04 Nisan 2016

,

Tolbiac İşgali


Jacques Rancière ve Étienne Balibar, Hollande’ın çalışma reformlarını protesto eden öğrencilerle dayanışma içerisinde olduğunu ifade etti. Pantheon-Sorbonne Üniversitesi Tolbiac Fakültesi 22 Mart’tan beri işgal altında. İşçiler, öğrenciler, liseliler, aydınlar, hep birlikte ayakta!

Bu süreçte mücadeleler birbirine sokuluyor, zihinler birbiriyle kucaklaşıyor. Tolbiac Fakültesi’nde Çarşamba akşamı yapılan toplantıdan yayılan ışık huzmesi bunun bir ürünü.

Amfiyi tıka basa doldurmuş kitle bilhassa iki mesaja, Jacques Rancière ve Étienne Balibar’ın gönderdikleri mesajlara kulak kesildi.

Jacques Rancière:

“Sevgili dostlar, bu akşam sizinle olamadım ama bu mücadele dâhilinde sizinle dayanışma içerisinde olduğumu ifade etmek isterim. Bu kavga sadece bir kanun metninde geçen tedbirlerle veya onun pratik sonuçlarıyla ilgili olmamalı. Bir kanun bir kurallar manzumesinin ötesinde bir şeydir: o müşterek bir dünya inşa etmenin bir yoludur. Bizi yönetenler sadece emeğin daha ucuz olmasını istemiyorlar. Onlar yaklaşık iki yüz yıldır emeğin olageldiği şeyi olmasına bir son vermek niyetindeler: ortak bir deneyim ve mücadele dünyası, müşterek bir güç hissi. Onlar her bireyin kendi insanî sermayesini elinde bulundurmasını, ama kimsenin hâkim güçlerin karşısına dikilmemesini istiyorlar. Ardı ardına çıkarttıkları kanunlarla onlar sadece iktidarın araçlarını üretmek niyetinde değiller, ayrıca boyun eğmemizi, mücadelenin anlamsız, maruz kaldığımız dünyanınsa hak ettiğimiz tek dünya olduğuna dair o hissi üretmek istiyorlar. Bu akşam düşüncelerim farklı bir dünyayı hak ettiğini göstermeye karar vermiş olanlarla aynı saftadır.

Étienne Balibar:

“Başarılı olmasını umut ettiğim 31 Mart eyleminin tartışıldığı ve bu yönde hazırlıkların yapıldığı toplantıya katılamadığım için üzgünüm, ama size bu dayanışma mesajımı göndermek istiyorum. Bu mesajı öğrenciliğimden beri siyasetle iştigal etmiş bir akademisyen ve bir aydın olarak gönderiyorum. Burada amacım size tavsiyede bulunmak değil, her neslin bir önceki nesilden bayrağı nasıl devraldığına tanıklık etmek. El Homri kanun tasarısı [“Çalışma Kanunu”] çalışma hakkı ile ilgili olarak geçmişte elde edilmiş önemli zaferleri köklü bir biçimde geçersiz kılmak gibi bir tehdidi içeriyor. Bu kanun bunu işsizliği azaltmaya yarayacak en ufak bir güvence sunmadan yapıyor. Bu, bugün (bilhassa yoksul bölgelerdeki ve mahallelerdeki) gençleri vuracak olan bir felâket. Söz konusu felâket her türlü tehlikeyi rahminde barındıran bir umutsuzluğa dair. Tersten bu kanun, toplumsal güvensizliği ve mevcut güvencesizliği artıracak. Patronlarla gizli kapılar ardında yürütülen müzakereler üzerinden hazırlanmış olan bu kanun ne sosyoloji çalışmalarını, ne resmî raporları ne de milletvekillerinin görüşlerini dikkate aldı. Demokrasinin inkârı olarak bu kanun, aynı zamanda toplumsal gerilemeye hizmet edecek bir faktör. Bu resme bir de gösteri ve toplantı hürriyetinin kaldırılmasına dair farklı yöntemleri, bir bahane olarak kullanılan olağanüstü hâli, aynı zamanda geçmişin o kara hatırasını yeniden anımsatan polis şiddetini de eklemek lazım. Bu nedenle bize kendisini dikkate aldıracak, sorumlu ama aynı zamanda kararlı hareket eden bir kitle lazım. Bu kitlenin bugün şekillendiğini görmek beni mutlu ediyor, sizlere en iyi dileklerimi gönderiyorum.”

Sarah Shin
1 Nisan 2016
Kaynak

0 Yorum: