18 Mart 2018

Paris’in Yirmi Semtinin Merkez Komitesinden Devrimi Savunanlara


Ülke, yüce bir çaba doğrultusunda, hep birlikte ayağa kalkıyor. O, bir kez daha kendisinin bilincine varıyor ve bu bilinç, özünde 1792’de yürütülmüş olan devrimci mücadelenin taşıdığı bilinçle aynı.

Bu savaşın neye evrilmesi ve nasıl yürütülmesi gerektiğini idrak edip etmemek devrim partisinin işi.

İki tehlikenin kıskacındayız. Önümüzde dış düşman, ardımızda gericilik. Savaş, tüm acımasızlığıyla yürütülmeli, ne düşmanla ateşkes yapılmalı ne de zayıflığa yer olmalı.

Ateşkese ve diplomatik müdahalelere de geçit verilmemeli. Bizleri her şeyden fazla korkutan şeyler bunlar. Bir ateşkes ve bir tür müdahale, ancak utançla sonuçlanabilecek ve illaki geçici olacak bir barış hazırlığından başka bir şeyi ifade etmez. Cumhuriyetin boğulması, bu sürece dair bir alamettir. Başımızdaki yöneticilerin iktidarsızlığı ve korkaklığı yüzünden bizler, kraliyeti tekrar kurduk ve vatana bir kez daha ihanet ettik.

Çizmeleri o kutsal toprağımızı çiğnediği sürece düşmanla barış yapılmamalıdır! Barış şartlarını düşmana iletmek yerine dikte etmek gerekir ki bu da cumhuriyete kalmış bir iştir.

Onların şunu kafalarına sokmalarını sağlayalım: Düşman, karşılarında “büyük savaş” da denilen olguya dair klasik formüllere indirgenen ve bir tür insan öldürme sanatını ifade eden geleneksel savaşı bulmayacak. Bu konuda son sözü Wissembourg, Reischoffen ve Sedan çoktan söyledi zaten.

Karşılarında bulacakları savaş, bir tür kitle ayaklanması, gayrinizami birlikler, saklanmış nişancılar, pusular, baskınlar, çalılıklara ve koyaklara konuşlanmış savaşçılardan ibarettir. Kimsenin ne yapacağını bilmediği bir halk, elindeki tüm imkânlarla karşısına çıkan düşmanı yok edecektir.

Dünyanın tüm cumhuriyetçileri, Fransa, İtalya, İspanya, Macaristan, Danimarka ve Polonya, hürriyet adına ayağa kalkın! Siz Alman kardeşlerimiz, Ren Nehri’nin öte yakasındaki proleterler, oturup bizim zafere ulaşmamızı, Almanların da felâketle yüzleşmesini, kendi özgürlükleriniz adına talep edecek misiniz?

Kendi özgürlükleriniz için Almanya’nın felâketle yüzleşmesini isteyecek misiniz?

Bizleri aynı düşman kandırıyor, siz de bizimle birlikte, aynı anda o özgürlükleri elde etmek için ayağa kalkacak mısınız?

Emek harcayan herkes, ayağa kalkın! Ezilenler için dövüşün ve adalet yolunda mücadele edin! Çünkü bilin ki halklar ve krallar hakkında yargıya varacak olan o büyük savaş geldi çattı. Bu insanüstü düellonun bir tarafında güç bir tarafında hak, bir tarafında kulakları sağır eden toplar bir tarafında yol gösteren akıl, bir tarafında Atilla’daki kadercilik bir tarafında devrimci düşünce duruyor.

Tek tek ve grup olarak bizler cesuruz ve davamıza bağlıyız. Bizler, hürriyet için dövüşmesini bilen, talepler için verilen mücadelelerin eski neferleriyiz!

İtalya en meşhur temsilcisini bize gönderdi.

GARIBALDI FRANSA’DA!

Selam olsun o yurttaş askere! Fransa ve devrim adına selamlayalım onu! Amerika’nın kahramanı, İtalya’nın kurtarıcısı bize gelip o milleti rahimden çıkartıp alan gayrinizami savaşı bize öğretsin ki biz de Fransa’mızı doğurabilelim. Bize gelsin Garibaldi, gelsin ki askerlerine ve ordusuna kavuşsun.

Lyonlu kardeşlerimiz de gelsin. Başında cesur Cluseret’nin bulunduğu devrimci orduları, Garibaldi’nin önderlik ettiği beynelmilel devrim ordusuna katılsın.

Marsilya, Toulouse, Bordo, Lille, Dijon, Rouen komünleri, cumhuriyetimizdeki tüm kentler silâhlı yurttaşlarını bize göndersin. Devrimci Paris onları karşılayıp kucaklayacaktır. Zaten bitap düşmüş olan, karşısında kendi gücünü katbekat aşan bir güç bulan, ümitsizliğin kahrettiği Paris’te düşman, o hiç tanımadığı kuvvet karşısında geri çekilecektir: Elde silâh, tüm halk, onurunu kurtarıp hürriyetine kavuşacaktır.

Silâhlı yurttaşlara selam olsun!

Ya ölüm ya zafer!

Yaşasın evrensel cumhuriyet!

Merkezî komitedeki 180 delege adına, komisyon üyeleri: Leverdays, Oudet, Napias-Piquet, Vaillant The Bureau: Oturum başkanı; E. Dupas. Denetçi, sekreter: Goulle. Muhasip, D-Th. Regere.

1871
Kaynak

0 Yorum: