7 Eylül 1920
Yedinci Oturum
Yakın
zamanda Doğu’da başlayan kadın hareketine, toplumsal hayat içinde kadının
rolünün narin bir bitkinin ya da kibar bir oyuncak bebeğin rolünden öteye
gidemeyeceğini savunan aklı bir karış havada olan feministlerin gözüyle
bakılmamalıdır. Kadın hareketi, Dünya genelinde cereyan eden devrimci hareketin
ciddî ve önemli bir sonucu olarak görülmelidir. Birçok insanın zannettiği gibi
Doğulu kadınlar, sadece sokaklarda peçe takmadan dolaşma hakkı için
dövüşmüyorlar. Yüksek ahlâkî değerlere sahip Doğulu kadınlar için, söylenebilir
ki, peçe ya da çarşaf en az önemi haiz meseledir. İnsanlığın yarı nüfusunu
teşkil eden kadınlar, eğer erkeklerin rakibi olarak kalırlarsa ve onlara eşit
haklar verilmezse, toplumun ilerlemesi elbette ki imkânsızdır: Doğu
toplumlarının geri kalmışlığı, bunun inkâr edilemez ispatıdır.
Yoldaşlar
emin olunuz ki, eğer yaptığınız çalışmalarda gerçek birer yardımcı olan
kadınlara başvurmuyorsanız, ne kadar içten ve etkin olursa olsun, toplumsal
hayatın yeni biçimlerini somutlamak için harcadığınız emek ve çabalar sonuçsuz
kalacaktır.
Savaşın
sebep olduğu koşullara bağlı olarak Türkiye’de kadınlar, çeşitli toplumsal
görevleri ifa edebilmek için evini ve ev ahalisini terk etmek zorunda kaldılar.
Fakat kadınların savaş sonrasında, o zamana dek erkeklerin işgal ettikleri
yerlerde var olmaları ve yük hayvanlarının bile aşmakta zorlandığı yollara
sahip Anadolu’nun kimi kesimlerinde sırtlarında askerî araç gereci taşımaları,
toplumsal ve politik eşitliğe dair bir devrimde ileriye doğru atılan bir adım
olarak nitelendirilmemelidir. Kadınların yeterince yük hayvanı yok diye işe
koşuluyor olmaları sebebiyle kadınlara eşit haklar verilmesini öngören davaya
katkı sunduklarını sanan kişileri dikkate almaya bile değmez. Bizler, 1908
Devrimi’nin başlarında kadınlar lehine kimi tedbirlerin alınmış olduğunu inkâr
etmiyoruz. Ancak bu tedbirlerin yetersizliği ve etkisizliği karşısında tüm
yapılanların büyük bir ehemmiyete sahip olduğuna inanmıyoruz.
Kadınlar
için başkentte ve diğer bazı şehirlerde birkaç ilkokulun ve yüksekokulun
açılmış olması, kadınlara yönelik bir üniversitenin inşa edilmesi, yapılması
gerekenlerin binde birini bile teşkil etmez. Politikası zayıfın güçlü
tarafından ezilip sömürülmesi üzerine tesis edilmiş olan Türk Hükümeti’nden
kimse tabiî ki esaret altında tutulan kadınlar lehine ciddî ve köklü
tedbirlerin alınmasını bekleyemez.
Fakat
biz, İran, Buhara, Hive, Türkistan, Hindistan ve diğer Müslüman ülkelerdeki kız
kardeşlerimizin durumunun daha da kötü olduğunu biliyoruz. Ancak bize ve kız
kardeşlerimize yapılan haksızlık cezasız kalmamıştır. Bunun ispatı, gericilik
ve çöküş içindeki Doğu ülkelerinin durumudur. Yoldaşlar, biliniz ki kadınlara
yapılan her türlü kötülük bugüne dek cezasız kalmamış, bundan sonra da
kalmayacaktır.
Doğu
Halkları Kurultayı’nın bu oturumunun zaman darlığı yüzünden sona yaklaşması
sebebiyle Doğu’daki birçok ülkede kadınların durumuna ilişkin değerlendirmemi
yapamıyorum. Fakat devrimin büyük ilkelerini kendi vatanlarında yayma görevini
üstlenmiş olan yoldaş delegeler şunu hiç unutmasınlar ki, onların halklarına
mutluluk götürme çabaları kadınların somut katkıları olmaksızın kısır
kalacaktır.
Tüm
bu kötülüklerden kurtulmak amacıyla komünistler sınıfsız bir toplumun kurulması
gerektiğine inanıyorlar, bu hedefe ulaşmak için de tüm burjuva ve diğer
ayrıcalıklı sınıflara karşı aralıksız mücadele veriyorlar. Komünist Doğulu
kadınların savaşı daha da zor olacağı kesindir, çünkü tüm bunlara ek olarak
onlar, erkek milletinin zulmüne karşı da mücadele etmek zorundadır. Eğer siz
Doğulu erkekler geçmişte olduğu gibi gelecekte de kadınların kaderlerine karşı
kayıtsız kalırsanız, sizler ve bizlerin hep birlikte üzerinde yaşadığımız
ülkelerimiz yok olacaktır: bunun tek alternatifi, tüm mazlumlarla birlikte
kanlı bir ölüm-kalım mücadelesi başlatmak ve haklarımızı güç kullanarak
kazanmaktır.
Kadınların
tüm taleplerini kısa da olsa izah ettiğimi düşünüyorum. Eğer kendi
kurtuluşunuzu yakınlaştırmayı düşünüyorsanız, bizim taleplerimize kulak verin
ve somut katkılarla birlikte bizimle işbirliğine gidin.
1.
Haklarda tam eşitlik,
2)
Kadınlara erkekler için kurulmuş eğitim ve meslek kurumlarına kayıtsız şartsız
giriş hakkı verilmesi,
3)
Evlilikte her iki tarafa eşit hakların verilmesi. Çokeşli evliliğin koşulsuz
ilgası.
4)
Kadınların tüm yönetsel ve idarî kurumlarda çalışma hakkının koşulsuz olarak
kabul edilmesi,
5)
Tüm şehir, kasaba ve köylerde kadınların haklarını koruyan komitelerin
oluşturulması.
Hiç
şüphe yok ki tüm bunları istemek bizim hakkımızdır. Eşit hakları kabul eden
komünistler ellerini bize uzattılar, biz kadınlar da onların en sadık
yoldaşları olduğumuzu ispatlayacağız. Doğrudur, yolu görmeden, karanlıkta
yürürken sendeleyebiliriz, hatta uçurumun eşiğinde duruyor olabiliriz. Ama biz
korkmuyoruz, çünkü gündoğumunu görmek için karanlık geceden geçmek zorunda
olduğumuzu biliyoruz.
0 Yorum:
Yorum Gönder