Jacques Rancière ve Étienne Balibar, Hollande’ın
çalışma reformlarını protesto eden öğrencilerle dayanışma içerisinde olduğunu
ifade etti. Pantheon-Sorbonne Üniversitesi Tolbiac Fakültesi 22 Mart’tan beri
işgal altında. İşçiler, öğrenciler, liseliler, aydınlar, hep birlikte ayakta!
Bu süreçte mücadeleler birbirine sokuluyor, zihinler
birbiriyle kucaklaşıyor. Tolbiac Fakültesi’nde Çarşamba akşamı yapılan
toplantıdan yayılan ışık huzmesi bunun bir ürünü.
Amfiyi tıka basa doldurmuş kitle bilhassa iki mesaja,
Jacques Rancière ve Étienne Balibar’ın gönderdikleri mesajlara kulak kesildi.
Jacques Rancière:
“Sevgili
dostlar, bu akşam sizinle olamadım ama bu mücadele dâhilinde sizinle dayanışma
içerisinde olduğumu ifade etmek isterim. Bu kavga sadece bir kanun metninde
geçen tedbirlerle veya onun pratik sonuçlarıyla ilgili olmamalı. Bir kanun bir
kurallar manzumesinin ötesinde bir şeydir: o müşterek bir dünya inşa etmenin
bir yoludur. Bizi yönetenler sadece emeğin daha ucuz olmasını istemiyorlar.
Onlar yaklaşık iki yüz yıldır emeğin olageldiği şeyi olmasına bir son vermek
niyetindeler: ortak bir deneyim ve mücadele dünyası, müşterek bir güç hissi.
Onlar her bireyin kendi insanî sermayesini elinde bulundurmasını, ama kimsenin
hâkim güçlerin karşısına dikilmemesini istiyorlar. Ardı ardına çıkarttıkları
kanunlarla onlar sadece iktidarın araçlarını üretmek niyetinde değiller, ayrıca
boyun eğmemizi, mücadelenin anlamsız, maruz kaldığımız dünyanınsa hak ettiğimiz
tek dünya olduğuna dair o hissi üretmek istiyorlar. Bu akşam düşüncelerim
farklı bir dünyayı hak ettiğini göstermeye karar vermiş olanlarla aynı
saftadır.
Étienne
Balibar:
“Başarılı olmasını umut
ettiğim 31 Mart eyleminin tartışıldığı ve bu yönde hazırlıkların yapıldığı
toplantıya katılamadığım için üzgünüm, ama size bu dayanışma mesajımı göndermek
istiyorum. Bu mesajı öğrenciliğimden beri siyasetle iştigal etmiş bir akademisyen
ve bir aydın olarak gönderiyorum. Burada amacım size tavsiyede bulunmak değil,
her neslin bir önceki nesilden bayrağı nasıl devraldığına tanıklık etmek. El
Homri kanun tasarısı [“Çalışma Kanunu”] çalışma hakkı ile ilgili olarak
geçmişte elde edilmiş önemli zaferleri köklü bir biçimde geçersiz kılmak gibi
bir tehdidi içeriyor. Bu kanun bunu işsizliği azaltmaya yarayacak en ufak bir
güvence sunmadan yapıyor. Bu, bugün (bilhassa yoksul bölgelerdeki ve
mahallelerdeki) gençleri vuracak olan bir felâket. Söz konusu felâket her türlü
tehlikeyi rahminde barındıran bir umutsuzluğa dair. Tersten bu kanun, toplumsal
güvensizliği ve mevcut güvencesizliği artıracak. Patronlarla gizli kapılar
ardında yürütülen müzakereler üzerinden hazırlanmış olan bu kanun ne sosyoloji
çalışmalarını, ne resmî raporları ne de milletvekillerinin görüşlerini dikkate
aldı. Demokrasinin inkârı olarak bu kanun, aynı zamanda toplumsal gerilemeye
hizmet edecek bir faktör. Bu resme bir de gösteri ve toplantı hürriyetinin
kaldırılmasına dair farklı yöntemleri, bir bahane olarak kullanılan olağanüstü
hâli, aynı zamanda geçmişin o kara hatırasını yeniden anımsatan polis şiddetini
de eklemek lazım. Bu nedenle bize kendisini dikkate aldıracak, sorumlu ama aynı
zamanda kararlı hareket eden bir kitle lazım. Bu kitlenin bugün şekillendiğini
görmek beni mutlu ediyor, sizlere en iyi dileklerimi gönderiyorum.”
Sarah Shin
1 Nisan 2016
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder