30 Eylül 2024

, ,

Nasr

Hanzala: “Siyonistlere karşı direnişim ‘terörizm’se, beni de terör listesine kaydedin!”

 

İzâ câ enasrullahi vel feth.”

 

“Nasr”, “yardım” ve “zafer” anlamlarıyla birlikte kullanılıyor. Ali Şeriati, “en-nas” kelimesi yerine “Allah” kelimesi kullanıldığı vakit anlamın değişmeyeceğini söylüyor. “En-nas”, halkı ifade ediyor. Bu anlamıyla, Halkın Partisi’nin komutanı ve liderinin ismiyle müsemma olduğunu söylemek gerekiyor. O, ezilen halklara yardıma ve o halkların zaferine vesile olandır. Biz ondan razıyız. Allah, ezilen halkları şehitlerin yolundan ayırmasın, kavgayı her daim harrlı kılsın.

* * *

Nasrallah’ın katledildiği gün Ayşe Hür[1] ve Eren Keskin[2] gibi Amerikan mandası muhibbanının düşman olduğu şey de o halktır. Halka karşı savundukları şey, Batılı bireydir. Bu birey, kölecidir, işgalcidir, sömürgecidir. 

Bu kişiler, kendi liberalizmlerine uşaklık edecek bir Kürt imal etmenin derdindedirler. Kürt’ü aşağılık gördükleri için ona “Amerikan mandası veya Siyonizmin uşağı olmak istiyor musun?” sorusunu soramazlar.

Ayşe Hür, “sınıf savaşına evet, toprak ve sınır savaşına hayır” demektedir. Aslında bunu efendilerinin hamiliğini üstlendiği İsrail için dile getirmektedir. Hür gibiler, İsrail’in toprağını ve sınırını korumak için başka halklara bu tür laflar ederler. Onların toprak ve sınır için dövüşmesine mani olmak isterler. Ama nedense sınıf savaşının hiçbir yerinde görünmezler. Görünüyorlarsa bilin ki işçi sınıfının davasını burjuvalara satmakla meşguldürler.

Eski TKP’li olduğunu söyleyen Hür, 2000’lerde tekstil zengini olan merkez komite üyesi şefinin yoluna tabidir. Bu şef, zenginliğini işgal ordusu olarak NATO’ya sattığı kamuflajlara borçludur.

Bu tür liberaller, emperyalizmin Batılı birey kurgusunu (tanrısını) aşan, önemsizleştiren her türden kolektif çıkışa, direnişe ve kavgaya düşmandırlar. Halk düşmanları, o Batılı birey’i sarı-kırmızı-yeşile boyadıklarında bu gerçeği örtbas edeceklerini düşünürler. Oysa bu boyama pratiği, ezilen halkın mücadelesini içeriksiz kılma, içini boşaltma girişiminden başka bir şey değildir. Bu pratik, İsrail’in zulmünü yeşile, gökkuşağına ve mora boyama girişimleriyle uyumludur.

Emperyalist tekellere hizmet eden bu liberaller, tekraren, kölecidir, işgalcidir, sömürgecidir. Bunların işçi sınıfına, ezilen halklara ve milletlere verebilecekleri bir şey yoktur. O tekellerin yeni düzeni, kolektifi yok edip kendi birey kurgusunu hâkim kılma üzerine inşa edilmiştir. Teknolojisi de ardındaki fikir de bu inşa pratiğine dâhildir. Dolayısıyla, Eren Keskin, emperyalist tekellerin bir mevzi ve kazanım olarak “beşeriyet”e ve “insan”a dair ne varsa yok etme girişimine ortaktır.

Nasrallah’ın ölümüne bakıp kadın, lubun ve Kürt düşmanlığı görmek, emperyalizm uşaklığının bir neticesidir. İHD başkanına göre, bunlar dışında insan yoktur, hariçtekiler, insan olmayanlar sürülmeli, köleleştirilmeli veya yok edilmelidir. İHD’nin ideolojisi, artık budur.

Eren Keskin, Nasrallah’ın ölümü üzerine TV’de gözyaşı döken Hristiyan kadın spikerin acısını bilemez, anlayamaz. O, kendi bağlandığı emperyalizmini ve sömürgeciliği savunmaktan başka bir şey yapamaz. “Kürt”, bu savunu için istismar edilen basit bir araçtan ibarettir.

Liberalizmin mavi ceketi altına sakladığı faşist kahverengi gömlek, görülmelidir. Bahsi geçen isimlerin dedikleri, demediklerini gizler. Buradaki kölecilik, işgalcilik ve sömürgecilik, ifşa edilmelidir.

Brezilya’nın eski başkanı Bolsanaro, emperyalistlerin tarım politikası neticesinde zulüm çeken Brezilya köylüsünün eline silâh verir ve bunlara der ki “o yerliler Amazon içlerinde yan gelip yatıyorlar, sizin olanı tüketiyorlar, gidin arazilerinizi alın.” Bu emir üzerine onlarca çete kurulur ve Amazon yerlilerine saldırılır.

Geçmişte Türk’e ve Fars’a öğütlenen şey, bugün Kürt’ün kulağına fısıldanıyor. Sömürü ve zulmün asıl müsebbibi olan güçler, başka halklara “siz büyüyeceksiniz, gelişeceksiniz, ilerleyeceksiniz ama bu Araplar yok mu! Sizin önünüzdeki engel, sizin Norveç, İsveç olmanıza mani olan şey, Araplardır. Saldırın!” diyorlar. Bu listeye artık İran da ekleniyor. AKP mensubu paşa ile Ayşe Hür, bugün İran konusunda aynı şeyi söylüyor.

Bu ülkede ateizm, bir tür Arap düşmanlığı üzerinden içerik ve anlam kazanıyor. Ne zaman efendiler, Arap coğrafyasına sarkıyor, oraları işgal etmek ya da oraların kaymağını yemek istiyor, ülkede illaki bir Arap düşmanlığı körükleniyor. İslam düşmanlığı, Arap düşmanlığının bir türevi olarak cisimleşiyor.

Onca Arap örgütü Kürt’e destek vermişken, Kürtlere “bize ne Filistin’den! Onlar bize Rojava’da yardım ettiler mi?” lafı ezberletiliyor. DEM Parti bu düzlemde, ağzına çalınan bal ve balın sahipleri adına konuşuyor.[3] O sebeple, Kürt’ün iradesine kırk yıldır edilen lafı Hamas için kullanıyor, “İsrail’in Hamas’ın ekmeğine yağ sürdüğünü, onun istediği şekilde şiddet sarmalını derinleştirdiğini” söylüyor. Ardından da emperyalizmin projesi olarak “çift devletli çözüm”e destek sunuyor. DEM’e değil, onu konuşturan vantrologa bakmak gerekiyor. Ondan vekillik bekleyen örgütler, Filistin ve Lübnan konusunda susmak zorunda kalıyorlar.

Bir videoda vardı. Bir adam, onlarca hindinin karşısına geçip “gulu gulu” diyor, hemen ardından tüm hindiler “gulu gulu” diye bağırıyorlar. Sosyal medya, birey sürüsünü hindileştiriyor. Biri bir cümle söylüyor, herkes, içerik üretme mecburiyeti uyarınca, o cümleyi sürekli tekrar ediyor. Bugün bile hâlâ “bu domuz bağcılara destek verecek değiliz” diyen cahillere rastlanıyor.

Ayşe Hür, Eren Keskin gibi hasbara[4] elemanlarına bu hindi sürülerini gütmek için para veriliyor. Bunların sözlerindeki şifreler kırıldığında, Kürt’e fısıldanan şu söz açığa çıkıyor: “Ey Kürt, büyüyeceksin, ilerleyeceksin, zengin olacaksın ama Araplar buna mani!” Hepsi de ideoloji, fikir ve eylem düzeyinde İsrail devletiyle özdeşlik kuruyor.

Ayşe Hür, “Bereketli Hilâl” lafını bu nedenle kullanıyor. NATO-Pentagon-CIA’deki efendilerinin emriyle İran’a yönelik saldırının taşlarını döşüyor. Halkları İran düşmanı kılmak için uğraşıyor.

O hain ve alçak bireyler, efendilerin düşmanlaştırdığı Amazon yerlilerine saldırıyorlar. Yabani, ilkel ve barbar görülen unsurların isimleri değişiyor. İki yüz yıl önce Avrupa’dan gelen göçmenlere de Kızılderililer konusunda aynı şey söyleniyor. “Onlar tembel, uyuşuk, toprağı işlemeyi bilmiyorlar, toprak sizindir!” Efendiler, kendi köleleştirme, işgal ve sömürgecilik faaliyetine asker yetiştiriyorlar. Sömürü ve zulüm, bu asker bireyler eliyle gizleniyor.

Ayşe Hür, ezilen halklara “Eski tarz coğrafi imparatorluklar, geri toplumların muhayyilesini işgal ederken, gelişmiş toplumlar, coğrafyaları aşan ekonomik, teknolojik, kültürel emperyalizmin nimetlerini yer” diyor. Yani “O nimetler için emperyalizme asker olun, benim gibi ona uşaklık edin!” buyuruyor. “İsrail, ekonomik ve teknolojik alt imparatorluk olsun, ama bu savaş işini fazla abartmasın” diyerek, Siyonistlere danışmanlık hizmeti sunuyor. Ortadoğu’yu beden algısı üzerinden tanımlıyor, İran’ın “kanser” olduğunu söylüyor. Bu köleci, işgalci ve sömürgeci akıl, liberalizm üzerinden tüm sola sirayet ediyor. 

Sol, emperyalistlerin “gelişme, ilerleme, ittihat, hürriyet ve terakki” masallarına inanıyor. Bugün köleciliğe, sömürgeciliğe ve işgalciliğe hizmet eden her türden düşünce ve eylemle mücadele etmek gerekiyor. O, mücadele ettiği için şehit.

Eren Balkır
29 Eylül 2024

Dipnotlar:
[1] Ayşe Hür, “Metastaz”, 28 Eylül 2024, X.

[2] Eren Keskin, “Emperyal”, 28 Eylül 2024, X.

[3] DEM Parti, “İsrail’in Saldırıları Savaş Suçudur”, 21 Eylül 2024, Yeniyaşam.

[4] Eren Balkır, “Hasbara”, 11 Ekim 2023, İştiraki.

0 Yorum: