28 Ağustos 2023

,

Redneck


Son dönemde Batı Virjinya’da gerçekleşen eylemler ve grevler, Amerikan tarihinin tanık olduğu, bugünlerde kötü bir şöhrete sahip olan kızıl boyunlu figürünün hikâyesini akıllara getirdi.

Bugünlerde “kızıl boyunlu” [redneck] tabiri bizi bölüyor, oysa geçmişte o, bizi bir araya getiren şeydi. Kelimenin ilk anlamından uzaklaşıldı, içeriği tahrif edildi. Bu tahrifse o kavramın ilk düşmanlarının, her gün ter döken, farklı ırklara mensup Amerikalıları hiçbir şekilde umursamayan, rüşvet bataklığında debelenen siyasetçilerin ve büyük şirketlerin ekmeğine yağ sürüyor.

Batı Virjinya’da bu “kızıl boyunlu” ifadesinin tarihi, maden işçilerinin patlamalar, göçük ve kötü çalışma koşulları sebebiyle sürekli ölüm tehdidiyle karşı karşıya kaldığı 1900’lü yıllara dek uzanıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında orduda olan bir Batı Virjinyalının ölme ihtimali, kömür madeninde çalışan hemşehrisinin ölme ihtimalinden daha düşüktü.

1921 yılında hayatlarını her yönden kontrol altında tutan ve sömüren kömür şirketleriyle cenk etmek amacıyla siyahi, beyaz ve göçmen maden işçileri silahlandılar. Bu bir araya gelen ve savaş meydanında birbirlerini tanımak için boyunlarına kırmızı bir bandana saran işçiler, kendilerine “Kızıl Boyunlular Ordusu” adını verdiler.


Batı Virjinya’da gerçekleşen maden savaşları, Amerikan tarihinde işçilerin tanık olduğu en kanlı çatışmaydı. 1921’de Blair Dağı Muharebesi’nde zirvesine olan süreçte on binden fazla madenci Kanawha Vadisi’ni yürüyerek geçti, Mingo üzerinden ilerleyip, eylemdeki diğer madencilerle bir araya geldi. Yolda karşılarına dikilen Logan kasabası şerifi Don Chafin’in cebinde kömür şirketlerinin verdiği 32.000 dolarlık rüşvet bulunmaktaydı. Bu meblağ, bugünün parasıyla 400.000 doları buluyor.

Chafin, iki bini aşkın paralı askerden ve bomba yüklü birkaç uçaktan oluşan özel bir orduya komuta ediyordu. Uçaklara o bombalar işçilerin üzerine yağdırılmak üzere yerleştirilmişti. Chafin ve kömür şirketlerinin sahiplerinden yana saf tutan Başkan Warren G Harding, merkezi devlete bağlı, gaz kapsüllerine ve daha fazla uçağa sahip olan askerleri de sahaya sürdü (bu askerler, dağlık bir bölge üzerine kurulu olan eyalette örgütlü işçileri ezmek için dördüncü kez görevlendiriliyordu.)

Madenciler, bugün hepimizin bildiği bir gerçeği eylemleriyle kanıtladılar: bir kömür patronunu veya rüşvetçi bir siyasetçiyi, cesur, güçlerini birleştirmiş, farklı etnik kimliklerden gelen işçilerin oluşturduğu koalisyondan daha fazla korkutan bir şey yok.


O kömür madenleri için kurulmuş olan kamplarda siyahlar ayrı evlerde kalıyor, ayrı okullara gidiyor, daha düşük ücret alıyorlardı. Şirket yöneticileri, siyahi işçileri ithal etmek suretiyle grevleri kırıyor, ırklar arasına fitne tohumları ekiyordu. Gelgelelim, 1910’larda eşitlik için mücadele eden Amerika Birleşik Maden İşçileri Sendikası (UMWA) her bir işçinin sendikaya üye olmadan önce “inanç, renk veya milliyet” üzerinden kardeşlerine karşı ayrımcılık yapmayacağına dair yemin etmesini istiyordu.

Batı Virjinya’da sendikadan ücret alarak örgütleme çalışması yürüten ilk kişi, bir siyahiydi. Madenciler, bu süreçte birbirlerine “sınıf veya din” konusunda ayrımcılık yapmayacaklarına dair yemin ediyorlardı. Oluşturulan ilk planlama komitesinde üç isim bulunuyordu: biri Batı Virjinyalı beyaz bir kişi, biri İtalyan bir göçmen, diğeri de bir siyahiydi.

Bir madencinin aktardığına göre, “ortada, farklı renklerden ve kabilelerden gelen, birbiriyle harmanlanmış, iç içe geçmiş, sarmalanmış, örgütlenmiş, belirli bir dil oluşturmuş, kökleşmeyi bilmiş tek bir beden vardı.”


Öte yandan, bu madenciler, Batı Virjinya’nın ilk devrimcileri değildi.

1774’te Point Pleasant’ın dışında, bugün Batı Virjinya olarak bilinen bölgede devrimci savaş ilk muharebesine tanık oldu. O muharebede yetmişten fazla Batı Virjinyalı ve yerli Amerikalı öldü.

1863’te Batı Virjinyalılar, başka bir devrim için mücadele ettiler. Virjinyalı toprak sahiplerinin büyük bir kısmı, birlikten ayrılma yönünde oy kullanınca, bazı işçi liderleri “Hayır” dediler ve Wheeling’de kendi eyalet hükümetlerini kurdular. Kendisini “Virjinya Hükümeti” olarak adlandıran iki ayrı hükümet, bir yılı aşkın bir süre faaliyet yürüttü. İşçi liderleri köleliği reddetti, birliği savundu. Nihayetinde bizimkiler Batı Virjinya’yı kurdular. İç savaş denilen kazan, bir tek bu eyaletin pişip oluşmasını sağladı.

Maden savaşlarında cesaretle dövüşen işçiler kardeşlerini yitirdiler. Zafere ancak otuzlarda ulaşılabildi. O dönemde kanunlar değiştirildi, sendikanın üye sayısı hızla arttı, madencileri koruyan zırh güçlendirildi.

Bugün Batı Virjinya, yeni bir devrimci momentin ortasında.

Neredeyse iki kuşaktır Batı Virjinyalı aileler, yereldeki işletmelerin kapısına kilit vuran finansçıların, döktüğümüz terin, çektiğimiz acının kaymağını yiyen şirket sahiplerinin ve işçi ailelerine karşı her seferinde şirketler adına lobi faaliyeti yürütenleri tercih eden rüşvetçi siyasetçilerin saldırısı altında.

Son kırk yıldır Batı Virjinya’da iş bulmak çok zor, bulsanız bile elinizde tutmanız imkânsız. Eskiye nazaran çok düşük ücretler ödeniyor. Weirton Çelik Şirketi, bir kuşaktır bölgenin en büyük işvereni. 2015’te onun yerinde Walmart vardı. Öte yandan, sırtımızdaki yük daha da büyüyor, sağlık, çocuk bakımı ve sağlıklı gıdanın maliyeti iyice arttı.

Aileler belirledikleri amaçlara ulaşmak için mücadele ettiler diye kiliselerin, mahalle derneklerinin ve sendikaların kapısına kilit vuruldu. Boşanma oranları, uyuşturucu kullanımı, borç yükü, hapishaneye girenlerin sayısı ve intihar oranları zirveye ulaştı. 2,900 kişinin yaşadığı Williamson kasabasında son on yıl içerisinde 20,8 milyon ağrı kesici ilâç reçete edilmiş. Onlar, çok basit ve herkesin bildiği bir formülü kullanıyorlar: biz ne kadar çok acı çekersek onlar da o kadar çok zenginleşiyorlar.

Batı Virjinyalı ailelerin iktidarı ele geçirebilmeleri için yeni bir devrime ihtiyaç var. O devrimin tohumları ekilmekte. Onlarca gönüllünün yönettiği direniş grupları son 18 ay içerisinde ayağa kalktı. Bu örgütlerin içerisinde Charleston’da faal olan Ayağa Kalk, Morgantown’daki İlerleme Yanlısı Dağlılar ve tüm eyalet genelinde çalışma yürüten Yığınlar ve Bölünmezler gibi örgütler var.

Geçen sonbaharda Siyahların Hayatı Önemli eylemleri dâhilinde yüzlerce Batı Virjinyalı hükümet binasına yürüdü. Geçen yıl Lewisburg ve Morgantown şehirlerindeki konsey seçimlerinde ilerici adaylar zaferler elde ettiler. Bu yıl içerisinde ABD Kongresi’ne gidecek isimleri belirlemek amacıyla okulların yönetim kurullarına halkın adayı olarak girmek için ilk kez elliden fazla isim başvuruda bulundu.

Geçen ay Batı Virjinya’daki 55 şehirde öğretmenler, otuz yılı aşkın bir zaman sonra ilk kez büyük bir iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler. Batı Virjinya’nın ruhuna uygun olarak, grev esnasında bir anda onlarca gönüllü gıda ve çocuk bakımı programı oluşturuldu.

Yurttaşların öncülük ettikleri yardım kampanyasında eyalet genelinde 332.000 dolar toplandı. Binlerce öğretmen, hademe ve otobüs şoförü hükümet binasına girdi. Hepsinin de boynunda kızıl bandanalar vardı. Bu insanlar, Cumhuriyetçilerin hâkim olduğu yasama meclisini ve valiyi tüm kamu çalışanları için yüzde 5’lik ücret artışı yapmaya mecbur etti.

Bir hafta sonra Batı Virjinyalı haberleşme işçileri greve gittiler ve iş güvenliği için verdikleri mücadeleyi zaferle sonuçlandırdılar. Bugünse öğretmen grevleri tüm ülkeye dalga dalga yayılıyor.

Bu tepeler, bir vakitler Amerikan tarihinin gördüğü en güçlü ve en fazla çeşitliliği kucaklayan işçi sınıfı hareketlerinden birine ev sahipliği yapmıştı. Bu miras yaşamaya devam ediyor.

Dolayısıyla, bize pekâlâ “kızıl boyunlu” diyebilirsiniz. Biz, o kızıl bandanaları gururla takıyoruz.

Stephen Smith
Wilma Lee Steele
Tina Russell
14 Nisan 2018
Kaynak

0 Yorum: