02 Temmuz 2025

Madımak'tan Sonra

“Her gün Aşura, her yer Kerbelâ” [Filistin]

 

Seksenlerde Kürd’ün iradesiyle tanışan cunta, sahaya orduları yanında akademisyenlerini de sürdü. Bu cuntacı hocalar, “Kürt” kelimesinin dağda yürüyen Türk’ün ayağından çıkan “kart kurt” sesinden geldiğini söylediler. Bu “bilimsel” iddia ile Aleviliğin Ali ile bir alakasının olmadığını, “Alevi” kelimesinin “Alev” kelimesinden geldiğini, Alevilerin ateşe tapan, ışığa inanan eski bir kabilenin devamı olduklarını söyleyen iddia arasında hiçbir fark yok. Asimilasyon aranacaksa bu iddianın sahiplerine bakılmalı.

Asıl acı olan, o “Kart Kurt” iddiasına Kürtlerin inanmamış, “Alev” saçmalığına Alevilerin inanmış olması. Bu ayrım, muhtemelen ilkinin kolektif iradeye sahip bulunmasıyla, o iradenin savaşla tanımlı olmasıyla alakalı. İkincisi, kolektif iradesini ya emperyalizme ya da devlet içre hiziplere teslim etti.

Seksenlerde TRT’de “Açılın kapılar Şah’a gidelim” demek yasaktı. Yasakların gevşemesiyle birlikte bu türkü, TRT’de ancak “Açılın kapılar dosta gidelim” şeklinde okunma imkânı bulabildi. Bugün Alevciler, aynı sansür ve aynı tasfiye işlemini bizzat üstleniyorlar. Ali, Hüseyin ve Şah Hatayi ile aradaki bağlar bir bir kesiliyor. Bir üst aşamaya geçtiler. Cem’i tasfiye ettikten sonra tarihsel bağları da kesme yönünde adımlar atıyorlar.

Bugünlerde Aşura’nın bile 12 İmam ile bağının olmadığını, “Aşura”nın “on” anlamına geldiğini söyleyenlere rastlanıyor. Bunu söyleyenler, “10 Muharrem”den habersiz. Daha doğrusu, 10 Muharrem’le bağı kesmek istiyorlar. Ehlibeyt’in sürekliliğinin kutlandığını, o yüzden aşure yapıldığını görmüyorlar. Çünkü derdi, o sürekliliği, bağı, hattı kesip atmak. Devletten aldıkları emir bu yönde. Madımak bir emirdi ve herkes o emre uydu.

Bugün Sabahat Akkiraz’ın “Talat Paşa kahramandır” sözü ile “Aleviler Kerbela’nın yasını tutmasınlar, Madımak’ın yasını tutsalar yeterli” sözü arasında bağ var. İkinci söz, bugünlerde sıklıkla dillendiriliyor. Bu tür sözler, özellikle İran’ın saldırı altında olduğu dönemde piyasaya sürülüyor. Devlet, İran operasyonu için Alevileri ihtiyat kuvvet haline getiriyor.

Devlet, Alevileri çok önceden örgütledi. Bu devletin Türk’e, Alman’a veya İngiliz’e ait olmasının bir önemi yok. Devlet için de yok. Bugün “Alevilik” demek, devlete çalışmak demek.

Alevilik tarihine bakıp, o tarihte Safevi ile bağı görüyorlar, oradan bugünkü İran’a hat çekip aradaki bağı kesmeye çalışıyorlar. Kartkurtçu olan Alevi Kürtler, bugünkü İran’a yönelik düşmanlıkları üzerinden fikirler uyduruyorlar. Kimi Aleviliği Ezidiliğe, kimi de Zerdüştlüğe bağlıyor. Bunu diyen, bir de asimilasyondan söz ediyor. Aleviliğin tarihsel varlığı başkalarına ait potalarda eritiliyor.

O Alevilik içinde yer alıp küçük burjuva olanlar, suyun başına oturdular. Küçük burjuva niteliği uyarınca her şeyi kendisinde başlattılar. Bugün Alevilik, ancak yüz yıllık bir meseledir. Ancak o kadarına izin vardır.

“Auschwitz sonrasında şiir yok”sa Madımak sonrasında Alevilik yoktur! Alevilik, şiir-edebiyat geleneğinden beslenir. Oradan Ali, Hüseyin, Hatayi silinmişse Alevilik ölmüştür. “Asimile olmasın” diyenler, onu öldürmenin, başında abuk sabuk şarkılarını saz eşliğinde çığırmanın derdindedirler. Tarihi kendisinden başlatanlar, Aleviliğin tarihini Cumhuriyet’e, olmadı İttihatçılığa kapatmak zorunda kalıyorlar. Öncesi gözlerini alıyor, zihinlerini allak bullak ediyor, adımlarına mani oluyor. Alevilik, Alevciler eliyle tasfiye ediliyor.

O türkülerle varolmuş bir isim olarak Akkiraz, Talat Paşa’nın kahraman olup olmadığını doğduğu şehirdeki Ermeni köylerine sormalıdır. O Ermeniler katledildiğinde yetim kalan çocuklar Alevi köylerine bırakılmıştır. Bu insanlar Alevi olmuşlardır. Tarih, Alevileşmiş Ermeni halk ozanlarının tanığıdır.[1]

Akkiraz, TKP-Zafer Partisi çizgisinde, burjuva cumhuriyetinin eşiğine yüzünü sürmeyi seçmiştir. Alevilik, ancak Türk olarak varolabileceğini bir yerlerden öğrenmiştir. Arap ve Müslüman düşmanlığının adı olarak tarif edilmeyi seçmiştir. Başka bir içeriği, manası ve özelliği yoktur.

Mossad, Türkiye içinde ateizm çalışması yürüttükten sonra şimdi de Aleviliğe el attı. Aleviliğin üzerine hesap yapan Siyonistler, yerli muhbir, iç ajan bulmakta zorlanmıyor.

Neticede TKP ve Zafer Partisi’nin milletle, vatanla bir ilgisi yok. Bunlar, Müslüman’a karşı millet ve vatan sopasını sallıyorlar. Bilinsin ki bahsettikleri millet Yahudilik, taptıkları vatan İsrail’dir.

Bu tür partilerin Müslüman düşmanlığı, Siyonizmle iltisaklıdır. TKP, Müslüman’ın karşısına milliyetçiliği çıkartmak için Kemalizmle flört etmeyi seçmiştir. İki gün önce “AB’ye girelim de şu Kemalizm pisliğinden kurtulalım” diyen parti, bir anda Kemalist olmuştur. Sebebi, Müslüman düşmanlığıdır. Bir yerlere söz verilmiş, bir yerlerden emir alınmıştır. Müslüman düşmanlığı, onların asli ekmek kapısıdır. Talat Paşa’yı Ermeni devrimci Manuşyan’la barıştırmanın derdinde olan TKP’nin başka yerlerden emir aldığı açıktır.

Bir tarihçi, Talat Paşa’nın bugün Tayyip’te yaşadığını söylemektedir.[2] Yazar, Talat’ın soykırım sürecinde Yahudilerden epey destek gördüğünü iddia ediyor. Hatta kimileri, Talat Paşa’nın “kripto Yahudi” olduğuna vurgu yapıyor. Ermeni katliamlarının bir de Yahudi bağlantısı olduğunu görmek gerekiyor.

Aleviler, İttihatçıların Fransız Devrimi gibi resmi “din” üretme arayışları dâhilinde tanımladıkları Aleviliğe yüzlerini dönüyorlar. “Talat Paşa’nın kahramanlığı” “Abdullah Çatlı’nın kahramanlığı”na bağlanıyor. Kimi Aleviler, yaşadıkları topraklarda Ermeniler olmadığı için yaşayabildiklerini görüyorlar. Ermeni toprağını gasp etmiş dedelerinin torunları olduklarını iyi biliyorlar. Bu sebeple, sessiz sedasız, katliama onay veriyorlar.

Seksenlerde cuntanın ideolojik çalışmasını yürüten Namık Kemal Zeybek, Alevileri göklere çıkartan laflar ediyor, Aleviliği “Türk’e has bir inanış” olarak tanımlıyordu. Bugün herkes bu çizgiye geldi. Zeybek de fikren CHP’li oldu!

Aleviler, bir yandan da Aleviliği, Sünni Osmanlı geleneğinin devamcısı Fuat Köprülü’nün çalışmalarından öğreniyorlar. Sonradan önemli görülen tüm Alevi araştırmacıları, bu iki kaynaktan besleniyor. Gözelere kimse bakmıyor. Onlar aşağılık görülüyor. Zehir kaynağı olarak değerlendiriliyor. Ali, Hüseyin ve Hatayi ile bağ kesilince Alevilik, devletin resmi tarihine kul köle oluyor. Elini, belini, dilini düşmana teslim ediyor. TSK’yı ya da Avrupa kurullarını Kırklar cemi zannediyor.

Aleviler, TSK ve Avrupa kurullarına kul köle olduğu için Madımak Katliamı’nda bu iki gücün parmağını göremiyor, görmek istemiyor, katliamın gerekçesini ve sebebini anlamaya çalışmıyor. Madımak’tan sonra Alevilik, tasfiye işlemi uyarınca hareket ediyor. Ona direnmiyor, teslim oluyor.

Alevcilik değil, Alevi inanışında Hz. Ali’nin kendi cenazesini kaldırdığına dair bir anlatı vardır. Burada mücadelenin sürekliliğine ve devamlılığına yönelik bir vurgu söz konusudur. Yani “Madımak’ın yasını tutun, Kerbela’dan bize ne!” diyen düşkünler, o sürekliliği ve hattı kesme görevini bir yerlerden almış kişilerdir. Kerbela’ya ağlamayan, Madımak’a hiç ağlamaz. Madımak’ta semaha duran o gençlerin etrafında döndükleri mana, bugün belli kişilerin kulluk ettikleri çıkar ilişkilerinde aranamaz.

Ankara’da yaşayan bir dede, sohbet sırasında İkitelli’deki bir cemevinde çalıştığını söylüyordu. Hangi ocağa bağlı olduğu sorulduğunda cevap dahi verememişti. Çünkü bu adam, sahte dedeydi. Alevilerde biriken paraya kepçe sallayan bir üçkağıtçıydı. Aynı zamanda hakkullahını içkiye yatırıp duran bir ayyaştı. Madımak’tan sonra Alevilik, bunların mülkü haline geldi. Bu kişilerin onu en çok parayı verene göre tanımlayacaklarına hiç şüphe yok.

Aleviliği, her şey ve herkesle bağlarını kesmiş, kendinden menkul bir inanış haline getirip öldürecekler. Ali için dövüşülmesini, Hüseyin için ağlanmasını istemiyorlar. Madımak’ı yakanların emri, bu yönde. Bugün Alevi örgütlerinin başında o oteli yakanların maniple ettiği, örgütlediği, teslim aldığı kişiler var. Onlar da toplumsal-tarihsel bağları kesmekle meşguller.

Eren Balkır
2 Temmuz 2025

Dipnotlar:
[1] Nesimi Aday, “Türkçe Halk Edebiyatında Ermeni Aşuğlar”, 16 Şubat 2018, Duvar.

[2] J. P. O’Malley, “Osmanlı Yahudileri ve Ermeniler”, 7 Eylül 2018, İştiraki.

0 Yorum: