11 Ocak 2023

,

Zavallı Kürdler

Mehmed Emin Resulzade, bu makaleyi 1916 yılında, Bakû’de kurulmuş olan Müsavat (“Eşitlik”) Partisi’nin içerisinde yer aldığı dönemde kaleme aldı. Resulzade’nin milliyetçi olduğu bir kesitte yazılmış olan makale, ilk olarak Açık Söz gazetesinin 24 Kasım (7 Aralık) 1916 tarihli nüshasında yer aldı.

Ermenistan yok ediliyor. İki inatçı düşman arasında cereyan eden ölüm-kalım savaşına sahne olan bu ülkede “dokunulmamış tek bir taş bile kalmadı.”

Fırtına esti gürledi, sonra çekip gitti. Onu ateş ve kan takip etti. Evler, konutlar perişan oldu. Halk yerinden yurdundan oldu, dört yana kaçıştı. Sanki kıyamet kopmuş gibiydi.

Peki bu korkunç duruma bir tek Ermenistan mı maruz kaldı? Bu cehennemin ateşinde sadece Ermeniler mi yandılar? Bu kan, sadece Hayastan yurdunu mu boğdu?

Bugünün bir Ermenistan’ı varsa o da Kürdistan. Ermenistan neyin çilesini çekiyorsa, Kürdistan da aynı şeyin çilesini çekiyor. Sadece Ermenistan’dan gelen seslere kulak kabartan insanlar, Kürd’ün yüzleştiği felâkete tabii ki inanmayacaklar. Çünkü Kürdler farklı, onlar “Kürd” dediklerinde tahayyüllerinde bir “yırtıcı hayvan” canlanıyor. Kürdler, önüne çıkan her şeyi yıkıyor, yok ediyor, alacaklarını alıp gidiyorlar. Bu tür bir imaja sahip insanın felâketlerle yüzleştiğine kim inanır?

Oysa Kürd’ün yüzleştiği felâket gerçek. Kürdler, kaderlerine terk edilmişler. Zulme uğruyorlar. En kötü zulüm de kimsenin görmediği, duymadığı, gizli kalan zulüm. Kürd’ün çektiği zulüm, bu türden.

“Kürdler, bu savaşın Ermeniler kadar çilesini çektiler.” Bu cümle bize değil, Ermeni bir gazeteye ait. Bu satırlarda mazlum Kürdlerin kaderi ve attığı çığlıklar karşılık buluyor.

Kürdlerin yaşadıkları sefaletin düzeyini öğrenmek isteyenler, Açık Söz gazetesinin dünkü nüshasında yayımlanan bir Rus subayına ait mektuba göz atabilirler. Mektubun yazarı, Kürdistan halkının kelimenin tam anlamıyla çırılçıplak bırakıldığını söylüyor. Kışın az da olsa ısınmak için gerekli kıyafetleri bulamadıkları gibi, ailelerine bile doğru düzgün giyecek bir şeyler temin edemiyorlar. Yazar, bu tespitin ardından da Müslümanları yardıma çağırıyor.

Zavallı Kürdler. Gerçek bir sefaleti en derininden yaşıyorlar. Çünkü savaşın yol açtığı felâketler ve korkularla yüzleştiler, ezildiler, yok edildiler, dahası, büyük bir trajediye maruz kaldılar. Onların savaş sebebiyle başka ülkelere sığınmış insanlara gösterilen merhameti ve şefkati hak etmediğine inanılıyor.

Okurlarımız hatırlayacaktır, geçmişte mülteciler için kurulmuş özel bir konsey, Türkiye’den alınan topraklarda yaşayan ve Müslüman olan savaş mağdurlarına verilmek üzere 400.000 manatlık bir bütçe tahsis etmişti. Ayrıca genel vali Peşkov’a teslim edilen bu paranın Kürdler yanında Türkiye’deki Müslüman tebaaya verileceği söylenmişti. Ama bugün biliyoruz ki savaşın mağduru olan Müslüman Kürdler, bu şefkatli ve merhametli teşebbüsün dışında tutuldular. Bugüne dek onlara tek kuruş para verilmemiş olması, bunun kanıtı.

Öte yandan Ermeni mültecilere milyonlar harcandı. Buna tabii ki itiraz etmiyoruz. Onlar, neticede Rusya’nın yürüttüğü politikanın mağdurları. Onları misafir etmek, boynumuzun borcu, bir görev. Peki ama bu Ruslar, sadece politik borçları mı ödeyecekler? Onların insanlık, merhamet ve şefkat gibi borçları yok mudur? Bugüne kadar sayıları 200.000’i bulan, Kürdlerden ve Türklerden oluşan Osmanlı Müslümanlarına sadece 400.000 ruble tahsis edildi. Ama bu para, sadece tahsis edilmekle yetinildi. Çünkü o paranın tek kuruşu bile harcanmadı, kasadan çıkış yapmadı. Bu para insanlara verilse bile ondan Kürdler tek kuruş pay alamayacaklar.

Eli silâhlı düşmanı püskürtmek, tabii ki önemli. Bu düşman püskürtüldükten sonra yaşlı, evsiz, kadın, erkek, çocuk, tüm sivillerin bakımının üstlenilmesi gerekiyor. Onlara sevgi ve merhametle yaklaşmak bizim görevimiz. (Burada dört satır sansürlenmiş.)

Engelliler için bir adım atıldı. Genel valiye bu konuda ricada bulunuldu. Bu rica dâhilinde engellilerin gelip Zazul madenlerinde çalışmalarına izin verilmesi istendi. Peki bu imkân, savaşın talihsiz Müslüman mağdurları olarak Kürdlere neden verilmiyor? Masum bir Kürd bebeği, suçsuz bir Kürd kadını, Kürd bir ihtiyar, hukukun korumasından ve merhametten neden mahrum bırakılsın?

Son olarak, yardım kuruluşlarına çağrıda bulunacağız. Bu dernekler, söz konusu meseleyle ilgilenmeli, çağrılara kulak vermeli ve Kürdlerin hâlini düşünmelidirler.

Kürdlere maddi manevi yardımda bulunmak, hem insanlığımızdan hem de Müslümanlığımızdan kaynaklanan bir görevdir. Bir Rus subayı bile bu görevi yerine getirmemizi isteyebiliyor. Ruhumuzun en samimi hâliyle dile getirdiği bu masum çağrı, en hassas yerlerimize temas etmeli, toplumumuzu ve cemaatimizi tahrik edip harekete geçirmelidir.

Mehmed Emin Resulzade
7 Aralık 1916
Kaynak

0 Yorum: