Giriş[1]
Küba’daki
gerilla hareketi dışında bir tek Nikaragua gerilla hareketi, Latin Amerika’da
başarıya ulaştı. Her iki ülkede güçleri birleştirmeyi bilen isyancı güçler,
önemli bir zafer elde ettiler. İsyancılara karşı harekete geçirilen ordu çöktü,
diktatör, ülkeden kaçmak, ömrünün kalan kısmını başka bir yerde geçirmek
zorunda kaldı, ülkede rejim değişti.
Zafer
sonrası gerilla hareketi, ekonomiyi, toplumu ve politik sistemi dönüştürdü. ABD,
bu devrimci rejimlerin iradesini askeri ve politik müdahalelerle kırmaya
çalıştı. Her saldırıda ayakta kalmasını bilen devrimler, gene de bu süreçte
önemli toplumsal ve politik bedeller ödemek zorunda kaldılar.
Sandinist
Gerillalar (1959–1979)
Augusto
César Sandino, Nikaragua’nın herkesçe sahiplenilen devrimci ikonasıdır. General
Sandino 1927-1933 arası dönemde ABD bahriyelileriyle savaşan düzensiz isyancı
birliklerine komuta etti. 1934’te Sandino, General Somoza’nın başında
bulunduğu, polis ve askerden oluşan Milli Muhafızlar tarafından katledildi.
Somoza, sonrasında diktatör oldu. Onun yerine iki oğlu, Luis ve Anastasio
geçti.
Somoza
iktidarı, dört sütun üzerine kuruluydu:
1.
Tüm politik muhalifleri ezen Milli Muhafızlar üzerindeki dolaysız kontrolü;
2.
ABD’nin rejime sunduğu destek;
3.
Ülkedeki en kârlı sanayilerini elinde bulunduran aile şirketleri üzerine kurulu
Nikaragua ekonomisinin kontrolü;
4.
Kamu sektöründeki istihdamın belirlenmesinde ve meclis koltuklarının dağıtılmasında
önemli bir etkiye sahip olan, Somoza’nın partisi Liberal Milliyetçi Parti ile
muhalefet partileri arasında dile dökülmemiş politik anlaşma.
Mücadelenin
İlk Dönemi
1957’de
Luis Somoza cumhurbaşkanı olunca rejimin devam ettiğini gören kimi muhalifler
ele silah aldılar. 1959 yılının ilk aylarında bu muhalif örgütlerin
temsilcileri, Küba’da kurulan yeni devrimci hükümetin desteğini arkalarına
almaya çalıştılar. Aynı yıl içerisinde Carlos Fonseca Amador’un parçası olduğu,
Che Guevara’nın bizzat denetlediği gerilla birliği Honduras üzerinden ülkeye
giriş yaptı. Ama birlik, Honduras ve Nikaragua ordusunun birlikte
gerçekleştirdiği operasyon neticesinde yok edildi. Sandino’dan ilham alan, Küba’nın
desteğini kuşanmış diğer Somoza karşıtı güçler de aynı kaderle yüzleşti.
Borge’nin
gerilla birliğinin yok edilmesi öğrenci eylemlerini tetikledi. Bu gösteriler,
Milli Muhafızlar eliyle bastırıldı. Neticede ülkedeki öğrenci hareketi
radikalleşti. Özellikle León şehrinde önemli gelişmeler yaşandı. Bu şehirde
Fonseca, Nikaragua Devrimci Gençliği’ne ait güçlerden biri haline gelecek olan çalışma
grubunu örgütledi.
Örgütün
kimi kurucu üyeleri, altmışların ortalarında Küba’da askeri eğitim aldı. Sandino
ve Küba Devrimi’nden ilham alan diğer Somoza karşıtı öğrenciler ve işçiler,
Nikaragua Yurtsever Gençliği örgütünü kurdu. Daniel Ortega’nın da üyesi olduğu
bu örgütün birçok üyesi sonrasında önemli gerilla komutanları oldu.
İki
örgüt sonrasında birleşip Yeni Nikaragua Hareketi’ni meydana getirdiler. 1963’te
örgütün adı Sandinist Ulusal Kurtuluş Cephesi (FSLN) oldu. Örgütün üyeleri,
sadece öğrencilerden oluşmuyordu. Genç mavi yakalı işçiler ve köylüler de
örgüte üye oldular.[2]
Foko
Stratejisi
Guevara’nın
fokocu anlayışına ikna olan genç militanlar, yaklaşık 50 savaşçıdan oluşan bir
gerilla birliği meydana getirdiler. Başında Sandino’nun ordusunda albaylık
yapmış olan Santos López isimli biri vardı. Ancak birlik, daha çok yerli
Miskito halkının yoğun yaşadığı, diğer yerlerle bağı olmayan bir bölgede
faaliyet yürütüyordu. Üstelik gerillalar, bu halkın dilini de bilmiyorlardı.[3].
Ayrıca
gerillalar, ülkedeki diğer muhalif hareketlerle de güçlü bağlara sahip değildi.
Gerilla faaliyeti konusunda ortaya konulan bu türden çabalar başarısızlıkla
neticelense de geriye kalan gerillalar, devrimci hareketi yeniden inşa ettiler.
Hareketin başına Carlos Fonseca geçti, ancak Fonseca Kasım 1976’da öldü.
Kendisini
açıktan Marksist olarak tanımlamasa da Fonseca, antiemperyalist olduğunu
söylüyor, halk devriminden yana bir tavır sergiliyordu.[4] 1966’da bir grup
militan, Guatemala’da faaliyet yürüten İsyancı Silahlı Kuvvetler (FAR)
örgütünden eğitim aldı. Aynı yıl bir FSLN heyeti, Havana’da düzenlenen Üç Kıta
Konferansı’na katıldı. Burada heyet, başka ülkelerden gelen heyetlerle temas
kurdu. Bu heyetlerden biri, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ne aitti. Ağustos
1967’de FSLN, OLAS konferansına heyet gönderdi.
Askeri
deneyim eksikliği ve fokoculuğa körü körüne bağlılık sebebiyle Milli Muhafızlar
karşısında ciddi yenilgiler yaşayan FSLN, liderlerinin neredeyse tamamını
kaybetti. Eylül 1967’de Milli Muhafızlar Matagalpa yakınlarındaki Pancasán bölgesinde
“bul ve yok et” emri üzerine yürüttükleri operasyonda FSLN kadrolarının büyük
bir kısmını öldürdü.
Bu
sebeple örgüt, lider kadrosunu sürekli yenilemek zorunda kaldı. Yetmişlerin başında
hareket çok ufaktı. Öyle ki subay eğitim kurslarına katılanların örgütlendiği
süreçte liderler de bu kurslara katılmaya başladılar.
Yeni
Kadrolar
Pancasán’da
yaşanan felaket, FSLN’nin başarısız olduğunun kanıtıydı. Böylelikle dağa çıkan
silahlı bir grubun ülke genelinde ayaklanmayı tetiklemeyeceği görüldü. Hayatta
kalan liderler, yeni bir savaş stratejisi benimsediler, uluslararası güçlerle
yeni işbirlikleri kurdular.
1968’de
otuz kadar militan, Küba’ya gidip Escambray Dağları’nda eğitim gördü. 1969’da
FSLN FKÖ ile temas kurdu. 1970’te Sandinistler, Lübnan’da eğitim görsün diye
FHKC kamplarına militan gönderdiler.
FSLN
militanları, aynı zamanda FHKC eylemlerine de katıldılar.[5] Yetmişlerin
ortalarında FKÖ, örgüte para ve silah verdi. 1971’de bir grup FSLN’li eğitim
için Kuzey Kore’ye gitti.
Stratejide
radikal değişim ihtiyacı, bilhassa örgütün kentlerde oluşturduğu tüm ağların
yok edildiği 1970 yılında gündeme geldi. Bu yılın ardından örgüt, dört yıl
boyunca sessizce güç biriktirdi. Toplumsal kesimlerle bağlantılı olan gizli
yapılar inşa etti. Güvenlik güçleriyle çatışmalardan kaçındı.
1969’da
FSLN, ülkenin önde gelen öğrenci örgütü Devrimci Öğrenci Cephesi’nin kontrolünü
ele geçirdi. 1971 yılında Ortaöğretim Öğrenci Hareketi’ni kurdu. Bu öğrenciler,
Avrupa’daki 1968 olayları, Vietnam Savaşı gibi gelişmeler üzerinden önemli
eylemler gerçekleştirdiler.
Din
Faktörü
FSLN,
öğrenci hareketleri üzerinden insan örgütledi. Kırkların sonunda ve ellilerin
başında doğmuş olan bu yeni üyeler, o dönemde Nikaragua’da popüler olan Latin
Amerika kaynaklı bağımlılık teorisinin antiemperyalist önermelerini
benimsediler.
Sonrasında
FSLN, Katolikler, kadınlar, ilkokul öğretmenleri ve gecekondulular gibi farklı
kesimlere yöneldi. Yeni örgütlenen FSLN’liler, mahallelerde vakit geçiriyor,
halkın yakıcı ihtiyaçlarına çözüm bulmak için çalışıyorlardı.
Bu
dönemde en çok da güneydeki Granada şehrini 1979’da özgürleştirmiş olan Komutan
Mónica Baltodano’nun yürüdüğü yola bakıp dersler çıkartılıyordu:
“Peder Fernando Cardenal’i
çok iyi anımsıyorum. Adaletsiz ve eşitsiz toplumda Hristiyan inançlarını
sorgulayan Genç Katoliklerin ortaokul ve liselerde kurduğu hareketin üyesiydim.
Bu hareketlere girmek demek, Devrimci Öğrenci Cephesi isimli öğrenci örgütüne
sahip olan Sandinist Cephe ile yürütülen tartışmalara katılmak demekti.
Üniversiteye girdiğimde beni örgütlemelerini istedim. 1971 yılında Cephe üyesi
oldum. Ama Katolik hareketi için çalışmaya da devam ettim. Katolik hareketi
kılıfı ardında örgütleme çalışmalarına, halkı doğrudan ilgilendiren faaliyetlere
katılıyordum.”[6]
Bu
tür ifadeler, bize öğrenci hareketi ve kurtuluş teolojisinin birlikte önemli
olduklarını ortaya koyuyor. Sonrasında dindar olan birçok orta sınıfa mensup
öğrenci, FSLN’li oldu. Her ikisi de rahip olan Ernesto ve Fernando Cardenal, bu
süreçte önemli roller üstlendi. 1979 sonrası iki kardeş, bakanlar kuruluna
girdi. İlki kültür bakanı, ikincisi eğitim bakanı oldu.
Süreç
içerisinde FSLN, Somoza rejimini eleştiren birçok genç dindar eylemciyi
örgütlemeyi bildi. Bu yeni üyeler, Devrimci Hristiyan Hareketi’ni meydana
getirdiler. Hareket, daha çok León ve Managua gibi önemli şehirlerdeki işçi
mahallelerine odaklandı. Böylelikle işçi mahallelerinin radikalleştiği,
yüzlerce mahalle liderinin FSLN’ye örgütlendiği sürece katkıda bulundu.
Bölünme
Yeni
üyeler 1975-1976’da lider kadrosuna dâhil edildi. Fakat bu isimler, ideoloji ve
devrim stratejisi bakımından farklı politik fikirlere sahipti. Neticede ortaya
üç eğilim çıktı: Uzun Soluklu Halk Savaşı fikrini savunanlar, Proleter Ayaklanma
eğiliminden yana olanlar, Üçüncü Yolcular. Örgütte derin yarıklar meydana
geldi. Çünkü bazı üyeler, örgütün eski kurucularının savaş sürecini yurt
dışından yönettiklerini, ülkede olan biteni yanlış okuduklarını, bunun
sonucunda gerçekle örtüşmeyen eylemler talep ettiklerini söylüyorlardı. Ama örgüt
içerisindeki bu üç hizip 1979’daki nihai zaferden altı ay önce bir Küba
heyetiyle yaptıkları toplantıda aralarında uzlaşma sağlandı. Şubat 1979’da
Havana’da Castro ve Sandinist liderlerin bir araya geldiği toplantıda üç hizip
birleşti.
Somoza’nın
desteğini ve itibarını hızla yitirdiği süreçte Kosta Rika, Panama ve Venezuela
gibi bazı Latin Amerika hükümetleri, FSLN’nin desteklenebilir bir seçenek
olduğunu düşünmeye başladı. Somoza, 1972’deki deprem sonrası uluslararası
toplumdan gelen yardımı yanlış yorumladı. 1974 seçimlerine hile karıştıran
Somoza, Milli Muhafızlar’ın uyguladığı baskının düzeyini iyice yukarı çekti. Bunun
neticesinde Katolik kesimin önde gelen isimleri ve ekonomideki önemli kişiler,
rejimi eleştirmeye, hatta zamanla ona muhalefet etmeye başladılar.[7]
Üçüncü
yolcu hizbin fikirlerinin daha başarılı olduğu görüldü:
1.
Üçüncü yolcular, köy temelli cepheyi dağıtıp kent gerillası birlikleri
oluşturdular. “İç Cephe” denilen bu yapının başında Joaquín Cuadra bulunuyordu.
Sonrasında büyük şehirlerdeki ayaklanmalara bu birlikler öncülük etti.
2.
Üçüncü yolcular, sivil kesimin liderlerinden 12 isimle bir ittifak kurdular. “Grupo
de los Doce” [On İki Kişilik Grup] adı verilen bu ekip, uluslararası
desteğin güvence altına alınmasında, özellikle ABD’deki Carter yönetimiyle
uzlaşma sağlanmasında önemli bir rol oynadı.[8]
3.
Üçüncü yolcular, başında Daniel Ortega’nın kardeşi Humberto Ortega’nın bulunduğu,
Kosta Rika sınırında kurulmuş Güney Cephesi’ne komuta ettiler. FSLN içerisinde
en örgütlü askeri güç olarak Güney Cephesi bin kadar gerillaya sahipti. Büyük kısmı
Nikaragualı olan bu birliğin içerisinde Arjantinliler, Şilililer, El
Salvadorlular ve Guatemalalılar da bulunuyordu. Bu yabancı savaşçıların büyük
kısmı, bizzat FSLN tarafından Küba’ya eğitim için gönderilmiş kişilerdi.
Kent
Gerillası
Sandinistlerin
kentlerde kurduğu yeraltı ağı, ayaklanma sürecinin omurgasını teşkil etti. Fokoculuğu
sorgulayan, bizzat Humberto Ortega’nın Küba’da yazdığı bir belgeden görüldüğü
kadarıyla örgütün üçe bölünmesinin bir sebebi de fokoculuktu. Üst düzey
komutanlardan Victor Tirado’nun yıllar sonra pişmanlığını dile getirdiği
yazısında dediği gibi Ortega haklıydı. Tirado, “on beş yıl boyunca FSLN ‘Düşmanın
kalbini söküp dağlara gömeceğiz’ sloganını attı ama düşman bizi o dağlara gömdü”
diyordu.[9] Üçüncü yolcular, kuzeydeki köylü cephesini dağıtmaya, militanları
kentlere göndermeye karar verdiler. Kent gerillasının lideri Joaquín Cuadra o
günleri şu şekilde anımsıyor:
“Peki ama biz kentlerde
ayaklanmayı nasıl başlatacağımızı biliyor muyduk? Bu konuda hiçbir fikrimiz
yoktu. Elimizde ne bir rehber, ne el kitabı ne de usulleri gösteren bir çalışma
vardı. Şu veya bu şekilde Milli Muhafızlar’la savaştık, yoksul mahallelerin
birinde onlara pusu kurduk. İnsanlar dışarı çıkıp bizi destekleyen sloganlar attılar.
Ama gitmek istediğimizde gidemedik, çünkü artık tüm halk bizdendi. Dolayısıyla
orada kaldık, halk içinde çalışma yürüttük. Onları örgütledik, elimizden
geldiğince eğittik. Herkes, bizi destekliyor, yiyip içmemiz için bize bir
şeyler veriyordu. Gerilla ile halk arasındaki bağ, ancak bu şekilde,
kendiliğinden gelişebilecek bir bağ.”[10]
1978-1979’da
nihai aşamaya geçildi. Bu aşamaya halkın giderek daha fazla destek verdiği, kentlerde
cereyan eden ayaklanmalar damga vurdu. Önce yüzlerce sonra binlerce genç örgüte
katıldı. 15-16 yaşlarındaki gençler, şehirlerde örgütün iskeletini meydana
getirdi.[11]
ABD,
bu dönemde Somoza’ya sırtını döndü. Somoza rejimi, Temmuz 1979’da çöktü. FSLN’nin
başlattığı kitlesel ayaklanma, Somoza iktidarını devirdi. Somoza’nın
saldırıları neticesinde 50.000 insan öldü, 100.000 insan yaralandı, ülkenin
büyük şehirleri bu süreçte harap oldu.
İktidarın
devrilmesi sonrası moral gücünü yitiren 9.000 Milli Muhafızlar üyesi başkenti ve
güney cephesini terk etti. Ölü ve yaralılarını geride bırakıp kaçtı. Gerilla birliklerinde
yaklaşık 2.800 savaşçı varken kendiliğinden oluşan milis kuvvetler toplamda
15.000 kişilik bir güce sahipti. Bu güç yetişkinler yanında gençleri de
içermekteydi. Bu milislerin ilk görevi, sivil halka mensup yağmacıların
elindeki silahları toplamaktı.
Latin
Amerika’da Küba’dan sonra ikinci kez zafere ulaşan gerillanın başarısını, bir
dizi özel faktörün bir araya gelişinin neticesi olarak izah etmek mümkün: Eski
fokocu anlayıştan kopan kent gerillası stratejisi konusunda geliştirilen yeni
anlayış; kent gerillası hareketinin lider kadrosunun esnek ve dinamik oluşu; kentlerde
genç milis kuvvetlerinin kitlesel desteği; Somoza’nın hasımlarıyla, farklı
sınıfları da içerecek şekilde kurulan ittifak; ve Orta Amerika ile Latin Amerika
hükümetlerinden alınan somut yardım.
Dirk Kruijt
Alberto Martín Álvarez
[Kaynak:
Latin American Guerrilla Movements: Origins, Evolution, Outcomes, Yayına
Hz.: Dirk Kruijt, Eduardo Rey Tristán ve Alberto Martín Álvarez, Routledge,
2020, s. 128-132.]
Dipnotlar:
[1] Bu çalışmada şu kitaplardan istifade edildi: Kruijt, D., Guerillas: War
and Peace in Central America, 2008, Londra: Zed Books. Kruijt, D., Cuba
and Revolutionary Latin America: An Oral History, 2017, Londra: Zed Books. Martín
Álvarez, “The Long Wave: The Revolutionary Left in Guatemala, Nicaragua and El Salvador”,
Yayına Hz.: A. Martín Álvarez ve E. Rey Tristán, Revolutionary Violence and
the New Left: Transnational Perspectives içinde, 2016, Londra: Routledge, s.
223–245. Aksi belirtilmedikçe tüm mülakatlar Dirk Kruijt’e ait.
[2]
Borge T., La paciente impaciencia, Havana: Casa de las Américas, 1989, s.
71, 111–119.
[3]
Pomares Ordoñez, El Danto. Algunas correrías y andanzas, 1989, Managua:
Nueva Nicaragua, s. 46.
[4]
Fonseca Amador, C., Desde la cárcel yo acuso a la dictadura, León:
Editorial Antorcha, PDF
[erişim tarihi: 21 Şubat 2019], 1964, s. 237.
[5]
Ünlü Dawson’s Field uçak kaçırma eylemlerine FSLN üyeleri de katıldı. Sonrasında
FHKC militanları ticari uçaklara yönelik saldırılarında Nikaragua ve Honduras pasaportlarını
kullandılar (2009’da devrilen Honduras cumhurbaşkanı Zelaya’nın içişleri bakanı
Víctor Meza ile mülakat, (Tegucigalpa, 26–27 Ekim 2010).
[6]
Mónica Baltodano ile mülakat (Managua, 11 Mayıs 2006).
[7]
Martí i Puig, S., Tiranías, rebeliones y democracia. Itinerarios comparados
en Centroamérica, Barselona: Bellaterra, 2004, s. 104.
[8]
Sergio Ramirez’in koordine ettiği, içinden seksenlerde görev yapan bakanlar
kurulu üyelerinin çıktığı On İki Kişilik Grup’ta Ernesto Castillo ve Joaquín
Cuadra Sr. (avukatlar), Emilio Baltodano ve Felipe Mantica (müteşebbis),
Fernando Cardenal ve Miguel d’Escoto (rahip), Carlos Tunnerman ve Sergio
Ramírez (akademisyen), Casimiro Sotelo (mimar), Arturo Cruz (bankacı) ve Carlos
Gutierrez (diş hekimi) bulunuyordu. Fikir 1975’te Sergio Ramírez ile Humberto
Ortega arasında gerçekleşen görüşmeler esnasında ortaya atıldı. Grup, Orta Amerika
ve Latin Amerika ülkelerinden politik destek alınmasında önemli işlevler gördü.
[9]
Victor Tirado ile mülakat (Managua, 3 Mart 2006) ve Humberto Ortega ile mülakat
(Managua, 15 Mayıs 2006).
[10]
Joaquín Cuadra ile mülakat (Managua, 10 ve 16 Mayıs 2006).
[11] Daha fazla ayrıntı için bkz.: Flakoll D., ve Alegría C., Nicaragua: La revolución Sandinista. Una crónica política, 1855–1979, İkinci Baskı, Managua: Anamá Ediciones, (2004, s. 313 ve devamı. Genç milisler konusunda bkz.: Bataillon G., “Los ‘muchachos’ en la revolución sandinista (Nicaragua, 1978–1980)”, Estudios Sociológicos, 2013, Yıl. 31, Sayı. 92), s. 303–343.
0 Yorum:
Yorum Gönder