20 Haziran 2021

,

Model


Onu Alma Beni Al

Devlet ve sermayedeki dönüşüm, sol örgütler üzerinden izlenmeli. Bu dönüşüm, kendisine uygun sol örgütler kuruyor, var ediyor. Buradaki mesele, meslekî ideolojilerin ve o ideolojilerin sahibi olan orta sınıfın penceresinden bakılarak anlaşılamaz. O pencereden ancak o ideolojiler ve o sınıf ne görülmesini istiyorsa o görülür. İlgili ideoloji ve sınıf, sömürü ve zulüm düzeniyle anlaşma eğilimindedir.

Artık kadrolar ve işçi sınıfı değil, bireyler vardır. Siyaset, ideoloji ve teori, bireyle ve bireyden başlamalıdır. O birey ne vakit politikleşmişse, neyi düşünmüşse, hangi kitabı okumuşsa, oraya kazık çakılmalıdır. O birey, kendisine benzeyenleri arayacak, kendi benzerleriyle bir dernek olmak zorunda kalacaktır. Başkasına asla tahammül edemez.

Küçük burjuvazinin sağı ve solu vardır. İşimiz, “sağ küçük burjuvazi gitsin, bizi, yani sol küçük burjuvaziyi alın” demek olamaz. “Küçük burjuvazi kalsın, sol sağın yerini alsın” talebinde bulunulamaz. Küçük burjuvazi içi rekabetin ezilene, işçiye bir hayrı olamaz. Bu rekabet mülkiyet kavgasına dairdir, ezilene ve işçiye birilerinin mülkiyeti için dövüşmeyi öğretmekten başka bir işe yaramaz. Devletin ve sermayenin kitle desteği talep ettiği dönemlerde, bu talebin karşılanmasını sağlar. Üzerindeki etiket ne olursa olsun küçük burjuvazi, devlete ve sermayeye kitle oluşturmaktan başka bir işe yaramaz. Bu gerçeği bilincine kazımıştır.

Küçük burjuvazinin burjuvaziye yönelik rahatsızlığı, proletaryaya dönük rahatsızlığından her daim daha azdır. Bu gerçeği devlet ve sermaye iyi bilir. Planlarını ve hesaplarını buna göre yapar. İkisinin ülkeye ve bölgeye dair planlarında ve hesaplarında küçük burjuvazi hep görev dilenir, işmar eder. Model ülke, küçük burjuvaziyi terbiye ve disipline etmek zorundadır.

Devlet ve sermaye, küçük burjuvazinin sağını ve solunu farklı şekillerde kullanır. Bu kullanım, arada hasede ve kine yol açar. Bu hasedin ve kinin anlamı yoktur. Bir taraf “Sağ suç makinesidir”, diğer taraf “Sol teröristtir” der durur. Bunlar, “onu alma beni al”dan başka bir anlama sahip değildir. Sermaye ve devlet, neyi, nasıl, ne vakit alacağını bilir.

Sırt Sıvazlama

Peker, Amerikan dizilerinde görülen türden bir mafya babası değil. Geçmişte kendinden menkul, bağımsız, özel bir hikâyesi olan bir “kabadayı” olarak pazarlanmış olmasının bir önemi yok. O bir kadro, bir memurdur. Otantik değildir. “Sağın solun benim için önemi yok” demesinin sebebi, Peker’in küçük burjuvaziye seslenmek istemesidir. Demek kurgulanan, format atılan yer, orasıdır.

Eskiden yoksul halk çocuklarının asker olduğu orduyla kurulan ilişkiyle, bugün uzmanlaşmış, teknik bir unsur hâlini almış, profesyonelleşmiş orduyla kurulan ilişki, başkadır. İkinci ile kurulan ilişki, ister istemez siyaseti teknisistleştirecek, uzmanların eline teslim edecektir. Sol örgütlerin ilk “amatör ordu” ile kurduğu ilişkiler, profesyonel orduyla kurulan ilişkilere model teşkil edemez.

Sol örgütler, yeni dönemin piyade sınıfıdır. Bu profesyonel ordu, TV dizileriyle, yarışmalarla cazip kılınmaya çalışılmaktadır. Peker gibi kadrolar için gerekli kitle ise gene dizilerle inşa edilmektedir. Onun bir dizi üzerinden kendisine mesaj gönderildiğini düşünmesine hiç şaşırmamak gerekir.

Ekonomik, siyasal, sosyal dönüşümün hep bir askerî boyutu mevcuttur. Küçük burjuvazi, birilerine asker olmayı çok sever. Ondan sonrası, askerlik anılarını nasıl ve kimlere anlattığınla ilgilidir.

İştirakî, hep “teori tamam da eylem yok, gelin eylem sahasına” denilerek eleştirilir. Bu eleştiride aslında şu söylenmektedir: “Dedikleriniz doğru, biz de biliyoruz, ama hayatın gerçeğinde illaki bir yerlere teslim oluyorsun, askerleşiyorsun.” Mesele de budur. O teslimiyeti ve askerleşmeyi proleterleştirmenin, komünistleştirmenin suyunda yıkamanın yolları aranmalıdır. Bunun için de ezilenin, sömürülenin devrimci partisi inşa edilmelidir. Bugün tek tek örgütlerin yaptıkları tabii ki yapılabilir, anlamı ve bağlamı belirleyen, sermaye ve devlettir. Çünkü örgütler, küçük burjuvanındır.

Aparat

Devlet, legal ve illegal düzlemde kendisini her daim örgütler, günceller. Bu açıdan Soylu, doğruyu söylemektedir: “Mafya, gayrinizami harp aparatıdır.” Bu anlamda, polisin veya istihbaratın eline geçmiş olan sol örgüt varsa, o da bu türden bir aparat olacaktır. Üzerindeki “kızıl” yaldızlara aldanmamak gerekir. Zarfa değil mazrufa, parmağa değil, işaret edilen yere bakılmalıdır.

Soylu, aktarılan sözüyle bir yerlere mesaj gönderir. Peker, Öcalan ile ilgili sözler sarf etmişse, bir yerlere mesaj göndermiştir. Sol küçük burjuvazi, sağ küçük burjuvaziye hep haset edecektir. Bu haset, artık onda iş hâline gelmiştir. Bu hasedin, ezilene ve işçiye hayrı olamaz.

Peker, devlet içre bir kanadın, yönelimin mafyatik işler alanındaki adamıdır. Bu anlamda Osman Kavala ile ilişki, münferit, kişisel ve özel bir ilişki değildir. Devletin sermayeyle ilişkisidir. Devlette ve sermayede özel, münferit, kişisel varlık diye bir şey olamaz. Kavala’yla ilişki kuran solcuların ilişkisi de münferit, kişisel ve özel ilişkiler değildir. Arkasındaki politik-sınıfsal gerçekliğe bakılmalıdır. Kavala için gün sayanlar, hesap vermelidir.

Peker’in “solcu” laflar etmesine, “solcuların” sırtını sıvazlamasına aldanan herkes, videoların yayılmasına katkı sunmuştur. Bu hamle, geniş bir operasyonun parçasıdır. Susurluk’tan sonra 1 dakika aydınlık eylemlerini bizzat MİT yönetmiştir. Bu süreci de bu şekilde okumak gerekir. Sermaye ve devlet, özel, münferit ve “kişisel” adımlarına belirli bir kitle bulmaya mecburdur.

O kitlede küçük burjuvazinin bekçilik, sözcülük, dayılık veya vekillik işini üstlenmesinin bir değeri yoktur. Kitlenin devrimci politik mücadeleye ihtiyacı vardır. Bu mücadele, en fazla küçük burjuvazinin direnciyle yüzleşecek, en çok onunla uğraşmak zorunda kalacaktır.

Eren Balkır
16 Haziran 2021

0 Yorum: