kurabildiğimizde
gerçeğimizi de kurmuş oluruz. Genç Vatansever Partisi, self determinasyonları
için mücadele veren siyahlara ve latinlere saldıran Klan ve benzeri beyaz
üstünlükçü gruplara karşı savaşırken, bugünkü Vatansever Hareket, bu
ırkçıların, neo-faşistlerin yanına yanlamış.
İşte Fred’in bunun için öldürülmesi gerekliydi. İşçi
sınıfından gelen latinlerden, siyahlardan ve beyazlardan teşkil olan, çok
farklı ırklara mensup hareket, politik ve ekonomik hegemonyaya karşı gerçek bir
tehditti. Eğer devlet, bugünkü “Vatansever Hareket”in liderlerini
katletmiyorsa, herhâlde bir sebebi vardır. Nihayetinde bu hareket, devlete tehdit
teşkil etmiyor. Aksine, devletin gücünü ve kontrol etme pratiğini besleyen bir
unsur olarak iş görüyor.
5 Aralık 2009
Dave Strano
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Fred Hampton Sözleri”, Fred Hampton, 29 Mart 2015, İştirakî.
[2] Colette Gaiter, “Şikago 1969”, 24 Ocak 2017, İştirakî.
0 Yorum:
Yorum Gönder