8 Eylül 1969’da Milano’daki IBM, Siemens, Pirelli,
Alfa Romeo gibi fabrikalardaki kolektifler, Proleter Çalışma kolektifi gibi
yapılar bir araya gelerek ileride Kızıl Tugaylar ismini alacak olan
Metropolitan Politik Kolektif'i meydana getirirler. Bu örgüt, Temmuz 1970’te Sinistra Proletaria [Proleter Sol] adında bir dergi çıkartmaya
başlar. Sonrasında örgüt, MPK ismi yerine bu dergi adını örgüt adı olarak
kullanır. Aşağıda örgütün “küçük burjuva sapma” olarak değerlendirdiği
feminizme yönelik eleştirisini içeren, 1970 8 Mart’ında dağıttığı bildiriye yer
verilmektedir.
● ● ●
Kadınların Kurtuluşu mu!?
Peki ama kadınlar kimlerden kurtulacak?
Sağlıksız koşullarda fabrikalarda günde sekiz saat
çalışan kocalarından mı, patronların kurduğu sistemin belirli imtiyazlar
bahşettiğini söylediği o işçilerden mi?
Kadın kurtulacak, böylece çalışabilecek, öyle mi?
Kadın özgür olacak, böylece kadınlar, tek başına
kafeye veya sinemaya gidebilecek, elbise veya kolye alabilecek, istediğinde
ilâçlarını içebilecek, öyle mi?
Bizim toplumumuz, günün yirmi dört saati sömürünün
hüküm sürdüğü bir toplumdur. Erkeklerin tek imtiyazı, ailesini o da ancak mesai
yaparak “ayakta tutmak” adına, fabrikada sömürülmektir. Patronların “ayakta tutmak”tan
anladığı ise erkek işçilerin eşlerine ev işleri için de ödeme yapmasıdır.
Bu anlamda patronlar, kadınları özgürleştirerek onlara
fabrikada sömürülme hakkı bahşeder ki patronlar buna “çalışma hakkı” derler.
Kadınlar şu şekilde sömürülürler:
İlk olarak kadınlar, kirayı ödemek, çocuklarına
kitap almak, onları okula gönderebilmek adına fabrikaya girmek zorunda
kaldıkları, ikinci olarak da evin ve çocukların bakımını üstlenmeye mecbur
oldukları için sömürülürler. Kimseye zararı olmayan taktiklerle günlük bakım
merkezleri için de mücadele yürütürler.
Tüm bunlar, patronların sisteminin canlı kalmasını
sağlar, bu sistemin günlük bakım merkezleri önerisinde amaç:
“Çocukların eğitimi” denilen yükü hafifletmek ve
sizi dilediği zaman istedikleri şekilde çalıştırmaktır;
Sizden kendi çıkarlarına uygun olarak doğdukları
ilk günden itibaren çocuklarınızı eğitme yetkisini patronlara vermenizi
sağlamaktır;
Günlük bakım merkezleri için mücadele etmek, o
merkezlerde kendi çocuklarımızı kendimizce eğitme hakkı için mücadele etmek,
böylelikle sisteme her düzeyde bizleri sömürmesine izin vermemek demektir.
Gerçek kurtuluş, sınıf mücadelesindedir.
Metropolitan
Politik Kolektif
8 Mart 1970
[Kaynak: Chris Aronson Beck, Reggie Emilia, Lee Morris ve Ollie Patterson, Strike One to Educate One Hundred, A Seeds Beneath the Snow Publication, 1986, s. 37.]
0 Yorum:
Yorum Gönder