Gandhi, şiddet eylemlerini eleştiren bir isimdi.
Bu tür eylemlere tümden karşıydı. Bir birey veya politik parti şiddet
araçlarını benimsediğinde, hemen onun karşısına dikiliyordu. Tam da bu sebeple
Bhagat Singh ve yoldaşlarını “yanlış yola sapmış gençler” olarak görüyor ve
onların Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesine ve davaya büyük bir zarar
verdiğini düşünüyordu. Ahlâkî ve pragmatik düzlemde Gandhi, Bhagat ve
yoldaşlarını eleştiriyordu. Gandhi’yi eleştirenlerse, onun Singh ve
yoldaşlarının ölüm cezasının iptalini Irwin’le yapılacak anlaşmanın imzalanması
için bir şart olarak öne sürebileceğini söylediler. Lâkin Gandhi’nin bunu yapması
mümkün değildi, zira ahlâkına aykırıydı, aynı zamanda Hindistan Ulusal Kongre
Partisi’nin siyaseti ile çelişecek bir girişim olurdu. Genel Vali ile imzalanan
ateşkese son vermesi ve idam cezasının iptali için hükümete baskı uygulaması
pek mümkün değildi. Tabii öte yandan Gandhi, idam cezasının ilkesel olarak
kaldırılması için halk desteği toplamak adına bir yürüyüş de tertipleyebilirdi.
İdam cezası, bugün ABD, Çin, Britanya ve
Hindistan’da hâlen daha yürürlükte. Fakat Singh’in eylemini bu kategoriye
sokmak pek mümkün değil. Gandhi, neden idam cezasının kaldırılması yönünde
talepte bulunmadı? Örneğin bu vakada Singh ve yoldaşlarına müebbet hapis
verilebilir, bu insanlar, Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşacağı 15 Ağustos
1947’de gününde özgür olabilirlerdi.
Bazı tarihçiler ve yazarlar, Bhagat Singh’in sadık
bir Marksist olduğunu söylüyorlar. Onunla yakın ilişki içerisinde olan Sohan
Singh Josh, Bhagat Singh’in Marksist ideallere bağlı, kendini yetiştirmiş bir
komünist olduğunu söylüyor. “Bhagat Singh: Bir Devrimcinin Biyografisi ve
Mirası” isimli makalesinde K. N. Panikkar, Bhagat Singh’i “Marksizmden
beslenmiş bir devrimci harekete öncülük eden ilk Marksist-Leninistlerden biri”
olarak takdim ediyor.[1] Yayına D. N. Gupta tarafından hazırlanan Bhagat Singh: Seçme Konuşmalar ve Yazılar
isimli kitabın önsüzünü kaleme alan Bipan Chandra ise Bhagat Singh’in Marksist
olma sürecine girmiş bir devrimci olduğunu söylüyor ve “onun pek Marksist
olmadığını ama süreç içerisinde Marksist olmayı bildiğini” iddia ediyor.[2] Komünist
Parti genel sekreterliği yapmış bir isim olan Ajoy Ghosh, ömrünün son
aşamasında Bhagat Singh'in sosyalizme ilgisinin daha da arttığını ama onun bir
Marksist olduğunu iddia etmenin abartılı olacağını, öte yandan onun
Hindistan’da faal olan Britanya hükümetine karşı tekil ve kolektif olarak
silâhlı eyleme girişmenin zaruri olduğunu düşünmeye başladığını söylüyor.
Solcu tarihçilerin
yazılarında Bhagat Singh, Marksçı gömleği giymiş biri olarak takdim ediliyor.
Bana kalırsa, hassas ve zeki bir genç olarak Bhagat Singh, Marksizmle daha çok
direniş hareketinin askıya alınması sonrası ilgileniyor ki bu da ömrünün son
aşamasına denk düşüyor. Fakat o dönemden önce ona birçok şey etki etti. 1913’te
kurulup 1919’da dağılan Sih partisi Ghadar Partisi’nden, Hindu reform hareketi
Arya Samaj [Asil Toplum] hareketinden ve Sih hareketi Babbar Akali hareketinden
etkilendi. Politik görüşünü birçok önemli isim şekillendirdi ve eylemleri
noktasında onu teşvik etti. Arya Samaj hareketine mensup devrimci bir aileden
gelen Bhagat Singh Marksizme meyilli bir Ghadarcı ekibin içinde yaşadı. Onun
dini hürriyet, şiarı “Yaşasın Devrim” [İnkilab
Zindabad], hedefi sosyalizmdi.
V.
N. Datta
[Kaynak:
Gandhi and Bhagat Singh, Rupa. Co.,
2008.]
Dipnotlar
[1] K. N. Panikkar, Frontline, Cilt. 24, Sayı. 21, s. 6-7, 12, 2 Kasım 2007, Yeni
Delhi.
[2] D.N. Gupta, Bhagat Singh: Selected Speeches and Writings, Yeni Delhi, 2007, s.
vii-viii.
Ek Okuma
0 Yorum:
Yorum Gönder