15 Haziran 2021

,

Devrimci Eşik


Sol örgütler içerisinde her şeyi kim sermayeye bağlıyorsa, bilinsin ki o örgütler sermayeye hizmet ediyorlardır. Hangi örgüt her meseleyi devlete bağlıyorsa, devletin hizmetkârıdır. Çünkü bu örgütler için devlet ve sermaye, esasen boş gösterendir, umacıdır, taşlanacak şeytandır. Bugündeki kiri, kusuru, günahı örtbas etmek için vardır. Ayrıca “devlet de devlet!” diyen örgüt, aslında devletle gerçek mücadelenin önünü alıyordur. “Kapitalizm!” diye bağıran örgütse, suyun başını tutup, kapitalizm karşıtı dinamikleri tasfiye etmek için vardır.

Çünkü sol, sermaye ve devlet içerisinde nefes alacak kovuklar arayıp bulmaktır. Komünist siyasetse sermaye ve devlet karşıtı güç ve dinamiklerle birlikte nefes almaktır. Onlarla birlikte ve onlar için devrimci mevziler oluşturmaktır. Düzenin sunduğu mevkileri ezip geçmektir.

Nefesini sermaye veya devlete borçlu olan örgütlerin teorisini, ideolojisini ve politikasını küçük burjuvazi tayin eder. Her örgütün başına illâki küçük burjuvalar yerleşir. Komünist partiye iştirak edemeyeceğini bilen örgüt, ayakta ve hayatta kalmak için küçük burjuvazinin elinden tutar, onun sürüklediği yere gider.

Küçük burjuvazi, devlet ve sermaye meselesini insan-birey özelinde ele alır. Bir kısmı devlete, bir kısmı sermayeye biat eder. Burjuva siyaseti, işçinin, yoksulun, ezilenin karşısına birey eşiğini çıkartmaktır. O siyaset alanına birey olamayanlar, olmayacak olanlar, olmayı hak etmeyenler giremezler. Dolayısıyla, o eşikte duran küçük burjuvazi, birey olabilen, bireymiş gibi yapabilen, sürüden ayrılan kişileri eşikten atlatır ve burjuva siyaset alanına sokar. Burada ölçü, küçük burjuvazinin kendisidir. Bu ölçüyü ve imkânı ise burjuvazi bahşetmiştir. Her hamlede küçük burjuvazinin önündeki çanağa yemek konulur.

O insan-birey, toplumun belirlediği, inşa ettiği bir şey olmak istemiyorsa belirli bir yöne, tarihin inşa ettiği bir şey olmak istemiyorsa belirli bir yöne yönelir. Bahsi edilen eşikte toplumsuzluk ve tarihsizlik kapısından girenlere farklı yöntemler ve programlar önerilir. Toplumsal-tarihsel inceleme, o eşikte bırakılır. Toplumsal-tarihsel kavga eşiğin dışına atılır, içeri sokulmaz.

“Her şey toplumsal inşadır, reddedilmelidir” diyen kişi, liberal vasfıyla, sınıf dışı olmak istiyordur, bu açıdan sınıf üstü olmaya çabalayan burjuvaziye hizmet eder. Tarihsel inşaya karşı olan kişi ise sınırlara kilitlenir, sınırlarını aşan devlete hizmet eder.

Küçük burjuvazi için sınıf sınırlayıcı, sınırsa sınıflandırıcıdır.

Sınıfı görmek istemeyen, toplumu; sınıra alerjisi olan, tarihi siler. Sınıflar mücadelesinde sınıfı görmemek işbirlikçilikle; düşmana sınır çizmenin, hat oluşturmanın gerekli olduğu koşullarda sınırları görmemek, teslimiyetle sonuçlanır. Bugün sol, hem işbirlikçi hem de teslimiyetçidir. O, ayrımların ve ayraçların silinme imkânını satmaktır.

Esasen, toplumsal inşaya karşı olan kesim, tarihsel inşaya karşı olan kesimi tamamlar. Bu tamlık, iktidara ait bir özelliktir. Sermaye ve devlet, kudretini küçük burjuvaziyle birlikte pekiştirir. Küçük burjuvazi, bekçilik, muhafızlık görevini ifa etmeye mecburdur. Parasını ve mülkünü bu göreve borçlu olduğunu bilir. Bu göreve bağlı olarak, yakında et yerine böcek yenilmesi önerisini ilkin sol örgütler dillendireceklerdir.

Burjuvazi eksiklik, zaaf, yanlış ve kusur karşısında kendisini tanrıymış gibi sunmaya çalışır. Bu imaj çalışmasını küçük burjuvazi üstlenir. Solun “akıl ve bilim” diye yücelttiği şey, burjuvazi ve imkânlarıdır. Sol, kitleleri burjuvazinin önünde diz çöktüren saray muhafızıdır.

Küçük burjuvazi, verili hâliyle, devleti sermayeden, sermayeyi devletten ayırır. Bir kısmı devletteki sermayeyi, diğer bir kısmı ise sermayedeki devleti yüceltir. İki kısma ayrılan ve birbiriyle yalandan kavga eden küçük burjuvazi, meseleleri kendisine göre böler, kendisine göre bütünleştirir. Sermayedeki devleti, devletteki sermayeyi sorgulamaz. Sermaye ve devlet, sınır ve sınıf dışı olmak istiyorsa, küçük burjuvaziyi her yeni dönemde yeniden örgütlemeye mecburdur. Sedat Peker videoları türünden hamleler, bu örgütleme pratiği dâhilinde anlaşılmalı, sermayeye ve devlete ait operasyonun parçası olarak değerlendirilmelidirler.

Küçük burjuvazi sorgulanmadan, hesaba çekilmeden, eleştirilmeden, komünist hareket kendi yolunu bulamaz. Burjuva siyasetinin dayattığı eşiğin proleter siyaseti de tayin etmesine izin verilmemelidir. Emekçi, yoksul, proleter kitleler, siyaset sahasına kolektif olarak, kütle hâlinde, devrimci bir yumruk gibi girebilmelidirler.

Bu açıdan bilinmelidir ki bugünkü TKP, yüz yıl önce devlet ve sermaye eliyle kurulan resmi TKP’nin uzantısıdır. TİP ise bu partinin, kendi dışındaki örgütleri ve kadrolarını avlamak, gerekirse tasfiye etmek için kullandığı troldür. Bu tür küçük burjuva örgütler, burjuvazinin dayattığı eşiğe sadıktırlar ve görevlerinin, ezilenin, emekçinin ve yoksulun kolektif ve devrimci olarak siyaset alanına girmesine izin vermemek olduğunu bilirler. Sol, tabiatı ve fıtratı gereği, işbirlikçi ve teslimiyetçidir. Pandemi süreci, bu gerçeğin en yalın ve en çıplak delilidir. O, IMF’i övmek zorundadır.


Sol küçük burjuvazi, işçi, ezilen ve yoksuldan nefret eder. Bunlara dair ettiği lafların hepsi yalandan ibarettir. Çünkü onun için solculuk, işçi, ezilen ve yoksul olmama imkânıdır. Pandemi süreci, bu nefretin kusulduğu dönem olmuştur. Trump-Erdoğan kitlesine dönük nefretinin ardına saklanan küçük burjuvazi, devlete ve sermayeye akıl ve bilim adına uşaklık etmeyi görev bilmiştir. Böylece Trump-Erdoğan hattını devlet ve sermaye karşıtı bir olguymuş gibi takdim etmiş, onların devletle ve sermayeyle ilişkilerinin üzerini örtmüş, devletten ve sermayeden medet ummayı siyaset zannetmiştir.

Bu anlamda, devletin gerilemesi, sermayenin ilerlemesi, sosyalist hareketin bir talebi olamaz. Sermayenin gerilemesi, devletin ilerlemesi de sosyalist hareketin talebi olamaz. Gerileme ve ilerleme, kitlelerin devrimci mevzilerinde aranmalıdır. Devletin uluslararası sermayeye daha fazla uşak olmasını isteyen ESP gibi yapılar da sermayenin devlete daha fazla kul olmasını isteyen TKP gibi yapılar da, aynı madalyonun iki yüzüdürler.

Burjuva siyasetinin eşiğinde bekçilik eden küçük burjuvalara asla inanılmamalıdır. 15-16 Haziran direnişinin verdiği bir ders de bu olmalıdır. O kıyam, bir de dönemin devrimci eşiği bağlamında okunabilmelidir.

Eren Balkır
15 Haziran 2021

0 Yorum: