İran-İsrail
arasındaki savaşa ve ateşkes sürecine dair ana hatlarıyla da olsa görüşlerimi
ifade etmek istiyorum:
1.
İsrail, çok sert bir darbe ile savaşı başlattı. Savaşın başlangıcı, gerçekten
hedeflerin büyük olduğunu gösteriyordu. Nitekim İsrail, “rejim değişikliği”,
“nükleer programın yok edilmesi” ve “füze kapasitesinin yok edilmesi” gibi
hedefler koydu. Netanyahu’nun ateşkesi duyurduğu açıklamasına kadar bu
hedeflerin hiçbiri gerçekleştirebilmiş değil.
2.
Trump’ın ateşkesle ilgili açıklamaları yalan çıktı. Onun açıklamalarına göre,
ateşkes konusunda ilk yükümlülüğü alan taraf İran olacaktı, 12 saat süreyle
İsrail’i vurmayacaktı, İsrail de ondan sonra ateşkese dâhil olacaktı. İran,
bugün ateşkesin yürürlüğe gireceği öne sürülen 07.00’dan önce, İsrail’i vurdu.
Dolayısıyla, İran’ın bu şartı kabul etmediği ortaya çıkmış oldu.
3.
Ateşkes talebinin İsrail’den gittiği, Trump’ın da Katar’ı aracı kılarak İran’a
bu talebe ilettiği anlaşılıyor. Yani savaşı başlatan taraf da bitirmek isteyen
taraf da İsrail’di. Fakat, İran’ın önce ateşkese uyma yükümlülüğünü göstermesi
talebiyle, kamuoyunda “ateşkesi İran istedi” algısı oluşturulmak istendi. Ancak
bir önceki madde de söylediğim gibi, İran’ın bu sabah vurmasıyla bu iddia boşa
çıkmış oldu.
4.
İsrail’in İran’a saldırısının birtakım yanlış hesaplara dayandığı ortaya çıktı.
İran’da uzun süredir görülmeyen toplumsal bir birlik atmosferi oluştu. Nitekim,
İsrail medyasında da savaşın açılması ve ardından ateşkesin kabul edilmesiyle
ilgili hükümete ciddi eleştiriler var. Aynı eleştirilerin İran’da liberal
politikalar takip edenlere de yapıldığını/yapılacağını düşünüyorum.
5.
İsrail’in savaşın başladığı ilk günden sonra İran tarafından etkili bir şekilde
vurulması İsrail’i sarstı ve (zaten örtülü olarak içinde olsa da) ABD’yi aktif
olarak savaşa katılmaya zorladı. Trump’ın süreç içindeki tutarsız açıklamaları
savaşa katılma konusundaki isteksizliğini yansıtıyor. Ama sanırım bazı
tehditlere boyun eğmek zorunda kaldı.
6.
İran’ın nükleer tesislerinin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde vurulması,
öncesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajans’ının (UAEA) İsrail yanlısı tutumu ve
UAEA’nın başkanı Grossi’nin İsrail’e bilgi sızdırdığının ortaya çıkması,
İran’daki liberal kanatın politikalarının yanlışlığını ortaya koydu. Ayrıca bu
durum, İran’ın bu kurumla bugüne kadar yaptığı işbirliğini sonlandırması (ki bu
işbirliği UAEA’ya âdeta sınırsız bir denetim imkânı veriyordu) ve nükleer
politikasını denetimden uzak bir şekilde sürdürmesi için meşruiyet kaynağı
oluşturdu.
7.
İran’ın ABD’nin saldırılarına ABD’nin bölgedeki en büyük üssünü vurarak
karşılık vermesi, İran’ın ABD’ye karşı da savaşma iradesini gösterdi (Nitekim,
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ilki 2020’de olmak üzere, ABD üslerini vuran
tek ülke oldu.) Eğer bunu yapmasaydı, hem içeride hem dışarıda ciddi
eleştiriler alacaktı. Yaptığındaysa dışarıda bazıları tarafından yine
eleştirildi, orası ayrı.
8.
İran’ın ABD üssünü vurduktan sonra bölge ülkelerinin neredeyse tamamının İran’ı
kınaması, İran-ABD/İsrail savaşında bölgede ne denli yalnız kaldığını
belgeledi. Kimse, şu soruyu sormadı: İran, ABD’nin kendi topraklarına yaptığı
saldırıya ABD topraklarını vurarak karşılık verme gücü yoksa ABD üslerini vurma
seçeneği dışında başka nasıl karşılık vermeliydi? Söylemde herkes, İran’dan ABD
veya İsrail’e karşılık vermesi gerektiği propagandasını yaparken, karşılık
verdiğinde, İran’ın karşısında yer alacakları ortaya çıkmış oldu.
9.
Sonuçta 45 yıldır çeşitli mecralarda süren İran-İsrail savaşı, resmiyet
kazanmış oldu. Ateşkesin ise kırılgan olduğunu belirtmek gerekiyor. Nitekim,
hem İsrail (İran Milli Güvenlik Yüksek
Konseyi’nin açıklamasında görüleceği üzere) hem de İran bunu teyit ediyor.
10.
Savaş sürecinde gerek Batı ve Arap medyasında, gerekse Türk medyasında yapılan
manipülasyonlar, ayrı bir kitap konusu. Ancak kanaatimce bu savaşın ortaya
çıkardığı en önemli sonuç şu oldu: Bir ülke, Batı’dan bağımsız politikalar
geliştirebilir, Batı’dan bağımsız bir şekilde bilim ve teknoloji üretebilir ve
Batı’nın savaş gücüne karşı direnmeyi başarabilir.
11.
İran’ın iki konuda bir özeleştiri ve muhasebe yapması gerektiğini düşünüyorum:
İsrail, İran içinde operasyon yapma kabiliyetini İsmail Heniyye’yi şehid ederek
göstermiş olmasına rağmen, bir yıl sonra neredeyse aynı yöntemlerle üst düzey
komutanlarını kaybetmiş olması, bu konuda herhangi bir önlem alınmadığını
gösteriyor. Bunun nedenleri nelerdir? İkincisi de İran’ın bölge ülkeleri
arasındaki yalnızlığı. Rejimler noktasında yalnızlığı anlaşılabilir ama yapılan
propagandaların halklar nezdinde de belli düzeylerde etkili olması, üzerinde
düşünülmesi gereken bir konudur. Şu iki soru önemli: Bu propagandaların
gerçekliğe tekabül eden tarafları var mıdır ve manipülatif propagandalara cevap
konusunda neden başarısızdır?
12.
İran-İsrail savaşı devam edecek.
Mücahit Gültekin
24 Haziran 2025
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder