28 Ocak 2023

,

Sultan Galiyev ve Orta Asya’da Müslüman Komünizmi


Marksist düşünürler, uzun zamandır milliyetçilikle komünizm arasındaki ilişki konusunda bir ayrışma içerisindeler. Bu ayrışmanın herkesçe bilinen örneklerinden biri de Luxemburg ile Lenin arasında, millet meselesi konusunda yaşanan tartışma.[1]

Ekim Devrimi ile birlikte Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi sonrası sosyalist devrim ve milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkının öncelikli olup olmadığı ve zamanlaması ile ilgili o eski teorik sorular, pratikte aciliyet kazandılar.[2]

Genç bir Tatar Bolşevik, aynı zamanda Merkezî Müslüman Komiserliği başkanı olarak Mirsaid Sultan Galiev (1892–1940), milliyetçi orta sınıfların şüphelerini gidermeleri gerektiği, Batı’da gerçekleşecek proleter devrime dair sözlere bir son vermeleri ve sömürgecilik karşıtı mücadelenin teorik ve jeopolitik açıdan sahip olduğu değerin görülmesinin şart olduğu konusunda komünist liderleri ikna etmek için uğraştı.

Galiyev, bu süreçte kendi durduğu yerin hakkını vermek adına, Müslüman Komünist Partisi’ni kurdu ve Beyaz Rus ordusunun yaşadığı yenilgiye katkıda bulunan askeri birliklerin oluşturulması konusunda yoğun bir çalışma yürüttü.[3]

1919’da Berlin’de Spartakist isyan yenilgiye uğradı. Avrupa’nın başka yerlerinde kurulan sosyalist cumhuriyetler de aynı kaderle yüzleştiler. Bu gelişme, Lenin’i Galiyev’e yakınlaştırdı.

1920’de kaleme aldığı “Millet ve Sömürge Meseleleri Üzerine Tezler” gibi yazılarında Lenin, Orta Asya’daki milletlerin kendi kaderlerini tayin etme girişimlerine destek sundu. Ayrıca Rus sömürgecilere karşı yerli halka destek sunmak amacıyla, Kazakistan’a Doğu Meselesi uzmanı Grigori Safarov’u (1891–1942) gönderdi.[4]

İlk dönemde Bolşevik düşünürler, Batı’da kapitalist rejimlerin iktidarlarını muhafaza edişlerini yanlış yorumladılar, çünkü bu isimler, söz konusu rejimlerin elinde bulundurdukları sömürgelerin mali açıdan oynadıkları önemli rolü görmezden geldiler. Hintli sosyalist M. N. Roy’un (1887–1954) dile getirdiği görüşlere ikna olan Lenin, o dönemde Doğu’da devrim mücadelesini desteklemek gerektiği sonucuna ulaştı. Ona göre bu devrim, Batı emperyalizmini yenmek için gerekli önkoşuldu.[5]

Sultan Galiyev, Komintern’in Temmuz 1920’de düzenlenen ikinci kongresinde gerçekleştirilen bu politika değişikliğinden cesaret alarak, kendisini Müslüman Milli Komünizmi fikrinin yayılacağını umduğu “İran, Ermenistan ve Türkiye’deki köleleştirilmiş halk kitleleri”ni örgütleyecek, sömürgecilik karşıtı bir hareketi inşa etme işine adadı.[6]

1920 yılının Eylül ayında Komintern, Doğu Halkları Kurultayı’nı düzenledi. Burada “İngiliz ve Fransız kapitalistlerine, her şeyin ötesinde, tüm İngiliz emperyalizmine karşı cihad ilân edildi.”[7] Azerbaycan’ın başkenti Bakû’de düzenlenen kurultaya Asya, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrupa ülkelerinden iki bin civarında delege katıldı. Ayrıca Kuzey Amerika’yı temsilen iki kişi kurultayda yer aldı.[8]

Kurultayın açılış konuşmasını Komintern başkanı Grigori Zinovyev (gerçek adı: Hirsch Apfelbaum, 1883–1936) yaptı. Osmanlı topraklarından gelen isimlerin önemli bir cüsseye ve pratiğe sahip olduğu kurultayda kadın hareketi içerisinde yer alan Naciye Hanım, kadınların kurtuluşu konusunda bir önerge sundu.[9]

Zinovyev, Sultan Galiyev’in Bakû Kurultayı’na katılmasına mani oldu. Ayrıca kurultayda, sömürgelerdeki küçük burjuvaziyle Müslüman proletarya arasında kalıcı bir ittifak tesis edilmesine ilişkin görüşüne itiraz edildi. Kısa bir süre sonra Müslüman Komünist Partisi’nin Komintern’e dâhil olduğu koşullarda bu itiraz, Galiyev tarafından Rus şovenizminin geri dönüşü olarak nitelendirildi.

Tüm niyetleri ve güttüğü amaçları açısından Galiyev, esasen Müslüman nüfusuyla ve İslami hareketi Marksizm yoluna sokmakla ilgilenen, İslam’ın hakikiliğini ve teolojik saflığını tartışmak gibi bir derdi olmayan, agnostik bir isimdi. İddiasına göre, feodal elitler ve din adamları dışında Müslümanlar, ezilen bir kitle olarak, homojen bir yapı arz ediyordu, dolayısıyla Sovyetler, Müslüman coğrafyasında gerçekleşecek komünist devrime destek vermeliydi.[10]

1924’te Lenin’in ölmesi, Stalin’in başa geçmesi, Zinovyev’in güçsüzleşmesi, panislamizmle ulusötesi komünist hareket arasındaki politik yakınlaşma ihtimalini ortadan kaldırdı.[11] Fakat Sultan Galiyev’in dini kimliklerle uzlaşan milli komünizm anlayışı, Moskova’daki Komünist Emekçiler Üniversitesi’ndeki öğretmenler ve öğrenciler aracılığıyla Hindistan, Endonezya ve Vietkong’da süren kurtuluş mücadeleleri içerisinde yayılma imkânı buldu.[12]

Sultan Galiyevcilik, bilhassa sömürgecilik karşıtı enternasyonal anlayışı sebebiyle, bağımsız Cezayir’in ilk cumhurbaşkanı ve Cezayir Kurtuluş Cephesi lideri Ahmed Ben Bella’ya (1916–2012) da ilham veren bir düşünceydi.[13]

Kuzey Afrika, bir yandan da kendi sömürgecilik karşıtı isyan geleneğine sahipti. Bilhassa muhafazakâr bir isim olan Abdülkerim Hattabi’nin (1882–1963) liderliğinde gerçekleşen, Fas’taki İspanyol ve Fransız işgaline karşı 1921-1926 arası dönemde yaşanan Rif isyanı, onlarca yıl sonra Mao Zedung, Ho Chi Minh ve Che Guevara gibi isimlere ilham kaynağı oldu. O dönemde genç radikal Fransız komünistleri bile Rif ayaklanmasına destek sundular. Fakat öte yandan, Fransa’da ve bu ülkenin elinde bulunan Kuzey Afrika topraklarında birçok komünist, altmışlara kadar milliyetçiliğe kararlı bir biçimde karşı çıktı.

Jens Hanssen

[Kaynak: The Oxford Handbook of Contemporary Middle Eastern and North African History, Yayına Hazırlayanlar: Amal Ghazal ve Jens Hanssen, Oxford University Press, s. 200-201.]

Dipnotlar:
[1] Raya Dunayevskaya, Rosa Luxemburg, Women’s Liberation, and Marx’s Philosophy of Revolution, Önsöz: A. Rich (Şikago, IL: University of Illinois Press, (1991).

[2] Lenin, “The Socialist Revolution and the Right of Nations to Self-Determination” (1916), MIA.

[3] Matthieu Renault, “The Idea of Muslim National Communism: On Mirsaid Sultan-Galiev,” Viewpoint. 2015.

[4] Stephen White, “Colonial Revolution and the Communist International, 1919–1924,” 1976, Science and Society 40,2: s. 173–193.

[5] Lenin, “Address to the second All-Russia Congress of Communist Organizations of the Peoples of the East,” Yayına Hz.: John Riddell, To See the Dawn. Baku, 1920 içinde (2015: s. 286–299).

[6] White, a.g.e., s. 498.

[7] White, a.g.e., s. 500), Yayına Hz. John Riddell, 2015, To See the Dawn. Baku, 1920, First Congress of the Peoples of the East (New York: Pathfinder).

[8] Maxime Rodinson, Marxism and the Muslim World (Londra: Zed Books), 2015: s. 135–141.

[9] Riddell, a.g.e., s. 232–235. Naciye Hanım'ın konuşması: İştiraki.

[10] Mirsaid Sultan-Galiev, “Social Revolution and the East (1919),” çevirisi şu çalışmada yer alıyor: Ismael, Tareq ve Jacqueline Ismael (1998). The Communist Movement in Lebanon and Syria (Gainesville, FL: University Press of Florida). (2005: s. 180–185).

[11] Ben Fowkes ve Bülent Gökay, “Communists and Muslims: the Years of Alliance,” 2013, Twentieth Century Communism 5: s. 126–155. Panislamizm fikrinin kökleri, Cemaleddin Efgani’ye (ölümü 1898) uzanır. Fikri devam ettiren isimlerden biri de Birinci Dünya Savaşı yıllarında bizzat Zinovyev’le dostluk ilişkisi kurmuş olan Şekib Arslan ( ö. 1953).

[12] Masha Kirasirova, “The ‘East’ as a Category of Bolshevik Ideology and Comintern Administration: The Arab Section of the Communist University of the Toilers of the East,” 2017, Kritika 18,1: s. 7–34.; Lana Ravandi-Fadai, “ ‘Red Mecca’—The Communist University for Laborers of the East (KUTV): Iranian Scholars and Students in Moscow in the 1920s and 1930s,” 2015, Iranian Studies 48,5: s. 713–727. Komünist Emekçiler Üniversitesi mezunları arasında, ileride kendi ülkelerinin başına geçen veya önemli çalışmalara imza atan isimler yer alıyor: Deng, Ho Che Minh, M. N. Roy, Harry Haywood, Albert Nzule, Jomo Kenyatta, George Padmore, Nâzım Hikmet, Cafer Pişevari gibi isimler, Iraklı Fahd, Suriyeli Halid Bektaş, Filistinli Necati Sıtkı ve Bulus Farah, Cezayirli Muhammed Badsi, Ali Mira ve Ben Ali Bukort gibi isimlerle aynı okuldan mezun oluyorlar.

[13] Matthieu Renault, “The Idea of Muslim National Communism: On Mirsaid Sultan-Galiev,” Viewpoint. 2015.

0 Yorum: