29 Eylül 2024

, ,

Nasrallah’ın Ardından


Emperyalizmin Siyonist karakoluna karşı direnişin en önemli halkalarından olan Lübnan Hizbullah’ının önderi Hasan Nasrallah, İsrail’in düzenlediği saldırı sonucunda yaşamını yitirdi. Bunun sonucunda Siyonist işgalcilerin yaptığı açıklamada, “Hizbullah terörizminin tehdit olasılığının gerilediği ve daha da kendine gelemeyeceği” bildirildi.

Öncelikle belirtilmesi gereken nokta, dünya halklarına terörizmi emperyalizmin ve Siyonistler gibi vekalet güçlerinin uyguladığı gerçeğidir, çünkü “terör” kavramı, korku salmak, güvensiz bir ortam oluşturmak ve toplumun kendi iç dinamiğini altüst etmek anlamlarına gelir. Bu bağlamda, son bir yıla bakmak yeterli; çocuğunun doğum gününü “kutlamak” amacıyla Gazze’de bir apartmanı havaya uçuran, yatağındaki yaşlı kadına köpeklerle saldırıp işkence yaptıran, hastaneleri ve okulları kullanılamaz hâle getiren, halkı göçe zorlayan, bebekleri katleden, 43 bin insanı katledip 100 bin insanı yaralayan, içme suyunun teminini bile zorlaştıran Siyonist saldırılar, terör tanımının içeriğini dolduracak tüm ölçütlere sahiptir.

Terörü egemen güç uygular, bu kavram Fransız Jakobenleriyle ortaya çıkmıştır. Emperyalizmin “siviller” söylemi ve “hassasiyeti” de çarpıtmadan ibarettir, 43 bin insan, doğrudan Filistin halkının öz evlatlarıdır. Aynı şekilde, Lübnan Hizbullah’ı da Lübnan halkının öz evladıdır.

IŞİD gibi emperyalizm kurgusu yapılar terörün kendisidir fakat yaralı IŞİD militanını hastane ziyaret eden Netenyahu’dur. Ayşenur Ezgi Eygi’nin katili de Siyonistlerdir. Bu toprakların evladı olan Ayşenur ve ülkemizin solunun geçmişte Filistin’de can veren insanları hakkı uğruna emperyalist Siyonizm, Lübnan, Filistin, Yemen gibi ülkemiz halklarının evlatlarının da katilidir.

Direniş, bağrından bir değil bin Nasrallah çıkartır, bir değil bin Nasrallah’ı katletseler de direniş, gene mücadeleci halklar ve zaferler inşa edecektir. Nasrallah, kendi öz yurdunda onu destekleyen halkının içinde katledilmiştir. Nasrallah Lübnan’dır, Lübnan Nasrallah’tır artık.

Oluşan denklemde kendi ülkesinde misafirini suikasta uğratanlara rağmen Lübnan Hizbullah’ı, İsrail’le savaşmaktan geri durmamıştır, tüm gücüne rağmen. Bu nedenle katledilemeyen tek şey, emperyalizme karşı verilecek mücadelenin meşruiyetidir, bu meşruiyet de yeni Nasrallahları yetiştirecektir.

Emperyalizm, bugün enternasyonalist dayanışmanın zayıflamasının ve solun tüm dünyada kendi özünü kaybettiren politikalara sapmasının sonucu olarak bu derece pervasızlaşabiliyor.

Milliyetçiliğin ve mezhepçiliğin geldiği nokta, Arap ülkelerinin Yemen, Suriye, Filistin, Lübnan’ı yalnız bırakmasıyla sonuçlandı. Sanılanın aksine, emperyalizmin politik saldırısı olan milliyetçilik bir halkı birleştirmek yerine parçalar. Bunun en yakın örneği Kürt milliyetçiliğinin geldiği noktada görülebilir: Barzani ve Suriye Kürtlerinin siyasi oluşumları birbiriyle ittifak kuramaz ama her ikisi de emperyalizmin petrol bekçiliği ve kara gücü olmayı ulusal onur sorunu olarak görmez. Her iki örnek de milliyetçiliğin çıkmaz sokak olduğunun kanıtıdır.

Aynı şekilde, emperyalizmin mezhep ayrıştırmasına rağmen Sünni Filistin halkıyla dayanışma geliştirenler İran, Lübnan ve Yemen’in Şii güçleridir. 20 yıl önce İsrail’i yenen ve onu esir takasına zorlayan tek güç, Nasrallah liderliğindeki Lübnan Hizbullah’ıdır.

Ülkemizdeki uyuşturucu kullanımının, toplumsal dinamiklerin bozulmasının ve yozlaşmasının, iş cinayetlerinin, doğa katliamlarının, güvencesiz yaşamın da tek sorumlusudur fakat ülkemiz solunun Nasrallah yetiştirme gibi politik ideali yoktur. Nasrallah, kendi ülkesinde katledilirken ülkemiz sol çevrelerinin şefleri Avrupa’da yaşamaktadır.

Ülkemiz solu, “Ama Hamas gerici" derken ülkemizdeki ve Ortadoğu’daki mezhepçi yapılar da “Ama Nasrallah ve Lübnan Hizbullah’ı Şii ve sapkın” diye karşı propaganda geliştirmektedir. İlk kesim politik mezhepçilik; ikinci kesim dinci mezhepçilik yapmaktadır.

Bizim aşmamız gereken tek gerçek, emperyalizmin milliyetçi ve mezhepçi politikalarının propagandasıdır.

Emperyalizm yenilmez değildir, yeni Nasrallahlar illaki yetişecektir. Onun için aileyi, halkı, direnişi emperyalizme karşı güçlendirmek zorundayız, her şeye ve bu sola rağmen.

S. Adalı
29 Eylül 2024

0 Yorum: