22 Nisan 2021

,

Maksim Gorki'ye Mektup



Sevgili Aleksey Maksimiç’e,

Tonkof[1] ile görüştüm, bu görüşmeden, hatta senin mektubunu almadan bile önce biz Kadetlere yakın duran burjuva aydınların tutuklanıp tutuklanmadığını, serbest kalması muhtemel olanların bırakılıp bırakılmadıklarını kontrol etsinler diye Merkez Komite’de Kamenef ve Buharin’i görevlendirmeye karar vermiştik.[2] Zira bu konuda da yanlışlar yapıldığını net olarak görüyoruz.

Şu konu da bizim açımızdan net: genelde Kadetçilere (ve Kadet’e yakın duranlara) yönelik tutuklama tedbirleri gerekliydi ve doğru birer adımdı.

Senin bu meseleyle ilgili o samimiyetle ifade ettiğin görüşünü okurken aklıma Londra’da, Kapri’de ve sonrasında başka yerlerde ettiğin şu laf geldi:

“Biz sanatçılar sorumsuz kişileriz.”

Aynen öyle! Peki bu alabildiğine öfke yüklü olan sözün neyle ilgiliydi? Krasnaya Gorka’nın[3] teslim alınması ile ilgili olan komplo türünden, on binlerce işçi ve köylünün hayatını tehdit eden komplolara mani olabilmek için yirmi otuz hatta belki de iki yüz üç yüz Kadet’in ve onlara yakın duran ismin hapse tıkılması ile ilgili etmiştin o sözü.

Onca insanın hapse atılması ne acı! Zulmün böylesine ne demeli şimdi? Öyle ya, on binlerce işçi ve köylünün katledilmesine mani olmak için bir avuç aydın, nasıl birkaç gün veya birkaç hafta hapse atılabilir!

“Sanatçılar sorumsuz kişilerdir.”

Halkın “aydın güçler”i ile burjuva aydınları birbirine karıştırmak yanlıştır. Korolenko[4] burjuva aydınlarına örnektir: onun Ağustos 1917’de kaleme aldığı “Savaş, Anavatan ve İnsanlık” isimli broşürünü kısa süre önce okudum. Üstelik bu Korolenko, Kadetlere yakın duranların en iyisi, hatta bir Menşevik bile sayılabilir. Gelgelelim bal küpüne daldırdığı, emperyalist savaş savunusu içeren o mide bulandırıcı, aşağılık ve alçak ifadeleri bize yedirmeye çalışmaktan başka bir şey yapmıyor! Burjuva önyargılarına teslim olmuş sefil bir dar kafalı duruyor karşımızda! Bu tür beyler için bir emperyalist savaşta on milyon insanın öldürülmesi, (bal küpüne daldırılmış “savaş” karşıtı ifadelerin eşlik ettiği pratiklerle) desteklenmeyi hak eden bir eylem. Ama öte yandan toprak ağalarına ve kapitalistlere karşı verilen haklı bir iç savaşta yüz binlerin ölmesi, ahlarla vahlarla, iç çekmelerle ve sinir krizleriyle karşılanmalı.

Hayır. Krasnaya Gorka türünden komplolara ve on binlerce insanın ölümüne mani olacaksa bu tür “yetenekler”in birkaç hafta hapiste kalmalarının kimseye zararı olmaz. Neticede Kadetlerin ve Kadetlere yakın duranların bu türden komplolarını ifşa etmiş bulunuyoruz. Biz Kadetlere yakın duran profesörlerin o komploculara sıklıkla yardım ettiğini de biliyoruz. Bu hakikattir.

İşçi ve köylülerin elindeki aydın güçler giderek büyüyor ve burjuvaziyle uşaklarını, kendilerini milletin beyni sanan ama aslında boktan gayrı bir şey olmayan hizmetkârlarını alaşağı etmek için verilen mücadelede kudret sahibi oluyor.

Bilimi halka taşımak (ve sermayenin hizmetkârı gibi davranmamak) isteyen “aydın güçler”e ortalamanın üzerinde ücret ödüyoruz. Bu hakikattir. Onlarla ilgileniyoruz. Kızıl Ordu’muzda on binlerce subay görev yapıyor, yüzlerce haine karşı zafer kazanıyor. Bu hakikattir.

İçinde bulunduğumuz ruh hâline gelince; (madem benim seni anlayıp anlayamayacağımı soruyorsun), o “sanatçılar ve aydınlar”ı “anlayabildiğimi” söyleyeyim. Kapri ve başka yerlerde sana her daim söylediğim gibi: Sen, burjuva aydın kesiminin en berbat örneklerine teslim oluyor, onların sızlanmaları karşısında yelkenleri hemen suya indiriyorsun. Birkaç hafta “korkunç” bir şekilde hapse atılan yüzlerce aydının feryadına kulak kabartıyorsun, ama Denikin’in[5], Kolçak’ın[6], Liyanozof’un[7], Rodzyanko’nun[8], Krasnaya Gorka (ve diğer Kadetçi) komplocularının tehdit ettikleri kitlelerin, milyonların, işçilerin ve köylülerin sesini duymuyorsun, o sese ne kulak veriyorsun ne de onu dinliyorsun. Ben, o sesi duymayanların işi “Kızıllar da Beyazlar kadar halkın düşmanıdırlar” demeye (kapitalistlerin ve toprak ağalarının iktidarını devirmek için mücadele edenlerin o toprak ağaları ve kapitalistler kadar halk düşmanı olduğunu söylemeye) vardırabileceğini, ama aynı zamanda oradan da Çar Babamıza ve merhametli tanrıya inanmaya başlayabileceğini gayet iyi anlıyorum. Bu gidişatın tüm yönlerini anlıyorum.

Yok, gerçekten de bu burjuva aydın çevresinden kopmazsan helâk olacaksın! [Çünkü hiçbir şey yazmıyorsun! Ayrıca bir sanatçının kendisini içi çürümüş aydınların sızlanmalarıyla heba etmesi ve hiçbir şey yazmaması helâk olmak değil de nedir, bu utanç verici bir durum değil midir?] Bu kopuşu derhal gerçekleştirmeni tüm kalbimle diliyorum.

Saygı ve selamlarımla.

V. I. Lenin
15 Eylül 1919

[Kaynak: Collected Works, Cilt 44, Progress Publishers: Moskova, 1977, s. 283-285.]

Dipnotlar:
[1] V. N. Tonkof (1872-1954): Önemli bir Sovyet bilim insanı, anatomist. 1917-1925 arası dönemde Askeri Tıp Akademisi başkanlığını yaptı.

[2] 11 Eylül 1919 günü Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komite Politbürosu burjuva aydınların tutuklanması meselesini tartıştı ve F. E. Cerjinski, N. I. Buharin ve L. B. Kamenef’e bu aydınların dosyalarını yeniden gözden geçirme talimatı verdi.

[3] Krasnaya Gorka: Finlandiya Körfezi’nin güney kıyısındaki bir kale. Kalede bulunan ve yabancı müdahalecilerin, Sosyalist Devrimcilerin, Menşeviklerin ve Beyaz muhafızların karşı-devrimci propagandasından etkilenen garnizon, 1919 Temmuzu’nda bir ayaklanma başlattı.

[4] Vladimir Galaktiyonoviç Korolenko (1853-1921): Rus yazar ve siyaset yazarı.

[5] Anton İvanoviç Denikin (1872-1947): Çar ordusunda general. Dış güçlerin gerçekleştirdiği müdahale ve iç savaş (1918-1920) esnasında Rusya’nın güneyindeki karşı-devrimci Beyaz orduların komutanı.

[6] Aleksandır Vasiliyeviç Kolçak (1873-1920): Çar donanmasında amiral. 1918-1919 döneminde karşı-devrimci güçlerin en önemli liderlerinden biri. ABD, Fransa ve Britanya’nın desteğiyle kendisini Rusya başkanı ilân etti. Urallar, Sibirya ve Uzak Doğu’da kurulan burjuvazi ve toprak ağası destekli askerî diktatörlüğün başına geçti. Kızıl Ordu’nun ilerleyişi ve devrimci partizan hareketinin büyümesi üzerinden Kolçak rejimi yıkıldı. Kolçak 7 Şubat 1920’de yakalandı, İrkutsk Devrim Komitesi’nin kararı ile idam edildi.

[7] S. G. Liyanazof: Petrol sahalarının sahibi. Ekim Devrimi sonrası ülkeden kaçtı. 1919’da Baltık bölgesinde Beyaz güçlere mensup olup ülkeden kaçmış olanlar içerisinde önemli roller oynadı. Estonya’da Britanya Misyonu başkanı General March’ın Ağustos 1919’da kurduğu, birkaç ay faaliyet yürüten “Kuzeybatı Rusya Bölgesi Hükümeti”nin başkanlığını yaptı.

[8] Mihail Vladimiroviç Rodzyanko (1859-1924): Çar yanlısı büyük toprak ağalarından. Oktobrist Parti olarak anılan 17 Ekim Birliği’nin lideri. Ekim Devrimi sonrası Denikin’in safına geçti. Sovyet hükümetine karşı tüm karşı-devrimci güçleri birleştirmek için uğraştı.

0 Yorum: