24 Şubat-3 Mart 1525
1.
Bizim mütevazı ve en samimi ricamız şudur ki biz,
ruhumuzun gıdası olan, ruhumuzu herhangi bir insanın katkısı, fikrî müdahalesi
veya talimatına gerek kalmaksızın besleyen yüce ve her şeye kadir olan,
capcanlı Kelâm’ı ve kutsal kitapları duyuracak bir papazı seçebilmeliyiz. Aynı
papaza gerekli yetkileri biz bahşedeceğiz. Eğer bu papaz yanlış yaparsa onu
azledip yerine başkasını getireceğiz, ama bu, tüm komünün bilgisi dâhilinde
gerçekleşecek. Aziz Paul’ün bize gösterdiği biçimiyle, kutsal Kelam duyurulmaz
ise biz kurtulamayız.
2.
Gelirimizin onda birini aşar vergisi olarak ödemek
zorundayız. Artık bu vergiyi ödememeliyiz diye düşünüyoruz, çünkü Yeni Ahit bu
vergiyi ödememizi emretmiyor. Öte yandan seçtiğimiz papazın maddi ihtiyaçlarını
biz karşılayacağız.
3.
Bugüne dek biz acınası bir hâl dâhilinde, yoksul
serfler olarak kullanıldık. Oysa Mesih, o kıymetli kanı ile bizi alıp
günahlarımızdan kurtardı. O hem çobanımız hem kralımızdır. Tüm adil ve makul işlerde
Tanrı’nın tayin ettiği güçlere itaat edeceğiz, dolayısıyla amacımız otoriteyi
ortadan kaldırmak değil, ama Hristiyan lordlar olarak sizin bizi serflikten
kurtaracağınıza hiç şüphemiz yok.
4.
Bugüne dek yoksulların sudaki balığı bile
avlamasına izin yoktu. Bize göre bu adaletsizliktir, Tanrı’nın Kelamı da bunun
adaletsizlik olduğunu söylemektedir, çünkü Yüce Tanrı insanı yaratmış, sudaki
balık, havadaki kuş, yani yeryüzündeki tüm hayvanlar karşısında onu muktedir
kılmıştır. Bu ricamız, müşterek suları bilmeden satın alan kişi ile ilgili
değildir, çünkü bu tür bir durumda Hristiyan, kardeşini sevme şartı uyarınca
hareket etmek zorundadır.
5.
Bizim mütevazı ve en samimi ricamız şudur ki biz, şimdiye
dek günbegün katlanıp artan hizmetler sebebiyle uzun süredir ağır bir şekilde
mağdur edildik. Ecdadımızın sunduğu hizmetler temelinde merhametli bir yaklaşım
sergilenmeli, bu yaklaşım, Tanrı’nın Kelamı ile uyumlu olmalıdır.
6.
Bugüne dek arazileri kullanmadan önce ödenmek
zorunda olan giriş ücretlerinin ağır yükünü çekmek zorunda kaldık. Bir arazi
uygun fiyata kiraya verildiğinde kiracı ve mirasçıları ek dayatmalar olmadan o
araziden faydalanabilmelidir.
7.
Bazı köyler para ve hapis cezalarıyla karşı
karşıya. Eski uygulamanın muhafaza edilmesini istiyoruz.
8.
Bizim mütevazı ve en samimi ricamız şudur ki
şimdiye dek ormanlar, tarlalar, otlaklar konusunda köylüler olarak epey çile
çektik, bir zamanlar komünlere ait olan bu ve benzeri haklar köylülere geri
verilmelidir.
9.
Biz, bir feodal lorddan bir arazi kiraladığımızda
onu kendi çıkarımıza olacak şekilde işleyebilmeli, ürünlerimizi dilediğimiz
vakit bizim belirlediğimiz yerde feodal lordun engellemesiyle karşılaşmadan
satabilmek istiyoruz. Eğer Yüce Tanrı mahsul vermezse ya da dolu yağdırırsa
feodal lord, o vakit koşullara göre bizden aldığı kiradan feragat etmelidir.
10.
Bazı araziler konusunda sırtımıza ağır yükler
bindirildiğinden, bu yüklerin azaltılmasını istiyoruz.
Hâsılı: son ricamız dâhilinde
biz, eğer Tanrı’nın Kelamı ile çelişen bir veya birden fazla şart öne sürmüşsek
o şart hükmünü yitirecektir. Aynı şekilde, şartların kabul edildiği durumda,
sonrasında bu şartın Tanrı’nın Kelamı üzerinden adalete aykırı olduğu
görülürse, o şartın bize sağladığı hakları almayacağız. Buna karşılık eğer
sonrasında bir ya da birden fazla şartın Tanrı’nın Kelamı ile çatıştığını
görürsek, bunu kıymetli konseyin huzurunda açıklarız ki bu hareket feodal
lordlar kadar bizim için de hayırlı olacaktır. […]
Thomas
Müntzer
[Kaynak:
Radical Christian Writings: A Reader,
Yayına Hazırlayan: Andrew Bradstock ve Christopher Rowland, Blackwell
Publishers, 2002, s. 79-80.]
0 Yorum:
Yorum Gönder