Esnek ekonomi şirketleri ve örgütlü emek, bugün “çalışan”
tanımı ve iş pratiğinin geleceği konusunda bir savaş içerisinde. Şirketlerin
belirlediği strateji işçi hareketini, bazı sendikaları bağımsız işçi örgütleri
olmak yerine ortaklık temelli şirket sendikacılığına ikna etmek suretiyle
bölüyor.
25 Ocak günü birçok örgütü içeren geniş bir
koalisyon, Kongre’ye bir mektup gönderdi[1] ve kongre üyelerini, kısa süreli
çalışan işçileri “işçi” ve “bağımsız yüklenici” kategorisine sokan ve üçüncü
kategoriye giren kanuna karşı çıkmalarını istedi.
Amerikan İşçi Federasyonu Sanayi Teşkilâtları
Kongresi (AFL-CIO), Siyahların Gelişmesi İçin Ulusal Birlik (NAACP), Taşıma
İşçileri Sendikası, Amerika Eyalet, Şehir ve Belediye İşçileri Sendikası
(AFSCME) ve otelcilik, gıda gibi sektörlerde çalışan işçilerin örgütlü
bulunduğu Unite Here sendikası gibi yedi yapı tarafından imzalanan mektup[2]
kısa süreli çalışmayı, Uber, Lyft ve DoorDash gibi, işçileri esnek çalıştıran
şirketlerin yöneticilerince allanıp pullanan “müteşebbislik”ten ziyade, “uçurumun
kıyısında yaşamak” olarak tarif ediyor. Mektupta yapılan tespite göre,
“ülke
genelinde Instacart ve DoorDash türü internet aplikasyonları, Uber ve Handy
gibi şirketlerce işe alınan milyonlarca işçi, iş güvencesinden mahrum. Çünkü bu
işçilerin patronları, işe aldıkları insanları ısrarla “bağımsız yüklenici’
olarak adlandırıyorlar ve bu işçiler, asgari ücret düzeyinde bir ücret
almıyorlar, mesaileri ödenmiyor, tazminatları verilmiyor, işsizlik maaşından ve
devletin sağladığı engelli sigortasından yararlanamıyor, ayrıca cinsel taciz ve
ayrımcılık gibi konularda devlet tarafından korunmuyorlar.”
Kaliforniya eyaletinde gündeme gelen 22 Sayılı
Teklif, bu türden bir üçüncü kategoriye ait kanun için gerekli modeli temin
ediyor.[3] Esnek ekonomi sahasında faal olan, işçileri kısa süreli işlerde çalıştıran
şirketler, geçen Kasım ayında bu teklifin kabul edilmesiyle büyük bir zafer
elde ettiler.
Esnek çalışan işçilerin işçi haklarının dışında
tutulması konusunda yapılan oylama sonucu bu işçilere sınırlı miktarda sosyal
yardım yapılacak. Kısa süreli istihdam edilen işçilerin diğer işçiler gibi
benzer haklara sahip olduğunu söyleyen 5 Sayılı Kaliforniya Meclisi Yasa
Tasarısı’na cevap olarak gündeme gelen 22 Sayılı Teklif oylaması, tüm hakları
budadı. Esnek ekonomi şirketlerince kaleme alınmış olan bu teklifin amacı, ilgili
işçi haklarının işyerlerinin kapısından içeri girmesine mani olmaktı.[4]
Şirketlerin oylama kendi lehlerine sonuçlansın
diye yürüttükleri 200 milyon dolara mal olan propaganda üzerinden elde
ettikleri bu başarı, kısa süre içerisinde yöneticilerin diğer eyaletlerde de
aynı kategoriye giren kanunun çıkartılması için harekete geçmelerine neden
oldu. Bu hamlenin amacı, ülke genelinde benzer türden kanunların yürürlüğe
girmesiydi.[5] Uber icra kurulu başkanı Hüsrevşahi’nin da ifade ettiği
biçimiyle Kaliforniya’da elde edilen zaferin getirdiği kazançla birlikte
şirket, “22 Sayılı Teklif türünden kanunları daha yüksek sesle savunmaya
başladı.”[6]
Geçen hafta Kongre’ye bu gelişmeye cevap olarak gönderilmiş
olan mektup ise üçüncü yola işaret eden tanımlama çabasının işçilerin “çalışan
olarak hak kazanmış oldukları yasal hakkı ortadan kaldırdığını” ve “çalışma
sonucunda elde edilmesi gereken haklara dair en temel anlayışı tehdit ettiğini”
söylüyordu. 22 Sayılı Teklif’in ülke genelinde kabulüne karşı çıkan imzacılar,
Kongre’den işçilerin yasal haklarına erişim imkânını kısıtlamak yerine
artırması çağrısında bulunuyorlar.
Böylesi bir ortamda işbaşı yapan Joe Biden
yönetiminin kadro tercihleri, hem Silikon Vadisi hem de işçi hareketi tarafından
yakından incelemeye tabi tutuldu ve her iki taraf da yeni başkanın bağlılığını hangi
tarafa göstereceğini sormaya başladı.
Şu ana dek Biden, herkese mavi boncuk dağıtmakla
yetindi. Siyasi programına[7] 22 Sayılı Teklif türü kanunlara itiraz eden
cümleleri katmayı ihmal etmedi ve ama bir yandan da teklifin kampanya süresince
tartışılmasına izin vermedi.
Şurası muhakkak ki yeni yönetim, teknoloji endüstrisiyle
güçlü bağlara sahip. Kamala Harris’in kayınbiraderi, Uber’in baş hukuk
sorumlusu, ayrıca 22 Sayılı Teklif’i esas alan stratejinin oluşumunda rol almış
bir isim.
Harris, Silikon Vadisi ile güçlü bağlara sahip.[8]
Ayrıca Biden’ın danışmanları arasında eski teknoloji endüstrisi yöneticileri
bulunuyor.[9] Muhtemelen bu isimler, sektörün çıkarlarını savunmak için
oradalar.[10]
Diğer yandan Beyaz Saray’a örgütlü işçi hareketine
mensup isimler de girdi.[11] Biden, eski bir sendika başkanını Çalışma
Bakanlığı’nın başına getirdi ki bu, Woodrow Wilson’dan beri ilk kez tanık
olunan bir gelişme. Sendikaların isteklerine göre hareket eden bu isim, ilk
adımlarını attı bile.[12]
Ama gene de belirli bir belirsizlik söz konusu.
Biden, tarihte en fazla sendikalardan yana duran başkan olacağına dair söz
verdi.[13] Ama muhtemelen bu sözünü tutamayacak. Esnek ekonomi şirketleri,
üçüncü kategoriye giren, işçi haklarını budayan kanunlar konusunda tavizde
bulunacak sendikalarla çalışmak istiyorlar. Bunun karşılığında ise çalışanlara
resmi sendika üyeliği verilecek, ama bu üyeliğe sınırlı miktarda “taşınabilir” fayda
ve yardım eşlik edecek. Bu haklar öyle sınırlı olacak ki kimse onlara
erişemeyecek. Diğer yandan sendikalara ise birkaç şirketle aynı anda “sektör
temelli pazarlık” yürütme imkânı sunulacak.
Bunun karşılığında sendikalardaki işçiler ve
temsilcileri “işçi” kategorisine girmeyle birlikte elde etmiş oldukları yasal
haklardan mahrum kalacaklar. Bugüne dek hep bir ağızdan olmasa bile[13], sendikaların
büyük bir kısmı, bu türden anlaşmalara karşı çıkmıştı.[14] Ne var ki yeni üye
kazanma ve bununla birlikte gelecek politik ve mali fayda ile birlikte
sendikalar, ellerindeki birikimden vazgeçecek kadar ümitsiz durumda oldukları
için bu tür anlaşmalara sıcak bakacaklar.
Esnek ekonomi şirketlerinin başındaki yöneticiler,
geliştirdikleri stratejiyi emeğe verilmiş tavizlerin bir ürünü olarak takdim
etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Daha önce yasadışı yollardan lobi
faaliyeti yürüttüğü için ceza almış olan Lyft şirketinin iletişimden sorumlu
başkan yardımcısı Susan Kennedy, kısa süre önce Washington Post’a yaptığı açıklamada[15] şirketin “sendikalarla
uzun zamandır çalışma yürüttüğünü, bu çalışmalarda devlet düzeyinde ele
alınacak, çığır açıcı tekliflerin gündeme geldiğini, ülkeyi ileri taşımak için
birlikte çalışmaya hazır olduklarını” söyledi.[16]
Aynı şirketin baş politika sorumlusu Anthony Foxx
ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Lyft, tüm ilgili taraflarla birlikte çalışmaya
hazırdır. Şoförler, işçi sendikaları ve siyasetçilerle birlikte ABD’de kısa
süreli çalışan işçiler için güçlü bir güvenlik ağı oluşturmak istiyoruz.”[17]
Biden-Harris’in oluşturduğu geçiş dönemi ekibine
gönderdiği mektupta Uber icra kurulu başkanı Hüsrevşahi, yeni yönetimden, işçilerin
hak ettiklerine inandıkları sosyal yardım ve güvencelere kavuşabilmeleri için şirketiyle
birlikte çalışmasını talep etti.
Tüm tespitler ve sözler, bizi “sendikadan yana
olma”nın anlamını sorgulamaya itiyor. Eğer sendikalar yekpare değilse ve
bazıları üçüncü kategoriye giren, hakları budayan kanunlar konusunda esnek
ekonomi şirketleriyle birlikte çalışmaya karar verirlerse, bu esnek ekonominin
kapısına kilit vurulamayacağına göre, yeni bir kanunla yüzleşecekler. Biden,
her türden siyasetçi gibi ne şiş yansın ne kebap diyor, esnek ekonomiyi
savunuyor, ama bir yandan da sendika yanlısı olduğunu söylüyor. Bu sinsi plan
dâhilinde Biden gibiler, halkın söz konusu mücadelede rol sahibi olan güçlere
dair cehaletine bel bağlıyorlar.
Bugün için örgütlü emek hareketi, kısa süreli
çalışan işçilerden yana saf tutuyor. Bir dizi sendika ve işçi örgütünün Kongre’ye
hitaben kaleme alınmış olan mektuba destek sunmuş olması, bunun kanıtı. İşçiler
ve emek hareketi içerisindeki temsilcileri, teknoloji endüstrisinin para
kasalarını mağlup etmek için birleşmek zorunda. Biden yönetimi ise iki yoldan
birini seçecek. Demokrat Parti’nin Kongre’nin dizginlerini elinde
bulundurmasına bu noktada pek güvenmemek lazım. Birleşik Devletler’de herhangi
bir işçi için, hele hele kısa süreli işçiler için kılını kıpırdatacak, bu yola
baş koyacak güçlü siyasetçiler bulmak, neredeyse imkânsız. Dolayısıyla işçi
hareketinin önünde göğüslemesi gereken, kazanılması zor bir kavga var.
Alex
N. Press
2 Şubat 2021
Dipnotlar
[1] Eleanor Mueller, “Biden’s Blitz of Executive
Action Continues”, 25 Şubat 2021, Politico.
[2] “Letter to Congress”, 25 Ocak 2021, Nelp.
[3] Alex N. Press, “Prop 22”, 5 Kasım 2020, Jacobin.
[4] Marshall Steinbaum, “Uber’s Antitrust Problem”,
11 Mayıs 2016, Prospect.
[5] Faiz Siddiqui, “Uber Wants Bring Laws Like
Prop 22 to Other States”, 6 Kasım 2020, WP.
[6] Kirsten Korosec, “Prop 22’s Passage”, 6 Kasım
2020, Crunch.
[7] “Biden’s Plan for Unions”, Biden.
[8] Alex N. Press, “Silicon Valley’s Big-Money
Donors”, 14 Ağustos 2020, Jacobin.
[9] Edward Ongweso, Jr., “Biden’s Transition Team”,
12 Kasım 2020, Vice.
[10] David Dayen ve Ryan Grim, “Big Tech Critics”,
18 Ocak 2021, Prospect.
[11] Eleanor Mueller ve Tyler Pager, “Labor
Secretary”, 7 Ocak 2021, Politico.
[12] Ian Kullgren ve Josh Eidelson, “Biden Fires
NLRB”, 20 Ocak 2021, Bloomberg.
[13] Abigail Johnson Hess, “Pro-Union President”,
2 Aralık 2020, CNBC.
[14] Noam Scheiber, “Uber and Lyft Drivers”, 29
Haziran 2019, NYT.
[15] Jeff McDonald, “Lobbied for Lyft”, 5 Şubat
2018, Capital.
[16] Faiz Siddiqui ve Eli Rosenberg, “Gig Workers”,
18 Ocak 2021, WP.
[17] Levi Sumagaysay, “Gig Companies”, 11 Kasım 2020, Watch.
0 Yorum:
Yorum Gönder