02 Haziran 2021

Revizyonizm Nedir?


Komünist hareket nezdinde revizyonizm, Marksizm-Leninizm-Maoizmin temel ilkelerinin kasıtlı veya bilmeden revizyona tabi tutulmasıdır. Maoist ilkeler şu başlıkları içerir:

1. Devrim yapmak için gerekli strateji olarak uzun soluklu halk savaşının evrenselliği. “Evrensel” derken burada her zaman aynı şekilde uygulanabilecek büyülü bir silâhtan değil, bu tür bir halk savaşının ancak ilgili ülkenin somut koşullarına tatbik edilebilecek olan genel ilkelerinden bahsediyoruz.

2. Devrimin üç silâhı olarak partinin, birleşik cephenin ve halk savaşının gerekliliği.

3. Sosyalizmde sınıf mücadelelerinin sürecek olması. Bu, parti ve bir bütün olarak toplum içerisinde mevcut olan burjuva çizgisini ezmek ve söküp atmak için bir kültür devriminin zorunlu olduğu anlamına gelir.

4. Dünyadaki temel çelişkinin, emperyalist ülkelerle onların ezip sömürdüğü ülkeler arasında olduğu gerçeği.

5. “Gerçekte varolan sosyalizm” tezinin reddedilmesi ve bir ülkenin sosyalist olabilmesi için pratikte bilinçli olarak komünizme doğru ilerliyor olması gerektiğini, burjuva üretim ilişkileriyle mücadele etmesinin şart olduğunu ve bu ilişkilerin yerine proleter-komünist ilişkileri koyması, ayrıca proletarya enternasyonalizmini savunması gerektiğini söyleyen görüşün savunulması.

6. Partinin köklü ve kapsamlı bir kitle çalışması üzerinden inşa edilmesi, bu parti ile halkın sınıf mücadelesi dâhilinde sınıf düşmanlarıyla dövüşebilmesi için örgütlenmesi, somut kazanımların elde edilmesi, proletaryanın, ezilen ulusların ve diğer sömürülen-ezilen kesimlerin savaşçı teşkilâtlarının inşa edilmesi.

7. Çelişkinin evrensel ve öncelikli oluşu.

8. Partinin revizyonizme ve hatalı yönelimlere karşı korunması için arınma faaliyetlerinin ve eleştiri-özeleştiri süreçlerinin gerekli oluşu.

Bu listenin Maoizmi tüm yönleriyle ortaya koyduğunu tabii ki iddia edemeyiz ama belirli konularda anlaşamayan Maoistlerin bile destek verecekleri, herkesçe kabul edilen ilkeleri içerdiğini söyleyebiliriz.

Uluslararası Komünist Hareket içerisindeki Peru solu kaynaklı Gonzalocu eğilim, bu listeye “büyük liderlik”, “Gonzalo düşüncesinin evrenselliği” ve “partinin askerîleştirilmesi” başlıklarını eklerken halk savaşı veren partileri de içerecek biçimde, üçüncü dünyada ve birinci dünyada herhangi bir Maoist yapı, bu üç başlığı evrensel ilke kabul etmiyor ve bunları, “kendi varoluşlarını meşrulaştırmaya çalışan sekterlerin ürettikleri ürünler” olarak görüp redde tabi tutuyor.

Bu tür örgütler, “revizyonizm” ifadesini bir tür hakaret olarak kullanıyorlar ve Uluslararası Komünist Hareket içerisinde revizyonizm konusunda kendi dogmatik görüşlerini dayatmalarına karşı gelen herkese “revizyonist” yaftası yapıştırıyorlar.

Yakın geçmişte Joma Sison, Huey Newton ve J. Moufawad Paul gibi birçok isim, çeşitli sebeplere bağlı olarak revizyonist ilân edildi ki bu listeye ben de dâhilim. Bu insanların tek suçu, sol oportünistlerin dogmatik ve çocuksu tuhaflıklarına karşı çıkmak. Bu noktada revizyonizmin bir hakaret değil, gerçek bir tehdit olduğunu söylemek gerek.

Bize göre revizyonizm, komünist hareket içindeki burjuva ideolojisidir. O, Kautsky ve Bernstein’ın kurduğu eski revizyonizm okulunu ifade eder. Bu akım, İkinci Enternasyonal’i çürütmüş, Avrupa’daki sosyalistlerin muhtelif ülkelerdeki ve sömürgelerdeki proleterlerin Birinci Dünya Savaşı’nda kurulan mezbahalara atılması yönünde oy kullanmıştır. Bu revizyonistler, Marksizmin tüm ülkelerin işçilerine yaptığı birleşme çağrısını bile isteye görmezden gelmiş, bunun yerine, İngiliz, Fransız ve Alman meclislerindeki rahat koltuklarında savaş için fon ayrılması ile ilgili kararlara onay vermişlerdir. Eski revizyonistler, aynı zamanda Alman, Fransız ve İngiliz emperyalizmine de destek vermiş, sömürgelerin kanı ve teri dökülsün diye proletarya enternasyonalizmine ihanet etmişlerdir.

Bugün ABD’de eski tip revizyonizmi Amerikalı Demokrat Sosyalistler ve Jacobin dergisi layıkıyla temsil etmektedir. Bu dergi, son on yıldır Kautsky’yi mezarından çıkartıp başköşeye oturtmak için uğraşmaktadır.

Eski tip revizyonizm, Uluslararası Hizmet Çalışanları Sendikası gibi sendikalarda ve bazı öğretmen sendikalarında çalışma yürüten “komünist” ekiplerde de karşımıza çıkıyor. Bu tür revizyonizm pratikte şüphecidir, yasal olmayan herhangi bir şey yapmaz, seçim siyasetine bağlıdır, militanlığı reddeder (hatta bazıları Yeni Afrikalı yağmacıları ve isyancıları ağır bir dille eleştirecek kadar ileri gider), şovenisttir, proletaryanın ve yarı proletaryanın en gerici kesimlerinin kuyruğundan asla ayrılmaz.

Bu tür revizyonizmin en berbat biçimleri, hikâyenin sonunda gidip Demokrat Parti’nin eteği altına sığınırlar. En gelişkin unsurları ise onca hatalı pratik ve faaliyet üzerinden, verilen mücadele ile birlikte, proleter devrimci olurlar.

Modern revizyonizm, SSCB’de 1953’te Stalin’in ölümü ardından gelişmiştir. Stalin dönemi, Kruşçef ve Brejnef gibi revizyonistlerin gelişip serpildiği o büyük teknokratik bürokrasinin doğuşuna imkân sağlayarak, farkında olmadan modern revizyonizmin ortaya çıkması için gerekli zemini teşkil etmiştir.

Genel eğilim olarak, çelişkileri çözme noktasında diyalektik bir yaklaşımdan uzak olan Stalin, nihayetinde yeni burjuvaziye evrilecek yeni ve gelişmekte olan yönetici sınıfının yol açtığı sorunları ve yaptığı yanlışları zaten uzun zamandır itibarsız olan Troçkistlere veya emperyalist ülkelerin casuslarına bağlamıştır.

SSCB’de, 1936 tarihli yeni anayasa ile birlikte sınıflar mücadelesinin bittiğini, sınıfların ortadan kalktığını ilân eden devlet, hataya düşmüş, böylece “tüm halkın devleti” türünden modern revizyonistlere ait tabirlerin kullanılması için gerekli zemini döşemiştir. Stalin ve SBKP, bu dönemde gerekli müdahaleyi gerçekleştirememiştir. Mao ise sosyalist dönemde sınıflar mücadelesinin devam ettiğini görememenin yol açtığı sonuçları tespit etmiştir. Dolayısıyla Maoizmin ilkelerinden biri, gelişen burjuvaziyle ve eski burjuvaziyle sürekli mücadele etmektir.

Mao, eğer parti, sınıf mücadelesini layıkıyla kavramayıp bu mücadeleyi gereğince yürütmezse, onun yeni bir burjuvaziye yol verebileceğini söyler ki Mao’nun döneminde Sovyetler’de, bugün Çin Halk Cumhuriyeti’nde olan tam da budur.

Modern revizyonizmin temel özellikleri ise şunlardır:

* Sosyal emperyalizmin (sözde sosyalizmin eylemde emperyalizmin) savunulması;

* Sosyalizmi özensiz bir şekilde açıklayıp çarpıtma (bu açıdan “Laos, Küba, Venezuela, Bolivya, Çin, Vietnam vs. sosyalisttir” deme);

* Kapitalizmden sosyalizme barışçıl geçişi savunma veya silâhlı mücadeleyi uzak gelecekte vereceğini söyleme;

* Deng Xiaoping’in veya son dönemde Küba’nın yaptığı kapitalist reformlara kılıf bulma;

* Hâlihazırda varolan ve mücadele eden Maoist silâhlı mücadele hareketlerini “aşırı solcu” diye yaftalayıp onlarla alay etme.

ABD’de modern revizyonizmi Sam Marcy’ci Dünya İşçileri Partisi, Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi, Özgürlük Yolu Sosyalist Örgütü gibi yapılar, ayrıca eski ezberleri paylaşıp Şi Cinping’i hasretle anan ama proleter harekete hiçbir katkı sunmayan, Facebook’taki birkaç revizyonist ekip temsil eder.

Bir de dogmatik revizyonizm eğiliminden söz etmek gerekir. Bu tabir, ilk olarak yirminci yüzyılda Arnavutluk’a liderlik eden eski partizan Enver Hoca’nın yönelimini tarif etmek için kullanılmıştır. Hoca, ileride revizyonist Yugoslavya ile kopacak olası savaşta faydalı olacağını düşündüğü için tüm betonu aptal bunkerlere harcamasıyla bilinir. O dönemde zenginleşmekle meşgul olan Yugoslavya ise yanı başındaki fakir ülkenin ne yaptığıyla pek ilgilenmemiştir.

Çin-Sovyet ayrışması esnasında Arnavutluk Çin’in yanında yer almış, Mao’nun ölümü sonrası Enver Hoca eski müttefikine sırtını dönmüş, Mao’yu revizyonist ilân etmiş, sırtını büyük ölçüde Stalin’e dayamıştır. Bu yaklaşıma göre Stalin’i tüm yönleriyle savunmuyorsanız, revizyonistsiniz.

Dogmatik revizyonistler, Marksizmi bilim olmaktan çıkartıp din hâline getirdiler, doğru yorumun ne olduğu üzerinde durdular, “büyük öğretmenler”e sadakati esas aldılar, o öğretmenleri eleştiren herkesi çoğunlukla komik bir üslupla yerden yere vurdular.

Dogmatik revizyonizm, emperyalist ülkelerin önemli kentlerinde faaliyet yürüten ve kendisine “Maoistim” diyen kişilerde görülen geçici bir hevesten başka bir şey değildir. Bu kişilerin “Başkan Gonzalo bizim başkanımızdır” türü aptalca şeyler söylediğine, Gonzalo’nun 1992’de o kafesten attığı tuhaf ama o koşullarda anlayışla karşılanması gereken nutkunu bir tür rehber ideoloji olarak gördüğüne tanık oluyoruz.

Bu insanlara göre Gonzalo ve onun “fikriyat”ına bağlılık, turnusol kâğıdı vazifesi gören önemli meselelerdir. Eğer bu testten geçemezseniz, en iyi hâliyle “ilerici”, en kötü hâliyle revizyonistsiniz.

Enver Hoca’nın Mao’yu revizyonist olarak yaftalamasında olduğu gibi Gonzalocular da Joma Sison’u sırf kendilerindeki dogmatizmi ve kendi kurduğu partiyi revizyonizm üzerinden azarladığında ortaya koyduğu cesaret sebebiyle sağcı” ve “revizyonist” ilân etmektedirler.

ABD’de dogmatik revizyonizmin temsilcisi, “ABD Komünist Partisi Yeniden İnşa Komitesi”dir. Yıl 2021 olmuş, hâlâ üç beş kişi çıkıp kendi hayal dünyalarında “Hocacıyız biz” diye dolaşabilmektedir. Bugün adamın adını Arnavutlar bile unutmuş, geride bıraktığı o bunkerleri bar olarak kullanıyorlar.

BRG
13 Şubat 2021
Kaynak

0 Yorum: