Endonezya Komünist Partisi’nin beş liderinden biri
olan Sudisman 1967’de yakalandı, işkence gördü, ardından da mahkemeye
çıkartıldı. Suharto rejimi, mahkeme süreci ardından onu idam etti. Hâkim
nedamet getirmesini isteyince Sudisman şunu söyledi: “Komünist imanıma,
komünist sorumluluğuma, kaybettiğim yoldaşlarım Aidit, Lukman, Njoto ve
Sakirman’la aramızdaki dayanışma ilişkisine yönelik saygıma binaen şu karara
verdim: “Nedamet getirmiyorum. Yaptıklarımdan pişman değilim. Bir komünist
olarak ben, bugüne dek toprağa düşmüş olanların yaptığından daha azını yapamam.
Mücadele için yaşıyoruz, yaşamak için mücadele ediyoruz. Sırf yaşamak için
yaşamıyoruz. Hayatı ölümüne, mertçe savunmak için yaşıyoruz... Yaşasın
Endonezya Komünist Partisi!” Aşağıdaki yazı, Sudisman’ın mahkemedeki
savunmasından alınmıştır.
* * *
Tüm ömrüm boyunca hayata dair birçok görüşe
tesadüf ettim. Bazı insanlar Almanların “hayat bir oyundur” [Ein leben ist ein Spiel] sözünü benimsemişlerdi.
Ben bu görüşe hiç katılmıyorum, çünkü bu görüşü benimseyenler, bence hayatı her
şeyin öylece gelip geçtiği, mânâsız bir şey olarak görüyorlar. Başka bir
ifadeyle bu insanlar, herhangi bir şey olmayı kendilerine hak görüyorlar. Her şey,
hiçbir samimiyet olmaksızın, kalbî bir bağlılık yaşamaksızın, bir oyunmuşçasına
yapılıyor. Hayır, ben hayatı bir oyunmuş gibi yaşamak niyetinde değilim. Bence Almanların
bu sözü şu şekilde değiştirilmeli: “Ein
Leben ist nicht ein Spiel, aber ein Leben ist ein Streit", "Hayat
oyun değildir. Hayat mücadeledir.” Mücadele etmek için yaşıyoruz, yaşamak için
mücadele ediyoruz. Sadece kendi hayatımız için yaşamıyoruz, kalbimiz attığı
sürece hayatı cesaretle savunmak için yaşıyoruz. İnsan doğduğu andan, bebeğin o
ilk ağlayışından son nefese kadar, hayat bir mücadeledir. Bazen insan, güç bir
mücadeleyle yüzleşir, bazen ağır bir savaşın içine girer. Her mücadele de
zaferle taçlanmaz. Fakat gene de hayatın amacı, o alabildiğine ağır savaşın
içine girecek cesarete sahip olup zafere ulaşmaktır. Bu, komünistler de dâhil,
mücadele içerisindeki herkesin düşüdür. Bu, benim hayatım boyunca gördüğüm
düştür. Düşler, idealler olmasa hayat çorak ve boştur. Hayattaki en mükemmel
şey, hayatın kendisidir. Mücadele etmek için yaşamak, yaşamak için mücadele
etmek, işte benim emelim budur. Ve bu emel, sorumluluk olmaksızın idrak
edilemez. Bana göre, sorumluluk cevahir misali bir kelimedir. Bu kelimeden
aldığım ilhamla hücremde şu şiiri karalamıştım:
Sorumluluk Sinemdeki Cevahir
Baskınlar
Üst üste gelecek
Arka arkaya
Sorguya alacaklar beni.
İşkencehanelerden geçeceğim
bir bir.
Mapus damları görecek bu
gözler.
Aklım ve yüreğimse
EKP için ölmeye hazır.
Sorumluluk sinemdeki
cevahir
Onun öz mânâsı budur.
O cevahirin ki yaydığı
ışık
Nasıl da parlak
Elimi uzatsam tutacağım
sanki
Ama tutması imkânsız.
Kulağımda çınlıyor sesi,
Ezgilemesi güç
Dudağımdaki bal,
Şarkısını çığırmak güç.
Onu inkâr eden
Haindir.
Terk eden, kaçıp giden
Lanetlidir.
Sorumluluk dersi şunu
öğretir:
Bir olunmalıdır.
Düşüncede birlik
Yürekte ve amaçta birlik.
Yıldırımlar düşse, ölüm
beklese yolumu
Sorumluluğumu bileceğim.
Hiç söylenmeyeceğim. Kaçmayacağım.
Ona sırtımı dönmeyeceğim.
Onu sadakatle ve sükûnetle
Tevazuuyla, tek bir bahana
uydurmadan
Omuzlayacağım.
Halkım, partim ve devrim
için
Tüm dünya proletaryası ve
EKP için
Sorumlulukla hareket
edeceğim.
Sorumluluk denilen
cevahirin
İşte budur mânâsı.
Kendi şiirimden sonra benim cümlelerimi okuyunca “Sudisman
için zerre ağlamayın” diyen yazar Andrew Garve’dan söz edeyim biraz da. Bense gardiyanlarıma
şunu söylüyorum: “Bu dünyaya hepimiz bir hizmette bulunuyoruz. Ben Cava’da
doğmuş bir komünistim, dolayısıyla görevimi yerine getirdim, Cavalıların
âdetleri uyarınca bu dünyayı terk edeceğim ama gitmeden önce şunları
söyleyeceğim:
Bir: matur
nuwun, Mücadele süresince bana yardım eden herkese teşekkür ediyorum.
İki: nyuwun
agunging pangaksomo, mücadele süresince kendilerine zarar verdiğim ilerici
ve devrimci kitlelerin beni af etmelerini istiyorum.
Üç: nyuwun
pangestu, Ailemden, karımdan ve çocuklarımdan haklarını helâl etmelerini
istiyorum.
Yaşasın Endonezya Cumhuriyeti!
Yaşasın Endonezya Komünist Partisi!
Cakarta, 21 Temmuz 1967.
Sudisman
0 Yorum:
Yorum Gönder