20
Mart’ta Washington’da düzenlenen Amerika İsrail Kamu Bilgilendirme Komitesi
konferansının yapıldığı binanın dışında toplanan göstericilerin arasında birkaç
Filistinli aile de vardı.
Rüveyda
Viddi isimli bir Filistinli, duygularını şu şekilde aktarıyordu: “Bu tip
meselelerde epey faaliz, zira ailemiz ülkeye döndü, bu yüzden İsrail devletinin
uyguladığı Siyonist ve yerleşimci siyasetten doğrudan etkileniyor.”
Rüveyda,
Staten Island Koleji mezunu. Filistin’de Adalet Öğrenci grubunun bir üyesi.
Gösteri için kardeşleri Gigi ve Sofi ile birlikte New York’a gelmiş.
Filistinlilerin
eskiden beri yerleşik oldukları bir yerden, Bay Ridge, Brooklyn’den geliyorlar.
Viddi
ailesi gibi buradaki diğer aileler de Filistinlilerin Siyonizme karşı ortaya
koydukları direniş sürecinde yer almışlar.
“Annemin doğum günü 18
Mart Cuma. 1948’de doğmuş. O dönemde yaşanan birçok olayı anımsıyor. Savaş
esnasında mağaralarda yaşamış. En büyük ağabeyi 15 yaşında savaşa katılmış.”
Rüveyda
sözlerine şunu da ekliyor: “Annem hayatta. 68 yaşında, torunlarını dizinin
dibine oturtup Filistin’de yaşadıklarını anlatır.”
Her
Şey Böyle Başladı
New
York, Detroit ve Şikago gibi kentlerdeki Filistinlilerin gösterileri
Filistin’deki mücadele yoğunlaştıkça kalabalıklaşıyor.
Bu
eylemlere ve örgütlere katılanların sayısı giderek artıyor.
İkinci
İntifada’dan sonra Viddi ailesi gibi birçokları sürece dâhil olmuş.
Sofi
o süreci şöyle anlatıyor: “İkinci İntifada’nın bizi nasıl etkilediğini
anımsıyorum. Lisedeydim, Nur Okulu’na gidiyordum.”
Nur,
Brooklyn’de Müslümanların gittiği özel bir okul. Filistinli eylemcilerin çoğu
oradan mezun.
“İlk eylemlere o okulda katıldım. Gençlerin sesini
çıkartmasını isteyen bir okuldu.”
Sofi
sonrasında bir gazeteciyle tanışmış. Bu kişi cemaate medya konusunda eğitim
vermiş. Derdini herkese anlatması, medyada yer alıp hikâyesini aktarması
konusunda onu motive etmiş.
Politik
faaliyetlere katılımını tetikleyen ailesi değil, bu türden faaliyetler.
“Eylemlere babam da gider,
ama maalesef bizi götürmez. Annemse faal olmaya ilk başladığımda beni bu konuda
teşvik etmişti.”
Rüveyda
ise şunu söylüyor: “Beni eylemlere çeken ilk kişi ablam Sofi.”
Ayrıca
bu süreçte bir de Filistin mahallesinin giderek büyümesinin de etkisi olmuş.
“Filistin cemaati eskiden
pek politik değildi ama sonrasında politikleşti. Ardından ben daha ileriye
doğru bir adım attım.”
“Yürümeye
Başladığım Günden Beri”
Viddi
ailesi politikleşme sürecini kendi meşreplerince yaşamış. Noel Süleyman ise
böylesi özel bir politikleşme momentine hiç tanık olmamış.
“Yürümeye başladığım
günden beri eylemlere giderim. Annem çok faaldi, tüm gösterilere katılırdı.”
Süleyman,
Brooklyn’de Bay Ridge’in kuzeyindeki Sunset Park’ta yetişmiş.
Washington’daki
eyleme biri 18 diğeri 12 yaşındaki iki oğlu ve 15 yaşındaki kızı ile gelmiş.
“Maalesef hiçbir sonuç
elde edilemiyor oluşu cesaretimi kırdı. Uzun süredir içimde bir öfke birikti.
Çok üzülüyorum bir yandan da.”
Çocukları
da Süleyman’ın eylemlere katılımı yeniden düşünmeye itmiş. “Artık bir anneyim,
kendimi ehlileştirmem gerek, halkıma zulmeden Siyonistlere yönelik tepki
geliştirme tarzım konusunda maalesef bir miktar yumuşamam lazım.”
Sofi
Viddi’nin de Sıtkı sıyrılmış küçük ve seyrek yapılan eylemlerden. Ama sonra
İsrail 2004’te Gazze’ye saldırınca binlercesi gibi bu iki kadın da eylemlere
tekrar katılmaya başlamış.
Süleyman’a
göre yıllar içinde bu eylemlerin bileşiminde çok şey değişmiş. “Eskiden
göstericilerin ekseriyeti Filistinli olurdu.”
Ama
öte yandan karşı gösteri düzenleyen Siyonistlerin sayısı hep aynı kalmış.
“Gösteri yaparken
Siyonistlerin söyledikleri belirli şeylere hemen tepki koyuyoruz. Oysa sakin
olmak, konuşmadan ve tepki geliştirmeden önce biraz düşünmek gerek.”
2014’teki
olaylardan sonra eylemlere nadiren katılmaya başlamış. Ama umudunu hâlâ
koruyor, çocukları da öyle.
“Şimdi çocuklarım büyüdü,
bence artık bir görüşleri olmalı. Kendi hikâyelerini yazmalılar. Ülkeleri için
dövüşmenin ne demek olduğunu öğrenmeleri, neler yaşandığını bizzat görmeleri
gerek.”
“Burada
Bir Sese Sahibim”
Sofi’de
konuşma bozukluğu var. İkinci İntifada’dan beri pek eylemlere katılmamış ama
2014 yazından sonra her hafta toplantılara, her gün de gösterilere katılmış.
Rüveyda
ise yolunu kendi bulmuş. Filistin’de Adalet Öğrenci grubuna katılmış.
“Okulda bu gruba
katılmamın nedeni hiç Filistinli olmamasıydı. Hillel kulübü ise sık sık
etkinlik düzenliyordu.”
Hillel
İsrail’in bağımsızlık günü kutlaması, Filistinliler buna Nekbe diyorlar. Arapça
felâket anlamına gelen bu kelime devletin kuruluşunu ve 650.000 Filistinlinin
etnik temizliğe maruz kalışını ifade ediyor.
“İşte o etkinlik zoruma gitti ve eylemlere daha fazla
katılmaya başladım.”
Bugün
iki kız kardeş Filistinlilerin Ülkeye Geri Dönüş Hakkı Koalisyonu içinde
çalışıyor.
Sofi
bu konuda şunu söylüyor: “Burada bir sese sahip olduğumdan, kendimi imtiyazlı
hissediyorum. Artık o sesi Filistin’de zulüm gören Filistinliler adına
kullanıyorum.”
Süleyman’ın
umudu ileride de eylemlere daha fazla katılmak yönünde. Bunu hem kendisi hem de
çocukları için istiyor.
“İçimde hiç sönmeyen bir
ateş var. Yaşadığım sürece Filistin için mücadele edeceğim. Bir sonraki neslin
benim yaptığım şeyi yapacağından emin olmak istiyorum.”
Joe Catron
4 Nisan 2016
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder