11 Aralık 2019

,

Emperyalizmin Hizmetkârları

Kardeşimiz Frantz Fanon

6 Kasım Çarşamba günü eski Cezayir Cumhuriyeti Geçici Hükümeti misyon şefi Doktor Frantz Fanon, Accra’da, bir yıldır çilesini çektiği ağır hastalığın sonucu vefat etti. Çok erken bir dönemde, Siyah Deri Beyaz Maske’nin yazarı, sömürgeciliği psikopatoloji açısından derinlemesine analiz etmiş, Fransa’daki Cezayirli hastalarla kurduğu temaslar üzerinden Cezayir’i ‘tartışmıştı’. Psikiyatrist olarak o, ‘Kuzey Afrikalı sendromu’nu betimleyen isimdi.

Frantz Fanon, Blida’daki psikiyatri hastanesine daire başkanı olduktan sonra gelişen süreçte bilimsel çalışma ve tedavi yöntemlerini altüst etti. Dairesi, örnek bir daire oldu.

Cezayir ulusal kurtuluş savaşının başladığı 1 Kasım 1954 tarihinde Fanon safını seçti. Seçimini yaptı. Kendisi de onu tanıyanlar da Fanon’un hangi safta mücadele edeceğinden zerre şüphe etmediler. Bilimsel çalışmalarına devam eden Fanon, ilgili süreçte tedavi ettiği devrimcileri gizledi, onlara yardım etti.

1956’nın sonu, 1957 başlangıcı: Fanon’un üzerindeki baskı her geçen gün daha da arttı. İkili, hayatının artık sürmesinin imkânsız hâle geldiğini gördü. İşgalci Fransız devletinin Cezayir’e atadığı genel valiye Cezayir’in insansızlaştırılmasına dönük faaliyetleri eleştiren bir istifa mektubunu gönderdi. Psikiyatrist Fanon, bu mektupla artık bir devrimci olduğunu beyan etmekteydi.

28 Ocak 1957: Sürgün başladı. Psikiyatrist işine devam eden Fanon, yurtdışında hastaları tedavi etmeyi, bilimsel makaleler yayınlamayı sürdürdü. O, örnek bir devrimci militan ve aydın olarak yaşadı.

Basın komisyonunun aktif üyesi, Panafrika konferanslarında temsilci, sonra Accra’da misyon şefi olarak çeşitli görevler alan Fanon, tüm bağımsız Afrikalı devletlerin başkentlerini ziyaret edip Afrika’ya Cezayir Devrimi’nin mesajını götürdü. Cezayir tecrübesinin temel konu başlıklarını Cezayir Devrimi’nin Beşinci Yılı isimli kitabında özetledi.

Frantz Fanon, hem Cezayir’e hem de Afrika ile Üçüncü Dünya’ya ait bir aydındır. O, yorulmak nedir bilmeksizin Siyah Yazarlar ve Sanatçılar Kongresi’ne katıldı. Kültürü merkez alan raporlar hazırladı [Racisme et Culture –“Irkçılık ve Kültür” (1956)]; Fondemen réciproque de la culture national et des luttes de libération: “Ulusal kültür ve kurtuluş mücadelelerinin karşılıklı temeli”, [1959]). Onun için Cezayir örneği, temel konuları tartışmak asli çıkış noktasıydı.

Hayatında devrimci faaliyetinin doruk noktası olan Yeryüzünün Lanetlileri isimli son kitabı, Cezayir ve Mağrip haricinde tüm Afrikalı halklara ve tüm Üçüncü Dünya halklarına seslenmektedir. Bu alabildiğine derin anlamlar içeren son mesajında Fanon, devrimci militan olarak sahip olduğu düşünceleri derleyip özetledi.

Son saate dek Frantz Fanon kardeş, devrimci aydın rolünü üstlenmeyi bildi. Ölümü, Cezayir Devrimi, Afrika ve sömürgecilik karşıtı hareket için onarılamaz bir kayıptır.

Üç sene boyunca önemli bir parçası olarak faaliyet yürüttüğü Mücahid gazetesinin emekçileri, Fanon’un o derin analizlerini, güçlü müdahalelerini ve kuvvetli görüşlerini asla unutmayacaktır. Gazetenin emekçileri, bugün onun ölümünün Cezayirli kardeşlerinde yarattığı boşluğun acısını çekmektedirler.

Bu makale, FLN’nin (Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin) yayın organı Mücahid gazetesinde yayımlandı. 88. Sayı, 21 Aralık 1961.

Emperyalizmin Hizmetkârları


Cezayir Cumhuriyeti Geçici Hükümeti

Gana Misyonu


14 Aralık 1960

 

Tarihte her dönemin kendi özelliklerine sahip olduğu tespitine onay vermek pek bir anlam ifade etmez. Zira örneğin sömürgecilik çağının kendi psikolojisi, kendi kahramanları ve hainleri vardır. Afrika’da ve dünyada sömürgeciliğin çöküşünden önce bazı Afrikalılar tam mânâda, ciddi bir şekilde Avrupaî olmadan yaşamanın imkânsız olduğu görüşüne destek verirlerdi. Daha açık bir ifadeyle, bazı Afrikalı siyasetçilerin kardeşlerine karşı mücadele ettiklerini görmemek için kör olmak gerekiyordu. Oysa o mücadele ettikleri kardeşleri, ülkelerini kurtarmak için yola revan olmuşlardı.

Ama artık tespit etmek gerek: genel mânâda bu türden anakronizmler artık geçersiz. Tabii ara sıra karşımıza ne olduğu açıktan görülen fertler çıkmıyor değil. Onlar tam mânada, gerçek hainler. İhanetlerinin bilinçli olup olmadığının bir önemi yok. Sömürgecilik lehine mücadeleyi sürdürenlerin faaliyetleri, hep edep ve rikkat peçesinin ardına gizlendi. Bu tip fertlerde bağımlılık ve aşağılık kompleksinin bulunduğunu veya daha açık bir ifadeyle, onların dalkavukluğa meyilli olduklarını fark edebiliyorduk. Birleşmiş Milletler’de en son tanık olduğumuz, Senegal heyetindeki temsilcilerin altına imza attıkları belge, ihanetin daniskası.[1]

Gerçekte birçok Afrikalı lider, karışık bir dönemde, sorumluluğu üstlenme iddiasıyla, bir anda kurulan‚ Fransız Topluluğu’nun (Communauté française) hiç olumlu bir şeyi getirmeyeceğini biliyordu. Konuya uzaktan bakarsak eğer, Fransız yönetiminin başına geçen, aşırı politikalara sahip hükümetler Afrikalıyı hain gören siyaset yürüttüler ve yürütmeye de devam ediyorlar. Birleşmiş Milletler’in siyasî komisyonunun Cezayir sorunu üzerine yürüttüğü tartışmalarda görüldü ki, daha 1960’ta bazılarının ağzından bal yerine damlayan “Afrika Yılı” sözlerine karşın (ki bu sözler, Afrika’nın onuruna, şerefine halel getirecek sözlerdir), Afrika halklarını temsil edenler, sömürgecilik kalelerinde oturmaya devam edecek, Afrikalı kadın ve erkekler üzerindeki Batı hâkimiyetinin birkaç gün bile olsa daha da sürmesi için cesaretle mücadele verecekler.

Fransız hükümeti, altı aydan beridir Birleşmiş Milletler’in eski teorik konumunu terk edeceğini ve Cezayir’de süren sömürge karşıtı mücadeleye somutta müdahale edeceğini iyi biliyordu: Fransa’nın Batılı müttefikleri, Cezayir Fransızların elinde kalsın diye, savaşmayacaklarını açıktan Fransa’ya bildirdiler ve bu konuda onu uyarıda bulundular. Bu sebeple Fransız hükümeti, hızla bahsi geçen topluluğu kurdu ve hiç olmayan devletleri BM’ye girmeleri konusunda teşvik etti, ayrıca bunların tehlikeye ve ölüme yol açacak siyasî eylemlere katılmalarını emretti. Onlar da en ölümcül darbelere maruz kalan paralı askerler gibi, ulusal kuvvetler veya müttefik gruplar olarak emir karşısında mutluluktan havaya uçtu.

Bu mesele, M. Dia’nın[2] maskesini çıkarmasına, o hain suratını göstermesine mani olmadı. Yaşanan bu gelişme, M. Dia’nın, Afrika’da oradan oraya, rüşvet peşinde koşuşturan M. d’Arboussier ile birlikte Cezayir halkını mahvetmeye çabalayan Fransa’yı savunmasına engel olmadı.

Başrahip Youlou, tartışmanın ertelenmesi noktasında başarısız olunca M. Dia’nın arkasında olduğu o alçakça oyun da ifşa oldu. Dia, BM’den Fransa’yı mahkûm etmemesini ve De Gaulle’e güvenmesini istedi. Aynı zamanda genelde sömürgecilerinin takdim ettikleri teorileri özetlemek suretiyle, Cezayir Cumhuriyeti bünyesinde kurulan geçici hükümette aşırı, ılımlı ve yumuşak kimi akımların olduğunu söyledi. Nihayetinde M. Dia, BM’den Fransız Topluluğu içindeki suç ortaklarına Cezayir’de yapılacak referandumu organize etme ve denetleme görevini bahşetmesini istedi.

Birleşmiş Milletler’de Afrikalı heyetler, Fransız sömürgeciliğinin tüm sözcülerine arka çıktılar. Altına imza atılan bu entrikayı ifade eden en yalın kelime ise “ihanet”ti. Gerçekten de şahit olduğumuz, kastî bir ihanet girişimiydi. Kapalı kapılarda düzenlenmiş olan Abidjan Konferansı bir tür komploydu. Konferans ardından Dia, Tunus’u ziyaret etti. Bu ziyarette liderler, sömürgeci teorileri şevkle, coşkuyla ve tutkuyla savundular. Bugün hepsinin maskesi düştü: M. Dia, tarihin mahkûm ve takbih ettiği kişileri kulağından tutup attığı o “korku odası”na gönderilecek, zavallı bir kukla. O odaya gidecek, burası kesin.

Biz Cezayirliler, hiçbir engel karşısında geri adım atmayacağız, bu konuda kararlıyız. Fransız ordusunun zırhlı birlikleri, binlerce uçağı, elektrikli çitleri zafere doğru kararlı adımlarla gerçekleştirdiğimiz yürüyüşümüze asla mani olamadı. Evet içimizden hainler de çıktı, ama o hainleri cehennemin dibine yollamayı da bildik.

M. Dia, Senegal milletini Fransız sömürgecilerine sattı, bu ihanet bugün kara bulut misali tüm Afrika’yı sarıyor. O bugün Cezayir’i de satmaya hazır. Ama o bilmeli ki birileri, onun Cezayir’i satmasına izin vermeyecek, bu ihaneti asla kabul etmeyecek birileri illaki vardır. Halkımız altı senedir, daha önce hiç görülmemiş sömürgecilik koşullarında yaşıyor ve bu halka en ölümcül darbeler indiriliyor. Halkımız, M. Dia gibi sefil adamların zaferi elinden çalmasına asla izin vermeyecektir. Mademki M. Dia bize hücum etti, biz de gereken cevabı vereceğiz ve bu cevap, gayet sert ve acımasız olacaktır. Ortalıkta rezil ve iğrenç varlıklar dolaşıyor, dolayısıyla Afrika için acil meselelerden biri bu tür varlıklardan kurtulmak.

Frantz Fanon

[Metnin orijinal adı: Frantz Fanon, “Les laquais de l’impérialisme”, Gouvernement provisoire de la République Algérienne, Mission au Ghana, 14 Aralık 1960. Tercüme eden ve yayıma hazırlayan: Mohamed Walid Grine.]

Dipnotlar:
[1] Birleşmiş Milletler’deki “Cezayir meselesi” üzerine Senegal’in yöneticilerin yaptıkları ifadelere dair bir kinaye. Senegal 1960’ta “bağımsız” oldu. Kaynak: La Paix en Algérie par la négociation. La positon du Sénégal à l’Onu dans le débat algérien, Léopold Sédar Senghor’un önsözüyle, EMI, Tanger, 1961.

[2] Mamadou Dia (1910-2009) o dönemde Senegal’in başbakanıydı –çn.

0 Yorum: