06 Ocak 2017

,

Devrime Selam Halaya Devam


Koç şirketler grubu, 650 işçiyi işten çıkartmış. Kimin umurunda? Şimdi önemli olan, orta sınıfın laiklik hassasiyeti.

Ayşe Hür, “derin devletle iktidar arasında çatırdama var” demiş.[1] Tarihçimiz, dün o yarılmanın hangi Taraf’ındaydı? Bugün hangi tarafta?

Nazan Üstündağ[2] da “tek kurtuluşumuz liberal demokrasi” buyurmuş. Kapitalizmin finansına alerjisi olduğunu beyan etmiş. Yalan!.. “Liberal demokrasi” demek için o sözcüğü kullanıyor. “Vahşi kapitalizm” demek gibi. Bunlar mı 650 işçiye umut olacak akıl hocaları?

Yoksa müteveffa Koç’a rahmet dileyenler mi?[3] Ya da “ülkeden yabancı sermaye çıkışı önlensin” diyenler mi?[4] Yerli sermayenin solcuları mı işçilere merhem olacak?

Peki şehir yanarken saçlarını tarayan kimdi? Seks işçileri mi? Bizans yıkılırken tartışılan neydi? Gender mı? O hâlde “cinsiyetsiz zamir” icad eden ODTÜ’lüler kurtaracak işçileri.[5] O gençlik ki “bugüne dek bilimsel eğitim verildiğine ve bugün onu gericilere karşı koruyacak olanın kendileri olduğuna” inanıyor. ODTÜ, polise ve askere hizmet ediyor. Gençlikse cinsiyetsiz zamir peşinde. Söz, sözcükler önemli… Tek sığınağımız onlar. Bu sis dağılınca, etiketlerimize dair sıfatların ardına saklanacağız sonuçta.

* * *

Sisin içinde kesin bir telefon gidiyor Cübbeli’ye: “Solcuların canı sıkılıyor, bir lafın yok mu gündeme gelecek?” Ahmed de “Amirim, sen yeter ki emret, satrançla ilgili bir söz var, nasıl olur?” diyordur. Dönem bunu gerektiriyor. Duyduklarınız İslam değil, kurt uluması… Siz yeni duymuş olabilirsiniz ama halk o sesi çok iyi tanıyor.

Dönem değişiyor. Kurtlar Vadisi, danışmanlığını Mehmet Ağar’ın yaptığı bir dizi. PKK ile ilgili bir sezon hazırlıyorlar. Bir tip çıkartıyorlar. Müjdat Gezen’in öğrencisi canlandırıyor onu. Diziye sert giren bu tip, maymun olarak çıkıyor sonra. Devlete ajanlık ediyor. Liberal zamanlar bunlar.

Faşizme bakarken içimize işleyen faşizmdir liberalizm.

* * *

Bu şarkıcı Dodan meselesi çetrefilliymiş. Geçen bu Kurtlar Vadisi’nden çıkan eski gerilla tipi Muro’nun filminde görüyoruz Dodan’ı. Muro sahneye çıkıyor, “Çal keke, devrime selam halaya devam” diyor. Böyle değişiyor insanlar. Devrim yalan, halay gerçek...

O Dodan’ı tanıtan reklâm Duvar’ında bir yazar, “1970’lerde Uruguay’daki devrimci örgüt Tupamarolar’ın bastığı elit bir gece kulübünün duvarlarına ‘ya herkes dans edecek ya da hiç kimse’ yazdığı söyleniyor” diyor.[6] İlginçtir, yılbaşı gecesi, saldırıdan önce bir sol örgüt (ESP) bir köprüye pankart asıyor, orada bu cümle yazılı. Saldırı oluyor. Sabahına aynı örgüt, pankartını sessizce indirip, koşa koşa o elit gece kulübüne karanfil bırakmaya gidiyor. Öte yandan, orada vurulan garsonun dul eşi, patrona bağırıyor, kızıyor. Bizimkilerse, patronların laisizmine selam çakıp duruyorlar.

O nedenle Duvar yazarı, La Haine [“Protesto”][7] filminin yerini Recep İvedik’in aldığını söylüyor. Böylelikle ilk filme verilen desteğin önünü almaya çalışıyor ve bizi derin devletimizin aklıselimine bağlamak istiyor.

* * *

Öyle ya, “mesele hükümet mi devlet mi?” tartışması boş. Bir taraf, “hükümet devlet oldu” diyor; bir taraf da “devlet hükümet”. Akil müesses nizam, Ayşe Hür’ün sevecen ifadesiyle, bizi, hepimizi kucağına çağırıyor. AKP iktidarının on yılını “bunlar, orduyu daraltacak, özgürlük alanı açılacak, vesayet kalkacak” diye sessizce geçiştirenler, bunlar değil mi? Kimse sormuyor mu, onca zaman niye sustunuz?

Şimdi de çakma hesaptan “İzmir niye patlamıyor?” diyorlar. Sonra o da patlıyor. Bu barut kokusu, bu sis duman içinde kim görecek 650 işçiyi? Avrupa’nın emperyalizm solcularıyla, devletin solcularıyla, sermayenin akıllı solcularıyla kulislerde dolaşmak, özel masalarda yemekler yemek daha keyifli geliyor olmalı.

* * *

Laiklik meselesi, bu halka her daim “orta sınıfa has, özel bir mesele” olarak görünmüş. Onu “proleterleştirmek” için çırpınanların orta sınıflıklarının proleterleştiğine inanmaları gerekiyor. “Safça” inanıyorlar. Orta sınıfı proleter bir ambalaja sarıyorlar. Proleter olanın orta sınıf ambalajına sarılması nasıl tehlikeliyse, orta sınıf olanın proletermiş gibi satılması da o denli yanlış. Hepimizin gözlerini kilitledikleri yer belli. Gördüğümüz yerden kurtuluş gelmeyeceğini bilelim, kâfi.

Eren Balkır
5 Ocak 2017

Dipnotlar:
[1] Ayşe Hür: “Derin Devlet ile İktidar Arasında Çatırdama Var”, Sol Defter.

[2] Nazan Üstündağ Röportajı, Filiz Gazi, 4 Ocak 2017, Karınca.

[3] Eren Balkır, “Faş”, 24 Ocak 2016, İştirakî.

[4] Eren Balkır, “Hulk’ın Devrimci Yolu Eleştirisi”, 10 Ocak 2009, İştirakî.

[5] “ODTÜ Öğrencileri Cinsiyetsiz Zamir Kullanmak İçin Harekete Geçti”, Siyasi Haber.

[6] Hasan Özgür Top, “La Haine, Recep İvedik ve IŞİD”, Aylak Karga. (Yazı, sonrasında Duvar’dan kaldırılmış. Bahsi geçen sitede mevcut.)

[7] Eren Balkır, “Nefret”, 15 Ocak 2016, İştirakî.

0 Yorum: