24 Ocak 2017

,

Şikago 1969


2016 başkanlık seçiminde Donald Trump, üniversite eğitimi almış beyaz kadınlar hariç, tüm toplum katmanlarından beyazların oyunu aldı. O, bilhassa beyaz işçiler arasında ciddi oy kazandı. Üniversite veya kolej eğitimi almamış beyazların yüzde 67’si ona oy verdi.

Seçim sonrasında yapılan kimi analizlerde, ülkenin sosyal güvenlik ağını zayıflatacak, vergileri zenginler lehine düşürecek politikaları destekleyen milyarder bir işadamına beyaz işçilerin kendi çıkarları aleyhine olacak şekilde nasıl oy kullandığı üzerinde duruldu. Yeni Mutabakat’tan [New Deal] beri Demokrat Parti, işçilerin partisi olarak görülürken, Cumhuriyetçi Parti elitlerin partisi olarak değerlendiriliyordu. Trump, bu hikâyeyi kendi lehine çevirmeyi bildi. 2016 seçimi, meseleleri ayrı kompartımanlara kapattı ve ırkçılık, cinsiyetçilik, yoksulluk ve ekonomik meselelere dair bütünlüklü bir çalışma yürütülmesini imkânsızlaştırdı. Bugün sosyal adalet savunucuları ve Demokrat Parti açısından ana mesele, kimlik politikasının ötesine nasıl geçecekleri ve tüm ırklardan işçilerin oylarını nasıl kazanacakları, buradan da farklı gruplar arasında güçlü bir koalisyonu nasıl oluşturacakları.

Bu konuda gerekli dersi ve ilhamı altmışlardaki toplumsal hareketler veriyor aslında. Bu hareketler, kimlikleri ve meseleleri dikine kesen ittifakların gücünü idrak etmeyi bilmişler. Bu dönemde bugün imkânsız görülecek devrimci bir koalisyon oluşturulmuş: göçmen güneylilerle ve beyaz işçilerin oluşturduğu Genç Vatanseverler isimli grup, Şikago’da sınıfsal sömürüyle mücadele etmek amacıyla Kara Panterler’le birleşmişler.

Peki bu ittifak nasıl oluşmuş? Oradan alınacak dersler, bugünün politik momentine nasıl tatbik edilebilir?

İhtimal Dışı Bir İttifak

İnsan hakları hareketinin yaşandığı dönem sonrası militan Siyah Güç hareketi ortaya çıktı. 1966 yılında Özsavunma İçin Kara Panter Partisi kuruldu. İlhamını Malcolm X ve diğer beynelmilel siyahî düşünce liderlerinden alan grup, örgütlü ırksal zulme karşı potansiyel bir araç olarak silâhlı mücadeleyi benimsedi. Bu, şiddet dışı protesto felsefesinden köklü bir kopuşu örnekliyordu. Grubun büyük bir kısmı Şikago’da idi. Fred Hampton, partinin genç liderlerinden biriydi ve bu kentte yaşıyordu.

Altmışlarda Şikago, yoksulların epey çile çektiği bir yerdi. Siyahlar, melezler ve beyazlar, yoksulluğun, işsizliğin, polis zulmünün, yetersiz barınma imkânlarının ve okul şartlarının, sosyal hizmetlerdeki düşüklüğün çilesini çekiyordu. Her türden zulümle mücadele etmek adına etnik ve ırksal gruplar, kendi sosyal hizmetlerini ve eylemci ağlarını teşkil ettiler.

Bunlardan biri de Genç Vatansever Örgütü idi. Örgütün kurulduğu yer, yerinden yurdundan edilmiş güneyli beyazların yaşadığı, Şikago’nun yukarısında bulunan Hillbilly Harlem mahallesiydi. Birçok örgüt üyesi ırkçıydı ve güneylilerin gururlandıkları Müttefik Bayrağı gibi sembolleri taşıyordu. Ama siyahlar ve Latinler gibi beyaz Genç Vatanseverler ve aileleri de Şikago’da ayrımcılığa maruz kalıyorlardı. Bunun sebebi, onların yoksul ve güneyli olmalarıydı.

Kara Panter Partisi’nin başında kısa süre bulunan Fred Hampton, tüm ırklara mensup yoksulları ve işçileri “gökkuşağı koalisyonu” çatısı altında birleştirmek istedi.

Şikago Panterleri’nin ve Genç Vatanseverler Örgütü’nün eski üyeleri, iki grubun nasıl ilişki kurduğuna dair benzer bir hikâye anlatıyorlar. İki grup üyeleri, diğer grubun toplantılarına katıldılar ve ortak meseleler konusunda birlikte hareket etmeye karar verdiler. Zaman içerisinde Kara Panterler, isyanın uzlaşmak bilmez bir işareti olarak görmeye başladıkları Müttefik Bayrağı’na hoşgörüyle yaklaşmayı öğrendiler. Bu ilişki dâhilinde Panterler’in öne sürdükleri tek şart, Genç Vatanseverler’in ırkçılığı mahkûm etmeleriydi.

Nihayetinde Genç Vatanseverler, Latin Genç Lordlar ve Kara Panterler ile ortak birçok yönlerinin olduğunu gördüler ve buradan da beyazların üstünlüğü fikrini, hatta Müttefik Bayrağı’nı redde tabi tuttular.

Doğal düşman görülen iki grup, ekonomik adalet çağrısı noktasında ortaklaştılar. Black Panther [“Kara Panter”] gazetesinin 9 Ağustos 1969 tarihli nüshasında partinin kurmay başkanı David Hilliard, “Anavatanımızın bağrından çıkmış, bizim saygı duyabileceğimiz tek devrimci örgüttür” diyerek Genç Vatanseverler Örgütü’ne dair hayranlığını dile getirdi. Genç Vatanseverler’le yürütülen çalışmayla ilgili olarak eski Kara Panter Partisi üyesi Bobby Lee ise “Gökkuşağı Koalisyonu sınıf mücadelesinin şifresidir” diyordu.

Sonuçta Illinois Panterleri, siyahî toplumunun muhtelif unsurlarını, Müttefik Bayrağı sallayan güneyli beyaz göçmenleri (Genç Vatanseverler’i), Porto Rikoluları (Genç Lordlar), yoksul beyaz etnik grupları (Ayaklanan Öfke, JOIN Cemaati ve Cemaatlerarası Hayatta Kalma Komitesi), öğrencileri ve kadın hareketini bir araya getirdi. Koalisyon çatısı altında bir araya gelen farklı gruplar gerekli kaynakları buldular ve hizmetlerin temini için ortak stratejiler belirlediler. Devletin ve özel sektörün sağlamadığı yardımlar konusunda çalışmalar yürüttüler. Bu noktada sağlık klinikleri, evsizlerin ve açların doyurulması, ahlaksız ev sahipleri ve polis zulmü ile başı dertte olanlara hukukî yardım sağlanması gibi adımlar atıldı.

2016’da Irk Temelli Ayrımın Açığa Çıkışı

İlk Gökkuşağı Koalisyonu’ndan yaklaşık elli yıl sonra ABD’de seçmenler bugün ırk temelli ayrışmaya uğramış durumda. Donald Trump bile Amerikalı siyahlara “bana oy verseniz, Demokrat Parti’ye sırtınızı dönseniz, ne kaybedersiniz?” sorusunu yöneltmek zorunda kaldı, ama bu tür adımlar hiçbir sonuç vermedi. Siyahî seçmenlerin sadece yüzde sekizi (Latinlerin yüzde 28’i ve Asyalıların yüzde 27’si) oyunu Trump’a verdi. İşçi sınıfının önemli bir kısmı siyahî ve Latin. 2032 yılında işçi sınıfı içinde çoğunluğu beyaz olmayanlar teşkil edecek.

2016 seçimi sonrası esas olarak beyaz işçilere odaklanıldı. Bunların ekonomi düzleminde unutulduğundan ve bu sebeple öfke olduklarından bahsedildi. Oysa Afrikalı-Amerikalıların durumu daha kötüydü. 2007’deki resesyondan beri Afrikalı-Amerikalılar arasında görülen işsizlik oranı Hispaniklerin iki katı, beyazlarınsa iki katından daha fazla.

Hillary Clinton ise çok farklı kesimlerden oy almayı bildi. 2016’da Philadelphia’da düzenlenen Ulusal Demokratik Konvansiyon, geçmişteki Gökkuşağı Koalisyonu’nun yeniden dirilmiş hâli gibiydi, ama bu ambalaj esasen altındaki ırkçılığı gizliyordu. Seçimin en önemli derslerinden biri, ülkenin ırkçılığa ve ayrımcılığa son verme konusunda bir arpa boyu yol alınamadığı gerçeği ile alakalıydı. Donald Trump, esasen bu gerçeği istismar etmeyi bildi.

Altmışlarda Şikago’da Gökkuşağı Koalisyonu’nun üyeleri kimlikleri kesen koalisyonlar kurmanın ne denli güç olduğunu biliyorlardı. Eski Kara Panter üyesi Bobby Lee, Genç Vatanseverler ile yürütülen çalışmaları şu şekilde anımsıyor:

“İttifak kurmak hiç de kolay değildi. Onlara ücretsiz kahvaltılar, halk için sağlık klinikleri gibi ‘halka hizmet’ programlarını oluşturmalarını tavsiye ettim. Bu elemanlarla çalışmak, ekmeğimizi bölüşmek, bilardo salonunda takılmak zorundaydık. Mahallelerine gidip kanepelerinde uzanmaya mecburduk. Onları kendi mahallemize davet ediyorduk. İşte Gökkuşağı Koalisyonu böyle kuruldu, yavaş ve güç oldu ama oldu.”

Birbirine zıt Kara Panterler’i ve Genç Vatanseverler’i bir araya getiren bu koalisyon, gerçekte kurulan etkileşimlerin insanların kendi mücadelelerinin diğer insanların mücadelelerinden esasta pek farklı olmadığını anlamalarını sağladı. Trump, Afrikalı-Amerikalıları hareketine katılmaya davet ederken muhtemelen samimiydi. O, bu türden samimiyetsiz davetlerin süreç içerisinde oluşan gerçek koalisyonlar gibi sonuç vermeyeceğini anlamadı.

Altmışların toplumsal hareketlerinden alınacak bir ders de şudur: ekonomik ve ırksal adalete yol açacak, kalıcı sonuçlara yol açacak değişim, tuğla tuğla örerek, tek tek kişilerle temas kurarak, oldukça yavaş kurulan bir hareket ile birlikte gerçekleşecektir.

Colette Gaiter
9 Ocak 2017
Kaynak

0 Yorum: